Değerli okuyucularım, bildiğiniz gibi halen Adana valisi olan bir zat sarf ettiği bir söz yüzünden büyük bir gümbürtü ile gündeme düştü. Bu olay bana vaktiyle Yozgat’ımızın canlı tarihi değerli eğitimci Yılmaz Göksoy ağabeyim ile yaptığım bir söyleşiyi anımsattı. Sizinle paylaşmak istedim.

Bir zamanların Yozgat valisi Turgut Başkaya Beyefendi, tek parti döneminde mülkiye müfettişi idi. Köy Enstitüleri döneminde, enstitülere öğrenci seçmede nahiye müdürleri, karakol komutanları, gezici başöğretmenler, şartları uygun ve aileleri tarafından gönderilmek istenen kız ve erkek çocukları varken onları göndermeyip rüşvet almak için, gidip nişanlı kızları seçip köy enstitülerine göndermek istediler. Bu tür şikâyetler çoğalınca soruşturmaya gelen Turgut Başkaya o zaman bir hayli idareciyi epey terletmişti. Sonra Edirne valisi daha sonra da Samsun valisi oldu.

Samsun valisi iken Başbakan Adnan Menderes bir kongre için Samsuna gelir. Turgut Bey’e seninle bir şehiriçi turu yapalım teklifi yapar. Turgut Bey’in cevabı “ siz buraya, kongreye siyasi bir şahsiyet olarak, siyasi hüviyetle teşrif ettiniz, bense burada devletin temsilcisiyim, sizinle birlikte dolaşmam size eşlik etmem devleti bu işe alet etmem demektir, yakışık almaz, lütfen mazur görünüz” der. Tabi Menderes tarafından hoş karşılanmaz.

Bu olaydan sonra Yozgat’a tayin oldu. Yozgat’ta vali iken Bayındırlık Müdürü bir gün önüne bir dosya koyar. “Bu ne dosyası” diye sorduğunda Bayındırlık Müdürü “Çekerek yolundaki köprülerin kati kabul dosyası efendim” der. Vali Bey “birde ben göreyim ondan sonra teminatlarını iade edelim” diye cevap verir. Bir gün çıkar Çekerek’e kadar gider bakar ki yollarda köprü diye bir şey yok. Çağırır Bayındırlık müdürünü “ben Çekerek’e kadar gidip yolları dolaştım ama bir tane köprü görmedim” der. Bayındırlık müdürü de “sayın valim müteahhit köprüleri yapmıştı ama sel götürmüş” diye cevap verince kızar “ bu nasıl iş, selin götürdüğü köprüleri yani olmayan köprülerimi teslim aldınız” diyerek ödeme yapılmasını reddeder. Bayındırlık müdürü de bunu Demokrat partiye iletince parti Turgut Bey’i rencide etmek için merkez valiliğine bile değil müsteşar yardımcılığına tayin ettirir.

Vali Bey, Yozgat’tan ayrılırken bir veda yemeği yaptık. O yemekte biz genç öğretmenlere şu nasihatte bulunmuştu. “Öğretmenler sizler öğrencilerinizi vatana millete kul olarak yetiştirin, Kula kulluk etmesinler. Ben kula kulluk etmediğim için bunlar başıma geliyor ama ne gam” demişti. Bu sözlerinin bizim gençlik yıllarımızda üzerimizde çok büyük etkisi olmuştu. Sonra merkez valisi iken 27 Mayıs ihtilal’ı oldu.

İhtilal Hükümeti onu Bursa valiliğine tayin etti. Duyunca çok sevindik. Orada valilik yaparken de iki Milli Birlik Komitesi üyesi uçakla Bursa’ya giderler. Gitmeden önce de Valinin hava alanında kendilerini karşılamalarını isterler. Ama o karşılamaya gitmez. Karşılaştıklarında neden karşılamadığını sorarlar. O da onlara “ sizin Milli Birlik Komitesindeki sıfatınız nedir” diye sorar. Onlarda milletvekili diye cevaplarlar. Vali bey’in cevabı” milletvekillerini valiler karşılamaz, valiler bakanları, başbakanı, cumhurbaşkanını karşılar” diye cevap verir. Bunun üzerine yeniden merkeze aldılar. Turgut Başkaya daha sonra Danıştay üyesi oldu ve o görevde iken vefat etti. Danıştay üyesi olup artık sabit bir görevle Ankara ya yerleşen Turgut Bey, Ankara da bir daire almak için Kırşehir de babadan kalan emlakini satmıştı.

Rahmetli Turgut Başkaya da meşhur öğretmen Fazlı Bilecen’in öğrencisi idi. Yozgat’ta valilik yaptığı dönemde bayram namazlarından çıkınca önce Fazlı Bey’in elini öpmeye giderdi. Hâlbuki Fazlı Bey’in talebesi olan başka bir Yozgat valisi bayramlaşmak için şoförünü göndermiş, Fazlı Bey de şoförü kovmuştu.

