Doğan BULGUN / Hürriyet ve Güneş Gazetesi Ankara Yazı İşl. Eski Sorumlusu

       Masamda Yozgat Gazetesi'nin 35. yayın yılı için hazırlanmış 01 Mart 2008 tarihli özel sayısı duruyor. 35. yıl gazetesine 35 gazeteci/yazar yazılarıyla katkı sağlamış. Her biri ayrı ayrı değer. Çoğunu tanıyorum bir bölümü ile birlikte çalışmışlığımız var. Neler yazmamışlar ki! Anlatmakla olmaz, Yozgat Gazetesi'nin elektronik ortamda günlük yayın yapan www. yozgatgazetesi. com sitesi arşivine bakmak gerekir. O gazetede benim de duygularımı aktarmamı istemişti değerli meslektaşım, arkadaşım Osman Hakan Kiracı. Olmadı, istemediğimden değil.

       Aradan beş yıl geçti, Yozgat Gazetesi 40. yılına girdi. Yine bir istek var. Artık "hayır" demek olmaz. Mutlaka bir şeyler yazmam gerekiyor. Değindiğim gibi, değerli gazeteciler/yazarlar duygularını çok güzel cümlelerle aktarmışlar Yozgat'ın 35. Yaş özel sayısında. Daha fazla ne ilave edilebilir ki! Ben farklı bir yazı olmasını istiyorum. Geriye, 1970'li yıllara doğru, söz yerinde ise zaman içinde bir yolculuk yapacağım. 

       Yazıma temel oluşturmak amacıyla önce kısacık kendimden bahsedeceğim. 

       Kayseriliyim. İlk, orta ve lise öğrenimimi Kayseri'de tamamladım. 1964 yılında öğrencisi olduğum Ankara Hukuk Fakültesi'nde üç yıl okuyup ayrılmak zorunda kalınca Başkent Gazetecilik Özel Yüksek Okulu'na (Günümüz Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'nin temeli oluşturan okula) girdim. Çok kısa bir süre sonra da gazetecilik dünyasının içinde buldum kendimi. Yaşamımda yepyeni bir sayfa açan, beni gazetecilik mesleği için yüreklendiren Hocam İlhan Bardakçı'yı rahmetle anıyorum. İlk yıllarım değişik yerel gazetelerde geçti. Kendimi şanslı hissediyorum, çok iyi meslek önderlerim oldu,  emeklerini unutabilmem mümkün değil. Sonra askerlik, ardından bir süre daha yerel gazetecilik. Artık usta olduğumu düşünmüş olacaklar ki; dönemin yöneticileri 01 Haziran 1974 günü Ankara Rüzgârlı Sokak'ta bulunan Hürriyet Gazetesi'nin kapısını açtılar bana.

       Yerel gazetecilikten, yaygın gazeteciliğe geçmiştim, apayrı bir dünya idi. İstanbul merkez, Ankara, İzmir ve Adana’da tesislerimiz, her bölge için ayrı bir sorumluluk alanımız vardı. Önce Ankara dışındaki sorumluluk alanımıza ilk baskımızı "bizlerin anlatımıyla taşra baskısı" gerçekleştirirdik. Sonra şehir içi baskımız olurdu.

       Hürriyet'te başladığımda yazı işleri sorumlusu ve sayfa sekreteri olarak Yusuf Ziya Gedikli vardı. Mesleğimizin gerçek ustalarından biriydi. Ben ikinciydim, sonra Abdülkadir Çağlar ve Nuri Arslan katıldı aramıza. 1981 yılında kendi isteğimle Hürriyet'ten ayrıldıktan bir süre sonra Alaaddin Sevim ve Asım Aşkın kadroya dâhil oldu.

