Yozgat Gazetesinin değerli okurları. Bildiğiniz gibi Çapanoğulları ile ilgili deyimlerimiz var ve bunlar maalesef anlamı bilinmeden yanlış kullanılıyor. Anlamı bilinmeden diyorum çünkü karışık ve problemli işler ile içinde hile veya oyun olabilecek işleri anlatmak için bu işin içinde bir Çapanoğlu var veya bu işin altından Çapanoğlu çıkacak diye tarif ediliyor. Yine tadını, rengini veya kıvamını beğenmedikleri bir şey içinde Çapanoğlu’nun abdest suyu gibi diyorlar. İşin acı yanı bunu Türkiye’nin büyük gazetesinde köşe yazarı olan sayın hemşerimiz bile yapınca kendisine bir elektronik posta göndererek mealen, sendemi Brütüs demek zorunda kaldım. Çapanoğullarının uğradığı felaketi tarif etmek için, “Devlete sadakat, vatana ihanet sayıldı” deyiminin yaratıcısı değerli araştırmacı gazeteci-yazar hemşerimiz Sayın Osman Karaca. Yozgat Hâkimiyet gazetesindeki köşesinde yukarda arz ettiğim konuya isyan ediyor ve Türk Dil Kurumunun dahi, yayımladığı sözlüklerinde, yıllardır bu yanlış anlama ve kullanımı ısrarla sürdürdüğünü ve bu ihmalin müsebbiplerini sorguluyor. Bende kendisinden aldığım izinle bu yazısını sizlerle paylaşıyorum.
TÜRK DİL KURUMUNUN AYIBI
“Çapanoğlu”
Biz milletçe, farkında olmadan ağzımıza geleni konuşuruz. Hangi sözün ne anlama geldiğini nerelerde kullanıldığını hiç hesaba katmayız. Bu konuya bende dâhilim. Mümkün olduğunca yazılarımda öz Türkçe kelimeleri kullanmaya gayret eder, eş anlama gelen kelimelerden seçerim. Bir yazımda “vahamet” kelimesini kullandım ve eş anlamlarına baktığımda sizde göreceksiniz, Bela, Fecaat, badire, Musibet, Gaile, Felaket, Çapanoğlu, Avarız kelimeleri çıkmaktadır. Şimdi diyeceksiniz ki ne var bunda. “Çapanoğlu var kıymetli hemşerilerim Çapanoğlu”. Çapanoğlu adı bela, musibet manasında kullanılıyor. Kelimeyi Türk Dil Kurumuna kim, neden, ne maksatla soktu bilemeyiz. İnternet’te Çapanoğlu diye yazdığınızda, bakın eş anlamında neler var. Bela, Afet, Felaket, Facia gibi kelimeler çıkıyor. Beni asıl şaşırtan ve düşündüren, Yozgat merkezde iki asırdan fazladır Çapanoğlu camimiz bulunmaktadır, TDK’nın tercümesine göre, Çapanoğlu camimiz, felaket, ya da musibet camii mi? Böyle mi anılması gerekiyor.
Yozgat Belediye Encümenin aldığı karar gereği Kent park adı “Çapanoğlu Kent Park” olarak değişti. Çapanoğlu Taraftarlar Derneği kuruldu.
Bu örnekleri sıralayacak olursak yüzlerce sayfa tutar.
Bir zamanlar adını tarihe altın harflerle yazdıran “Çapanoğlu” Türk Dil Kurumunca Bela, Musibet, Felaket olarak dillendiriliyor.
Bu kelimenin TDK girmesi yeni bir şey değil.
Çapanoğlu kelimesini bu çirkinliklerle anlamlandıran zavallılar, Türk Basın tarihine adını altın harflerle yazdıran “Çapanoğlu Agâh Efendi’yi” hiç mi tanımadı.
19. Yüz yılın başlarında hazırladığı Islahat Fermanıyla ülkenin bütünlüğünü koruyup din, dil, ırk ayırt etmeksizin günümüze kadar millet olgusuyla yaşamamıza vesile olan kişi, “Çapanoğlu Ahmet Şakir Paşa’yı” da mı tanımaz?
Osmanlı devletinin 17.yüz yıllarda yaşadığı buhranlı döneme damgasını vuran “Çapanoğlu Süleyman beyi “de mi tanımaz?
Şimdi diyeceksiniz ki Çapanoğlunun dazgirliğini yapmak sana mı düştü? Maalesef bana düştü evet. Oldum olası gördüğüm çirkinliklere tahammülüm yoktur.
Yozgatlı bir vatandaş olarak Çapanoğlu camiinde namaz kılıyorsam.
Din, dil, ırk ayırt etmeksizin ülkemiz insanlarıyla anlaşıp kaynaşıyorsam. Her şeyden önemlisi gazeteler sayesinde tüm dünyadan haberdar ediliyorsam Çapanoğullarına dazgirlik etmeyi de şerefli görev sayarım.
Bu Türk Dil Kurumunun büyük bir ayıbıdır.
Eğer bunun aksini ispata çalışırlarsa o zaman bu abide eserlerin adları da değişmeli. Yozgat şehri, bela anlamına gelen bir mabetle anılamaz.
