A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

20 YILDA 200 BİN FİDAN DİKEREK 20 HATIRA ORMANI OLUŞTURDU


Değerli okurlar, gazetemizin 30 Kasım 2020 tarihli nüshasında yukardaki başlık ile bir haber vardı. 
Kendini doğaya, yeşile adayan ve 2000 yılında başladığı fidan dikimini 20 yıldır sürdüren Abdullah Karataş, 2008 yılında emekli oldu. Emekli olduktan sonra fidan sevgisi katlanarak artan Karataş, 2008 yılından itibaren de tüm emekli maaşını fidan dikimine harcıyor. Her yıl kendi imkânlarıyla ve büyük bir tutkuyla temin ettiği fidanları toprakla buluşturan Karataş, bu zamana kadar 200 bin fidanı toprakla buluşturarak 20 hatıra ormanı oluşturdu.
Toprakla buluşturduğu fidanların kontrolünü belli aralıklarla yapan Karataş, fidanların sulama ve tüm bakımlarını da yine kendisi yapıyor.
Gelecek nesillere daha yaşanılabilir ve yeşil bir doğa bırakmak arzusunda olan Karataş, ayrıca Sarıkaya'daki mezarlıklar, okul bahçeleri başta olmak üzere kaymakamlık ve belediyenin gösterdiği boş alanlara da kendi imkânlarıyla fidan dikimini sürdürüyor.
Ömrünü fidan dikmeye adayan Abdullah Karataş, bu zamana kadar 200 bin fidanı toprakla buluşturduğunu söyleyerek “40 yıldır Sarıkaya'da esnafım. Bu zamana kadar 200 bini geçkin fidan diktim. Bu fidanları geleceğe, topluma yararlı olmak için dikiyorum. Her zaman bu işe kendimi adadım. 20 yılda 20 tane kendi imkânlarımla hatıra ormanı oluşturdum. Her yıl olduğu gibi Cumhurbaşkanımızın başlattığı ‘Geleceğe nefes ol' kampanyasında fidan dikme seferberliğine ben de katıldım. Bu hizmetleri her yıl devam ettireceğim. Fidan dikmeyi çok seviyorum. Yeşile ve doğaya aşığım. Bu diktiğim fidanların bakımını sulamasını her şeyini kendi imkânlarımla yapıyorum. Ömrüm yettiği sürece de fidan dikmeye devam edeceğim” dedi.
Sayın Abdullah Karataş gazetemizin 6 Aralık 2014 tarihli nüshasında da haber olmuş ve bende 14 Şubat 2015 de kendisine aşağıdaki teşekkür yazımı yazmışım.
BİR GÜZEL HABER
6 Aralık 2014 günkü Yozgat Gazetesinde şöyle bir haber vardı; 
Yozgat'ın Sarıkaya ilçesinde esnaflık yapan hayırsever bir vatandaş her yıl olduğu gibi bu yılda köylere dört bin adet çam fidanı dağıttı.
İlçede esnaflık yapan Abdullah Karataş, isimli vatandaş, köylere 10 yıldır fidan dağıtımında bulunduğunu söyledi. Karataş, "Bu işler gönül işi, biz bu fidan dağıtımını Allah rızası için yapıyoruz. Köylere dağıttığımız bu fidanların kurumaması için muhtar ve köy halkına büyük görevler düşüyor. Her yıl olduğu gibi bu yılda köylerimize dört bin adet fidan dağıtımı yaptık. Fidanların bakımı ve sulamasını zamanında yaparlarsa kısa sürede büyüyerek köylerimizin ve doğanın yeşil bir görünüme kavuşmasına vesile olacaklar." dedi. 
Yazıkaplancı köyü muhtarı Yalçın Güngör’de Abdullah Karataş’a teşekkür ederek, "Sağ olsun sayın Karataş her yıl köyümüze ve çevre köylere fidan dağıtıyor. Bu yıl ben yüz çam alarak köyümüzün mezarlığına, okul bahçesine uygun olan yerlere dikimini yaptım. Bu tür fidan dağıtımlarının ağaçlandırma çalışmalarına büyük katkısı sağlıyor." diye konuştu. 
Değerli okurlar, bundan güzel zekât olabilir mi? Düşünün bir kere, verilen zekât, alan tarafından tüketilmiyor. Yani yenilip içilmiyor, giyilip eskitilmiyor. Gittikçe büyüyor. Sadece bir kişiye, bir aileye veya bir hayır kurumuna faydalı olmuyor. Gittikçe büyüyen bir arazide gölgesi ile oksijeni ile yağmuru ve nemi ile daha sonra kerestesi ile yüzlerce insana, hayvana hatta belki de bir coğrafyaya fayda sağlıyor. Ne yüce bir düşünce. Çam ağacı yaz kış yapraklarını dökmeyen bir ağaç yani hiç durmadan canlılar için elzem olan oksijeni üretiyor. Olgun bir mavi ladin’in aynı anda yüz kişinin soluduğu oksijeni ürettiğini okumuştum. Sayın Abdullah Karataş Bey tek başına ormanlar yaratıyor.
