Değerli okurlar, Bu yazımı 23 Mayısta yayınlamayı planlamıştım. Değerli Cerrah Hocam Cengizhan Keser'in yazısı araya girince bu yazımı erteledik. Bundan beş yıl önce 23 Mayıs 2017 tarihli gazetelerde şöyle bir haber yayınlanmıştı; "Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 12 yıldır okullarda zorunlu olan bitişik eğik el yazısı ile okuma-yazma modelini kaldırdı. Yeni dönem dik yazıyla başlayacak, eğik yazıyla devam edecek."
Zamanın Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz da, eğik yazı dayatmasını kaldırdıklarını belirterek şöyle söylemişti; “Zordan basite gelme uygulaması adeta suyun yokuşa akıtılması şeklindeydi. Öğretmenler memnun değil, öğrenciler memnun değil, veliler memnun değil. Önüne zoraki sevmediği yemeği koyuyorsunuz, ‘hadi bundan ye’ diyorsunuz. Böyle bir beslenme sağlıklı bir beslenme olabilir mi?”
Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu (TTK) Başkanı Alpaslan Durmuş, “İlk Okuma ve Yazma Öğretimi Bilgilendirme” toplantısında 2017-2018 eğitim öğretim yılında okula başlayacak öğrenciler için yeni okuma ve yazma modelini açıklayarak şöyle buyurmuştu: “Radikal bir kopuş olmayacak. Öğrenciler yazmaya dik harflerle başlayacak ama el yazısını da okuyabilecekler. Taslak öğretim programlarını askıya çıkardığımızda Türkçe’ye 5 bin 76 görüş geldi. Bunların yüzde 99.3’ü ‘bitişik eğik yazıyı kaldırın’ talebiydi. Ancak değişikliğin asıl sebebi memnuniyet değil bilimsel gelişmeler oldu. Pedagoji, ses bilimi, kriptoloji, hiyerografi, psikoloji, psikoterapi, ergonomi, endüstri mühendisliği alanında uzmanlardan görüş alındı. Görüşlere göre çocukların kas yapıları için bitişik eğik el yazısı en zor ve karmaşık bulundu. 12 yıllık eğik bitişik yazı uygulamasında öğrencilerin liseye geldiklerinde dik yazıya kendiliğinden geçmeleri başarısızlığı ortaya koydu."
Ve Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, , eğik yazı dayatmasını kaldırdıklarını ilan etmişti.
Haziran ayında ise el yazısı kararı öğretmenin tercihine bırakılmıştı.
Tercihin öğretmene bırakılması, sahada sorun yaşanmasına neden oldu. Aynı okulda farklı yazı türlerinin seçilmesi, hem öğretmenler için hem de öğrenciler için zorlukları da beraberinde getirdi. Yan yana iki ayrı birinci sınıfta farklı yazı stilleri uygulandı, bakanlık sınıflara farklı öğretim programları ve kitaplar gönderdi.
16 Şubat 2018 günkü gazetelerde bakanlığın el yazısı kararında değişikliğe gittiği haberi vardı. Artık el yazısıyla mı yoksa dik temel harflerle mi eğitime başlanacağına Okul Zümre Öğretmenler Kurulu karar verecek. Birinci sınıfları okutan tüm öğretmenlerin kararı ve okul yöneticilerinin koordinesi doğrultusunda tek bir yazı stili belirlenecek. Zümre kararıyla tüm okulda tek bir yazı karakterinin kullanılması sağlanacaktı.
Yeni modelde öğrenciler 1 ve 2’inci sınıfta dik temel matbaa alfabeleriyle, ses, harfleri tanıyacaklar ve yazmaya başlayacaklar. Ancak okuma kitaplarında eğik yazı dâhil olmak üzere farklı karakterlerle yazıları okuyabilme becerisine sahip olacaklar. 3’üncü sınıfta ise güzel yazı dersi ile eğik dâhil farklı yazı türlerinde yazmayı öğreneceklerdi.
Değerli okurlar, Milli Eğitim Bakanlığının bu kararları o zaman içimi sızlatmıştı, bu sızı hiç geçmedi. Hayatta her şeyin kendine göre bir zorluğu yok mudur? Fizik, kimya, geometri, tarih, lisan dersleri de zor değil midir? Bizzat hayatın kendisi zor değil midir? Bizim talebelik yıllarımızda güzel yazı dersimiz vardı. Dersimizin olduğu gün özel basılmış güzel yazı defterimiz ile mürekkep hokkamızı ve divitimizi de okulumuza götürürdük. Mürekkep hokkalarımızı bir yere çarpıp da kırmayalım diye büyüklerimiz örgü yününden ağzı büzgülü muhafaza örerlerdi. O gün parmaklarımız mürekkep olurdu ama hiç yüksünmezdik. Ben çok meraklıydım, harçlığım ile değişik kalınlıkta uçlar alırdım. Açık mavi renkteki divitimi ve uçlarını hatıra olarak hâlâ saklarım. İlkokul 4. sınıfı Kırklareli'nde okumuştum. Öğretmenimiz Hacer Hanımefendi benim yazılarımı beğenir kara tahtanın üstüne duvara yapıştırırdı. Son yazım öbür dersimize kadar bir hafta burada asılı kalırdı. Okullar yılsonu tatiline girerken de arkadaşlarımızın hatıra defterlerine bu "bitişik eğik el yazımızın" en güzelini yazmaya çalışırdık.