Çapanoğlu aile fertlerine de buradan çağrıda bulunuyorum. Türk Dil Kurumuna gerekli girişimlerde bulunarak bu çirkin anlamların kaldırılması için gereken çabayı göstereceklerini umuyorum..
Osman Karaca
Sayın Osman Karaca’ya gösterdiği hassasiyetten dolay teşekkürlerimi sunuyorum ve şöyle seslenmek istiyorum. Osman Beyciğim, bir yerde soyadımız geçtiğinde merak edenler, bizlere sorarsa, gerekli açıklamayı tabiî ki yapıyoruz. Ancak bununla sınırlı kalıyor. Ailemiz ile ne kadar iftihar etsek de, bununla öğünmeyi kendimize yakıştıramadığımızdan üstüne de gidemedik. Ümit ederim ki sizin bu isyanınız gerek ailemiz fertlerini gerekse kendilerini Çapanoğlu torunları olarak kabul eden değerli hemşerilerimizi ateşleyen bir kıvılcım olur.
Değerli Okuyucu, Sayın Osman Karaca’nın Çapanoğlu deyimlerinin yanlış anlamlarda kullanılmasını köşesine taşıması, bu deyimlerin gerçek anlamlarını açıklamamız için bir fırsat oldu. İşte bilinen tarihsel gerçekler.
Altından Çapanoğlu çıkar deyimi; Çapanoğlu Süleyman Bey’in etkin olduğu dönem III.Selim ve II.Mahmut dönemidir.Öyle ki Osmanlı ayanlarının en büyüklerinden olmalarından başka padişahlar birde Çapanoğullarına “Ayn-ül ayan” ayanların en gözdesi demişlerdir.Kendisi vezir olmadığı halde savaşlarda çıkardığı 10-15 bin asker ile ve gerek kıtlık dönemlerinde İstanbul’un, gerek savaşlarda ordunun, tüm et ve un ihtiyacını karşıladığından vezir muamelesi yapılarak hilat giydirilmiş hançer hediye edilmiş ve padişah, giydiği pırlanta düğmeli kürkü kendi sırtından çıkarıp ona giydirmiştir.”Öldüğümde bu kürkü tabutuma örtün” diye vasiyet emiş ve öyle yapılmıştır.Oğlu Mehmet Celalettin Paşa’nın da vezir olması ve 40 civarında Çapanoğlu Beyinin Kapucubaşı vs. görevlerle sarayda bulunmasından dolayı Çapanoğullarının,hem sarayda hem de Anadolu’da nüfuzu oldukça büyüktür.Kudret ve kuvvetin sembolüdürler.Bu nedenle gerek sarayda gerek taşradaki tayinlerde etkilidirler.(Bkz. Prof. Özcan Mert, Çapanoğulları.Ord.Prof. İsmail Hakkı Uzun Çarşılı, Çapanoğulları.Prof. Hakkı Acun, Çapanoğulları ve eserleri) Bu konuda bilgisine başvurduğum Prof. Hakkı Acun,TDK.nun sözlüklerinde ki bu alakasız ve manasız anlamların değiştirilmesi için bir süredir kuruma müracaat etmeyi istediğini ama henüz kurum başkanlığına atama yapılmadığından yeni başkanın atanmasını beklediğini,ondan sonra yasal hakları saklı kalmak şartıyla bizzat talepte bulunacağını bildirdi.
Çapanoğlu’nun abdest suyu gibi deyimine gelince; Süleyman Bey yazı yazmayı çok severmiş. Hattatlar kadar güzel bir yazı ile kaleme aldığı, kendisinden bize hatıra kalan ve Demirli Medrese de muhafaza edilen el yazması 584 eserin listesini kaydettiği defterdeki el yazısından anlıyoruz.(Bkz. köşemde yayımlanan Yozgat lisesi, Çapanoğlu Süleyman bey ve Demirli Medrese başlıklı yazım).Bu yazı merakı yüzünden Süleyman Beyin parmakları hep çini mürekkebi olur dolayısıyla abdest aldığı su da bulanık olurmuş. Bu yüzden zamanın Yozgat halkı biraz rengi açık bozbulanık çaya veya biraz suyu fazla olan çorbalara Çapanoğlunun abdest suyu gibi dermiş.İşin aslı ve özü budur vesselam.
23.02.2012
23.02.2012
OKUR YORUMLARI
Osmana Karaca
24.02.2012 19:03:00
SUSMAK ONAYLAMAK DEĞİLDİR,
Merhum Mehmet Akif Ersoy ne güzelde anlatmış.
Zulmü alkışlayamam, zâlimi aslâ sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım…
-Boğamazsın ki !
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu…
İrticâın şu sizin lehçede ma’nâsı bu mu
der Üstadımız.
Küfrü marifet sayan zavallılar, aslında kendi geçmişlerine sövdüklerinin farkında bile değiller. Çapanoğlu adını Çirkin kelimeler içerisine karıştırarak ne kazanmışlar, ya da kaç kişiyi inandırmışlar "musibet"in karşılığının çapanoğlu olduğuna. bu millet Çapanoğlunuda bilir Agoplarıda.Altın her zaman altındır. lekeleyemezsiniz.
