Değerli okurlar 6 Mayıs 2024 günkü gazetelerde bir haber gözüme çarpmıştı "İçişleri Bakanı Yerlikaya duyurdu: 19 ilde "Sibergöz" operasyonu". İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, nitelikli dolandırıcılık suçlarına yönelik 19 ilde meydana gelen "SİBERGÖZ-38" operasyonlarında 51 şüphelinin yakalandığını açıkladı.
Operasyon, Jandarma Genel Komutanlığı Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı koordinesinde Şırnak, Mersin, İstanbul, Ankara, Denizli, Adana, Muğla, Hatay, Batman, İzmir, Gaziantep, Niğde, Sakarya, Manisa, Diyarbakır, Kütahya, Trabzon, Siirt ve Malatya'da gerçekleştirildi. Operasyonlarda, vatandaşları web üstünden düzmece araç ilanı ve kiralık villa vaadiyle dolandıran 32 şüpheli yakalandı. Ayrıca yüksek kazançlı yatırım vaadiyle forex üstünden dolandırıcılık yapan 13 şüpheli ve kişisel verileri ele geçirerek "FETÖ silahlı terör örgütüne adınız karıştı" iddiası ile dolandırıcılık yapan 3 şüpheli gözaltına alındı. İlk belirlemelere göre, şüphelilerin banka hesaplarında 62 milyon TL para hareketliliği tespit edildi. Ayrıca, operasyonlarda çok sayıda cep telefonu, bilgisayar ve kredi kartına el konuldu. Haber elbette içimizi biraz olsun soğuttu.
Bu haber beni 1950 lerin sonları 60 ların başlarında kimi siyah beyaz kimi renkli baskılı çizgi romanları ilgi ile okuduğumuz çocukluk yıllarına götürdü. O yıllarda bizim gibi çocuk olanlar bilirler, en meşhurları yaz aylarında duvar gölgesine sığınıp sırtımızı dayayarak, kışın da evlerimizde sanki ders çalışıyormuş gibi yaparak ders kitapları arasına koyup okuduğumuz Tom Miks, Teksas, Kinova, Teks, Zağor gibi çizgi romanlar ile gelecekte yaşanacak uzay savaşlarını anlatan çizgi romanlardı. Okurken hem heyecanlanır hem de korku ile karışık endişelenirdik. Arkadaşlarımın da duyguları benim gibi olur muydu bilmiyorum ama benim bazen rüyalarıma bile girerdi. Şimdi sanki o günleri yaşıyormuşuz gibi geliyor bana.
Bu romanlardan ismini şimdi hatırlayamadığım bir tanesi vardı ki dikta rejimi bir iktidarın takriben 50 cm. büyüklüğünde ve bizim gözümüze benzeyen gözleri havada uçarak sokakları gezer suçluları ya da suç işlemeye hazırlananları yakalardı.(Resmi ben çizdim. Bunu uçan bir cisim olarak düşününüz lütfen) Öyle kabiliyetleri vardı ki sizi yönetenlere karşı kötü duygular besliyorsanız onu bile hisseder hemen sizi ilgili yere bildirir onlarda sizi yakalayıp hapse atarlardı. Bu yüzden de o şehirde yaşayanlar hep korku içindeydiler. İnternette çok aradım ama bu resimli çizgi roman hakkında hiçbir bilgi ve hatta görsel bir materyal bulamadım. Ama okurken o kadar etkisi altında kalmış olacağım ki gözün şekli zihnimde bozulmadan duruyor. Bu çizgi romandan aklımda kalan bir görüntü de şehirde yaşayan erkeklerin fötr şapkalı ve paltolu ya da pardösülü olmalarıydı. Amerikalı çizerler erkeklerin ileriki yıllarda da hep aynı kıyafetle dolaşacaklarını sanmışlar.
