Değerli okurlar, hani güzel bir atasözümüz vardır “Her rengi boyadık bir havai pembesi kaldı.” Amerika 1969 yılında Ay’a gidince bir vecize daha üretmiştik. “Eller Ay’a biz yaya.” Sovyetlerin insansız uzay roketlerinin Ay'a daha önce ulaşmış olmasına rağmen, dünyanın en güçlü ve zengin ülkesi Amerika, Rusya’yı ekonomik olarak çökertmek için Rus’yayı uzay yarşına soktu. Nitekim, 20 Temmuz 1969'da Ay'a adım atan ilk insan Amerikalı Neil Armstrong oldu. Apollo 11 görevinin komutanı olan Armstrong bu tarihî anda yaklaşık 500 milyon kişi tarafından izlendi.” Ne yalan söyleyeyim, siyah beyaz televizyonlarımızdan izlerken Ay’a inen örümcek modülü indiği yerden kalkabilecekmi kalkamıyacakmı diye heyecandan avuç içlerim ter içinde kalmıştı.
Bir cuma günü akşamı Sirkeci’den Ataköy’e topu topu 17 kilometrelik bir yolu 4 saatte gidemezken Ay’a gitmeye kalkmak aklıma çocukluk yıllarımda okuduğum Aya seyahat kitabını getirdi. Bildiğiniz gibi kitabın yazarı "Bilimkurgunun Babası" olarak adlandırılan Denizler Altında 20000 Fersah, Dünyanın Merkezine Yolculuk, Seksen Günde Devriâlem gibi romanların meşhur yazarı Jules Verne.
Ay'a Yolculuk, uzayın gizemine ilgi duyan insanın, bu sonsuzluğa yönelişinin coşkusunu anlatan ilk roman özelliğini taşımaktadır.
İnsanoğlunun Ay'ın yüzeyine ayak basmasından 104 yıl önce yazılan bu roman, edebiyatta bilimkurgu türünün öncüsü Jules Verne'in (1828-1905) en ünlü eserleri arasında yer almaktadır. Okuma fırsatı bulamayanlar için aşağıda özetini sunuyorum.
1865 yılında kaleme alınan romanda, Amerikan İç Savaşı sonrasında emekli askerlerin toplandığı "Silah Kulübü" üyelerinin, yeniden gündeme gelme ve silah çalışmalarını canlı tutma çabaları sonucu ortaya atılan, yaşama geçirilmesi güç, "düş" denilebilecek "Ay'a mermi gönderme" projesi ile başlayan olaylar anlatılıyor. Yirmi sekiz bölümden oluşan kitapta aya seyahati özetle şöyle anlatır:
ABD'de İç Savaş zamanında kurulan Topçu Kulübü'nün üyeleri savaş sona erince yapacak bir şeyler ararlar. Bunun sonucunda kulüp başkanı tüm üyeleri önemli bir toplantı yapmak için bir araya toplar.
Başkan, üyelere Ay'ı fethetme fikrini sununca tüm üyeler bu fikri coşkuyla karşılarlar.
Topçu Kulübü'nün Ay'a mermi yollama fikrine diğer insanlar da büyük ilgi gösterir.
Topçu Kulübü üyeleri öncelikle Cambridge Gözlemevi'ne başvurarak gerekli bilgileri edinirler.
Ellerindeki bilgileri değerlendirirler.
Ay artık bütün toplumun ilgi odağı olur. Her yerde Ay ile ilgili bilgiler yer almaya başlar.
Başkan küçük bir kurul oluşturur, bu kurul bir toplantı yaparak merminin hangi özelliklere sahip olması gerektiğine karar verir.
Kurul yeniden bir toplantı yaparak topun hangi özelliklere sahip olması gerektiğine karar verir. On bir toplantı yaparak barutun cinsine ve miktarına karar verir. Böylece geriye sadece uygulama kısmı kalır.
