Sayın okurlar, Gazetemizin, Yozgat valisine ve Yozgat Belediye Başkanına okurlarının mesajlarını göndermeleri için açtığı mesaj kutularına birkaç günde bir göz atarım. Sorgunda ikamet eden bir hemşerimiz de Sayın Vali Beye bir mesaj göndermiş. Şöyle yazıyor mesajında:
Sorgunda esnaflık yapan bir insanım. Yozgata çocukları eğlendirmek için novada ya götürdüm ancak 1.katta bulunan Noel ağacını görünce çok üzüldüm. Bu ağacın kaldırılması gerektiğini bizim kültürümüzün bir parçası olmadığını yazılı bir dilekçe ile bildirdim. Bana herhangi bir dönüş yapılmadı bende tekrar telefonla iletişime geçtim. Ancak görüştüğümüz bayan beni geri kafalıkla itham etti. Benim gibiler yüzünden Yozgatın geri kaldığını söyledi ve görüşmeyi sonlandırdı. Bu üzücü durumdan Yozgatın idari amiri olan sayın valimizin önderliği ve desteğiyle kurtulacağımıza olan inancımdan dolayı durumu size ve Yozgattaki tüm medya gruplarına iletme kararı aldım. Yozgatın her şeyi tamamdı Noel ağacını da Novada tamamladı. Saygılarımla !
Ben de Sayın Hemşerimizin 21. Yüzyılı yaşadığımız bilim çağında hâlâ bu düşüncede olmasına üzüldüm. Dünya çapındaki Sümerologumuz Sayın İlmiye Çığ Hocamız bakın ne anlatıyor: Hıristiyanların İsanın doğuşu olarak kutladığı Noel bayramı, çok eski Türklerin yeniden doğuş bayramıdır.
Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki inançlarına göre, yeryüzünün tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, motif olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde görebiliriz. Eski Türklerde güneş çok önemli. İnançlarına göre gecelerin kısalıp gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralıkta gece gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi yenerek zafer kazanıyor.
İşte bu güneşin zaferini, yeniden doğuşunu, Türkler büyük şenliklerle akçam ağacı altında kutluyorlar.
Güneşin yeniden doğuşu, bir yeni doğum olarak algılanıyor. Bu bayramın adı: NARDUGAN
Nar, güneş demek, tuganya da duganın anlamı ise doğan demek. Yani güneşin doğuşu, doğan güneş demek oluyor.
Türkler, Güneşi geri verdi diye Tanrı Ülgene dualar ediyorlar.
Duaları Tanrıya gitsin diye ağacın altına hediyeler koyuyorlar. Dallarına bantlar bağlayarak Tanrıdan.
o yıl için dilekler diliyorlar. Bu bayram için, evler temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar. Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor, aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar.
Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme. Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür çoğalır, uğur gelirmiş öyle inanıyorlar.
Akçam ağacı yalnız Orta Asyada yetişen bir ağaç türü. Bu yüzden bu olayın Türklerden Hıristiyanlara geçtiği ve bunu da Hunların Avrupaya gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları söyleniyor. İsanın doğumu ile hiç ilgisi yok. Yani kutlanan Doğum, güneşin yeniden doğuşu
Şimdi gelelim Sorgundaki hemşerimizin üzüntüsüne; Sayın Hemşerim hiçbir Türk vatandaşı ister Müslüman, ister Ateist, ister Deist ve ister Hristiyan olsun yeni yıl kutlamasını İsa Peygamberin doğum günü diye kutlamaz, aklına bile gelmez. Kaldı ki o da peygamber değil mi? Biz Allahın kitaplarına, Peygamberlerine inanmakla emredilmedik mi? O halde bu ayırım doğru değil. Bir yılı ne sıkıntılar içinde geçiren insancıklar bu gece bir araya gelerek yeni bir yıla umutla girmek istiyorlar. Hâlbuki ha, 31 Aralık ha, 1 Ocak değişen bir şey yok ama umut işte.
