ACI BİR ANI

Sene 1975. Renault-Mais İstanbul Şubesinde istihbarat elemanı olarak çalışıyorum. O yıllarda iki yıl sırada bekleyerek taksitle Renault 12 almak isteyen alıcıların ve en az iki kefilinin hakkında ikametgâhlarına, işyerlerine giderek ya da referans gösterdikleri bankalara giderek bilgi topluyor bunu rapor olarak yazıp müdürüm Coşkun Gültekin Beyefendiye takdim ediyorum. Benim raporuma göre sipariş kabul ediliyor ya da iptal ediliyor ya da ben başka kefiller istiyorum. Yani sabahtan akşamüstüne kadar İstanbul kazan ben kepçe dolaşıyorum.

Bir gün öğle sularıydı, Balat semtinde bir işyerine gidiyordum. Birden önüme iki elini havaya kaldırmış panik halinde bir adam fırlayarak beni durdurdu. Yalvaran bir ses tonu ile “Allah rızası için, çocuk elini prese sıkıştırdı bizi ilk yardıma at” diye bağırdı.

“Binin, binin” dedim. İki adam bir de çocuk bir anda arka koltuğa çuval gibi yığıldılar

Farları ve flaşörleri açtım, uzun uzun korna çalarak Unkapanı'na oradan Şişhane, Tepebaşı Galatasaray tarikiyle Beyoğlu İstiklal caddesine ulaşmaya çalışıyorum.  Dikiz aynasından baktım çocuk 14- 15 yaşlarında, prese sıkıştırdığı elini öbür eliyle tutuyor. Babası ah oğlum, ah oğlum diye çırpınıyor. Çocuk babasının haline üzülüyor, “üzülme baba” diye babasını teselli etmeye çelişiyor. Bir yandan içim parçalanıyor, bir yandan titreyen elime ayağıma sürdüğüm arabaya hâkim olmaya çalışıyorum.

O tarihlerde İstiklal caddesi trafiğe açıktı. Galataraydaki trafik polisi Tünel tarafından gelen trafiği durdurarak bana yol verdi. Ağacamiindeki Trafik polisi de benim kornamın sesini duymuş olacak ki benim geçişime yardımcı oldu. Taksime ulaştım, Sıraselvilerden İlk yardım hastanesine korna çalarak olanca hızımla girdim. Onlar acile koştular ben kaldım. Hastane polisi benden bilgi aldı. Arabanın ön kapısını açtım, ne yapacağımı bilmez bir halde bir süre öylece oturdum. Yeteri kadar sakinleştiğime karar verince tekrar düştüm Balat yoluna. Aradan 47 yıl geçse de hâlâ merak ederim yavrucuğun elinde telafisi mümkün olmayan bir hasar oluştu mu?