Değerli okurlar, üniversite öğrencisi Hüsnü Aydoğdu ile 2108 Aralık ayı ortalarında bana gönderdiği bir elektronik posta sayesinde tanıştım. Şöyle yazıyordu Ben Yozgatlı genç bir üniversite öğrencisiyim. Tarihe de ilgim olması nedeniyle Yozgat cezalı bir şehir midir konusunu araştırmaya başlamıştım. Sizden bir konu için bana bir yanıt vermenizi rica ediyorum. Bizim köyümüzde bu cezanın veriliş nedenine inanan bazı tanıdıklarımın buna inanma sebebi, Atatürk Yozgat'a geldiğinde Çapanoğlu'nun kızını istediği ve alamayınca da ceza verdiği şeklinde. Eğer bana bu çirkin iftira ile ilgili, bir Çapanoğlu olarak buna inanan insanlara karşı bir açıklama yaparsanız çok sevinirim.
Ben de hem kendisine cevap yazmıştım hem de bu vesileyle Atatürke yapılan bu çirkin, bu aşağılık iftirayı köşemde anlatmaya çalışmıştım. Bkz. http://www.yozgatgazetesi.com/yazarlar.asp?yazar=37&yazi=3089
Yazışmalarımız sırasında gördüm ki Hüsnü Aydoğdu kardeşimiz henüz üniversite öğrencisi ama büyük bir hevesle, sabır ve inatla Yozgat cezalı bir şehir miydi konusu da dâhil Yozgatı ve Çapanoğullarını araştırıyor. Yazışmalarımız devam etti. Araştırması tamamlanınca bana da gönderdi. Aşağıdaki adresten indirebilirsiniz. http://www.mediafire.com/file/yaknt81pieg3lsa/Halk%C4%B1n%C4%B1n+Cezaland%C4%B1rd%C4%B1%C4ŻF%C4%B1+Kent+Yozgat.pdf
Ben elimdeki bilgileri ve belgeleri isteyen herkesle paylaşıyorum. Paylaşınca da daha çok okuyucuya ulaşma şansı oluyor. Bu yüzden elindekileri sır gibi saklayanları da kınıyorum. Hüsnü Aydoğdu kardeşime bazı düzeltmeler yaptım. Oda elinde bulunan bazı belgeleri benimle paylaştı ki dünyalara bedel.
Bunlardan birisi annemim babası dedem Ceritzade Şükrü Efendinin Yozgat Halkevi Köycülük Komitesi Reisi olarak imzaladığı belgede ve bu belgedeki Radyom Lambası ve köylere götürdükleri 30 kutu kinin, bayrak, gözlük, kitap, defter, vs. yardımlar. Hüsnü Aydoğduya bu bilgileri Uluslararası Bozok Sempozyumu'nda "Tek Parti Döneminde CHP'nin Yozgat Teşkilatı(*)" bildirisini sunan sayın Cengiz Şavkılı ve sayın Tülay Aydın'la iletişime geçmesi sonucu belgeyi ek olarak Sayın Tülay Aydın yollamış. Onlara da ayrı ayrı teşekkürlerimi arz ederim. Bu yardımlar bana çocukluk günlerimde yaşadığım bir olayı hatırlattı.
1955-56-57 yılları. Anneannemin ağabeyi büyük dayımız emekli Konsolos Nafiz Haşmet Terken, her yaz sadece kendisi, ikamet ettiği Ankaradan Yozgata gelirdi. Tenekelerle gaz yağı, kutularla kesmeşeker, yine kutular dolusu beyaz mum alır bunları Necip ağanın at arabasına yükletirdi. Her şey hazır olunca kız kardeşi anneannem Leyla Hanım ve biz iki çocuk (ben ve kardeşim Haluk) olduğu halde Ahmet ağanın Faytonuna biner, arkamızda Necip Ağa ve arabası, Köseyusuflu köyüne giderdik. Daha önceden muhtara haber gönderdiğinden babası Haşmet Beyin mezarının bulunduğu Abdullah ağa caminin önünde toplanan ihtiyaç sahibi köylülere bu malzemeleri dağıtırdı. Bu iş bittikten sonra sessizce babasının kabri başında kuran okur, akşama doğru Yozgata dönerdik. 22 Mayıs 1973 günü Ankarada kalp krizinden vefat etti. Vasiyeti üzerine Köseyusuflu köyündeki Abdullahağa camiinin haziresindeki babası Haşmet Beyin koynuna gömüldü. Mekânı cennet kabri nur içinde olsun. İşte yukardaki belgede adı geçen Şükrü Efendi, kız kardeşi Leyla Hanımın eşi yani eniştesiydi.
