Osman Hakan KİRACI
Meslekte 30 yıl...
YOZGAT ile 25. yıl..
Bazen buruk, bazen sıkıntılı, bazen kıvançlı.
Anılarla dopdolu çeyrek asır..
Türkiye gazeteciliğinin hamisi Agâh Efendi’nin diyarında 1968 yılında başlayan gazetecilik serüveni...
Beynimde “Büyük Yozgat” ideali..
Yüreğimde engin bir Yozgat sevgisi..
Felsefemde “Yozgat Milliyetçiliği”..
Beynimden yüreğime, yüreğimden düşüncelerime, düşüncelerimden kalemime komuta eden bu ilkelerle başlamıştım gazeteciliğe...
Oysa körpe bir gazetecinin hayallerindeki ve tutkularındaki YOZGAT, tarihsel süreci içerisinde kendi gerçeğini yaşıyordu.
* * *
1968'li yılların Yozgat'ı, madden fakir, manen zengin sayılırdı.
Yozgat bahçeli evleriyle yeşil ve de şirin bir kentti.
Çamlık daha bir oksijen atmosferindeydi.
Tertemiz bir havada soluklanıyor, temiz suları yudumluyorduk.
Bakışlar sevecendi, selamlar içtendi...
Bayramlar güzel mi güzeldi.
Otomobiller yoktu, ama herkes birbirleriyle buluşabiliyordu.
* * *
1968'li yılların Yozgat'ında yatırımlar durgundu.
Delegeye hizmet esasına dayalı politikası kısırdı.
Belediyesi 1 mezbaha, 3-5 zabıta kalıbına sıkışmıştı.
Bürokrasisi pasifti. Ekonomisi cılızdı.
Fakülte hayaldi. Organize Sanayi gündemde bile değildi.
Şehir stadyumu tamamlanmamıştı.
Yozgatspor toprak sahada amatör kümede oynuyordu.
Köyler elektriksiz, susuz, telefonsuz ve yolsuzdu.
Kentin alt yapısı da, üst yapısı da bozuktu.
Tarih boyu ihmali ve geri kalmışlığı adına reva görülmüş, garip, derbeder bir Yozgat vardı.
Kısacası Yozgat'ta madden ve fiziken “yokluklar” vardı, Varlıkları ise yok gibiydi.
Milattan önce değildi bu anlattıklarım.
* * *
Benim gazeteciliğe başladığım 1968'li yıllarda Yozgat'ta YENİ YOZGAT, BOZOK, HAKİKAT ve ANADOLU gazeteleri vardı.
O tarihlerde 300 lira maaşla muhabirliğini yaptığım YENİ YOZGAT gazetesiyle birlikte, 4 gazete 25 yılda birer birer kapandı.
YENİ YOZGAT'ın sahibi Sn. Ahmet Hamdi SÖNMEMİŞ şimdilerde Bursa'da. O'nu minnetle, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Yozgat'ın ilk gazetecisi Abbas Sayar bugün Ayvalık’ta...
Neşet Tanrıdağ Ankara'da.
Anadolu gazetesinin sahibi ise öldü.
Eskilerden bir ben kaldım.
Hem de YOZGAT'ı çeyrek asır yaşatarak.
Neden mi hala Yozgat'tayım?
Para kazandırmayan gazetecilikte, matbaadan kazandığını harcattıran ve siyasette de direnmemin nedeni, “Yozgat'a olan engin sevgimden” başka ne ile izah edilebilir?
1968'li yıllarda gazetecilikte sadece “Yeni Yozgat” kulvarında koşmamıştım.
Babıâli’de SABAH, Türk Haberler Ajansı ve Anadolu Ajansı Yozgat muhabirliğinin ardından askerlik dönüşünde de yüksek tirajlı bazı ulusal gazetelerin kulvarında adeta zamanla yarışıyordum.
Ve 1974 yılında bu gazeteyi yayınlamaya başlamıştım.
Karşılaştığım tablo hiç de iç açıcı değildi.
İmkânsızlık yüzünden dizgi ve baskı sistemimiz Gutenberg teknolojisiyle işliyordu.
Özel ilan kurumlan yok denecek kadar azdı.
Resmi ilan kaynağı yetersizdi.
Bu gazeteyi yayınlamaya başladığım 1974 yılı sürecinde rakiplerimiz ne yaptılar biliyormusunuz ?
Yozgat basın tarihinde görülmeyen bir atakla kent merkezinde gazete enflasyonunu hortlattılar.
Yani, Yozgat il merkezinde adları ayrı ama münderacaatı aynı 20 evet tam 20 korsan gazete yayımladılar.
Amaç, YOZGAT'gazetesine resmi ilan kaynağı yönünden hayat hakkı tanımamaktı.