Cumhuriyetin valileri ve öğretmenleri işte böyle idi. Mevkileri ile büyüyen insanlar değildiler, güçleri ile kişilikleri ile vatan, millet ve insan sevgileri ile büyüyen dörtdörtlük insanlardı.

15.11.2013
OKUR YORUMLARI
EMİNE ESENCAN
18.11.2014 18:08:00

Sayın A. Kadir ÇAPANOĞLU,

Ailemizin değerli büyüğü, babam Turgut Başkaya'nın devlete hizmet yıllarını anlatan yazınızı büyük bir heyecan içerisinde okuduk. Kendisini yetiştiren devletine hizmet anlayışını, öğretmene olan saygıyı ve insani değerlerini yazınızdaki anlatımınız ile bizleri yıllar öncesine götürdünüz.

Yaşamının bir kısmından alınmış, yaşanmış olaylarla vatan, millet, cumhuriyet, öğretmen ve insan konularını anlatımınız ise bizlere ayrı bir heyecan verdi. Mevkilerin geçici olduğu, kalıcı olan ise vatan ve vatan toprağı üzerinde yaşayan milletine hizmet etmenin gururunu yaşamaktır.

Tüm çalışma hayatında ilkelerinden vazgeçmeyen, dimdik duran, vatanına, milletine hizmet anlayışı ve insana verdiği değerleri kendisine prensip edinen bir insan olarak, hizmet verdiği yörelerde yıllar sonra anılması bizler için gururdur.

Yıllar sonra onu anan tüm dostlarına ve yazınızla bizlere, genç nesillere aktardığınız için de size teşekkür ederiz.

Ailesi adına Emine ESENCAN

Gani Hasbekli
19.12.2013 05:42:00

İsmet Paşa'nın meşhur valisi de bir diğer validir.. Nevzat Tandoğan.. Köylüleri Ulus'tan aşağı salmayan sayın vali.. Kominizmi gerekirse biz getiririz deyip terör estiren vatandaşımız... vs. vs..

Mehlika Filiz Ulusoy
30.11.2013 10:35:00

Sayın ilgili,
Bir yazı yazdığınızda kimliğinizi de açıkça belirtmeniz, söylediklerinizin arkasında durduğunuz anlamına gelir. Kimliğin gizlenmesinin "şöhret peşinde olmamakla" bir ilgisi yoktur. Ayrıca, istibdat dönemlerinde takma isimle yazı yazmak durumunda kalan yazar ve şairlerimiz ise bunu başlarına bir felaket gelmemesi için yapmış olup daha sonra yazdıklarına sahip çıktılar.
Saygılarımla

mahmut erdem
20.11.2013 14:01:00

Selam hocam yine zamanına denk getirip kaleminizi konuşturmuşsunuz saygılarımla, tekrar selamlar.

çağdaş
19.11.2013 23:22:00

Mehlika Filiz hanfendi, sözünüzde kimi kasdettiğinizi bilmiyorum fakat, benim gibi soyad yazmayanlar... isim duyurusunda, şöhret peşinde olmadıklarından fazlaca kimlik bilgisi vermiyor olabilirler mi acaba? Her şeyin altında bişey aramaktan gerçekleri göremez hale geldik.

SUZAN
19.11.2013 22:54:00

Sayın Çapanoğlu,Çok haklısınız. Çoktadır hanenize misafir olamadım.Aslında her zaman köşenizin misafiriyim.Yazılarınızı okuyarak özümsemek yorum yazmaktan daha faydalıdır diye düşünüyorum.Daha önceki yazılarınızda pek çok sorular sordunuz, okuyucuların fikir beyanlarını elbetteki beklediniz.Bir insan bir konu hakkında bir fikir beyan ediyorsa, elbetteki bu varlığın kanıtıdır. Her yorum yapan, Filiz hanımın belirttiği gibi adını, soyadını , kimlik numarasını yazmak zorunda değildir. Önemli olan mantık yolunda çakışan bir nokta var mı dır, yok mudur? Buna bakılmalıdır diye düşünüyorum.

Şükürler olsun ki geçmiş zamanda olduğu gibi İnşallah gelecek zamanda da bu tür valilerimiz yöneticilerimiz olacaktır.Yukardaki yazınızı okuyunca geçmiş zamanlarda büyüklerimizden dinlediğimiz bir valinin hikayesini anımsattı. Belkide aynı şahıs olabilir.

