A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

BİR KONGRE VE SONRASINDA YAŞANAN İKİ ACI OLAY

Değerli okurlar, Uşaklı bir genç,İsmet Paşa’ya“Bizi aç bıraktın”diye haykırmıştı. İsmet Paşa’da ona“Belki ekmeksiz kaldınız… Fakat babasız bırakmadım” sözleriyle belki de dönemi en güzel özetleyen cevabı vermişti.

O günleri anlatan bizzat yaşanmış ibretlik bir olayı da değerli dostum Arto Kazancıoğlu anlatmıştı. “Sene 1973 Karaköy Bankalar caddesinde 1902 yılında inşa edilen 120 yıllık Suma handa vaktiyle bürosu olan Hukuk Fakültesi 1945mezunu Musevi bir avukat vardı, ismini Hoffner olarak hatırlıyorum.  II. Dünya savaşının bitiminden kısa bir süre sonra Almanya’ya gider ve günlerden bir gün para karşılığı bir hanımla birlikte olur. Sonrasını bana şöyle anlatmıştı:  “Bayan işini bitirince hızla giyindi ve acele ile odayı terk edip merdivenlere yönelince Yahudi olduğum için beni şikâyet mi edecek acaba korkusuyla doğru dürüst giyinemeden arkasından koştum. Sokak kapısından çıkmadan yetiştim. Duvarda asılı bir kutuya biraz para atıyordu. Neden o kutuya para attın diye sordum. Dedi ki “sizden aldığım paranın yarısını bu kutuya attım çünkü ülkemin bu paraya ihtiyacı var.”

Bu hanımın bedenini satarak kazandığı paranın yarısını devletine bağışlamasındaki vatan sevgisinden ve ruh yüceliğinden bahsederken, bugün ülkemizin içinde bulunduğu şatafat ve yağmaya değinmeyeceğim çünkü biliyorsunuz.

Atatürk diyor ki: “Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir. 

2. Dünya Savaşı insanlık tarihinin en kanlı savaşıdır. Savaş Avrupa'da her açıdan büyük tahribata yol açmıştı. Her şeyden önce beş buçuk yıl süren savaş sona erdiğinde 65 milyon insan ölmüştür.  65 milyon insanın ise %33'ü asker, %67'si sivildir. Özellikle sivil ölü sayısına dikkatinizi çekerim.

Hukuk Fakültesi birinci sınıfta İktisat Hocamız rahmetli Prof. Feridun Ergin, asistanı da şimdi Profesör olan Erdoğan Alkin hocamız idi.  Seneler o kadar hızlı geçti ki biz yaşlandık, Erdoğan hocamızın oğlu bile Profesör oldu. Bir gün Feridun Ergin Hocamız derse "içinizde paraya değer vermeyen var mı" diye sorarak başladı. Ön sırada oturuyordum. Gençliğimin verdiği pervasızlıkla elimi kaldırdım. Buraya geliniz dedi. Yanına kürsüye çıktım. Cebinizde ne kadar para var çıkarınız dedi, çıkardım kürsüye koydum. İçinden banknot olanı aldı ve" bunu yakar mısınız" diye sordu. Hiç düşünmeden yakarım diye cevapladım.  "Bütün paranız bu olsa yine de yakar mısınız" diye tekrar sorunca arkasında ayakta duran Erdoğan Alkin Hocama baktım, o kaşlarını yukarı kaldırılarak bana tiyo verdi. Ben de kimseye bir zararı olmayacaksa yakarım diye bir düzletme yaptım.  Kızarak “kime ne zararı olacak efendim bilakis bu parayı tedavülden kaldırdığınız için devletin bu kadar lira kârı olur, buyurun oturun dedi. 

Birkaç yıl sonra iktisat hocamız Prof. Ergin Ekrem Özelmas hocamızsa bir dersimizde 2. Dünya savaşı sonrası iki büyük ülke Almanya ve Rusya’nın ekonomik durumlarını bir fıkra ile yorumlamıştı. Bu ibret verici fıkrayı yazımın sonuna sakladım.  Hocamın fıkrasını iyi değerlendirmeniz için yazımı sonuna kadar okumanızı isterim. Aşağıda okuyacağınız bilgiler değişik kaynaklardan derlenmiştir.