Hüsnü Aydoğdudan aldığım ikinci belge Cennetmekân babam Muammer Çapanoğluna ait. O yıllarda Yozgat ili vilayet matbaasının çıkardığı Yozgat Gazetesinin Yozgat Halkevi ile ilgili bir haberinin kupürü.
Babamın Yozgat CHP İl İdare Kurulu üyeliği yaptığını, 1948 yılında açık oyla halkevi başkanlığına seçildiğini, 1950 yılına kadar bu görevi yürüttüğünü (Yozgat Halkevinin kuruluşu ve faaliyetleri (1932-1951) İbrahim Erdal) biliyordum ama bu gazete kupürünün anlamı daha başkaydı tabi.
Babam, 1939 yılında İstanbul Sultanahmetteki Yüksek Ticaret Mektebinden mezun oluyor. Çapanoğulları hadisesi sonrasında 1940-1949 yılları arası Babası Muhlis Bey ile birlikte Yozgatta inşaat ve kok kömürü müteahhitliği yaptığı dönemde Dedemin 1949 yılı 31 Aralığında ben dört yaşımdayken ani vefatı üzerine işler durunca babamda İş Bankasına memur olmak zorunda kalıyor ve Halkevi başkanlığını bırakıyor. 1955 yılında Kırklareline tayini çıkınca o zamana kadar yürüttüğü Çapanoğlu Camii mütevelliliğini de (bir vakfın ya da benzeri bir şeyin yönetimi kendisine verilmiş olan kimse) yeğeni Avukat Nejat Çapanoğluna bırakmıştı. Onu asıl üzen de bu olmuştu. Çünkü hem bayramlarda Ankaradan Yozgata gidip sakal-ı şerifi kırk kat bohçasından çıkararak cemaate gösterip dini bir görevi yerine getirmenin manevi mutluluğunu yaşıyor hem de tarihe mal olmuş bir sülalenin temsilciliğini yapıyordu.
Değerli okuyucular sadece şu iki belge yukarda bahsettiğim gibi belgeleri ve bilgileri paylaşmanın en güzel delili olmuyor mu? Lütfen büyüklerinizin anlattıklarını birkaç dakika ayırarak üşenmeden kaydedin. Belgeleri ve o güzelim siyah beyaz fotoğrafları mutlaka özenle saklayın. Rica ediyorum.
(*) kaynak : BCA, 490.1.00.720.460.1, Yozgat İli Teftiş Raporu, 29.03.1940, s. 97.
VE SEÇİM
Değerli okurlar, Belediye Başkanımız Sayın Dr. Kazım Arslan Beyefendinin bağımsız olarak yeniden belediye başkanı adayı olduğunu memnuniyetle öğrendim. Biz söz vardır; akıllı belediye başkanı yer üstüne, akılsız başkan da yer altına yatırım yaparmış derler. Yani alt yapı yatırımları ne kadar önemli olsa da görünmez, bilinmez. Akıllı başkan üst yatırımlar ile göz boyar puan kazanır anlamında. Sayın Arslan Beyefendi beş yıllık hizmeti süresinde hem üst yatırımlar ile hem de alt yatırımlar ile Yozgat için çok başarılı yatırımlarda bulundu. Hal Binası, Kapalı Pazar Yeri, Yenileştirilen Otogar, Sosyal Tesisler, Kuyumcular Çarşı Caddesi, Çapanoğlu Camii Çevresi, Semt Parkları ve hele de Katlı Otopark, Katı atık entegre tesisi sayesinde çöpten 10 megawatt elektrik üretimi vs. Sayın Başkanın arkasında bırakacağı çok önemli hizmetler oldu.
Âcizane en beğendiğim yanı ise yapılan tenkitleri olgunlukla karşılaması ve kimseyle dargın küskün olmaması, lehinde ve aleyhinde yazılan ve söylenenlere de prim vermemesiydi. Bu pek azımızda olan önemli bir meziyettir.
Genel kanı, bağımsız belediye başkanlarının hükümetlerden yardım alamayacağı düşüncesine de katılmıyorum. Bildiğiniz gibi, Yozgat hiçbir zaman ve hatta tarihinde ilk defa milletvekilleri hükümette en üst düzeylerde oldukları zaman bile hükümetlerden gerekli maddi ve manevi yardımı alamadı. Zira İller Bankasına borcu en az olan belediye Yozgat Belediyesidir. Bu güne kadar yapılan vaatlerde bildiğiniz gibi ya fos çıktı ya da ertelenip duruyor. Biraz iddialı bir söz olacak ama inancım odur ki Yozgatımızın sahipsizlikten kaynaklanan makûs talihini Sayın Arslan şahsi çabası ile yendi diye düşünüyorum.
