Değerli okurlar, bu yazımı harf devriminin yıldönümü olan 1 Kasım günü yayınlayacaktım ama değerli dostum Dr. Ömer Serdar Erbekin gönderdiği mektubu sıcağı sıcağına yayınlamak istemiştim. Bu yazımı da bu yıla ertelemiştim. Ancak günün önemine binaen şimdi yayınlamayı uygun buldum.
27.02.2013 tarihinde 84 yaşında iken vefat eden Hukuk doktoru kuzenim Gülseren Sebük Mandatoya, projesini kendi çizdiği Nişantaşındaki büyük evinde bir fotoğrafın arkasındaki Eski Türkçe yazıyı okutmuştum. Başkalarının bazı kelimeleri benzeterek okuduğu Eski Türkçeyi hiç duraksamadan okuması dikkatimi çekmiş ve sormuştum Bu kadar hızlı nasıl okudunuz diye. O da bana Kuranı kendi dilinden incelemek için eşi Gennaro Mandato ile İtalya da Arapça kursuna gittiklerini ve Kureyş dilini öğrenmeye çalıştıklarını söylemişti. Ben de kendisine yukarda bahsettiğim benzeterek okuma olayını sormuştum. Şöyle anlatmıştı;
Her dilin ayrı özellikleri vardır. Alfabesinin de ona uygun olması gerekir. Çin alfabesi Çince lisanına uygundur. Japon alfabesi Japon lisanına uygundur. Yunan alfabesi Yunan halkının lisanına uygundur. Arap alfabesi de, Arapçanın yapısına uygun seslerden doğmuş, bu sesleri yansıtacak, Arapların anlaşmasını sağlayacak ölçüde biçimlenmiştir. Türkler, konuştukları lisan olan Türkçeye uygun alfabeler kullanırken, İslâmiyeti kabul ettikten sonra Arap alfabesini kullanmaya başlamışlardı. Hâlbuki Arap alfabesi Arapçaya uygundur, Türkçe ye uygun değildir.
İslam tarihi ve İslam-Batı ilişkisi hakkında uzmanlaşmış İngiliz asıllı ABD'li tarihçi Prof.Dr. Bernard LEWİS, Arap harflerinin Türkçe ye uygun olmadığı şöyle açıklar; Arap alfabesi Arapçaya mükemmel uymakla beraber Türkçe de Arap yazısının ifade edemediği birçok şekil ve ses yapısı vardır.
Arap harfleri kelimenin başında, ortasında ve sonunda farklı yazılır. Bu nedenle Arap alfabesindeki 33 harf 99 harf gibi kullanılır. Arap alfabesinin sadece ünsüzler (sessiz harfler) üzerine kurulan bir yapı düzeni vardır. Türkçe deki dokuz ünlü a-u-e-e-ö-ü-ı-i ses varken, Arapça da sadece üç sesli harf a-i-u vardır. Bu durum bir konuyu Türkçe ifade etmekte güçlük yaratmaktadır.
Türkçe de bulunan dört yuvarlak sesli o-ö-u-ü için Arapça da sadece u seslisi vardır. Arapçadan alınmış olan eski alfabede, aynı ses için gereksiz yere birkaç harf mevcuttur. Örneğin; s sesi için se(üç noktalı), sin(dişli) ve sad adlarında üç harf vardır. Sabit, sana, sanki sözcüklerinin ilk harfleri birbirine benzemez. Senin kullanılacağı Türkçe sözcük yoktur.
Arapçada Z sesi için dört ayrı harf grubu vardır: zel (noktalı dal), ze ( z), Zı (noktalı tı), dat (noktalı sat) Yukarda bahsettiğim benzeterek okunmaya örnek olarak zarar,zulüm, ziraat, zeki sözcüklerini örnek olarak verebiliriz. İlk harfleri aynı sesi taşıdıkları halde, ayrı ayrı harflerle yazılır. Böyle yazılmazsa sözcüğün anlamı değer taşımaz.
Dolayısıyla Arapça ve Farsçadan Türkçe ye giren sözcüklerde sesli harflerin kullanılmaması okumayı zorlaştırmaktadır. Örneğin, kef ve lam harfleriyle yazılan bir sözcüğün kel mi, kil mi, gel mi,gül mü okunacağını anlamak çok zordur. Bir sözcüğü doğru okumak için cümlenin gidişine yani anlamına bakmak gerekir, bu yüzden Arapça sözlükleri iyi bilmeyenler böyle benzeterek kelimenin doğrusunu bulmaya çalışırlar.
Arapça da sessiz harflerin okunuşu da kuralsızdır. Mesela dal (de) olarak okunurken. t harfi de zaman zaman de okunur. T harfinin de bazen te bazen tı diye iki harf vardır. Gay g harfi de Kaf k sessizleri sözcüğe göre g, k olarak da okunur.
Hsessizi için de üç ayrı harf vardır: ha (noktasız), hı (hazır).
Arapça güzel yazı çeşitleri olan Rıka, Nesih, Talik, Sülüs, Matbu gibi birçok Arap yazısının bütün çeşitlerini okumak uzmanlık gerektiren bir iştir. Bu nedenle Arap harfleriyle okuma yazma bilen birinin önüne gelen tüm metinleri okuması imkânsızdır.