Avrupa, nüfusunun yansından çoğu, hayatlarını bu savaşlarda kaybettiler. Bunların 27 milyonu asker ve sivil Sovyet, 10 milyondan fazlası Çinli, 6 milyonu Yahudi, 6 milyondan fazlası Alman, 4,3 milyonu Polonyalı, 2,5 milyonu Japon ve 1,7 milyonu Yugoslav,  600 bin Fransız 410 bin İtalyan, 390 bin İngiliz'di.

Bu tablo Avrupa'nın ekonomik, sosyal ve siyasi yapısını alt üst etmeye tek başına yeterliydi. Ancak savaşın getirdiği yıkım insanların ölmesi ve sakat kalmasıyla sınırlı değildi.

Tarihin tanık olduğu en büyük tank savaşı 6.300 tankın dâhil olduğu 1943 yılının 4-22 Temmuz tarihleri arasında Rusya'nın Kursk bölgesinde, Almanlar ve Ruslar arasında olmuştur.

Alman Panzerleri Sovyetlerin tanklarını ezip geçince Sovyetler köpekleri tankların altında yiyecek varmış gibi eğitmişler,  üzerlerine bomba bağladıkları köpekleri Alman tanklarının altında canlı bomba olarak patlatmışlardı. Bu durumu öğrenen Adolf Hitler “bir köpekle koca tank gidiyor o zaman her gördüğünüz köpeği vurun” emri verdi.  Bu yüzden Almanların girdiği Sovyet sokaklarında köpek cesetleri ve parçaları vardı.

Rus Lider Josef Stalin, II. Dünya Savaşı sırasında 130 bin askerini geri çekildikleri ya da savaşmadıkları gerekçesiyle öldürtmüştür.

Nazi Lideri Adolf Hitler, bizzat kendi subayları tarafından gerçekleştirilen 17 suikast girişiminden sağ kurtulmayı başarmıştır.

Yunanistan'a giren Almanya'nın, Doğu Akdeniz'in Türk deniz sınırına kadar olan bölümünü savaş bölgesi ilan etmesi üzerine, savaşın kendi sınırlarımıza sıçramasından endişe edilerek, Edirne ve Uzunköprü'deki demir yolu köprüleri 6 Nisan 1941'de havaya uçurulmuştur.

Savaş, uzun yılların ürünü olan altyapıyı ortadan kaldırmıştı. Özellikle kıta Avrupa'sında, köprüler, yollar ve su kanallarının büyük bölümü tahrip edilmişti. Zirai alanlar patlamamış mermiler veya mayınlarla doluydu. Fabrikaların çoğu yok edilmiş, sağlam kalanlar ise kalifiye işgücü yokluğundan çalışamaz durumdaydı. Savaş insanları yerlerinden göç ettirmişti. Ülkeler mültecilerle dolup taşmaktaydı.

Savaş Hitler’in halefi Amiral Dönitz’in Almanya’nın koşulsuz teslim olmasını öngören anlaşmayı imzalamasıyla sona erdi.

Savaşı kaybeden ve kayıtsız şartsız teslim olan Almanya 1945 Mayıs’ında tam anlamıyla bir harabe görüntüsündeydi. Yıkımı çok büyük olan bir savaştan sonra gelen mağlubiyet, fiziki açıdan ağır kayıplara uğrayan Alman halkını, psikolojik olarak da olumsuz etkilemişti. Altyapı neredeyse tamamen yok edilmişti. Fiyatlarda fahiş artışlar yaşanması mal ve hizmet karşılığında ithalat yapılmasına yol açmıştı. Bunun sonucunda birçok insan karaborsaya ya da köylere giderek bir takım eşyaları karşılığında takas yoluna yöneliyorlardı. Azalan toprak verimliliğiyle birlikte yetersiz tarım araçları üretimde radikal düşüşlere yol açmıştı. Gıda fiyatları artmış ve üstüne üstlük dolar krizi baş göstermişti.