Türkiyenin başka şehirlerinden gelip Nimet Abla gişesi önünde 300-500 metre kuyruğa girenlerde aynı umutla geliyorlar. Bilet almak da bir yerde kumar değil mi? Hem de kazanma ihtimali bir çuval pirinç içindeki bir pirinç tanesiyken. İşin gerçeği Müslüman olmayan devletlerin imal ettiği cep telefonunu, televizyonu, motorlu vasıtaları, uçakları, gemileri, bilgisayarları, mutfak robotlarını, traş makinelerini, epilatörleri kullanırsan mubah ama yılbaşını kutlarsan günah. Böyle çifte standart olmaz. Yapmayın böyle. Çocuklarınızda sizden ne görürse öyle yetişiyorlar. Yaşları büyüdükçe ufukları açılıyor ama beyinlerine yer etmiş hurafelerden kurtulmaları çok zor oluyor, zaman alıyor ve hayat yarışında geri kalıyorlar.
Size de yeni yılda hayırlı, uğurlu, bereketli işler, yuvanızda huzur ve sağlıklar diliyorum. Saygılarımla.
Yazımın son kontrollerini yaptım. Geçen yıl ne yazmışım diye arşivime baktım. Yine aynı konuda yazmışım. Yazımın başlığı da ŞU HRİSTİYAN BAYRAMI. Demek bir yıl sonra yine aynı noktadayız. Yazık çok yazık.
31.12.2018
31.12.2018
OKUR YORUMLARI
Mustafa Topaloğlu
06.01.2019 19:49:00
Ne deyim de ne söyleyim ben şimdi? "Umutlu Yıllar" dileyeyim en iyisi. Gelecekten umudumuzu kesmeyelim. Umut, bizim yaşam enerjimiz. O enerjidir bizi yaşatan. Tüm olumsuzluklara rağmen içimizdeki o ışığı(umudu) söndürmeyelim. Biz doğru bildiklerimizi doğruca yazmaya devam edelim.
Selam ve saygıyla aziz dostum...
Rauf Aktolga
05.01.2019 18:25:00
izin almadan, alıntı yapıp paylaşıyorum. Bilginize.
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
04.01.2019 11:18:00
Göndermek lütfunda bulundukları güzel yorumlarıyla beni motive eden Sayın Hattat Yasin Ali Er Hocama(Araştırmacı yazar), Sayın Kadriye Şahin Hanımefendiye(araştırmacı yazar), Sayın Ahmet Yaşar Ocak Hocama(Prof.), Sayın Mehmet Yılmaz Beyefendiye, Sayın Yusuf Engin'e(Lise arkadaşım,Em. Öğretmen), Sayın Selçuk Tayfun Ok Beyefendiye(İstanbul Ticaret Odası Em. Gen.Sekreteri), Sayın Güner Türkoğlu Hanımefendiye(İsveç), Sayın Muka'ya, Sayın Mustafa Topaloğlu Hocama(Araştırmacı yazar)ve Sayın Osman Karaca Hocama(Araştırmacı yazar)en kalbi teşekkürlerimi arz ediyorum.
Yasin Ali ER
03.01.2019 13:57:00
"Eleştiriyi de, fikirleri de doğuran ana; bilgidir."
Bilgi yoksa; eleştiri çıktığı ağzı yormaktan öte anlam ifade etmez!
Bilgiye dayalı bir kadim geleneğin çok güzel ifade edildiği yazınızdan istifade ettim.
Ellerinize sağlık üstadım.
Kadriye ŞAHİN
03.01.2019 02:41:00
Sayın Hocam, çamların kesilmesine karşıyım. Lakin, insanları kaynaştıracak, birlik beraberlik oluşturacak, hoş vakit geçirecek günlerin dahada çoğaltılması taraftarıyım. Geçen yıl da aynı konuyu anlattınız, yazdınız. Noal olayının yeni yıl ile alakası yok. Lakin, bazı insanlar lâm diyor cim demiyor, ama her türlü bataklığın içinde geziyor.
