A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

AL BODU’YUN HAYRINI GÖR

Önceki bir yazımızda “Bir Yiğit Beyzade Çapanoğlu Halit Bey’i” anlatmaya çalışmış ve bir güreş olayından kısaca bahsetmiştik. Kaynak kişiler Yozgat’ın Saray Köyü’nden 1918 doğumlu Süleyman Arslaner ve 1928 doğumlu Cemil Kılıçaslandır. Bana nakleden kişi; Ankara Devlet Türk Halk Müziği Korosu Müdürlüğü koro müdürü sevgili kardeşim Habib Coşkunsoy. Habib kardeşim, Yozgat folkloru konusunda bir hazine, bir derya. (bkz. Önceki yazılarımdan “iki kitap üç insan ve Ceritzade Hüsnü Efendi ağıtı.”). Arama motoru Google’a ismini yazarsanız bugüne kadar neler yaptığı görürsünüz. İnşallah önümüzdeki günlerde de yine arka arkaya yayınlayacağı kitapları kütüphanemize kazanacağız. Bu kitapların orijinal kopyaları bende. Habib kardeşim, böyle yüreği insan sevgisi, Yozgat sevgisi dolu hümanist bir insan. Yolu açık olsun.

Buyurun olayın gerçek hikâyesine. Kayseri Beylerinden birisi Çapanoğlu Halit Bey’i düğününe davet eder. O zamanki düğünler hele bir bey’in düğünü ise günlerce sürer çeşitli eğlenceler tertip edilirdi. (Dayım Yaşar Cerit’in düğünü sekiz gün sürmüştü. Bkz. Yozgat’ta bir düğün hikâyesi) Günlerce süren bu düğünler bizim çocukluk yıllarımıza kadarda sürdü geldi. Zaman içinde köylerden kente göçler ve büyük ailelerin yavaş yavaş ortadan kalkması ile bu göreneğimizde yok olup gitti.

Kayseri Bey’inin düğün davetine Halit Bey de, adet olduğu üzere ciritçileri ve güreşçileri ile birlikte icabet eder. Kendiside iyi ata binen ve cirit ustası olan Halit Bey’in ciritcileri, göz doldurup takdir edilirler. Aksilik buya götürdüğü güreşçilerin hepsi birer birer yenilirler. Kayserili Bey’in “Bodu” isminde babayiğit bir güreşçisi vardır ve karşısına çıkanın dakkada göbeğini güne getirmektedir.

Halit Bey’in keyfi kaçmış, üzüntüsü yüzünden belli olmaktadır. Yanındaki adamlarından birisi olan Hacı Hüseyin Onbaşının “Beyim, şu bizim Saraylı’yı da (Yozgat’ın Saray köyü) güreşe soksak” teklifine “ o adam pehlivan mı” diye sorar. Hüseyin Onbaşı,” Beyim, bilemem ama davul zurna çaldığından buyana yerinde duramıyor” diye cevap verince “Güreşmek istiyorsa çıksın güreşsin” der.

Saraylı Üseb (doğrusu Osep), çıkar ve doğrudan Kayserili Bey’in güreşçisine gider. Pehlivan Bodu, karşısına çıkan herkesi yenmenin kasıntısı ile Saraylı’ya sıkı bir elense çeker. Saraylı da aynı sertlikle cevap verir. Kısa süren bir güreşten sonra da Bodu’yu havaya kaldırıp öyle bir savurup atar ki adamcağızın poturu(*) Saraylının elinde kalır. O da poturu götürüp Kayserili Bey’in önüne bırakır. Bırakırken de “ Al Bodu’yun hayrını gör” der.

Gördüğü manzara karşısında Halit Bey’in keyfi yerine gelir. Birden ayağa kalkar, güreşçinin yanına gider kucaklayıp bir maşallah çeker. Yerine döndüğünde Hüseyin Onbaşı “Beyim maşallah çektiniz ama bizim Saraylı Üseb (Osep), Ermeni ” der. Bu arada “Halit Bey’in pehlivanı da Ermeniymiş fısıltıları kulağına gelince hepsine birden “ Babayiğit olsunda Ermeni olsun” diye cevap verir.
Derler ki; mahalli bir deyim olan “Al Bodu’yun hayrını gör” deyimi buradan gelmiştir.

İşte Halit Bey’in Ermeni güreşçisi olayının hikâyesi ve bir Yozgat deyimi.

(*)POTUR; Dizkapağına kadar geniş olarak inen ve alt kısmı dar bir çeşit pantolon. Güreşçilerin giydiği manda gönünden yapılan kispet.

16.01.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