A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

HOCAM MEHMET RAUF İNAN

Değerli okurlar,  29 Şubat günü, bundan elli küsur yıl mukaddem yüksek tahsilimde benimde hocam olan merhum Mehmet Rauf İnan Beyefendinin ölüm yıldönümüydü. Onunla olan anılarıma ithaf en bu yazımı hazırlamıştım ama yedek hard diskimde yaşadığım bir problemden dolayı yayınlayamamıştım. Değerli hocamın aziz ruhundan özür dileyerek bu gün sizlerle paylaşıyorum.  
 Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsü Müdürüyken 17 Temmuz 1940 tarihinde okula kabul edilecek olan öğrencilere şöyle bir mektubu göndermişti. 
“T.C. ESKİŞEHİR-ÇİFTELER KÖY ENSTİTÜSÜ ve EĞİTMEN KURSU MÜDÜRLÜĞÜ
Sayın ……………
Oğlum:
Enstitümüze talebe olarak seçildin. Sana müjdeler ve kutlarım. Enstitümüzde hem okumanı, tahsilini ilerletecek, hem de ileri usullerde Ziraat öğreneceksin. Bağcılıkta, Sebzecilikte, Arıcılıkta, Tavukçulukta, hayvan bakımında, makine ile ekim, biçim ve harman yapmasında, zahire hazırlamada çalışıp iyice yetişeceksin. Ayrıca bir de sanat elde edeceksin. Dokumacılık, dikiş makinesi kullanmayı, halı dokumacılığını, bisiklet ve motosiklet binmeyi, mandolin çalmayı da öğrenebileceksin. Burada çok çalışma ve iyi yetişmen için her şey var. Senden yalnız çalışmanı istiyoruz. Burada bir yıl Cumhuriyet Bayramı’na kadar çalışacak, ikinci sınıfa geçecek, ondan sonra köyüne izinli gideceksin. Bu mektubu sana hazırlanman için yazıyorum. Ne zaman hareket edeceğini sana ayrıca duyuracağız. Sen o zamana kadar hazırlan, haber gelir gelmez hareket et. Beraberinde şunları getirmen lazımdır.
Nüfus Cüzdanı (yani kafakağıdı)
Köy ilkokulundan alacağın diplomayı
Sureti ilişik taahhüt senedini.
Bu taahhüt senedini kazadaki veya vilayetteki notere yaptıracaksın. Bu hususta zorlukla karşılaşırsan maarif memuruna, vilayette olursan maarif müdürüne başvur. O senin işini yaptırır. Seninle kavuşacağımız günleri sevinerek bekliyorum. Gözlerini öper, anana, babana, komşularına selam gönderirim. Onlara söylersin. Mümkünse beraberinde iki çift çorap, iki mendil, üç fotoğraf getir.”
Köy Enstitüsü Müdürü
M.Rauf İnan
Yukarda arz ettiğim gibi, bu değerli insan bundan elli küsur yıl önce yüksek tahsilim sırasında benim de hocam olmuştu. Yaşından başından beyefendi duruşundan bizlere hitabından bende kıymetli bir insan olduğu izlenimi bırakırdı ama işte o kadar. Çünkü hem çalışıyor hem okuyordum bu konuları düşünecek ne zamanım nede imkânım vardı.  Bundan önceki bazı yazılarımda da değinmiştim, en azından liselerde bir panoya okulun öğretmenleri hakkında kısa bir bibliyografya hazırlanıp asılmalı ki öğrenci öğretmenini daha iyi tanısın, saygı göstersin sevgi göstersin. 
Pangaltı semtinde oturan azınlıklardan bir kız arkadaşım olmuştu. Aynı okuldaydık o, gündüz devam edenlerdendi ve varlıklı bir ailenin kızıydı. Okul kantini en güzel buluşma yeriydi ama ben çalışıyordum. Bir gün "gündüz okula gelemez misin" dedi. Gittim, beni arkadaşlarıyla tanıştırdı. Aynı sınıftaydık, birlikte olabilmek için onların dersine de girdim, yan yana oturduk. Dersin hocası rahmetli Rauf İnan' dı. Bir soru sordu kimse cevap veremedi. Aslında cevap çok basitti birazcık genel kültürü olan kolayca cevaplardı.  Dayanamadım el kaldırdım söz verdi sorusunu cevapladım. "Teşekkür ederim sorumun cevabı buydu dedi ve bundan sonra seni ön sırada görmek istiyorum" dedi. Aradan ne kadar bir süre geçti bilemeyeceğim yine kız arkadaşımı görmeye gittim. Yine derslerine girdim. Tesadüfe bakın ki yine Rauf İnan Hocanın dersine denk gelmişti. Beni görünce hemen hatırladı "sen neden derslere muntazam devam etmiyorsun" diye kızdı. Kız arkadaşımı mahcup etmemek için "mazeretim vardı hocam dersten sonra arz ederim" dedim. 
