A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

ALTMIŞ BEŞ VE ÜSTÜ YAŞINDAKİLERİN ÇİLESİ

Değerli okurlar,  bildiğiniz gibi Dünyaca ünlü şairimiz ve yazarımız Sayın Ataol Behramoğlu, 65 yaş üstü için uygulanan sokağa çıkma kısıtlamasının anayasanın ve temel insan haklarının eşitlik ilkesine aykırı olduğunu belirterek uygulamanın durdurulması talebiyle dava açtı. Behramoğlu konuyla ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "65 yaş üstü kısıtlamaları anayasamızın ve temel insan haklarının eşitlik ilkesine aykırıdır. Başka hiçbir ülkede böyle bir uygulama yoktur. Kanıtlanmış bilimsel bir gerekçesi de bulunmamaktadır. Bir grup insanı bu keyfi uygulamayla toplumsal yaşamın dışına çıkarmak, yaşama haklarını sınırlamak, haksızlıktır ve günahtır. Zaten şunun şurasında ne kadar ömrünüz var, dışarıda ne yapacaksınız, oturun oturduğunuz yerde’ demektir. 65 yaş ve üstü insanlar, yöneticilerin oyuncağı, deney tahtası değildir."

65 yaş ve üstü yurttaşların, yöneticilerin oyuncağı olmadığını söyleyen Behramoğlu, “Bu yaş gruplarından insanları, lütfedilip izin verilen saatlerde topluca gördüğümde, yalıtılmış, toplum dışına atılmış görünümleri beni üzüyor” sözleriyle düşüncesini dile getirdi.

Türkiye Büyük Millet Meclisinde CHP’nin 138, HDP’nin 56, İYİ Partinin 36 milletvekili var.  AKP ve kardeşi MHP’yi bir kenara koyarsak, mecliste muhalefet olarak haklarımızı savunacak milletvekillerinin içinde bildiğim kadarıyla CHP'nin 34, HDP’nin 13 ve İYİ Partinin ise 3 avukat milletvekili bulunuyor. Emekli hâkim, savcı sair hukukçularda cabası. Ve maalesef hiç birisi çıkıp da bu konu ile ilgilenmiyorlar, duyarsız bir tavır içindeler. Ve sonunda yürekli ve duyarlı bir yazarımız çıkıyor, bunu hazmedemiyor dava açıyor.

“Ankara, Ankara güzel Ankara, senden yardım umar her düşen dara” diye bir marşımız olsa da şimdi başı derde düşen herkes bizzat başının çaresine bakmaya çalışıyor. Tıpkı bu kısıtlamada olduğu gibi. Yani bu kısıtlamaya uyan da var uymayan da. Keyfine göre sokağa çıkan da var çıkmayan da. Hatta cezayı göze alıp evlerinde parti veren zenginlerimiz bile var. Bunların yanında görmezlikten bilmezlikten gelinenler var mıdır onu da bilemem.

Yetkisiz yetkililer, bizim bu yakınmamıza, işte size 3 saatlik bir zaman, istediğiniz gibi değerlendirin diyeceklerdir. Bu kişilerin işi iş kaşığı gümüş olduğundan bu üç saatin içinde bankaların saat 12.30 dan 13.30 kadar öğle tatilinde olduklarını, bankada bir işiniz var ise yaz sıcağında güneş altında, kış soğuğunda yağmur altında sıranın size gelmesini beklediğinizi düşünmüyorlar. Çünkü görmüyorlar. Bu üç saate sokakta ve tek sıra olarak önce banka kuyruğunda ya da yine eczane kuyruğunda beklediğiniz zamanı sığdırmanız gerektiğini sair alışverişlerinizi de kalan sürede tamamlayıp saat 13.00 den önce evde olmanız gerektiğini de çok önemli meşguliyetleri sırasında akıllarının ucundan geçirmeye fırsatları olmuyor sanırım.

Şimdide, 15 Ocak Cuma gününden itibaren de 65 yaş ve üstündekilerin İstanbul’da toplu taşıma araçlarını kullanmaları yasaklandı. Buyurun burdan yakın. Bu yaş gurubunun içinde hâlâ çalışmak zorunda olanlar var. Örneğin kötü niyetli işverenler bu fırsattan istifade ederek bunların işinde son verebilirler.  Mesela bu pandemi ve ekonomik krizden etkilenerek pastanesini kapatıp dükkan dükkan dolaşarak tükenmez kalem satmaya çalışan bir tanıdığım var. Bu kararı verenler,  65 yaş ve üstündekilerin hepsinin “on dönüm bostan yan gel yat Osman” hesabı evlerinde karnı tok sırtı pek olduklarını sanıyorlar zahar.