Sadece Yozgat da kutlama olmadı sanıyorum. Bir araya gelmeyen bir toplum nasıl ilerlesin. Gelmiyor. Getirilmiyor. Gelemiyorlar. Bu kafayla da asla ilerleyemiyorlar. İnsan yeri gelince evrensel olmalı ki, insanlığa faydalı olmalı. Artık bırakalım da yaşlılar dualayarak, gençler eğlenerek yeni yılı karşılarsa karşılasın. Bize ne elin Noalinden, Noal babasından...
Yeni yılı dualayarak karşılayan; fakat, edebince yeni yıl kutlamasının karşısında olmayan biri olarak eşinize ve torunlarınıza, sağlıklı, mutlu, huzurlu yıllar diliyorum.
Mustafa Topaloğlu
06.01.2019 19:49:00Ne deyim de ne söyleyim ben şimdi? "Umutlu Yıllar" dileyeyim en iyisi. Gelecekten umudumuzu kesmeyelim. Umut, bizim yaşam enerjimiz. O enerjidir bizi yaşatan. Tüm olumsuzluklara rağmen içimizdeki o ışığı(umudu) söndürmeyelim. Biz doğru bildiklerimizi doğruca yazmaya devam edelim.
Selam ve saygıyla aziz dostum...
Rauf Aktolga
05.01.2019 18:25:00izin almadan, alıntı yapıp paylaşıyorum. Bilginize.
ABDULKADİR ÇAPANOĞLU
04.01.2019 11:18:00Göndermek lütfunda bulundukları güzel yorumlarıyla beni motive eden Sayın Hattat Yasin Ali Er Hocama(Araştırmacı yazar), Sayın Kadriye Şahin Hanımefendiye(araştırmacı yazar), Sayın Ahmet Yaşar Ocak Hocama(Prof.), Sayın Mehmet Yılmaz Beyefendiye, Sayın Yusuf Engin'e(Lise arkadaşım,Em. Öğretmen), Sayın Selçuk Tayfun Ok Beyefendiye(İstanbul Ticaret Odası Em. Gen.Sekreteri), Sayın Güner Türkoğlu Hanımefendiye(İsveç), Sayın Muka'ya, Sayın Mustafa Topaloğlu Hocama(Araştırmacı yazar)ve Sayın Osman Karaca Hocama(Araştırmacı yazar)en kalbi teşekkürlerimi arz ediyorum.
Yasin Ali ER
03.01.2019 13:57:00"Eleştiriyi de, fikirleri de doğuran ana; bilgidir."
Bilgi yoksa; eleştiri çıktığı ağzı yormaktan öte anlam ifade etmez!
Bilgiye dayalı bir kadim geleneğin çok güzel ifade edildiği yazınızdan istifade ettim.
Ellerinize sağlık üstadım.
Kadriye ŞAHİN
03.01.2019 02:41:00Sayın Hocam, çamların kesilmesine karşıyım. Lakin, insanları kaynaştıracak, birlik beraberlik oluşturacak, hoş vakit geçirecek günlerin dahada çoğaltılması taraftarıyım. Geçen yıl da aynı konuyu anlattınız, yazdınız. Noal olayının yeni yıl ile alakası yok. Lakin, bazı insanlar lâm diyor cim demiyor, ama her türlü bataklığın içinde geziyor.
Sadece Yozgat da kutlama olmadı sanıyorum. Bir araya gelmeyen bir toplum nasıl ilerlesin. Gelmiyor. Getirilmiyor. Gelemiyorlar. Bu kafayla da asla ilerleyemiyorlar. İnsan yeri gelince evrensel olmalı ki, insanlığa faydalı olmalı. Artık bırakalım da yaşlılar dualayarak, gençler eğlenerek yeni yılı karşılarsa karşılasın. Bize ne elin Noalinden, Noal babasından...
Yeni yılı dualayarak karşılayan; fakat, edebince yeni yıl kutlamasının karşısında olmayan biri olarak eşinize ve torunlarınıza, sağlıklı, mutlu, huzurlu yıllar diliyorum.