       O yıllarda gazeteler arası rekabet doruktaydı. Milliyet Gazetesi Ankara yazı işleri ekibinde Erdoğan Erdi, Erdal Kelecioğlu, Hüsnü Okumuş, Hakkı Öğrüce, Ekrem Meral görev yapıyordu. Tercüman da ise Selçuk Sümer'in önderliğinde Ersin Özelçel, Feridun Soyocak, Ali Tongülüs, Ahmet Taş, Mehmet Hamamcıoğlu, Sedat Yazıcıoğlu, Ergin Özençel, Abdullah Öztoprak, Haldun Şahin, Bülent Makas yazı işleri ve sayfaların sorumlularıydı. Vural Saygılı ve Erdinç Sezen Cumhuriyet'in vazgeçilmezleriydi. Hürriyet'ten sonra bir yıl süreye bir yerel akşam gazetesinde çalıştım, ardından 19 Şubat 1982 günü yayın hayatına giren Güneş Gazetesi'nde göreve başladım. Orada da geniş bir kadromuz vardı. Önderimiz Selçuk Sümer, ben, Arif Gövsulu, Tayfun Çandır görev başındaydık. Zaman içinde Erol Arslan, Uğur Tenekecioğlu, Nezir Önal kadroya dâhil oldular. Ortak sayfalar dışında Ankara'da basılıp sorumluluk bölgemizde dağıtılan taşra baskılarında yerel haberler-fotoğraflar kullanırdık. Haberlerin üzerinde değişik isimler olurdu. Zaman içinde bu isimleri bir bir tanımaya başladım.

       Osman Hakan Kiracı ilk tanıdığım isimlerden biriydi. Gazetecilik için yaratılmıştı. Hürriyet’te çalıştığım dönemde Yozgat ve çevresinden çok özel ve güzel haberler gönderiyor, biz de keyifle kullanıyorduk. Zaman içinde gazete yayınlamaya başladı, işte bu gazete bugün 40. Yılını geride bırakıyor. Biliyorum bu yıllar hiç de kolay geçmedi. Hatırladıklarımın içinde 12 Eylül 1980’li dönemin asker kökenli valisi ile çok çeşitli ibret verici olayları yaşadı. Meslektaşım Oktay Özeskici'nin yazısında bu öyküyü tüm detayları ile okuyacaksınız.

       Bu süreçte kimler geldi, kimler geçti, hatırlayalım istiyorum...

       Hürriyet'ten başlayalım: Mahmut Sabah, İsmail Sabah, Ahmet Zeren, Oktay Ensari (Kayseri), Orhan Kaynar (Trabzon), Erol Ataşan (Ordu), Yavuzer Tarlan (Rize), Davut Aktaş, Avni Demir (Samsun), Mehmet Şerif Aytekin, Kadir Sabuncuoğlu (Erzurum), Abdülkadir Kalender (Antalya), İsmail Alkılıçgil, Erdoğan Kahya (Eskişehir), Fatih Gümüş (Afyon), Mehmet Gazel (Konya), Mustafa Yanık (Çorum), Sirer Doğan (Sivas), Ahmet Öncü (Niğde), Şahin Kaya (Nevşehir), Bayram İleri (Isparta), Saygı Öztürk (Yerköy), Hikmet Aksoy (Vakfıkebir), Lütfi Özgünaydın (Kemaliye), Berhan Avcı (Ürgüp), Çapan Tekeli (Aksaray) Cevat Kulaksız (Kaman), Erhan Gögem (Kırıkkale), Cihan Güvenç (Suşehri), Sunay Türker (Ulukışla). Ve Karadeniz bölgesinde nerede ihtiyaç varsa orada görev yapan Uğur Gürsoy...

       Bölgemiz dışındaki iller ve ilçelerde görev yapan önemli isimler vardı Hürriyet Haber Ajansı bünyesinde. Şöyle ki: Kenan Gedikoğlu, Aytaç Pekkoçak, Hamit Deste (Adana), Aziz Korkmaz (Diyarbakır), Reşat Zorbaş (Gaziantep), Murat Turgu (Edirne), Erkan Nigiz (Kocaeli)... Şimdide Milliyet Gazetesi'ne göz atalım: Ömer Güner (Trabzon), Erdoğan Bayraktar (Eskişehir), Nuri & Mustafa Altıntığ (Kırıkkale), Mesut İnci (Antalya), Mehmet Yüksel (Giresun), Ertuğrul Pirinççioğlu  (Diyarbakır), Hasan Özbek (Isparta), İbrahim Sur (Konya), Abdullah Öğülmüş (Çorum), Yaşar Arıtürk (Nevşehir), Necdet Eriş (Bolu), Yücel Yönal (Sivas), Sadık Alp (Ordu), Selahattin Bakır (Rize), Şemsettin Çetinsöz (Kayseri)... 