Fabrikalar kullanılamaz haldeydi. Sağlam kalanları ise savaş sanayisine yönelik kurulduğu için temel yaşam malzemelerini karşılamıyordu.  Köprüler, yollar, su kanalları tahrip edilmişti. Almanlar, akıbetlerinin ne olacağını, elleri kolları bağlı bekler durumdaydılar. Türkiye Cenevre Sözleşmesi uyarınca Kızılay aracılığıyla, yardım paketleri göndermekteydi. Gönderilen paketler konserve, peynir, çikolata, bisküvi, ayakkabı tabanlığı, yorgan, tütün, sabun ve vb. maddelerden oluşmaktaydı.

Rusya’ya gelince; Alman işgali ve savaş esnasında, altyapı tesisleri, demiryolu şebekesi, yol ve köprüler, köy, şehir ve kasabalar, maden ocakları önemli ölçüde tahrip olmuştu. İnsan kaybı 27milyon olup, ayrıca 25 milyon insan evsiz kalmıştı. Büyük bir kısmı açlıktan ve soğuktan ölmüştü. Savaş yılları Rusya’nın ekonomisini önemli ölçüde daraltmış ve geriletmişti. 1940 yılına oranla, savaşın bitiminde ulusal gelir %17, sanayi üretimi %8, elektrik üretimi %11, kömür üretimi %11, petrol %40, çelik %33, çimento %68, pamuklu dokuma %60, şeker üretimi %78, tarımsal üretim ise % 40 düşmüştü. Stalin yüzünden 10 milyon insan sürgün edildi, sürgün edilenlerin 3-4 milyonu yolda öldü, 1 milyona yakını savaşta öldü, onlar cephede savaşırken kuzey Kafkasya’dan bütün etnikleri sürgün etti.  Ukrayna’da 8 milyon insan açlıktan öldü, Kazakistan’da 2 milyon, Ural ve Privol bölgesinde 5-6 milyon hayatını kaybetti.

Türkiye’ye gelince; Savaş sırasında Türkiye bir yandan politik bakımdan savaş dışı kalmak için çaba harcarken diğer yandan da özellikle Alman işgali altına girmiş olan ve Türkiye’den yardım talebinde bulunan pek çok ülkeye Kızılay aracılığıyla yardım faaliyetleri gerçekleştirilmiştir.

Uşaklı bir gencin, “Bizi aç bıraktın” haykırışına “Belki ekmeksiz kaldınız… Fakat babasız bırakmadım” sözleriyle belki de dönemi en güzel özetleyen Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün savaş dışı politikaları savunan yaklaşımı oldukça önemlidir.

Bu arada Türkiye, Müttefiklere insani yardımda bulunurken Almanya ile olan gerek siyasi gerekse ticari ilişkiler çerçevesinde iki taraf arasında bir denge sağlanmaya da büyük çaba harcadığı anlaşılmaktadır.

Gerek savaş içinde gerekse sonrasındaki birkaç yılda Türkiye komşusu Yunanistan’a da yardım etmiştir. Nisan 1941’den itibaren Yunanistan, Alman işgaline uğramıştı. Almanların Yunanistan’ın bütün zenginlik kaynaklarına el koyması ve ambargo uygulaması bu ülkeyi çok zor durumda bırakmıştı.

Savaş yıllarında Türkiye’nin yardım taleplerini insani yönden değerlendirip cevap verebilmek için oldukça büyük çaba harcadığı açıkça anlaşılmaktadır. Savaşın dışında olmasına rağmen kendisi de ekonomik zorluklar içinde bulunan Türkiye bir taraftan savunma harcamalarını karşılamaya çalışırken diğer taraftan da Buğday Koruma Kanunu, Varlık Vergisi, Toprak Mahsulleri Vergisi vb. ile kaynakların ekonomik kullanılması yönünde önlemler almıştır. Bu koşullarda “dost ve kardeş ülke” denilerek çeyrek asır önce Anadolu’yu istila etmeye kalkışan Yunanistan’a her türlü yardım yapılması son derece anlamlıdır.Yunanistan’a gönderilecek paketler, bir de ulaştırma yani gemi bulma sorununu ortaya çıkartmıştı. Ulaştırma Bakanlığı Kurtuluş gemimizi bu işe bağlamak zorunda kalmışsa da gemi bir sefer sırasında batmış -13 Ocak 1942- ve Türkiye aynı hizmet için ikinci bir gemi tahsis etmiştir.

