ATATÜRK, HÜZNİ BABA VE HAFIZ SÜLEYMAN

Ulu önderin Yozgat’ı ikinci şereflendirmeleri kışın tam ortasında 4 Şubat 1934 yolların kardan kapalı olduğu bir güne rastlıyor. Atatürk ve beraberindeki heyet 3 Şubat 1934 öğleden sonra otomobillerle Kırşehir’den Yozgat’a hareket ederek Yerköy ‘e geliyorlar. Burada Yozgat Valisi, Alay Kumandanı, Belediye, Fırka ve Halkevi Reis ve Azalarından oluşan bir heyet ile Yerköy Halkı tarafından büyük bir coşkuyla karşılanıyorlar Mustafa Kemal Paşa geceyi Yerköy istasyonunda vagonlarında geçirip 4 Şubat günü öğleden sonra Yerköy’den Yozgat’a hareket ediyor. Yağan kardan kapanan yolu Yozgat Valisi Bekir Sami Bey Çiçekdağı’ndan Demirli Köyüne kadar açtırmış olmasına rağmen yağan karın ardından yağan sulu sepken kar yolları yine tıkamıştı. Atatürk’ün otomobili birkaç kere çamura saplanıyor, hatta bir keresinde Atatürk’te itmek zorunda kalıyor. Vali Bey’in ı aldığı tedbirlerle arabalar kurtarılıyor. Yozgat’a yaklaştıklarında 150 Atlı onları karşılıyor. Yozgat’ta da binlerce insan yağan karın altında bekliyordu. Heyet nihayet saat 16.30’ da Yozgat ‘a girebiliyor. Atatürk, önce Hükümet Konağına uğradı. Soba başın da yorgunluk kahvesi içtikten sonra Halkevi, Belediye, Alay Kumandanlığı, Yozgat Lisesi ve İsmet Paşa mektebini ziyaret ve teftiş eder. Belediye de yapılan toplantıda şehrin imarı için bir komisyon kurulmasını, hazırlayacakları raporun kendisine gönderilmesini emreder. Belediyeden sonra liseye gelir. Öğretmen ve öğrencilerle sohbet edip tarihi konuları görüşür. Bu ziyaretlerden sonra Vali Konağına gelirler. Konakta Vali Bakir Sami Bey, Belediye Reisi Karslıoğlu Yusuf Bey ve sair resmi ve sivil zevatla sohbet eder.

Sohbet sırasında Hüzni Baba namı ile meşhur Mehmet Bahattin Efendiden bahsedilir ve o yıllarda Halkevi Reisi olan eniştemiz (halam Muhlise Çapanoğlu’nun eşi) Bekir Çapanoğlu, Hüzni Babanın bir şiirini okur. Okunan şiiri çok beğenen Atatürk, Hüzni Babayı tanımak ister. Bir otomobil hemen Hüzni Baba’nın evine gönderilir ama kendisi bir köye gitmiş ve hangi köye gittiğini de eşine söylememiştir. Gazi üzülür, “Hüzni’yi tanımak isterdim ama kısmet değilmiş, Ankara’ya gelsin orada görüşelim ”der. Daha sonra olanları duyan Hüzni Baba da çok üzülür ama Ankara’ya gitmek bir türlü kısmet olmaz.

Maarif Müdürü, Atatürk’ün öğretmenlerle sohbeti sırasında Fakıbeyli Köyü muallimi Hafız Süleyman Dereli Efendiyi de Gazi’ye takdim eder. Atatürk, “Hafız Efendi, bir asr-ı şerif okuyunuz da dinleyelim” der. Süleyman Efendi hay hay diyerek Kıyamet suresini okur. Okuma bittikten sonra Atatürk, “sesiniz ve kıraatınız fevkalade, tebrik ederim ancak okuduğunuz ayet-i kerimelerin manasını da söylerseniz Cenab-ı hakkın bize ne buyurduğunu öğrenelim” der. Süleyman Efendi, “beni mazur görünüz, ben hoca değilim sadece hafızım” der. Bunun üzerine Atatürk evvelce okuduğu ayet-i kerimeleri tekrar okumasını ister. O okurken Atatürk de ayet-i kerimelerin tek tek mealini verir ve tefsir eder. Geceyi Vali Konağında geçiren Atatürk ertesi günü Yozgat’tan ayrılır. Dönüşünden kısa bir süre sonra da Vali Bekir Sami Beye misafir kaldıkları süre içerisinde gördüğü verimli işlerden dolayı bir teşekkür mektubu gönderir. Mekânları cennet olsun.

Yazarın notu: Cennetmekân babam Muammer Çapanoğlu da 1948-1950 yıllarında halkevi reisliği yapmış.

Hafız Süleyman ve Hayriye Derviş Hanımın seslendirdiği Yozgat Sürmelisini taş plaktan youTube da dinleyebilirsiniz.

04.02.2019