Daha birkaç gün önceydi yazılı basında bir söz dolaştı. Birisi şöyle söylemişti: “Kalacak yer bulamayanlar üniversiteden kaydını sildirsin. Babasının parasını havaya savurmasın. Büyük ekonomik zorluklara apartman üniversitelerinin birinden mezun olup sonunda o da işsizler ordusuna katılacak. Boşa geçen üniversite yıllarında bir baltaya sap olamayacağından bari bir meslek sahibi olsun mesela bir marangoz olsun, marangozlar eleman sıkıntısı çekiyor.” mealinde bir şeylerdi. Okuyunca, kim bu cesur adam sorusu geldi aklıma. Çünkü konu açıldığında bende aynı düşünceyi savunuyordum. Ben yüksek tahsilimi 1971 yılında tamamlamıştım. Çalışarak okuduğum için iki yıl kaybetmiştim. Sonra tahsilim ile ilgili olarak önce baba mesleğim bankacılığı seçtim. İmtihansız filan İş Bankasına girdim ama benim mizacıma uygun değildi. Beş sene zor dayandım. Sonra otomotiv ondan sonra da Türkiye’nin en büyük iki firmasında satıalma müdürlüğü yaparak emekli oldum. Otomotivde de öbür iki firmada da işimi severek yaptım. Cumartesi pazar günleri dahi işyerime gittim kendi işimmiş gibi çalıştım.

Artık Kuşadası’ndayım. 76 yaşımı idrak ettiğim bu günlerde yaşamımda yeni bir sayfa açıyorum. İstanbul’un insanı çıldırtan trafiğinden, karmaşasından, gürültüsünden, kirliliğinden ve artık neredeyse çoğunluğu İranlı, Suriyeli, Afganlı, Nijeryalı, Suudi Arabistanlı olan kuru kalabalığından kurtulup bir başka insan ve doğa penceresinden etrafıma bakmak istiyorum.

Yeni evimiz her ne kadar yeni olsa da yine bazı dolaplara, ilave raflara ihtiyacımız oldu.  Bir aile dostumuzun tavassutu ile Adasan Sanayi de Marangoz Burhan Yazıcı ile tanıştık. Davetimiz üzerine evimize geldi ölçüleri aldı. Ertesi günü fiyat bildirdi. Daha önceden fiyat araştırması yaptığım için pazarlık yapmadan mutabık kaldık.

Önce, eşimle birlikte Adasan Sanayi sitesi 9. Sok. 42 numaradaki atölyesine gittik. Atölyenin temizliği dikkatimizi çekti.  Daha önce gittiğim marangoz atölyelerinde yerler ince talaş tozu içinde olur havaya savrulan ince tozlarda etrafa yapıştığından bir yerlere sürünmemeye dikkat etsem de çıkışta mutlaka ayakkabılarım talaş tozuna bulanmış olurdu.

Burhan usta bize dükkânın önünde yetiştirdiği asmadan üzüm ikram etti. Kütür kütür tadı pek hoş bir üzüm. Meraklı olduğumdan hangi makinaları var görmek için önce atölyeyi şöyle bir dolaştım. Makinalar da tertemizdi. “Hadi yerleri anladık ta bu makineler nasıl böyle temiz duruyor ustam” diye sorduğumda işim bitince iki elim kanda olsa makinalarımı silerim temizlerim” dedi.

“Burhan ustam atölyeni çok beğendim belli ki titiz bir insansın” dedim. “Neye yarar? diye cevapladı. Şaşırarak sordum “ne demek oluyor şimdi bu?” Dedi ki “benden sonra kim ilgilenecek bu makinalarımla, kim iş yapacak?”

“Yani” dedim. 

Yanisi dedi “çocuklarımdan hayır yok.”

Ve konuşmamızı şöyle sürdürdük:

- Niye? Çocuklar haylaz mı çıktı?

- Keşke haylaz çıksalar, ikisi de okudu.

- Ne tahsili yaptılar?

-Kızım, Türk Hava yollarında kabin amiri, pilotluk eğitimi alıyor.  Oğlum İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdi İstanbul’da Anadolu Yakasında Avukatlık yapıyor.

- Hukuk Fakültesi zordur. Ben de İstanbul Hukuk da bir sene okudum. Baktım benim harcım değil ayrıldım Ticari ilimleri bitirdim. Bravo oğluna tebrik ederim. Çalışkan bir çocukmuş.

- Çok akıllıdır zekidir. Ben hiç ders çalışırken görmedim. Üniversiteye hazırlık döneminde dershanelerin imtihanında birinci geldi burslu yani bedava okudu.  Ben şart koştum. İstanbul ve Ankara hukuk fakültesini yazacaksın belki bir de Marmara dedim. İstanbul Hukuku kazandı. Üçüncü sınıfta Erasmus’a gitti geldi. 4. Sınıfta hem 3. Hem 4. Sınıfın derslerini verdi. Yani bir senede iki sınıf geçti.

- Bir kere daha tebrik ederim. E, şimdi niye hayıflanıyorsun onu anlayamadım.

-Bu atölye kime kalacak, kim çalıştıracak, kim kullanacak bu makinaları, çocuklar okudular. Onlar marangoz olmazlar.  Gittikçe bütün mobilyalar, dolaplar, çeşit çeşit raflar, büro mobilyaları hep fabrikasyon oldu. Fabrikasyon imalatlardan dolayı saf ahşap kullanımı gittikçe azalıyor. Buda bir yandan el becerisinin körelmesine sebep olurken bir yandan da iki taşınmada deforme olup dağılıyor çöpe atılıp gidiyor.

Burhan ustam 1965 Trabzon Sürmene doğumlu. Marangozluğa 1982 yılında İstanbul’da başlamış 1992 de büyük firmalarımızdan birisinin tercih edilen elemanı olarak Kuşadası’na gönderilmiş sonra da buraya yerleşmiş.

Yazımızın başına dönersek Burhan ustanın serzenişi ile “kalacak yer bulamayan üniversite öğrencileri kayıtlarını sildirsinler” diyen kişinin görüşü ile örtüşüyor. Evet son 30 yılda ülkemizde ara eleman sıkıntısı had safhaya ulaştı. Hiçbir meslek dalında atölye ya da imalathane sahipleri ara eleman bulamıyorlar. Burhan ustam gibi mesleğine âşık olanlarda bunun acısını yüreklerinde hissediyorlar.

Ben Burhan ustayı çok sevdim. Davranışları içten, sıcakkanlı, işini iyi bilen, tok gözlü, olmaza olmaz diyen, yavruları ile telefonda konuşurken içi titreyen bir insan. Keşke her yanımız böyle Burhan ustalar ile dolu olsa.

.

 

 

 

OKUR YORUMLARI
Oğuz Karlı
27.09.2021 08:04:15

Burhan usta çook haklı, hem okuyup, hem de baba mesleklerini daha akademik bilgilerle bezeyebilirlerdi.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