En büyük devrimci yüce Atatürk de Türkçe Alfabeyi kendi güzel el yazısı ile tanıtmıştı ve kendi de en güzel şekilde yazmaya özellikle özen göstermişti. En azından Atatürk'ün devrimlerine sadık kalmak için çocuklarımız güzel yazı yazmaya özendirilmeliydi.
Şimdi bile başkasından gelen güzel bir el yazısı dikkatimizi çekiyor, beğeniyoruz, yanımızda birisi varsa ona da gösterip "yazı çok güzel değil mi" diyerek onaylatma ihtiyacı hissediyoruz. Yaşadığımız zaman içerisinde güzel olan her şeyimizi acımasızca yok ettiler. Çocuklarımız test çözmekten yazı yazmayı unuttular. Yazıları kargacık burgacık oldu. Düzgün cümle kurmayı da beceremiyorlar. Kelime hazinesi diye bir şey kalmadı, yakında konuşmayı da unutacaklar.
Atatürk'ü ve onun ilke ve inkılâplarını unutturmaya çalışanlara inat Bursa merkezli Artikel'in kurucusu işadamı Murat Özbalcı Beyefendi, ABD'de bir yazılım firmasına Atatürk'ün orijinal el yazısının fontunu yaptırdı. Çalışma için çok sayıda doküman hazırlanıp firmaya gönderildi ve 3 aylık çalışma sonucunda ilk örnekler Türkiye'ye ulaştı, şimdi kullanıyoruz, minnettarım.
İşte ben de size yine Atatürk'ün en güzel sözlerinden birini Sayın Murat Özbalcı'ının yaptırdığı Atatürk fontu ile yazıyorum
Ve Milli Eğitim Bakanlığına hitaben yazdığım bu sitem yazımı Yüce Atatürk'ün kendi el yazısı ile bitiriyorum.
29.05.2022
OKUR YORUMLARI
Mustafa Topaloğlu
04.06.2022 09:35:20
Ben Necati Eğitim Enstitüsü birinci sınıfta "Yazı" dersinden bütünlemeye kaldım Abdulkadir Bey. Fahrettin Gür bilir bunu. Bir yaz boyu bir elimde divit, hokka; diğerinde yazı defteri çalıştım. Hem bitişik eğik yazıya (el yazısı) hem de dekoratif yazıya (güzel yazı). Çalışa çalışa öğrendim. Cevdet Atmaca öğretmenimizden geçer not aldım. O günden sonra bitişik eğik yazıyı hiç bırakmadım.
Meslek hayatımda öğrencilerimi el yazısına yönlendirdim. Yazılı sınavlarda el yazısıyla yazanlara artı not, defterini bitişik eğik yazıyla yazanlara ödev notunu tam not verdim.
Haftada bir ders saatini yazıya ayırdım. Şiirler, özlü sözler, kısa nükteli öykücükler yazdırdım. Emin olun o kadar güzel yazan öğrencilerim oldu ki...
.
Babam 1338 tevellütlüydü. Yeni yazıyı millet mekteplerinde öğrenmişti. Bir el yazısı vardı, imrenirdim. O yıllarda bitişik yazı vardı maarrifte.
.
Bakanlığın bitişik eğik yazıyı kaldırması beni de çok üzdü. Güzel bir uygulamaydı ama uzmanların(!) tavsiyesi doğrultusunda bu uygulamadan vaz geçilmiş. Yazık.
Selam ve sevgiler.
Mustafa Topaloğlu
04.06.2022 09:35:20Ben Necati Eğitim Enstitüsü birinci sınıfta "Yazı" dersinden bütünlemeye kaldım Abdulkadir Bey. Fahrettin Gür bilir bunu. Bir yaz boyu bir elimde divit, hokka; diğerinde yazı defteri çalıştım. Hem bitişik eğik yazıya (el yazısı) hem de dekoratif yazıya (güzel yazı). Çalışa çalışa öğrendim. Cevdet Atmaca öğretmenimizden geçer not aldım. O günden sonra bitişik eğik yazıyı hiç bırakmadım. Meslek hayatımda öğrencilerimi el yazısına yönlendirdim. Yazılı sınavlarda el yazısıyla yazanlara artı not, defterini bitişik eğik yazıyla yazanlara ödev notunu tam not verdim. Haftada bir ders saatini yazıya ayırdım. Şiirler, özlü sözler, kısa nükteli öykücükler yazdırdım. Emin olun o kadar güzel yazan öğrencilerim oldu ki... . Babam 1338 tevellütlüydü. Yeni yazıyı millet mekteplerinde öğrenmişti. Bir el yazısı vardı, imrenirdim. O yıllarda bitişik yazı vardı maarrifte. . Bakanlığın bitişik eğik yazıyı kaldırması beni de çok üzdü. Güzel bir uygulamaydı ama uzmanların(!) tavsiyesi doğrultusunda bu uygulamadan vaz geçilmiş. Yazık. Selam ve sevgiler.
Oğuz Karlı
29.05.2022 09:17:49Haberdar olamadığımız bilgilerle bizleri aydınlattınız, serzenişlerinize yürekten katılıyorum. Saygılar.