Gece bekçisinin kömür çalıp sattığını duyan vali;Yapılan şikayetin doğruluk payını anlamak için olacak; Bir kış gecesi kılık değiştirip, söz konusu bekçinin yanına gider.Biraz para teklif eder, valiliğin bahçesindeki devletin kömürünü gösterek buradan bir araba yükleyip şu eve bırakın der. parayı cebine atan bekçi, hemen araba bulayım der ve biraz sonra bir at arabasıyla döner. Kömür müşterisi başlarında bekler. Hemde irilerini seçerek bekçi ve arabacı, arabayı yüklerler.Tam araba yükünü almış yola koyulacak... Bizim tebdili kıyafetli vali; Gece ayaz.İliklerimize kadar donduk. Kömür arabada donacak değil ya. Daha sabaha da çok var.Şu Köşede açık bir kahve var. Orada birer çay içelim der.Ne olur ne olmaz diye mırıldanarak Bekçi arabayı yol kenerına çektirir. Beraberce kahveye girerler. Kahveciye seslenir vali. İki çayyy! Becerikli bekçi hem şişinir hem şaşırır. Üç olsun kardeşim.Biz içeceğizde sen bakacak mısın? Kahveci(aslında emniyet müdürü) elinde iki kelepçe yanlarında hemen belirir.Müdür suçluları teslim alırken. Vali seslenir. kahveci! Şimdi okkalı bir çay!

Zamanın Nüfus Müdürü Selami Solmaz. Kulakları çınlasın. Ne zaman biz memurlara bir çay ısmarlasa "okkalı bir çay" der arkasından bu olayı anlatırdı.

Mülkiye amiri demek milletin mülküne hakkına sahip çıkan,hakkını koruyan gözeten demektir.Böylelerinin sayısı ne yazıkki az.Çoğunluk makam koltuğundan kalkmayan, kalkarsa makamı elinden kaçacak zanneden, Neme lazımcı, siyasetcilere yalakalık yaparak koltuğunu koruyan idarecilerin sayısı daha fazla.Bu nedenledir ki kötüler ne kadar şöhretli olursa olsun isimleri siliniyor.İyiler ölümsüzleşiyor.
Zaman zaman bu tür karakterleri belirginleştirerek sağlam kişilikli, kişiliği geliştirecek örnekler sunmanızdan dolayı teşekkür ediyorum. Saygılar... Selamlar.

Sibel Oktay
18.11.2013 16:43:00

Ne kadar guzel ifade etmissiniz.Ne oldum delisi olmamak ve insan sevgisi sahibi olabilmek cok onemli gorunuyor.
Cok begendim.

Şinasi Barutçu
17.11.2013 14:18:00

Vali Turgut Başkayaya allahtan rahmet diliyorum. Nur içinde yatsın. Böyle idarecilere en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçiyoruz. Yaşamımızın hayhuyu içinde bize bu değerlerimizi hatırlattığınız içinde ayrıca teşekkür ederim. Yüce Atatürkün dediği gibi her devirde dahili ve harici bedhahlarımız olmuş ama cumhuriyetimizin kazandırdıkları sayesinde bu güne kadar pek başarılı olamamışlardı. Son yıllara bakınca halkın üzerine sanki ölü toprağı serpilmiş. Herşeye her olaya duyarsız bir toplum haline gelmiş yahut getirilmiş. Sizin yazdıklarınıza aynen katılıyorum. Bu halk tüm kazanımlarına Atatürk ve Cumhuriyet idaresi sayesinde kavuştu. Suyu arayan adam kitabında anlatıldığı gibi o yıllarda her bakımdan cahillik vardı. Biraz tarih bilgisi olanlar bunu bilirler. Daha yakın tarihimize kadar bırakın köy camilerini şehirlerdeki cami hocalarımız bile bazı sureleri yanlış bilir yanlış teleffuz ederler yanlış okurlardı. Blenler namazdan sonra hoca efendiyi uyarırlardı yanlış okuyorsun diye.Bu gün bile mezarlıklarda para karşılığı yasin okuyan hocaları dikkatle dinleyin kestirmeden okurlar ama siz kederinizden farkında olamazsınız. Bu yüzden daha önce yorum gönderen iki okuyucunun yorumunu gerçek bulmuyorum. Kusura bakmasınlar.Sayın Çapanoğlu yazılarınızı merakla takip ediyorum. Selam ve saygılarımı sunarım...





Mehlika Filiz Ulusoy
16.11.2013 09:11:00

Sayın Abdülkadir Bey

Turgut Başkaya Bey'in bilgisine, dürüstlüğüne hayran oldum. Böyle insanlar az yetişiyor. Ayrıca, bu örnek kişiye baktığımızda; kimliğini gizleyerek eleştiriler sunan kişiler hakkında ne düşünüyorsunuz? Bence kimlik saklanıyorsa ileti de yayımlanmamalıdır!

Saygılarımla

Halil Koçyiğit
15.11.2013 21:37:00

Cumhuriyeti çok da güzel örneklemişsiniz umarım Adana valisi okurda birazcık dersini almış olur..Saygılar.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