Ümit ederim ki değerli hemşerilerimiz de parti tercihi gözetmeden yapılan bu hizmetleri takdir eder tercihlerini o yönde kullanırlar.
18.02.2019
Ben de hem kendisine cevap yazmıştım hem de bu vesileyle Atatürke yapılan bu çirkin, bu aşağılık iftirayı köşemde anlatmaya çalışmıştım. Bkz. http://www.yozgatgazetesi.com/yazarlar.asp?yazar=37&yazi=3089
Yazışmalarımız sırasında gördüm ki Hüsnü Aydoğdu kardeşimiz henüz üniversite öğrencisi ama büyük bir hevesle, sabır ve inatla Yozgat cezalı bir şehir miydi konusu da dâhil Yozgatı ve Çapanoğullarını araştırıyor. Yazışmalarımız devam etti. Araştırması tamamlanınca bana da gönderdi. Aşağıdaki adresten indirebilirsiniz. http://www.mediafire.com/file/yaknt81pieg3lsa/Halk%C4%B1n%C4%B1n+Cezaland%C4%B1rd%C4%B1%C4ŻF%C4%B1+Kent+Yozgat.pdf
Ben elimdeki bilgileri ve belgeleri isteyen herkesle paylaşıyorum. Paylaşınca da daha çok okuyucuya ulaşma şansı oluyor. Bu yüzden elindekileri sır gibi saklayanları da kınıyorum. Hüsnü Aydoğdu kardeşime bazı düzeltmeler yaptım. Oda elinde bulunan bazı belgeleri benimle paylaştı ki dünyalara bedel.
Bunlardan birisi annemim babası dedem Ceritzade Şükrü Efendinin Yozgat Halkevi Köycülük Komitesi Reisi olarak imzaladığı belgede ve bu belgedeki Radyom Lambası ve köylere götürdükleri 30 kutu kinin, bayrak, gözlük, kitap, defter, vs. yardımlar. Hüsnü Aydoğduya bu bilgileri Uluslararası Bozok Sempozyumu'nda "Tek Parti Döneminde CHP'nin Yozgat Teşkilatı(*)" bildirisini sunan sayın Cengiz Şavkılı ve sayın Tülay Aydın'la iletişime geçmesi sonucu belgeyi ek olarak Sayın Tülay Aydın yollamış. Onlara da ayrı ayrı teşekkürlerimi arz ederim. Bu yardımlar bana çocukluk günlerimde yaşadığım bir olayı hatırlattı.
1955-56-57 yılları. Anneannemin ağabeyi büyük dayımız emekli Konsolos Nafiz Haşmet Terken, her yaz sadece kendisi, ikamet ettiği Ankaradan Yozgata gelirdi. Tenekelerle gaz yağı, kutularla kesmeşeker, yine kutular dolusu beyaz mum alır bunları Necip ağanın at arabasına yükletirdi. Her şey hazır olunca kız kardeşi anneannem Leyla Hanım ve biz iki çocuk (ben ve kardeşim Haluk) olduğu halde Ahmet ağanın Faytonuna biner, arkamızda Necip Ağa ve arabası, Köseyusuflu köyüne giderdik. Daha önceden muhtara haber gönderdiğinden babası Haşmet Beyin mezarının bulunduğu Abdullah ağa caminin önünde toplanan ihtiyaç sahibi köylülere bu malzemeleri dağıtırdı. Bu iş bittikten sonra sessizce babasının kabri başında kuran okur, akşama doğru Yozgata dönerdik. 22 Mayıs 1973 günü Ankarada kalp krizinden vefat etti. Vasiyeti üzerine Köseyusuflu köyündeki Abdullahağa camiinin haziresindeki babası Haşmet Beyin koynuna gömüldü. Mekânı cennet kabri nur içinde olsun. İşte yukardaki belgede adı geçen Şükrü Efendi, kız kardeşi Leyla Hanımın eşi yani eniştesiydi.
Hüsnü Aydoğdudan aldığım ikinci belge Cennetmekân babam Muammer Çapanoğluna ait. O yıllarda Yozgat ili vilayet matbaasının çıkardığı Yozgat Gazetesinin Yozgat Halkevi ile ilgili bir haberinin kupürü.