Arap alfabesiyle Türkçe mesaj yazmak harf eksikliğinden dolayı hızlı yazılsa da (Cennetmekân babam notlarını Eski Türkçe tutardı) daha sonra anlamlarda sorunlar yaşanıyordu. Osmanlıcada çoğu sözcük gelişinden okunuyor, anlam bütünlüğü kurularak sonuca gidiliyordu. (Kütüphanemde muhafaza ettiğim Çapanoğlu Celal Beyin Arap harfleri ile yazdığı günlüğün çözümünde de bazı kelimeler tam okunamamış defterin ilerleyen sayfalarındaki cümlelerin anlamlarından çözümlenerek tekrar tekrar geriye dönülmüştür.) Bu yüzden Örneğin mükemmel sözcüğünü yazmak için bugünkü harflerle mkml yazılıyordu. Bu yüzden bir sözcük pek çok şekilde anlamlandırılıyordu. Bu gün gençlerimiz cep telefonunda mesaj yazarken birçok kelimeyi böyle kısaltarak yazıp aslında güzel Türkçemizi katlediyorlar. Birinci Dünya Savaşında Enver Paşa, bu durumu önlemek için yeni bir alfabe kullanmayı denemiş ama başarılı olamamıştı.
Osmanlının kullandığı Arap alfabesinin bırakılıp, yeni Türk harflerine geçilmesi, Türkçenin özleşmesi ve gelişmesi yolunda kuşkusuz en büyük dönemeçlerden biridir.
Harf devrimi, Türk kültür yaşantısını ve yapısını, Arap ve Fars kültür baskısından kurtarıp ulusal kimliğe büründürmüştür.
Akademik çalışmalar dışında Osmanlıcayı ve Arap alfabesini öğrenmeye gerek yoktur!..
Yazımızı konumuza uygun bir fıkra ile bitirelim. Tam öğle namazı vakti yolu bir köye düşsen seyyah hem biraz dinlenmek hem de namazını eda etmek için köy camine gelir. Şadırvan kalabalık olduğundan biraz beklemek zorunda kalır. Bu arada abdest alan köylülerin bir hareketi dikkatini çeker. Köylülerin hepsi abdest aldıktan sonra kıçlarını sallayıp camiye girmektedirler. Çok merak eder. Namaz bitince gözüne kestirdiği birisine çekinerek sorar. Köylü, ben bilmem imama sor diye cevap verince daha da meraklanır ve imam yalnız kalınca usulca sorar. İmam efendi kitapta yazıyor diye cevap verir. Adam daha da meraklanır ve hangi kitapta hocam diye sorar. İmam dolaptan çıkardığı namaz hocası isimli Eski Türkçe baskılı kitabı açıp sayfadan okur. Yazıda matbaa hatası vardır. İki noktalı Y harfinin bir noktası baskıda çıkmamıştır. Yani Y harfi B harfi olarak okunmaktadır. Cümlede anlatılmak istenen abdest aldıktan sonra yüzüğünüzü oynatın cümlesi büzüğünüzü oynatın olarak okunmaktadır.
13.04.2017
13.04.2017
OKUR YORUMLARI
Hülagü özer
12.01.2024 09:01:44
Arapçanın durumunu açıklayan çok güzel bir öykü.
arapçıların okuması onları belki kendilerine getirir.
Muhsin Köktürk
15.04.2017 15:00:00
Bir Türkçe öğretmeni olarak şunu özellikle vurgulamak isterim. Ulu Önder Atatürk kuşkusuz ülkemize her alanda büyük hizmetler vermiş, birbirinden değerli yeniliklere imza atmıştır. Ama bence en önemli etkinliği "harf devrimi"dir. Güzel yazınızın sonundaki fıkra bunun en güzel kanıtıdır.
Saygılarımla.
Ö.Serdar Erbek
14.04.2017 11:32:00
Sayın Çapanoğlu ; Mailinizi alınca her fırsat da belirttiğim gibi yine hemen yazınızı okudum. Benden dolayı gecikmiş olmasından dolayı da üzüntü duydum. Yazınız yine diğerleri gibi çok güzel ve aydınlatıcı. Ulusal basının yazarlarında referandumdan başka bir konu görmez iken sizi okumak bana ayrı bir zevk veriyor. Yeni yazılarınızda buluşmak dileği ile saygılarımı sunarım.
Ö.Serdar Erbek
Hülagü özer
12.01.2024 09:01:44Arapçanın durumunu açıklayan çok güzel bir öykü. arapçıların okuması onları belki kendilerine getirir.
Muhsin Köktürk
15.04.2017 15:00:00Bir Türkçe öğretmeni olarak şunu özellikle vurgulamak isterim. Ulu Önder Atatürk kuşkusuz ülkemize her alanda büyük hizmetler vermiş, birbirinden değerli yeniliklere imza atmıştır. Ama bence en önemli etkinliği "harf devrimi"dir. Güzel yazınızın sonundaki fıkra bunun en güzel kanıtıdır.
Saygılarımla.
Ö.Serdar Erbek
14.04.2017 11:32:00Sayın Çapanoğlu ; Mailinizi alınca her fırsat da belirttiğim gibi yine hemen yazınızı okudum. Benden dolayı gecikmiş olmasından dolayı da üzüntü duydum. Yazınız yine diğerleri gibi çok güzel ve aydınlatıcı. Ulusal basının yazarlarında referandumdan başka bir konu görmez iken sizi okumak bana ayrı bir zevk veriyor. Yeni yazılarınızda buluşmak dileği ile saygılarımı sunarım.
Ö.Serdar Erbek