A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

CAHİLDİM DÜNYANIN RENGİNE KANDIM

Değerli köşe komşum, dostum, Mustafa Topaloğlu, türkülerimiz, deyişlerimiz, nefeslerimiz, ağıtlarımız gibi hem folklorik hem de mistik değerlerimiz konusunda engin bilgisini bizlerle paylaşıyor. Sağ olsun, var olsun Allah eksikliğini göstermesin. Ben de aynı coğrafyanın çocukları olarak bağrımıza bastığımız iki rahmetlinin pek bilinmeyen bir olayını sizlerle paylaşacağım.

Bozkırın tezenesi unvanıyla tüm ülkenin sevgi ve saygısını kazanmış dev bir isimdi Neşet Ertaş. Babası Muharrem Ertaş da, en az onun kadar büyük bir sanatçıydı. Hatta Neşet Ertaş meşhur olmadan önce biz hep Muharrem Ertaş’ın meşhur “kalktı göç eyledi Avşar elleri” bozlağını dinlerdik. Şöyle bir fıkra da anlatılırdı; Köylünün biri köyden Kırşehir'e gelir. Akşam olmak üzeredir. Muharrem Ertaş'ın "heykelinin" önünde durur. Garip köylü o güne kadar "tek heykel" bilmektedir. Atatürk'ün heykelini. Köylü, "elinde sazıyla Muharrem Usta'nın heykelini" görünce... "Atatürk heykeli" sanır.
Ve sesini yükseltir:
- Ey ulu Atam! Ey büyük kahraman!" Düşmanı denize döktüğünü bilirdim. Vatanı kurtardığını bilirdim. Cumhurbaşkanlığı yaptığını bilirdim. Ama saz çaldığını hiç bilmezdim. Onu da bugün öğrendim. Nur içinde yat Atam.

Muharrem Ertaş ve oğlu Neşet Ertaş, Anadolu Türkmen-Abdal müzik geleneğinin gelmiş geçmiş en büyük sesiydiler.

Neşet Ertaş, meşhur olduktan sonra her zaman babasını örnek aldığını söylerdi. Ama günün birinde aslen Bolulu olan Leylâ adlı bir kıza âşık olur ve 1960 yılında Ankara'da evlenir, çocukları olur. Aşiret dışından bir kızla evlendiği için baba Muharrem Ertaş, bu evliliğe rıza göstermez. Babasının rızasını almadan onunla evlenmesi baba oğulun arasını açar. Bu duruma şiddetle karşı çıkan Muharrem Ertaş, oğluna “Evladım” redifli bir türkü havalandırır.

Temiz ruhlu, saf kalplisin şöhretsin
Hakkın vardır evlenmeye evladım
Mevla’m sana yapanları kahretsin
Aslı bozuk alma dedim evladım

Dokunsalar nazif (temiz) tene kir gelir
Bizden önce ceddimize ar gelir
Köle olmak şanımıza zor gelir
Aslı bozuk alma dedim evladım

Babasının, Leyla’ya ‘aslı bozuk’ demesi, Neşet Ertaş’ı inanılmaz yaralar… O da babasına “ana” ile cevap verir:

Ulu arıyorsan analar ulu
Sevmişiz biz onu olmuşuz kulu
Analar insandır biz insanoğlu
Aslı bozuk deme gel şu insana

Seni beni kim getirdi cihana
Her oğlu doğurmuştur bir ana
Senin fikrin bozuk dostluk bahane
Aslı bozuk deme gel şu insana ya dost

Aşkı kimden aldın sevgiyi kimden
Aslı bozuk deme gel şu insana
Soracak olursan eğer ki benden
Aslı bozuk deme gel şu insana

Yazımızı felek yazdı Mevla’dan değil
Senin dediklerin evladan değil
Her hata suç bende Leylâ’dan değil
Aslı bozuk deme gel şu insana

Olayın bu hale gelmesine çok üzülen Muharrem Ertaş, dayanamayıp oğluna şöyle cevap verir.

Küsmedim Neşed’im kahrettim sana
Baban değil miydim sormadın bana
Olan olmuş yavrum ne deyim sana
Sen aklını yitirmişin evladım

Babasının isteksizliğine rağmen Leyla ile evlenen Neşet Ertaş, kızın ailesinin müdahalesiyle 1968 yılında eşi Leylâ Ertaş’tan ayrılır. Ayrıldıktan sonra da Leyla’ya kabahatin kendinde olduğunu anlatan aşağıdaki türküyü havalandırır.


Bilemedim kıymetini kadrini
Hata benim günah benim suç benim
Eliminen içtim derdin zehrini
Hata benim günah benim suç benim

Bir günden bir güne sormadım seni
Körümüş gözlerim görmedim seni
Boşa mecnun eylemişim ben beni
Hata benim günah benim suç benim

Yaptığı hataları ve pişmanlığını da şu türkü ile anlatır.

Cahildim dünyanın rengine kandım
Hayale aldandım boşuna yandım
Seni ilelebet benimsin sandım
Ölürüm sevdiğim zehirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin

Sözüm yok şu benden kırıldığına
Gidip başka dala sarıldığıma
Gönlüm inanmıyor ayrıldığına
Gözyaşım sen oldun kahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin

Garibim can yıkıp gönül kırmadım
Senden ayrı ben bir mekân kurmadım
Daha bir gönüle ikrar vermedim
Batınım sen oldun zahirim sensin
Evvelim sen oldun ahirim sensin

Ve şöyle vasiyet eder:” Yanına felan değil (Muharrem Ertaş’ın Kabrine), ancak ayağının ucuna gömülebilirim, o da hani layık olabilirsem.” Ve öyle yapılır.

Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun.

08.12.2017


OKUR YORUMLARI
Adınız ve Soyadınız
13.12.2017 14:27:00

Koskoca bir şehirde böyle saçma sapan bir pazar anlayışı olurmu. Pazar yeri diye yaptıkları yerde otopark yok, süt yoğurt pazarı yozgatın bir ucunda sebze meyve pazarı öbür ucunda böyle bi pazar Yozgat Yozgat oldu olalı görmedi. Rezalet diz boyu efendiler sahipsiz memleket. Herşeyin bir kuralı usulü kaidesi olur. Pazar pazar benzemez oldu. Böyle gidrse bırakın çoruma semer satmak için getmeyi, yakın zamanda 1 kilo süt almak içinde gitmek zorunda kalacağız.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