Babamın Yozgat CHP İl İdare Kurulu üyeliği yaptığını, 1948 yılında açık oyla halkevi başkanlığına seçildiğini, 1950 yılına kadar bu görevi yürüttüğünü (Yozgat Halkevinin kuruluşu ve faaliyetleri (1932-1951) İbrahim Erdal) biliyordum ama bu gazete kupürünün anlamı daha başkaydı tabi.
Babam, 1939 yılında İstanbul Sultanahmetteki Yüksek Ticaret Mektebinden mezun oluyor. Çapanoğulları hadisesi sonrasında 1940-1949 yılları arası Babası Muhlis Bey ile birlikte Yozgatta inşaat ve kok kömürü müteahhitliği yaptığı dönemde Dedemin 1949 yılı 31 Aralığında ben dört yaşımdayken ani vefatı üzerine işler durunca babamda İş Bankasına memur olmak zorunda kalıyor ve Halkevi başkanlığını bırakıyor. 1955 yılında Kırklareline tayini çıkınca o zamana kadar yürüttüğü Çapanoğlu Camii mütevelliliğini de (bir vakfın ya da benzeri bir şeyin yönetimi kendisine verilmiş olan kimse) yeğeni Avukat Nejat Çapanoğluna bırakmıştı. Onu asıl üzen de bu olmuştu. Çünkü hem bayramlarda Ankaradan Yozgata gidip sakal-ı şerifi kırk kat bohçasından çıkararak cemaate gösterip dini bir görevi yerine getirmenin manevi mutluluğunu yaşıyor hem de tarihe mal olmuş bir sülalenin temsilciliğini yapıyordu.
Değerli okuyucular sadece şu iki belge yukarda bahsettiğim gibi belgeleri ve bilgileri paylaşmanın en güzel delili olmuyor mu? Lütfen büyüklerinizin anlattıklarını birkaç dakika ayırarak üşenmeden kaydedin. Belgeleri ve o güzelim siyah beyaz fotoğrafları mutlaka özenle saklayın. Rica ediyorum.
(*) kaynak : BCA, 490.1.00.720.460.1, Yozgat İli Teftiş Raporu, 29.03.1940, s. 97.
VE SEÇİM
Değerli okurlar, Belediye Başkanımız Sayın Dr. Kazım Arslan Beyefendinin bağımsız olarak yeniden belediye başkanı adayı olduğunu memnuniyetle öğrendim. Biz söz vardır; akıllı belediye başkanı yer üstüne, akılsız başkan da yer altına yatırım yaparmış derler. Yani alt yapı yatırımları ne kadar önemli olsa da görünmez, bilinmez. Akıllı başkan üst yatırımlar ile göz boyar puan kazanır anlamında. Sayın Arslan Beyefendi beş yıllık hizmeti süresinde hem üst yatırımlar ile hem de alt yatırımlar ile Yozgat için çok başarılı yatırımlarda bulundu. Hal Binası, Kapalı Pazar Yeri, Yenileştirilen Otogar, Sosyal Tesisler, Kuyumcular Çarşı Caddesi, Çapanoğlu Camii Çevresi, Semt Parkları ve hele de Katlı Otopark, Katı atık entegre tesisi sayesinde çöpten 10 megawatt elektrik üretimi vs. Sayın Başkanın arkasında bırakacağı çok önemli hizmetler oldu.
Âcizane en beğendiğim yanı ise yapılan tenkitleri olgunlukla karşılaması ve kimseyle dargın küskün olmaması, lehinde ve aleyhinde yazılan ve söylenenlere de prim vermemesiydi. Bu pek azımızda olan önemli bir meziyettir.
Genel kanı, bağımsız belediye başkanlarının hükümetlerden yardım alamayacağı düşüncesine de katılmıyorum. Bildiğiniz gibi, Yozgat hiçbir zaman ve hatta tarihinde ilk defa milletvekilleri hükümette en üst düzeylerde oldukları zaman bile hükümetlerden gerekli maddi ve manevi yardımı alamadı. Zira İller Bankasına borcu en az olan belediye Yozgat Belediyesidir. Bu güne kadar yapılan vaatlerde bildiğiniz gibi ya fos çıktı ya da ertelenip duruyor. Biraz iddialı bir söz olacak ama inancım odur ki Yozgatımızın sahipsizlikten kaynaklanan makûs talihini Sayın Arslan şahsi çabası ile yendi diye düşünüyorum.
Ümit ederim ki değerli hemşerilerimiz de parti tercihi gözetmeden yapılan bu hizmetleri takdir eder tercihlerini o yönde kullanırlar.
18.02.2019
18.02.2019
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