HANGİ OSMANLI ?

Değerli okurlar, son bir aydır Amerika’daki dostlardan elektronik posta adresime Osmanlının lehinde ve aleyhinde çok yazı geliyor. Bir kısım dini vakıflarda ve onların yurtlarında yaşanan cinsel taciz olayları dolayısıyla Osmanlı sarayında yaşanan ve kayıtlara geçen ahlaksızlıkları konu alan bu makaleler arasında Sayın Dr. Mustafa Atac’ın Osmanlının genel durumunu özetleyen makalesi çok ilgimi çekti. Virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşıyorum. Yukardaki başlık bana ait.  Şöyle yazmış Dr. Mustafa Atac:

“Ben bazı konuları içeren kısa bir karşılaştırma yaptım.

Osmanlı ve Avrupa’nın, özellikle 16. Yüzyıldan sonra karşılaştırmalı olarak yapılan bu özet çalışmamda sadece bazı başlıkları paylaşmak isterim;

- 16. YY. dan sonra Din amirliği Batıda hızla azalır, dinde reformlar yapılırken, Osmanlıda hızla yükselişe geçmiş ve şeriat, yani din, on plana çıkabilmiştir.

- Monarşinin gücü Batı’da yerini hızla demokrasiye halkın gücüne bırakırken, din ağırlıklı monarşi, Osmanlıda daha da güçlenmiştir.

- Batıda Din ’in gücü yerini bilim, teknoloji, sanat ve müzik’e bırakır, toplum gelişimi on plana çıkarılırken, Osmanlı, din afyonu ile kendi toplumunu cahil ve geri bırakmış, geleceğin temeli olan yukarıdaki gelişimlere kaprisini kapatarak, çöküş ve yıkılışına giden yolu döşemiştir!

- Batı Denizlerde güçlenir, yeni kıtalar ve muhteşem gelir kaynaklarını keşfeder ve bu kaynakları ülkelerinin gelişiminde akıllı olarak kullanırken, Osmanlı hiçbir katma değer yaratamamıştır!

- Batının Rönesans ve Reform atılımlarını görememiş, okuyamamış olan Osmanlı, geri, çağın arkasına düsen politikaları ile artık Batının birbirleri ile olan çıkar çatışmalarından medet umar ve yaşamını bu şekilde sürdürür bir duruma girmiştir.

- Batıda Ulusal kimlik, önce Monarşiler, sonrada Cumhuriyetler ile on plana çıkar, Ülkelerin kendi Ulusal menfaat ve çıkarları on plana gelirken, Osmanlının temelini oluşturan Türk kimliği aşağılanmış, Arap, Fars karışımı, halk ve toplumdan kopuk, ne fonetiği ne konuşması nede yazılısı Türk ile bağdaşmayan devşirme bir dil ortaya çıkmıştır. Bu durum toplum ve Ulusal bilincin gelişmesinde en büyük engeli oluşturmuştur. 

- Batı, sağlamış olduğu kaynakları, Ülke ve toplumun gelişmesi için sağlıklı bir şekilde kendi Ülkelerine yatırırken, Osmanlı kendi öz yurdunu yoksulluk ve çaresizlik içinde bırakmıştır.

- Batı, Amerika, Hindistan, Asya Pasifik gibi muhteşem kaynakları keşfettiği yıllarda Osmanlı Batıda yenilgi üzerine yenilgi almaya, tek bir keşif ya da katma değer yaratacak atılım yapmaya gayret göstermemiştir” 90 yaşına gelen Piri Reisi asmıştır.”

- Osmanlı, yönetimde rekabet ve layık olan, liyakatli olanın, Hükümdar olmasını sağlayacak, rekabet sistemini, saray entrikalarına bırakmış, tüm şehzadelerini katletmiş ve bu nedenle başa sarhoş, akli ve zihni melekeleri yerinde olmayan Padişahlar geçmiştir. Haliyle bunların çocukları ile devam ettirmiştir sallanan tahtı!

- Matbaa, astronomi, tıp, modern eğitim, sanat, denizcilik, müzik vb. gibi dallarda yapmış olduğum karşılaştırmalarda sonuç yürekler acısıdır! Hiçbir yönetim, kendi halkına bu denli büyük bir ihanet içinde olan bir zihniyet Batıda çok nadir olarak görülmüştür.

- Osmaniyi ayakta tutan ve Cumhuriyetin ATATÜRK tarafından kurulabilmesine olanak tanıyan tek dayanağın ise TÜRK kimliği olarak tanımlanması, Ulusal bilincin, rengi, milliyeti, dili ve kültürü olmayan Osmanlı ile yer değiştirmesi bugün bu topraklarda bir Bayrak ve kimlik altında yasayabiliyor olmamızın tek nedeni olmuştur. 

- Türk Beylikleri tarafından kurulan Osmanlı, sonradan kabuğunu ve özünü ret ederken Batı da bu değerler, birleştirici ve güçlendirici nedenler olarak öne çıkmıştır.

Özetle, hepimiz tarihimizle gurur duyarız.

Hangimiz, üç kıtaya hükmetmiş olan, bir dönem Akdeniz’i hükmü altına almış olan bir Türk kökenli İmparatorluğu inkâr edebilir ki?

Ancak, içinde bulunduğumuz günün koşullarında, tamamen “Din” kökenli olan bir yönetimin, hızla ve bilerek cahil bırakılmış toplumumuzun iyi niyetini istismar edecek “Yeni Osmanlı” tuzağına düşürülmemesi için geçmişimizi tüm boyutları ile anlamak her dönemden daha önemlidir!

Karanlığın ayak seslerinin kulak tırmaladığı günümüzde bu gerçekleri görmüyor muyuz?