Sadece yirmi- yirmi beş yıl önce kendi topraklarını ele geçirmeye çalışan Yunanistan’a karşı Türkiye’nin bu tavrı, taşıdığı tarihi mirasa sahip çıkan büyük ve asil ruhlu bir devletin iyi komşuluk örneğidir.

O günleri yaşamış birisi şöyle anlatıyor; NAZİ toplama kamplarına getirilen Yahudilerin her şeyi alınıyordu. Savaş sona erdiğinde bu kamplarda Nazilerin Almanya'ya nakletmek için topladığı bir milyondan fazla giysi, 45 bin çift ayakkabı ve 7 ton insan saçı ele geçirildi. Tren istasyonlarında unutulan valizlerden çıkan eşyalar depolara getirilip insanlara dağıtılıyorlardı. Herkesin oraya bir defa gidip beğendiği bir-iki parça eşyayı alma şansı vardı. Biz de eşyalarımızı bu gibi yerlerden temin ediyorduk.Yüzlerce kişiye bir çift ayakkabı yine yüzlerce kişiye bir kaç metre kaput bezi düşüyordu.

 Şimdi geldik değerli hocamızın anlattığı ibret verici fıkraya:

Değerli okurlar, bildiğiniz gibi ülkelerde değişik konularda kongreler yapılır. Bu kongreler hangi ülkede yapılıyorsa kongreye katılan ülkeler kongrenin kapanışında o ülkenin bir hayır kurumuna bağışta bulunurlar. Örneğin bizde yapılıyorsa Kızılay, Çocuk Esirgeme Kurumu gibi. İkinci dünya savaşından sonra yapılan bir kongreye katılan ülke temsilcileri kendi para birimleri ile ülkelerinin uygun gördüğü miktarlarda bağışlarda bulunurlar. Savaştan yenik çıkan Almanya’nın kongreye katılan bilim insanları ülkelerinin durumunu mizah etmek için salona bir el arabasına koydukları çuvallar içinde hiçbir işe yaramayan Alman Markı getirirler (Daha sonra değerini yitiren krallık markının yerine yeni alman markı getirilmişti). Kongreye katılan diğer üyeler durumu üzüntü içinde izlerken bir acı mizah da Rus bilim insanlarından gelir.  Onlarda Almanlardan aşağı kalmazlar, para kalıplarını getirip kürsüye bırakırlar.

İkinci Dünya savaşının yıkıntısından kendini kurtaran ve tekrar bir süper güç olan Sovyet Rusya  bu defa  Amerika'nın Ay'a gitme yarışı ve yıldız savaşları projesi sonucu ekonomik olarak çöktü.

Neydi bu yıldız savaşları? Amerika`nın Soğuk Savaş dönemindeki rakibi SSCB`nin kıtalar arası balistik füzelerini uzaydan kontrol edilen lazer ışınları ile henüz Amerikan topraklarına ulaşmadan yok etmesi projesiydi. Amerika'nın "yıldız savaşları" bazı ileri Sovyet projelerinin hayata geçmesini sağladı. Rusya Jeopolitik Problemler Akademisi Başkanı Leonid İvaşov, Sputnik’e verdiği mülakatta şu ifadeleri kullanmıştı: Amerikalılar bizim geri kalmamızı umuyordu, fakat SSCB’nin 50’den fazla teknolojide kendilerinden daha üstün olduklarını görünce, programı askıya almak zorunda kaldılar.”Leonid İvaşov böyle söylüyordu ama bu amansız yarış Sovyetler'in ekonomisinde tamiri imkânsız büyük yaralar açmış, birliğin parçalanmasındaki en önemli unsuru oluşturmuştur.  25 Aralık 1991 tarihinde Sovyetler Birliği Devlet Başkanı Mihail Gorbaçov'un istifa etmesinin ardından Sovyetler Birliği'ni teşkil eden cumhuriyetlerin bağımsızlığını kazanmalarıyla 26 Aralık 1991'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği resmen dağıldı. 1980'li yılların sonuna gelindiğinde Sovyetler Birliği'nin batı bloğu ile girdiği silahlanma yarışından mağlup bir şekilde ayrıldığı artık açıktı.