Bu vesile ile kısa bir bilgi arz etmek istiyorum. Ülkemizde yıllarca ceviz ağacı dikilmemiş. Kendiliğinden yetişen ceviz ağaçları da sincapların kargaların sayesinde olmuş. Nedeni hurafe bir korku, “ceviz diken çabuk ölür”. Bir korku da “ceviz ağacının dibinde uyunmaz” inanışından geliyor. Ceviz ağacı sülfür gazı salgılar. Havadaki diğer gazlardan daha ağır olduğu için aşağı doğru çöker ve cevizin altında oturanı sersemletir. Bu söz oradan geliyor. Halkta yanlış bir kanaat olarak yerleşmiş. Üstelik sülfür gazının ozon tabakasını tamir etme özelliği var. Sırf bu sebepten dolayı dünyadaki ceviz ağacının sayısının artırılması gerekiyor. Ülkemiz içinse ceviz önemli bir gelir kaynağı. Cevizin gövdesi mobilya yapımında kullanılırken yaprakları da tababette kullanılmaktadır. Dünyanın en kaliteli cevizleri bu topraklarda yetişiyor. Ve biz tükettiğimiz cevizin yarısından fazlasını Amerika'dan satın alıyoruz. Ne acı değil mi? Ceviz ağacı gövdesi en kaliteli ağaçtır. Ülkemizde ceviz ağacının hızla azalmasının bir sebebi Avrupa'da başlayan ceviz dipçikli silah ve ceviz mobilya modasından dolayıdır. Bir de gizliden gizliye kesilen asırlık ağaçlar var ki onların hikâyesi çok şaşırtıcıdır. Belli bir yaşa ulaştığında sökülen yaşlı ceviz ağaçlarının kökleri arasında geniş ve düz bir taş çıkınca "hazinelerin yerini belli etmek için koymuşlar" efsanesi yayılır. Yalova, Düzce, Kastamonu ve Trabzon'da yüzlerce asırlık ceviz sökülür. Tabi ki hazine bulunmaz. Çünkü bu taş, ceviz ağacının kökü, dibe doğru uzamasın yanlara yayılıp daha çok su ve mineral alabilsin diye için konuluyordu.
Ben gazetedeki haberden Sayın Karataş’ı bu yönüyle tanıdım. Meğer ilçede 15 adet de çeşme yaptırmış. Sarıkaya'da 30 yıldır esnaflık yaptığını belirten Sayın Karataş, çeşme kültürünün yaşatılması gerektiğini belirterek "İmkânlarım ölçüsünde topluma yararlı işler yapmaya gayret ediyorum. Küçükken nohut, mercimek yolmaya babam ve kardeşlerimle tarlaya giderdik. Getirdiğimiz bidondaki su bitince ben tekrar 2 kilometre uzaklıktaki köyümüze gidip tarlada çalışan babam ve kardeşlerim için su getiriyordum. Kendi kendime çok düşündüm bu bölgede neden bir çeşme yapılmasın diye. Çok şükür geç de olsa yıllar sonra bu dileğimi yerine getirdim." diyor, tevazu ile.
Yaptırdığı çeşmelerden en fazla bölgede otlatılan hayvanların faydalandığını ifade eden Sayın Karataş, "Bölgemizde bir araziye yaptığımız çeşmeden Karakışla, Menteşe, Doğansaray, Emirbey ve Kürkçü köylerinin hayvanları faydalanıyor. Bunların yanı sıra uçan kanatlılar ya da sürüngen gibi birçok canlı yine bu sudan içiyor. En büyük sevap bu olsa gerek. İnşallah rabbim ömür verdiği sürece bu tür çeşme yaptırmaya devam edeceğim." diyerek hayır hasenat yaparak arkalarında bırakmak isteyen gönlü geniş insanlarımıza da örnek oluyor. 
Gösterdiği azim ve duyarlılıktan dolayı Sayın Abdullah Karataş Bey’i kutluyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum. İnanıyorum ki Allah ve peygamber katında da karşılığını bulacaktır.  Sağlıklı bir ömür diliyorum. Elleri dert görmesin.

 

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