Topçu Kulübü'nün girişimi tek bir kişi dışında herkes tarafından desteklenmektedir. Bu kişi de kulübün başkanı Barbicane'yle sürekli rekabet halinde olan Yüzbaşı Nicholl'den başkası değildir.
Topçu Kulübü üyeleri deneyin gerçekleştirileceği alanı seçmek için bir araya gelirler ve deney için en uygun yerin Florida olduğuna karar verirler. Bir yandan da deney için gerekli paranın sağlanması amacıyla bağış toplarlar.
Başkan gerekli anlaşmaları yaptıktan sonra birkaç kişiyle birlikte Florida'ya gider. Orada keşif yaparak en uygun yerin Taş Tepesi olduğuna karar verirler. Kısa süre içinde Taş Tepesi'nde çalışmalar başlar ve bazı aksilikler çıksa da planlanan zamandan önce kazma işlerini tamamlarlar.
Çalışmalar hızla devam eder ve döküm işi de sona erer. Tüm bunlar olurken insanlar merakla Florida'ya akın eder, böylece Topçu Kulübü gerekli parayı toplamaya devam eder. Beklenen güne çok az bir zaman kala Başkan Barbicane'nin eline bir telgraf ulaşır. Bu telgraf Michel Ardan isimli birinin merminin içinde Ay'a gideceğini, bunun için merminin konik yapılmasını istediğini belirtmektedir. Michel Ardan isimli Fransız, bu talebiyle tüm ilgiyi üzerinde toplar. Kısa süre sonra da Florida'ya ulaşarak Barbicane ile görüşür.
Michel Ardan oradaki kalabalığa heyecan verici bir konuşma yapar ve büyük bir destek görür.
Ama ona karşı çıkan biri vardır, bu kişi sadece ona değil bu deneye yani aslında Barbicane'ye karşı çıkmaktadır. Sonunda bu kişi Barbicane ile konuşur. Barbicane onun Yüzbaşı Nicholl olduğunu anlayınca ona ertesi gün ormanda buluşup düello yapmayı teklif eder.
J. T. Maston, Barbicane ile Nicholl'ün yapacakları düello sonucunda deneyin yarım kalacağını bildiği için Michel Ardan ile birlikte onları bulmaya çıkar. Önce Nicholl'ü sonra ise Barbicane'yi bulurlar. Michel Ardan onların arasındaki rekabeti sonlandırmak için kendisiyle birlikte Ay'a gelmelerini teklif eder. İkisi de bu teklifi kabul eder.
Bu olayın ardından bir gün mermi atışı denemesi yaparlar. Ay'a gidecek olan mermi hazırlanınca Taş Tepesi'ne getirirler. Diğer hazırlıkları da tamamlarlar. J. T. Maston sekiz gün boyunca merminin içinde kalır, böylece kurulan hava sisteminin de sorunsuz olduğu kanısına varırlar. Bir yandan da hazırlanan dev teleskobu büyük zorluklarla Kayalık Dağları'na çıkarırlar. Türlü zorluklarla barutları Taş Tepesi'ne çıkarırlar ve topa yerleştirirler. Merminin içindeki tüm hazırlıkları da tamamlayarak mermiyi de yerleştirirler.
Nihayet herkesin heyecanla beklediği vakit gelir. Üç yolcu mermiye yerleşir. Son hazırlıkları tamamlarlar, herkes son saniyeleri sayar ve görevli Murchison düğmeye basar. Daha önce duyulmamış bir ses ve görülmemiş bir görüntü ortaya çıkar.
Merminin fırlatılması büyük bir çevrede çeşitli ve şiddetli zararlara sebep olur. Hava değişir, mermiyi gözlemlemek imkânsız olur. Nihayet uzun bir bekleyişten sonra merminin hedefine ulaşamadığını, ayın çekimine kapılarak sürekli ayın etrafında döndüğünü görürler. Bu haber tüm dünyaya yayılır. Herkes merminin içindeki üç kişi için üzülür. J. T. Maston ise arkadaşlarına güvenerek onlardan haber alacağı günü bekler.