Ders bitince gel bakayım buraya dedi. Gittim arkamı arkadaşlara dönerek alçak bir sesle "hocam ben gececiyim geçen dersinizde izinliydim arkadaşlarla birlikte olmak için dersinize girdim hem de sayenizde dersi tekrar etme fırsatım oldu" dedim. "Öylemi, peki öyleyse başarılar dilerim" dedi. 
Değerli hocamın “Bir insan zamanını değerlendirdiği ölçüde insandır” sözünü bende yaşamımda kendime düstur edindim. Bizlere  ''Çok okuyunuz, sürekli okuyunuz" diye nasihat ederdi. 
Ertesi yıl bizimde dersimize girmişti. Beni unuttuğunu fark ettim ve hiç sesimi çıkarmadım. Çünkü bazı akşamlar okula o kadar yorgun gidiyorduk ki derse çıkmayı gözümüz almıyor kantinde biraz sohbet ettikten sonra evimize gidiyorduk. Kız, erkek gececi arkadaşlarımızın çoğu yıllar sonra Yapı-Kredi, Türk Ticaret, İş Bankası, Şeker Sigorta gibi kuruluşlarda müdür oldular. Bir arkadaşım bir kamu kurumun genel müdürü oldu. Şimdi ünlü kulüplerimizden birisinin haysiyet divanı başkanı. Bir arkadaşımız ünlü bir firmanın muhasebe müdürü ve sonra profesör oldu. Hepimiz emeğimizin karşılığını aldık. 
Okula çok yorgun geliyorduk bazen derse çıkmayı gözümüz almıyordu cümlesini yazarken hatırladım.  "Mali matematik" dersinin hocasını ilk defa imtihanda görmüştük. Tesadüf, bizim bankacı arkadaş gurubumuzdan hiçbirimiz bu hocanın dersine girmemişiz. Hoca bizim imtihan olduğumuz salona gelip de "arkadaşlar bir sorunuz var mı" diye sorduğunda birbirimize "bu kim diye sormuştuk. Başka arkadaşlar "yav dersin hocası, hiç mi dersine girmediniz" diye gülüşmüşlerdi. 
Değerli Rauf İnan Hocamızı kısaca anlatayım: 1905 yılında Bingöl'ün Genç ilçesinde doğdu. İlköğrenimini Bingöl ve Birecik'te yaptı. Urfa Sultanisinde okudu, Fransızca öğrendi. İstanbul Erkek Muallim Mektebine kaydoldu. Buradan mezun olduktan sonra Kayseri'ye Zincidere Öksüzyurdu'na öğretmen olarak atandı. Sivas'ta 1926 yılında İlköğretim Müfettişleri Kursu'na katıldı, burada Rıdvan Nafiz Bey, Kadri Bey (Yörükoğlu), Reşat Şemsettin Bey (Sirer), İsmail Hakkı Bey (Tonguç) ders vermekteydi. 25 Ağustos 1928 tarihinde yeni yazıyı öğretme seferberliğine katılır. 1928 yılında yurtdışına eğitime gönderilmek için seçilen öğretmenler arasındadır. Yurtdışında Viyana'da Pedagoji Enstitüsüne devam etti, Viyana Yüksek Halk Okulunda Kültür Felsefesi dersleri aldı, Paris’te Alliance Française’i bitirdi ve 1931 yılında yurda döndü. Askerliğini Selimiye Kışlasında öğretmen yedek subay olarak yaptığı sırada Mustafa Kemal Atatürk'ü görme fırsatını buldu. Askerlik sonrası 1934 yılında İzmir'e ilköğretim müfettişi olarak atandı. Hasan Âli Yücel'in milli eğitim bakanı olduğu sırada 17 Nisan 1940 tarihinde Köy enstitüleri kuruldu. Rauf İnan, Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsüne müdür olarak atandı. 1945 yılında Hasanoğlan Köy Enstitüsü müdürlüğüne atandı. Menderes hükümetinin 1949’da başlayan zulüm atamalarından o da nasibini aldı 1953 yılında Ankara’ya öğretmen olarak döndü. İlkokul ve ortaokullarda öğretmenlik yaptı. 1970 yılında Namık Kemal Ortaokulu öğretmenliğinden emekli oldu. UNESCO genel kurul ve yönetim kurulu üyeliği, Halkevleri Atatürk Enstitüsü üyeliği, Halkevleri yönetim kurulu başkanlıkları yapmıştır. 29 Şubat 1996 günü hakkın rahmetine kavuştuğunu basından öğrendim. . Mekânı Cennet olsun. 
OKUR YORUMLARI
Akın Göksu
27.08.2024 08:30:31

12 yaşında Ankara Namık Kemal orta okulu ikinci sınıf öğrencisiyim….yıl 1955 matematik dersinde anlattığı bir konuyu aynı derste bilemedim diye beni 20 dakika boyunca tokatladı…hiç unutmuyorum… İş,m ve fotoları konu ettiğiniz bu öğretmene benziyor….acaba aynı şahıs mi.?

Rauf Aktolga
09.03.2024 11:55:16

Mekanı CENNET olsun.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