A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

İHANETİN CEZASI

Ürdün kraliyet ailesi “Beni Haşim” kabilesine bağlı bir Kureyş boyudur. Haşimi soyundan gelir (Hâşimoğulları veya Hâşimîler). Ayrıca kan bağı ve kabile birlikteliği yoluyla Kızıl Deniz boyunca kurulan hanedanlıkların sahibi olan boydur. Sülale ismini peygamber efendimiz Hz. Muhammed’in büyük-büyükbabası Haşim bin Abdimenaf’dan alır.

Ailenin hazin hikâyesi meşhur Mekke Şerifi Hüseyin'le başlıyor. “Türklerden kurtulduğumuz gün İslam ve Arap dünyası muzaffer olacaktır. Türklerden kurtulmak için Hıristiyanlara işbirliği yapmalıyız” diyen Mekke Şerifi Hüseyin Birinci Dünya Savaşı sırasında isyan ederek Lawrens'le birlikte Osmanlı ordusuyla savaşmıştır. Onun bu ihanetinden midir nedir aile büyük felaketler yaşamıştır.

Şerif Hüseyin Vahabi ayaklanması üzerine Hicaz'dan kaçmış, İngilizler tarafından Kıbrıs'ta alıkonulmuştur. Hayal kırıklığı, aşağılanma ve acılar içinde söylediği sözler dikkat çekicidir: "Başımıza gelenler, Osmanlı'ya ihanetimizin ilahi cezasıdır!" (Bkz. Şevket Süreyya Aydemir'in "Enver Paşa" adlı eseri cilt 3, s. 311)

1915 Birinci Dünya Savaşında Arabistan yarımadasını ele geçiren İngiltere’nin niyeti, Osmanlı`ya karşı ayaklanan Mekkeli Şerif Hüseyin`i destekleyerek Irak ve Filistin toprakları üzerinde kendisine bağımlı bir Arap devleti kurmaktı. Mekke Şerifi Hüseyin ile Mısır`daki İngiliz Yüksek Komutanı McMahon arasında böyle bir antlaşma gizli olarak imzalarlar. Fransa böyle bir plana karşı çıkıp İngiltere`ye baskı yaparak yeni bir antlaşma yapılmasını ister. Rusya`nın onayı ile imzalanan bu antlaşmaya göre;
Trabzon, Erzurum, Van ve Bitlis ile Güneydoğu Anadolu`nun bir kısmı, Rusya`ya.

Doğu Akdeniz Bölgesi, Adana, Antep, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Musul ile Suriye kıyıları, Fransa`ya
Hayfa ve Akka limanları, Bağdat ile Basra ve Güney Mezopotamya İngiltere`ye verilecekti.
Fransa ile İngiltere`nin elde ettiği topraklarda Arap devletleri konfederasyonu veya Fransız ve İngiliz denetiminde tek bir Arap devleti kurulacak, İskenderun serbest liman olacak, Filistin`de, kutsal yerleşim yeri olması nedeniyle bir uluslararası yönetim kurulacaktı.

1917 devriminden sonra Rusya antlaşmadan mecburen vazgeçip, Lenin gizli olan bu anlaşmayı emperyalizme karşı çıkmak adına dünya kamuoyuna açıklayınca. Anlaşma büyük ölçüde uygulanmadı. Lenin anlaşmayı dünyaya açıklayınca Osmanlı topraklarının paylaşılması durdu. Yahudilere verilen Filistin’de devlet kurma fikri ve Araplara verilen sözler tutulmadı. Rusların karşı çıktığı Ermeniler hayal kırıklığına uğradı.


Ürdün’ün ilk Kralı I. Abdullah, Şerif Hüseyin'in oğluydu. 1937 yılında Atatürk’ün de konuğu olmuş ve “Türkçe” konuştuğu görülmüştür. I. Abdullah, Osmanlı vatandaşıydı aynı zamanda Meclisi Mebussan ve Danıştay üyeliği yapmıştı. Bir suikastta hayatını kaybetti. Yerine geçen oğlu Tallal, akıl hastalığına tutulmuş, ömrünü İstanbul 'da Şifa Yurdu'nda tamamlamıştı. Şerif Hüseyin'in diğer çocukları da Irak Kralı ve veliahdı oldular ve askeri darbede feci şekilde öldürüldüler.

Kral I. Abdullah 1942 yılında, babası Şerif Hüseyin`le yaşadığı bir anıyı Feridun Cemal Erkin`e şöyle anlatır:

Babam çok ıstırap çekti. Bir gün, saray bandosu bahçede konser veriyordu. Hava sıcak, pencereler açıktı. Bir ara bando hepimizin bildiği İzmir Marşı’nı çalmaya başladı. Babamın birçok eski hatıralarının canlanmasını önlemek için pencereyi kapattım..."Pencerenin açılmasını isteyen Şerif Hüseyin diyor ki:

"Evlat, neden o pencereyi kapatıyorsun? İzmir Marşı’nın eski günleri bana hatırlatmaması için değil mi? Ben velinimetine ihanet etmiş âsi bir kulum, günahım büyüktür. Kral olacağımı sandım, Tanrı beni sürgünlüğe düşürdü, hasta oldum, buraya sığındım..."

"Pencereyi aç, şu marşı dinleyeyim, duyduğum vicdan azabının şiddeti, o eski hatıraların canlanması ile büsbütün artsın. Bu dünyada çektiğim ıstıraptan artan vicdan azabıyla büsbütün ağırlaşsın, ta ki Cenab-ı Hak bu günah kâr kulunu dünyada affederek, ahirette daha büyük cezadan korusun..

Abdullah’ın torunu Ürdün Kralı II. Abdullah da Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret kapsamında Anıtkabir'i ziyaret etmiş ve Anıtkabir'de mozoleye çelenk koyduktan sonra gözyaşlarını tutamamıştı.

Tuz, ekmek hakkını bilmeyen kör olur (Türk atasözü).

18.05.2017

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