Değerli okurlar, ikinci bir konu da Yaz saati uygulaması. Türkiye'de yaz saati uygulaması, 1972 yılında başladı ve 2016 yılına kadar da her yaz uygulandı.  Gel gör ki 8 Eylül 2016 tarihinde Türkiye'de yaz saati uygulamasının yıl boyunca uygulanmasına karar verildi. Danıştay, 697 sayılı yasaya göre Bakanlar Kurulunun böyle bir karar vermeye yetkisi olmadığından bahisle 14 Eylül 2017'de kararın yürütmesini durdurdu. 23 Ekim 2017 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile yaz saati uygulamasının 28 Ekim 2018'e kadar yıl boyunca devamına karar verildi. 3 Ekim 2018 günü sürekli yaz saati uygulamasında kalınmasına karar verildi. Daha sonra da İzmit’ten geçen meridyene göre ayarlan saatimiz Iğdır’dan geçen meridyene göre ayarlanınca sanırım Arap hayranlığından olacak Katar’la hatta Mekke ve Medine ile aynı saat dilimine geldik. Çoluk, çocuk, kadın, erkek sabahın kör karanlığında kalkıp yollara düştük. Göya, gün ışığından yararlanıp elektrik tasarrufu yapacaktık daha fazla elektrik tüketmeye başladık. Biz kaybettik elektrik satan şirketler daha fazla kazandılar. 24.11.2019 tarihli Yozgat seyahatnamesi yazımda İstanbul’un yoğun trafiğine yakalanmamak için sabahın 05.30 unda yola çıktığımızdan bahsederek saat 06.00 da ancak varabildiğimiz Kartal civarında yaşanan bu sıkıntıyı anlatmaya çalışmıştım. Otobüs duraklarında yolcu almaya çalışan onlarca minibüs, memur ve işçileri taşıyan onlarca servis aracı ve inanmayacaksınız öğrenci servisleri. Küçücük öğrenciler uykuda olacakları saatte servis minibüsünde başları camlara dayalı uyuyorlardı. Aynı şekilde hanımlar ve beylerde uyuklayarak gidiyorlardı işyerlerine. Ve torunlarıma sorduğumda şöyle cevap vermişlerdi; “ilk iki dersimizi uyuklayarak yapıyoruz.” Şimdi pandemi nedeniyle okullar kapalı ama bunun yarını öbür günü var. Kalın sağlıcakla.

 

OKUR YORUMLARI
ABDULKADİR ÇAPANOĞLI
25.01.2021 15:49:32

Uludağ da otellerde yer kalmamış. Demek oluyorki tüm insanlar kanun önünde eşit olsa da bazıları daha eşit. Yüksek elektrik faturalarını bizlerden tıkır tıkır tahsil eden Elektrik dağıtım şirketleri deTEDAŞ'a 2,9 milyar borçlarını ödememişler.

M.Oğuz Karlı
18.01.2021 18:15:44

Gerçekle yüzleşme olmuş, tabii anlayana abi. Kaleminden bal damlamış yine, izninle bir parmakta ben aldım. Sağlıkla kal.

Ramazan Alim Gürerk
18.01.2021 14:09:41

Sayın Çapanoğlu, İki ayrı konuya değinmişsiniz. İkisi de önemli. Özellikle, sokağa çıkma kısıtlaması konusu, 65+ ve de emekli olduğumuz için benim ve eşimin kişisel yaşamımızı çok fazla etkilemiyor. Ama tabii ki, ülkemizin yaş yapısı içinde bizler azınlıkta kalıyoruz. Nüfusun %10'dan bile azını oluşturuyoruz. Dolayısıyla bizi ihmal edilen gruba sokuyorlar. Kaldı ki, oluşturulma şeklinin mükemmel olup olmadığı hakkında ciddi eleştiriler bulunan ''Korona Bilim Kurulunun'' önerisiyle alınan karar sonucu bir yaptırım bu durum. Ne olursa olsun Sayın Behramoğlu'nun girişiminin, yazınızda açık ve net olarak belirttiğiniz gerekçeler ile Parlamento, STK., Üniversiteler tarafından desteklenmelidir. Saygılarımla, Not: Arap hayranlığı nedeniyle yapıldığı iddia edilen saat dilimi değişikliğine dair düşüncenize aynen katılıyorum.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