Günler geçtikçe yolculuklarının hedefine yaklaşıyorlardı. Ancak yönlerini bir gök taşının çarpmasıyla değiştirmek zorunda kaldılar. Dünyaya doğru dönüp bir denize zorunlu iniş yaptılar. Bir gemi tarafından bulunup denizden çıkartıldılar.
Çok şükür romanda olduğu gibi bizde günlerce gündemde kalmadı. Bilim insanları işin maddi yönünü ve eğitim süresini detayları ile anlatıp konuyu kapattılar.
Bu fantastik macerayı bizden bir fıkra ile bitirelim:
Of’lular toplanmış kuş tüfeği ile Rusya’ya ateş ediyorlar.
Hacının biri yanlarına geliyor,
- Olum ne yapayisiniz?
- Rusya'yla savaş ediuruk hacı
- Oğlum koskoca Rus devleti ile kuş tüfuu ilen savaş edilir mi?
- E, hacı ne yapacaz ya?
- Çekilin kenara bakayim, bu benim işim. Bi gürgen ağacı kesin (kestiler). Içine barut koyun (koydular). Barut saçma doldurun(doldurdular). Kafaya da bi demir (koydular).
Ya allah bismillah, Rusya'ya doğru bi ateş.
Ağaç infilak etti 100 Of'lu şehit oldu.
Aklı veren hacı: “Burada 100 şehit varsa Rusya da adam kalmamıştır.”
21.02.2021
OKUR YORUMLARI
HİLMİ BÜLENT PAYASLIOĞLU
23.02.2021 16:00:50
Sayın Çapanoğlu,
N. Armstrong’un aya inişi ile ilgili olarak 1980 yılında BBC tarafından hazırlanmış bir belgesel izlemiştim. Aya inişleri anında Apollo 11 isimli uzay gemilerinin etrafında çok farklı şekillerde uçuşan olağan dışı uzay gemilerini gördüğünü ve korku ve heyecan içinde NASA’dakilere söylediği “Bilmem ne çocukları, bizi buraya bisikletle göndermişsiniz.” cümlesi aynen yayımlamıştı.
BBC yapımı belgeseli, bir akşam 21:00 de yayınlayacaklarını, özel bir TV Kanalı haftalar öncesinden duyurmuştu. Bu ilandan sonra belgeselin, insanların manevi değerlerini sarsacak nitelikte olduğu iddiasıyla, bazı güçler tarafından TV kanalında yayımlanması engellenmeye çalışıldı. Olay mahkemeye intikal etti. Tabiî ki bağımsız yargı engeli kabul etmedi; ama yayın saatini 01:30’a kaydırdı. Gerekçesi ise, çocukların etkilenmemesi için yayının onların uyku saatine alınması, şeklinde oldu
HİLMİ BÜLENT PAYASLIOĞLU
23.02.2021 16:00:50Sayın Çapanoğlu, N. Armstrong’un aya inişi ile ilgili olarak 1980 yılında BBC tarafından hazırlanmış bir belgesel izlemiştim. Aya inişleri anında Apollo 11 isimli uzay gemilerinin etrafında çok farklı şekillerde uçuşan olağan dışı uzay gemilerini gördüğünü ve korku ve heyecan içinde NASA’dakilere söylediği “Bilmem ne çocukları, bizi buraya bisikletle göndermişsiniz.” cümlesi aynen yayımlamıştı. BBC yapımı belgeseli, bir akşam 21:00 de yayınlayacaklarını, özel bir TV Kanalı haftalar öncesinden duyurmuştu. Bu ilandan sonra belgeselin, insanların manevi değerlerini sarsacak nitelikte olduğu iddiasıyla, bazı güçler tarafından TV kanalında yayımlanması engellenmeye çalışıldı. Olay mahkemeye intikal etti. Tabiî ki bağımsız yargı engeli kabul etmedi; ama yayın saatini 01:30’a kaydırdı. Gerekçesi ise, çocukların etkilenmemesi için yayının onların uyku saatine alınması, şeklinde oldu