GÖRÜNMEZ DEĞİL GÖRÜNÜR KAZALAR

Değerli okurlar, 12 Ağustos 2022 Cuma günkü Cumhuriyet gazetesinde şöyle bir haber vardı;  Arnavutköy'de 'kamyondaki demirler" İETT otobüsüne düştü." Çok sayıda yaralı var! İstanbul Arnavutköy'de Sincanlar Otobüs durağı önünde, saat 12.30 sıralarında İETT otobüsü durağa yanaştığı sırada yanından yanlış yükleme yapıldığı öne sürülen kamyon hızla geçti. Bu sırada kamyonda bulunan demir direkler düşünce yanından geçen İETT otobüsüne çarptı. Kasadan dışarı uzanan demir direk otobüsün sol tarafına takıldı.  Otobüsün içine girerek sol tarafını biçerek ilerlerdi. Kazada otobüsün sol tarafında büyük hasar oluşurken çok sayıda kişi yaralandı. Yaralılar için olay yerine ambulanslar sevk edildi. Feci kazada ilk belirlemelere göre 5 kişi yaralandı.  Yaralılardan 2'sinin durumunun ağır olduğu öğrenildi. Kamyon sürücüsü olay sonrası gözaltına alındı.

Böyle bir olayın benzeri de benim başıma gelmişti. 1980 li yılların başında, Aksu İplik Dokuma ve Boya Apre Fabrikalarında satınalma şefiyim. Bakırköy ve Çerkezköydeki fabrikaların sipariş ettiği 66 bin küsur malzemeyi piyasadan temin ediyoruz ve Bakırköy'deki fabrikamızda 40 becerikli elemanın çalıştığı mekanik atölyemiz var. Bu atölyede bazı makine parçalarını bu arkadaşlarımız imal ediyorlar.

Bir süre sonra patronumuz Ömer Dinçkök Bey, bir olay üzerine atölyeyi kapattı. Bütün talaşlı(metal) imalat ile plastik ve porselen yedek parçaların tamanının temini satıınalma departmanına bırakıldı. 

Atölyemiz kapanmadan önce yaşadığım vahim bir olayı bu vesileyle sizlerle paylamak istedim. Atölyenin ihtiyacı olan değişik çaplardaki çelik çubukları, devamlı alışveriş yaptığımız firmaya bildirmiş ve hazırlanınca haber vermelerini istemiştim. Çok büyük miktardaki çelik malzemeleri almak için bir sabah fabrikaya ait 2,5 tonluk Bedford marka kamyonla Karaköy Perşembe pazarındaki Kalafat yerine gittik. Değişik kalınlıktaki çelik çubuklar kamyona yüklenmesi öğleni buldu. Deponun bulunduğu sokaktan ana caddeye çıktık ve yönümüzü Azapkapı'ya çevirdik. Ana cadde de araçlar hız yapmasın diye artık kullanılmayan kalın ve eski bir gemi halatını yola sermişler. Kamyonun arka tekerleri onun üstünden atlayıp geçerken hafif bir zıplama oldu. Bu küçük zıplama ile damperli kasanın kilidi açılıyor. Onlarca çelik çubuk ki içlerinde bilek kalınlığından da kalın olanlar var büyük bir gürültüyle yola dökülmeye başladı.  Şoför hemen kamyonu durdurdu.

Büyük bir korku ve heyecanla kamyondan indim.  Onlarca çelik çubuk  yola saçılmış yol kapanmıştı. Büyük bir şans eseri İstanbul'un kalbi Karaköy Perşembe pazarının yoğun trafiğinde kamyonun arkasında yakın bir araç yoktu. Eğer olsaydı kalın çelik çubuklar önde oturanlar, arkadakiler demez onları delip geçerdi. Allaha şükrettim.

Üstteki çubukların bir kısmı yola saçılırken bir kısmı da bir ucu kamyonun kasasında öbür ucu yolda olacak şekilde kasada kalanların önünü bir duvar gibi kapatmıştı. Etrafta ne kadar hamal ve çalışan varsa hemen koştular. Hep birlikte yola saçılan malzemeleri büyük bir gayretle tekrar yüklediler.  Şoförümüz dükkânlardan bulduğu tahta parçalarını kilitlerin altına çakarak tekrar açlımamalarını garantiledi. Madem böyle tehlike vardı bunu yükleme bitince yapması gerekmiyor muydu? Çok kızdım ve o kızgınlıkla azarladım.  Bekleyen araçların sürücüleri ve yanındakiler araçlarından inip malzemenin yüklenmesini seyrettiler. İnsanların çabası ile caddenin bir yanı trafiğe açılır hale getirildi.   Çok büyük bir tehlike atlatmıştık. Bu kazada yaralanma, ölüm filan olsaydı gereken tedbirleri almadığım suçlamasıyla sorumlusu elbette ben olacaktım. Bir daha böyle durumla karşılaşmamak için durumu bütün vahametiyle yönetime anlattım ve o günden sonra bu tür taşımalarımız için fabrika dışından bir araç kiralayarak en azından nakliye mesuliyetini üzerimize almadık.