A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

BİR LİSELİ ATLET

Cennetmekân babamın memuriyeti dolayısıyla 1959-1961 yılları Amasya’da bulunuyorduk. Ben ortaokul son sınıfı ve iki yıl liseyi orada okudum. Beden Eğitimi hocamız, sportmen ve güreşçi çok sevdiğimiz Mehmet Akkuş Bey idi. İki yıl üst üste Samsundan Ankara’ya götürülen bayrak ile Samsundan alınıp Ankara’ya Anıtkabir’e götürülen toprağı koşarak 500 metre buyunca taşıma şerefine nail olmuştum.

Beden eğitimi hocamız Mehmet Akkuş Bey, ortaokul ve lise talebelerini istisnasız ve çok sıkı bir şekilde 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramına hazırlardı. Bayramdan haftalar önce başlayıp bayram gününe kadar her öğleden sonra prova yapardık. 19 Mayıs gösterilerine çok önem verirdi. Biz o yıllarda diğer dersler gibi beden eğitimi dersinden de ayrı ayrı hareketlerimizden not alırdık. Örneğin arka arkaya takla atma, uzun atlama, yüksek atlama, kasadan atlama, paralel ve okulun bahçesine kurdurduğu piramit merdivene düz çıkıp baş aşağı inişlerden ayrı ayrı not alırdık. Bu not almalar eğer bayramlardan sonrasına rast gelirse Mehmet Akkuş Hocamız hareketimizin karşılığı notumuzu defterine kaydederken şöyle söylerdi; “Dokuz, beyefendi bayrama iştirak etmemişler beş.” Ben okulumuzun boru takımında kardeşim Haluk da Trampet takımında idik. Ayrıca Halk Türküleri koromuzda da bağlama çalıyordum.

Bayrak ve toprak Samsundan yola çıkarılmadan birkaç gün önce bir sabah, Mehmet Akkuş Hocamız birden okulun merdivenlerinde görünürdü. Kısa bir süre sabah neşesi içinde birbirleri ile konuşan gülen talebelerin susmasını bekler, sesler kesilince gür sesi ile konuşmasına şöyle başlardı: “Samsundan gelen bayrağı taşıyacak atletlerin isimlerini okuyorum.” Sonra bayrağı taşıyacak kız ve erkek talebelerin isimlerini üstüne basarak okurdu. O anda öyle bir heyecan duyardık ki tarifi imkânsız. O kadar talebenin içinde ismimizin okunması büyük bir onurdu. O heyecanla yakın arkadaşımızın ismi aklımızda kalırdı elbet ama ya diğerleri kimlerdi? Sonraki teneffüslerde hep öğrenmeye çalışırdık.

O sabah beyaz atlet ve siyah şortlarımızı giymiş olarak okula giderdik. Okula vardığımızda, Gökhöyük Devlet Üretme çiftliği, Suluca (şimdi Suluova) Şeker Fabrikası, Karayolları bölge şefliği, Devlet Su İşleri gibi kurumların bize tahsis ettiği büyük araçları okulun önünde hazır bulurduk.

Bundan birkaç gün önce Bayrak ve toprak Samsundan yola çıkmış olurdu. Biz emanetleri yanılmıyorsam Suluova’dan sonra alırdık. Oraya kadar takriben 80-90 km yolu birkaç günde başkaları getirirdi. Emanetler teslim alındıktan sonra daha küçük araçlara alınan biz atletler hızlı bir şekilde ileriye götürülür takriben 500 metre aralıklarla bir kız bir erkek atlet olarak bırakılırdık. Biz orda beklerken arkadaşımızın koşarak getirdiği flama şeklindeki Türk Bayrağını üç kere öperek teslim alır bir sonraki arkadaşımıza teslim etmek üzere koşmaya başlardık. Menzile vardığımızda yine üç kere öperek arkadaşımıza teslim eder konvoy halinde gelen araçlardan birisine biner bir sonraki sıramızı beklerdik. Bayrağı arkadaşına teslim edip de bizlerin arasına dönen kız arkadaşlarımız nefes nefese ve ellerini göğüslerine bastırmış heyecan içinde araca binerlerdi. Bu heyecanları ile onları daha çok severdik. Öyle gözlemlerdim ki kız arkadaşlarımız hem o gün hem de sonraki birkaç gün kendileri ile sanki biz erkek talebelerden daha çok gurur duyuyorlar…

Suluova Amasya arası sanırım 25-30 km kadardı. Öğleden sonraki saatlerde geldiğimiz Amasya da bayrağımızı ve toprağı Valiliğe törenle teslim ederdik. Bayrak o gece Valilikte halkın da pencere arkasında görebileceği bir mahalde ışıklandırılarak tutulurdu. Valilik binasının dış aydınlatması için yere monte edilen Yüksek Watt’lı projektörlerin ısısını fark ederek acaba camı ne kadar sıcaktır merakı ile ellerimiz yakmamızda tatlı birer anı olmuştu.

Ertesi günü yine sanırım Sanat Okulu talebeleri Valilikten törenle aldıkları bayrağı bir sonraki menzile eriştirirlerdi. Böyle menzil menzil Ankara’ya götürülen bayrak ve toprak 19 Mayıs törenleri esnasında milli atletlerimiz tarafından dönemin Cumhurbaşkanına teslim edilirdi.

Bu yazımı yayına hazırladığım sırada bir araya geldiğimiz benden dört yaş büyük dünürüm Ersin Danıska’nın da 1956-57-58 yıllarında Sivas “Dört Eylül Lisesinde” okuduğu ve Sivas’tan Şarkışla’ya kadarki etapta üç yıl bayrağımızı taşıdığı ortaya çıktı. “ Bizim ekiplerde şimdi ismini hatırlayamadığım bir milli maraton koşucusu ile daha sonra Galatasaray’da futbol oynayan Ahmet Tuna da vardı, ertesi günü yine Sivaslı atletler alır Gemerek’e kadar götürürdük. Ondan sonraki etap Gemerek Kayseri arası idi” dedi. Bu sohbetle ikimizde o günleri aynı heyecanla bir kere daha yaşamış olduk.

Yetmiş yaşımıza eriştiğimiz şu yıllarda, her 19 Mayıs günü büyük bir özlemle andığım o günler, o zaman ki arkadaşlarımla bir kere daha nasip olabilse kendimi çok bahtiyar sayarım.

18.05.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