       Tercüman Gazetesi'nde kimler vardı:

       Necdet Çardak (Sakarya), İlhan Önder (Bolu), İhsan Sertbarut (Bursa), Cemil Ciğerim (Ordu), İsmet Hatipoğlu (Samsun), Ekrem Acarçelik (Adana), Peyami Safa Maracı (Mersin), Murat Taşkın, Mehmet Kiracıoğlu (Kayseri), Yılmaz Ekiz (Antalya) Mevlüt Yeni (Alanya), Durdemir Bilirdönmez (Erzurum), Mevlüt Işık (Kars), İhsan Kayseri (Konya)... Cumhuriyet'ten Mustafa Gümüşkaynak (Kayseri) ile Konya'dan TRT ve AA Muhabiri Rıdvan Bülbül'ü de unutmamak gerekir. 

       Osman Hakan Kiracı'dan söz edince Bayram Gazeteleri konusunda da söylenecek sözler var...

       1952 yılında kanunlaşan Basın İş Yasası gereğince 1993 yılına dek gazeteciler cemiyetleri Ramazan ve Kurban bayramlarında gazeteler çıkardı. 1993'te Sabah Gazetesi'nin sahibi Dinç Bilgin'in "Ben bayramlarda da gazetemi basacağım" düşüncesini gerçeğe dönüştürmesi ile gazeteciler ve cemiyetler ağır bir darbe aldı... 1980 yılı başına kadar, dört cemiyetin dışında bayram gazetesi yayınlayan bir başka kuruluş yoktu. İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana'dan sonra ilk kez BAYRAM gazetesi çıkarma başarısını gösteren Osman Hakan Kiracı ve arkadaşları oldu. Gazetecilik dünyasında ofset dönemi çoktan başlamıştı ve Yozgat'ta web ofset tesisi bulunmuyordu. Gazeteci arkadaşlarımız hazırlıklarını Yozgat'ta yapıp, gazetelerini Ankara'da bastırdılar. Çok başarılı gazeteler yayınlayıp, olumlu gazetecilik örnekleri sergilediler. Bizler de Güneş Gazetesi ile Cumhuriyet Gazetesi tesislerinde arkadaşlarımıza yardımcı olduk. 

       Hürriyet yıllarımda genel yayın yönetmenim olan merhum Nezih Demirkent haftalık yazılarından seçtikleri ile "Medya Medya" adlı bir kitap yayınlamıştı. Bir uygun ortamda kitabını imzalamasını istemiştim. Şöyle yazmıştı Sayın Demirkent: Sevgili Doğan'a, birlikte çalıştığımız günler böyle geçti. Sevgilerimle... Ben de Osman Hakan Kiracı için benzer düşüncelerimi yazıma alıyorum:

       "Değerli meslektaşım, arkadaşım Kiracı 40 yıl, acısıyla tatlısıyla, hüznüyle sevinciyle, kolay değildi ama dopdolu geçti. Sana, ailene ve Yozgat Gazetesi'ne nice yıllar diliyorum.

       "Bu yolda birlikte yürüdüğümüz, çoğunu yakından tanıma olanağı bulduğum kader arkadaşlarımızın (İsimlerini vermeye çalıştım, mutlaka unuttuklarım vardır. Dilerim o yılları yaşamış başka meslektaşlarımız bilgilerini bizlerle paylaşır”. Pek çoğu artık hayatta değil, çoğumuz yaşlandık görevimizi gençler devraldı. Aramızdan ayrılanları rahmet ve özlemle anıyor, yaşamını sürdürenlere sağlık, esenlikler diliyorum. Ve... Günümüze baktıkça, o günlerimizi çok ama çok özlediğimi söylemek istiyorum. Sevgilerimle, hoşça kalın...

       NOT: Unuttuğum, yanlış bildiğim konularda bilgilerine başvurduğum saygın gazeteciler Mahmut Sabah, Ersin Özençel, Erdoğan Erdi ve Güray Soysal'a teşekkür ederim...  // 05.03.2013