Bu gün de başka türlü gözetleniyoruz. Sokaklarda işyerlerinin kameralarıyla gittiğimiz kafelerde restoranlarda oranın kameraları ile karayollarında belirli noktaya yerleştirilen Radar Hız Tespit Cihazı ile Plaka Tanıma Sistemi kameraları ile gözetleniyoruz. Yani yavaş yavaş o çizgi romandaki şehirlere benziyoruz. Bu gözetlemenin iyi tarafları da var tabi. Suç işleyenler, kaybolanlar, kaçaklar kolayca bulunup yakalanıyor. Ama "Kişisel verilerin korunması kanunu" isimli bir yasamız varken ölmüş ve yaşayan bütün vatandaşların cep telefon numaraları, kimlik bilgileri, adresleri, tapu kayıtları, kullandıkları ilaçlar, geçmişte geçirdikleri hastalıklar, eğitim durumları belli gurupların eline geçmiş durumda. Dolandırıcılar sizi telefonla arayıp tüm geçmiş bilgilerinizi sanki sizinle birlikte yaşamışlar gibi size okuyorlar. Bazı suçlular bir türlü yakalanamıyor. Yakalananlar üç beş gün sonra serbest kalıyor.
Sizinde dikkatinizi çekmiştir; eşinizle ya da bir dostunuzla yaptığınız bir konuşmada almayı düşündüğünüz ya da özelliklerini ve fiyatını konuştuğunuz bir malın hemen birkaç dakika sonra telefonunuzda reklamını görüyorsunuz. Demek oluyor ki kapalı sandığımız telefonlarımız da dinleniyor. Bu yüzden ev ortamında dahi olsa mahrem konuşmalarınızı yaparken telefonunuzu kapatın diye uyarılıyoruz. Sizi dinlemek isteyen kişi örneğin sizi arıyor. Telefonu açtığınızda siz konuşmadan "Osman abi" diye sesleniyor. Yanlış aradınız kardeşim deyip telefonu kapattığınızda sizi arayan o kişi tarafından artık dinleniyorsunuz. Dizüstü bilgisayarınızın kamerasını kullanmıyorsanız üzerine bant yapıştırın, kötü niyetli kişiler sizi gözetleyebilir deniyor. Bu uyarılardan sonra can ve mal emniyetimizde ne derece güven altında şahsen ben şüpheliyim.
Bugünlerde yeni bir haber ortalığı karıştırdı. Bu yıl içinde TBMM’ye gelecek olan 9’uncu Yargı Paketi’nde ‘Yeni tip casusluk’ suçları için yeni bir düzenleme yapılacak. Yargı Paketi’nde geçecek kavram ile bir casusluk tanımında "etki ajanı" dikkat çekti. Bu kavram ile birlikte sosyal medya paylaşımı başta olmak üzere kamu düzenini bozacağı iddiasıyla suçlanan "herkes ajan" muamelesi görebilecek.
Söz konusu “etki ajanlığı” olarak tartışılan madde düzenlemesinin gerekçesinde, “Devletin iç veya dış siyasal yararına yönelik olarak gerçekleştirilen bazı faaliyetlerin cezalandırılması kabul edilmektedir. Bu kapsamda iktisadi, mali, askeri, milli savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi diğer yararlar da devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul edilecektir. Dolayısıyla bu gibi yararlar aleyhine gerçekleştirilen faaliyetler de suçun konusunu oluşturabilecektir.” ifadesi ise dikkati çekiyor.
Söz konusu düzenleme şöyle:
Diğer faaliyetler
”Madde 339/A- (1) Bu bölümde düzenlenen suçları oluşturmamak kaydıyla, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda;
a) Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar,
b) Türkiye’de suç işleyenler, hakkında, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilir. Fiilin, bu bölümde düzenlenen suçlar dışında başka bir suç oluşturması halinde hem bu suçtan hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.
(2) Fiil, savaş sırasında işlenmiş veya Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakmış ise faile sekiz yıldan oni ki yıla kadar hapis cezası verilir.
(3) Suçun, milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar tarafından işlenmesi halinde verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
Düzenlemede en dikkat çeken kısımlardan biri, sosyal medyanın takip edileceği kısım oldu. Bu kapsamda ülkede ekonomik, toplumsal, kamu düzenini bozacak paylaşımların takibe alınacağı belirtilirken hangi paylaşımların ajanlık ya da casusluk suçları içeriği ile ilgili bilgi henüz yok. Örneğin Rusya'nın kurduğu Akkuyu Nükleer santralı hakkında ya da Rusya'dan aldığımız doğal gaz konusunda bir araştırma hele bir eleştirme yazısı yazarsak ya da sosyal medyada paylaştığımız bir yazı ya da fotoğraf yüzünden ajan muamelesi görerek tutuklanıp yargılanma ihtimali Demokles'in kılıcı gibi hep başımızın üstünde olacak.