Yozgat basınını o dönemde , gazete enflasyonu yönüyle dünya basın tarihine geçirmeyi başarmışlardı.
Ama ben yaşatacaktım YOZGAT'I...Kararlıydım.
Engellendikce direncim yoğunlaşıyordu.
Gazetemi yayım başlangıcının ilk yıllarında katledemediler.
Yine durmadılar.
Ardından YOZGAT'a sübvansiyon aktaran matbaa sektöründe de ilkel mi, ilkel bir rekabeti yıllarca sürdürdüler.
Olmadı. İdareye, adliyeye jurnallediler.
Ama baş edemediler.
* * *
Sabırla, inatla, Yozgat yoluna devam ediyordu.
Ve gazeteciliğimiz soluksuz sürüyordu.
Yozgat'ın yokluklarını, sıkıntılarını, sorunlarını gece gündüz demeden hem YOZGAT'ın, hem de temsil ettiğim genel basının sütunlarına defalarca taşıyordum.
Yılmadan, korkmadan, çekinmeden...
Yozgatlı'nın dertlerine derman olmak duygusu beni her gün heyecanlandırıyordu.
Meslekte her yeniliğine imza atıyordum.
Ancak ne var ki, 8-10 yıl sonra 80'li yıllarda hem de 36 ay tekerimizin önüne TAŞ koydular.
Ara rejimde bile her türlü riski göze alarak “gazeteci” gibi gazetecilik yapmaya çalıştım. Ama ne gam (!) “Devletin benzini bizim göletin suyu mu” dedim.
Adliye koridorlarının yolunu gösterdiler.
“Musluklardan bulanık su akıyor” dedim.
1402 sayılı sıkıyönetim kanununun 3/c maddesini ihlalden yani kamuoyunu telaşlandırmak iddiasından kışlaya marş marş dediler.
“Şöyle yaz” diye emir buyurdular.
“Hayır, haber böyle yazılmaz. Gazeteci gibi yazarım” dedim.
Dalkavukluğu reddettim.
Kışla ve adliye koridorlarında “Sanık” sıfatıyla dolaştırıldım.
25 yılda 25 kez yargılandım.
Jurnalistlerin ve dalkavukların sevinçleri kursaklarında hep yarım kaldı.
Neticede aleyhimde açılan bütün davalardan aklandım.
Çünkü, haklıydım, gerçekleri yazmıştım.
Ve YOZGAT, çeyrek asırlım yayım sürecinde ANADOLU basını içerisinde sütunlarında tekzip görmeyen tek gazete, onuruna da nail oldu.
* * *
Boşuna dememişler, “Her gecenin bir sabahı vardır” diye.
Ne kadar doğru bir söz.
12 Eylül ara rejiminin uzun karanlık geceleri benim açımdan 36 ayın sonunda sona ermiş ve yeniden demokratik ortama kavuşmuştuk.
Yozgat'ın meselesini, Yozgatlının kaderini özgürce yeniden yazmaya devam ediyordum.
Çile döneminden sevinç dönemine geçmiştim.
Çünki, mesleki ödüller peş peşe Yozgat'ın vitrinine taşınıyordu.
Çünki, YOZGAT'ın manşetine geçen haberler, YOZGAT'I yönetenlerin gündemine alınıyordu.
* * *
YOZGAT sütunlarındaYıllarca yazdık, çizdik, eleştirdik, yol gösterdik...
Yozgatlı'nın haber dünyasını, sosyal, kültürel ve ekonomik hayatını, politikalarını, karanlığa terk edilen yorumlarını ve özlemlerini aydınlattık.
Çeyrek asır sonra YOZGAT'ımızın yokları, var oldu.
1968'li, 1974'lü yılların noksanları geçte olsa giderildi, sorunları çözümlendi.
Bugün Yozgat fakülteyi değil üniversiteyi, sanayi sitesinin yolunu değil Organize Sanayi Bölgesini, OHAL teşviklerini, telefonu değil asfalt yolunu konuşuyor.
Geleceğine ilişkin karamsarlığı değil, umutlarının gerçekleşebileceğini düşünüyor.
İşte bu gazete, bugün Yozgat'ta umuda yolculuğun güvertesi olabilmenin mutluluğu ile Çeyrek asrın hesabını veriyor.
* * *
Değerli okuyucularım,
YOZGAT 25 yıl YOZGAT için, sizin için yaşadı.
Ve ben yaşadıkça YOZGAT yaşamaya devam edecektir.
“BÜYÜK YOZGAT” idealini birlikte yaşayacağımız yıldönümlerini kutlamak dileğiyle Gazetemiz “YOZGAT”a ilgi ve desteklerinizden dolayı hepinize teşekkür ediyorum. // 02.03.1998