A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

BİR YOZGAT’LININ ÜZÜNTÜSÜ

Sayın Abdülkadir Çapanoğlu;

Sözlerime kendimi tanıtarak başlamak istiyorum. İsmim Ömer Serdar Erbek . 51 yaşındayım, doktorum(Mikrobiyoloji uzmanı), doğma büyüme Ankara; 1993 ten bu yana da Bursa’ da yaşamaktayım. Ama hala kütüğümü hiçbir yere aldırmadım; Yozgat merkez Yenicami diye gider. Baba tarafı dedem Av. Kâmil Erbek, babaannem Nezihe Erbek. Esma hanım teyze ve Rabia Hanım teyze babaannemin(nenemin) amca çocukları. Dedemin çocukları Baki (rahmetli-ilk eşinden olan oğlu) Ayten (rahmetli-rahmetli Avni Ataman ile evli idi), Gülten (rahmetli-rahmetli eski Yozgat lisesi müdürü Halil Yavuz ile evli idi) ve babam Tuncay (kendisi hala hayattadır ve 2006 yılından bu yana Bursa’ da yaşamaktadır.)

Yozgat’ da yerleşik olarak hiç yaşamadım. Ama yaz tatillerinde dedemin evine kısa süreliğine giderdik. Çocukken Esma Hanım teyzenin bahçesine gitmek ayrı bir zevk olurdu.(Kendisi ile ilgili yazdıklarınız çok güzeldi)Dedem 1978,nenem 1984 yılında vefat etti. Bu yıllardan sonra geliş gidişlerimiz azaldı.1994 te askerlik evraklarım için, 1999 yılında kendi isteğimle tayinim çıktığı için gitmiştim (Orada çalışmadım istifa ettim)

Uzun bir süredir Yozgat’a gitmeyi çok istiyordum. Aslında bu isteğin nedenini de hala çözmüş değilim. Zira Yozgat ve Yozgatlılar ile birebir yaşadığım iyi bir anım da olmamıştı. Gençken siyasi olaylar çok oluyordu hatırlarsınız, gittiğimizde kafamızı yerden kaldıramıyorduk. Dedem vefat ettiğinde miras olayları sırasında evde istimlak var yıkılacak dediler, bu son gidişimde ev hala sapasağlam ayakta idi ve kafe yapılmıştı.(Spor salonunun tam karşısında saat kulesinden aşağı inerken solda köşede). Evi ucuza sattırdılar.1994 te askerlik için uğraşırken eşim hastane bahçesinde beni bekliyordu, işimi bitirip dışarıya çıktığımda bir baktım ağlıyor, ne oldu dedim adamın biri durup dururken orospu demiş(sarı saçlı ve kot pantolonlu olduğu için diye düşündük).Ayrıca eşim mecburi hizmetini 1987-89 yılları arasında Sorgunda yaptığı için o da yabancı değildi bu muamelelere. Bursa da bundan 7-8 sene önce rahmetli Dr. Ragıp Çapan (babamın lise sıra arkadaşı yıllar sonra Bursa da buluşmuşlardı. Ragıp abi Bursa da yaşıyordu). Yozgatlılar derneğinin arabacı gecesi var gidelim dedi. Babamı da zorla alıp gittik zamanlar Devlet hastanesinde başhekim yardımcısıyım. Adamlara kart dağıttım dedim ki hastaneye işiniz düşerse, üniversite okuyan çocuklara yardım gerekirse bana ulaşın dedim. Bir kere bile arayan çıkmadı.

Gitmeyi çok istediğim şehre 28 Ekim günü eşim ve kızımı da alarak Ankara’dan günü birlik gittik. Nenemin nohutlunun eteğindeki kabrini görevli bulamadığımdan ziyaret edemedim. Dedemin kabri ise şeyh Ahmet Efendi’nin evinin bahçesinde idi. Ev boş ve bahçede kapalı idi. İçeri giremedim. Külliyenin yanındaki eczaneye girdim, hem şeker ilacımı aldım hem de sordum kabri nasıl ziyaret edebilirim diye. Kalfa anahtar caminin hocasındadır dedikten sonra eczacım ne yapabilir diye sordu. İçerden ‘dışardan okusun ‘ diye bir cevap geldi. Hiç sesimi çıkarmadım. Tam Yozgat’a yakışır bir cevap idi. Dışarı çıktım eşime ve kızıma haydi dönüyoruz haklıymışsınız bir şey değişmemiş dedim.

Şimdi yazıyı okuyup bir kişinin davranışını bütün bir şehre mal etmenin doğru olmadığını düşünebilirsiniz ama benim fikrim değişmeyecek.

Yazılarınızı severek okuyorum. Diğer yazarlarda sürekli göçten ve eski insanların kalmadığından yakınıyorlar. Böyle bir şehirde kim kalır, ben de şahsen bundan sonra dışarıdan okuyacağım.Saygılarımla. Ö.Serdar ERBEK

02.11.2016
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