Ve bugün devlet başkan Putin  Rus ordularına Ukrayna'ya girin emrini verdi. Ukrayna neden önemli: Avrupa’nın en büyük uranyum rezervi;

Avrupa’nın ikinci, dünyanın onuncu büyük  titanyum rezervi;

Dünyanın ikinci büyük manganez rezervi (2,3 milyar ton, dünya rezervlerinin % 12’si);

Dünyanın ikinci büyük demir rezervi (30 milyar ton);

Avrupa’nın ikinci büyük merkür rezervi;

22 milyar metreküple dünyanın 13. büyük şist gazı rezervi.

Doğal kaynakların toplam değeriyle dünya çapında dördüncü sırada.

Dünyanın yedinci büyük kömür rezervi (33,9 milyar ton).

Ukrayna bir tarım ülkesidir, 600 milyon insanın gıda ihtiyacını karşılayabilir.

Avrupa’nın en büyük ekilebilir arazi alanı;

Dünyanın üçüncü büyük kara toprak alanı (çornozem) [dünya hacminin %25’i];

Ayçiçeği ve ayçiçek yağında dünyanın en büyük ihracatçısı;

Dünyanın ikinci büyük arpa üreticisi, dünyanın dördüncü büyük ihracatçısı;

Dünyanın üçüncü büyük mısır üreticisi, dördüncü ihracatçı;

Dünyanın dördüncü büyük patates üreticisi;

Dünyanın beşinci büyük çavdar üreticisi;

Arıcılıkta dünyada beşinci sırada; bal, balmumu, kraliyet jölesi, polen, propolis, arı zehri (75 bin ton);

Dünyanın sekizinci buğday ihracatçısı;

Dünyanın dokuzuncu büyük tavuk yumurtası üreticisi;

Dünyanın 16. büyük peynir ihracatçısı.

Ukrayna sanayileşmiş bir ülkedir:

Avrupa en büyük amonyak üreticisi;

Avrupa’nın ikinci ve dünyanın dördüncü büyük boru hattı ağı (AB’de 142,5 milyar metreküp doğalgaz akış kapasitesi);

Avrupa’nın üçüncü, dünyanın sekizinci büyük nükleer parkı;

Avrupa’nın üçüncü, dünyanın 11. en uzun demiryolu ağı (21 700 km);

Dünya çapında üçüncü yer bulucu ve takip ekipmanları üreticisi (ABD ve Fransa’dan sonra);

Dünyanın üçüncü büyük demir ihracatçısı;

Dünyanın dördüncü büyük nükleer santral türbin ihracatçısı;

Dünyanın dördüncü büyük roketatar üreticisi;

Dünyanın dördüncü büyük kil ihracatçısı;

Dünyanın dördüncü büyük titanyum ihracatçısı;

Dünyanın sekizinci büyük mineral ve metal konsantre ihracatçısı;

Silah sanayinde dünyanın dokuzuncu büyük ihracatçısı;

Dünyanın onuncu büyük çelik üreticisi (32,4 milyon ton).

İşte yukarda arz ettiğim bütün bu yaşananlardan sonra bence bu hikayenin ana fikri: Putin, Amerika ve Avrupa devletleri ne düşünürlerse düşünsünler Karadeniz de ve burnunun dibinde bir Nato ülkesine asla izin vermeyecektir. Ana fikrin ana fikri: Putin daha da Ukrayna'dan çıkmaz. Ve bugün dev bir Çin ekonomisi bu sahnede yerini  almıştır. .

OKUR YORUMLARI
Hasan Patak
05.05.2022 21:46:06

ağan iyi de, bu Putin soytarısı, Çin'in kucağına oturmadı mı şimdi? Afaganistan'ı da işgal etmiş sonunda mücahidlere verilen stinger füzelerine mağlup olup, ağır helikopter kaybı ile Rusya Afganistan'ı terketmişdi... Ukrayna'da aynı akibet niçin olmasın... ABD-İngiltere öncülüğünde Rusyadaki rejimi ağır şekilde yıpratacak Stalin gibi işgal... Putinin iktidarı kaybı ile sonlanacak gözüküyor san ki... Çin'in uzun vadade bakir RUS topraklarını işgal etmesini kim engelleyecek..?

Alim Gürerk
28.02.2022 08:18:55

Sayın Çapanoğlu, İkinci Dünya Savaşı ve sonuçları hakkında yararlı bir yazı kaleme almışsınız. Kutlarım.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