Mehlika Filiz Ulusoy
24.02.2012 13:48:00
Abdülkadir Bey,
Annem, Çapanoğlu beylerinin enfiye çekmesi nedeniyle abdest aldıkları suyun sarımsı olduğunu söylemişti. Enfiye, 18. yüzyılda dünyada pek rağbet gören tütünün toz haline getirilmiş şekli olup, bu toz burundan çekilirmiş. Özellikle, tütün yasağı sırasında İstanbul'da kullanımı artmış. Çocukluğumdan beri aile içinde renksiz çaya ya da duru çorbaya "Çapanoğlu'nun abdest suyu gibi olmuş" denirdi. Bu konuda bir diğer yorum da budur. Herkesin tütün denilen zehirden uzak durmasını dilerim.
Annem, "Her taşın altından Çapanoğlu çıkar" söylemini de Süleyman Bey döneminde Çapanoğlu'nun Anadolu'nun en güçlü ayanı olmasından kaynaklandığını söylemiştir. Bu söylem "Sonuçta Çapanoğlu'nun dediği olur" anlamında kullanılırmış.
Selamlar
BOZOKLU BOZKURT
24.02.2012 11:06:00
Sayın Abdulkadir Çapanoğlu.Yazınızı okuyunca Türk dil kurumunun sitesine girip baktım ve sayın Osman Karaca'nın yazısında bahsettiği anlamları esefle müşahede ettim.Duyarlılığı için kendisini kutluyorum.Sizin ileri sürdüğünüz mazeretiniz ile ilgili yorum yapmak benim haddim değil.Çapanoğlu ailesinin terbiye ve asaletini kimse sorgulayamaz.Ben şahsım adına derimki bizler yozgatlı gençler,yani Çapanoğullarının torunları uyumuşuz veya uyutulmuşuz.Çapanoğlu deyimlerinin düzeltilmesi ve tarihimizdeki eski itibarı ile anılması için her türlü desteği vermeye hazırız.Saygı ve hürmetlerimle.
Celalettin Çapanoğlu
24.02.2012 07:54:00
Değerli Kuzenim Abdulkadir Çapanoğlu, Türk Dil Kurumun bu ayıbını dile getirmeniz ve hemşehrilerimize açıklamanızı kutlarım. Değerli Kuzenim Abdulkadir; Çapanoğlular Aile Sitemizin açılış toplantısında bu hususu özellikle dile getirmeni rica edeceğim, umarım bada çok basın bunu yazar ve Türk Dil Kurumu da düzeltir. Kalemine sağlık... Ayrıca değerli Yazar Sayın Osman Karaca Beyin Yozgat Hakimiyet Gazetesinde 21 Şubat 2011 tarihindeki yasısı için de teşekkür ederim. Selamlar.... Celalettin Çapanoğlu
Sibel Manacioglu Oktay
23.02.2012 15:57:00
Degerli yazar,
Tarihi bilgileriniz bizler icin cok degerli...Gercekten herkesin hergun kullandigi bu deyimlerin gercek manalarini ve de nereden kaynaklandigini sayenizde ogreniyoruz.
Sayin Osman Karaca'nin da bahsettigi hususla ilgili olarak TDK ya bir basvuru yapilmasi uygun olabilir.Ayrica Yozgat'in ve kurucularinin dogru taninip bilinmesinde de fayda vardir.
Osmana Karaca
24.02.2012 19:03:00SUSMAK ONAYLAMAK DEĞİLDİR,
Merhum Mehmet Akif Ersoy ne güzelde anlatmış.
Zulmü alkışlayamam, zâlimi aslâ sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım…
-Boğamazsın ki !
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu…
İrticâın şu sizin lehçede ma’nâsı bu mu
der Üstadımız.
Küfrü marifet sayan zavallılar, aslında kendi geçmişlerine sövdüklerinin farkında bile değiller. Çapanoğlu adını Çirkin kelimeler içerisine karıştırarak ne kazanmışlar, ya da kaç kişiyi inandırmışlar "musibet"in karşılığının çapanoğlu olduğuna. bu millet Çapanoğlunuda bilir Agoplarıda.Altın her zaman altındır. lekeleyemezsiniz.
Mehlika Filiz Ulusoy
24.02.2012 13:48:00Abdülkadir Bey,
Annem, Çapanoğlu beylerinin enfiye çekmesi nedeniyle abdest aldıkları suyun sarımsı olduğunu söylemişti. Enfiye, 18. yüzyılda dünyada pek rağbet gören tütünün toz haline getirilmiş şekli olup, bu toz burundan çekilirmiş. Özellikle, tütün yasağı sırasında İstanbul'da kullanımı artmış. Çocukluğumdan beri aile içinde renksiz çaya ya da duru çorbaya "Çapanoğlu'nun abdest suyu gibi olmuş" denirdi. Bu konuda bir diğer yorum da budur. Herkesin tütün denilen zehirden uzak durmasını dilerim.
Annem, "Her taşın altından Çapanoğlu çıkar" söylemini de Süleyman Bey döneminde Çapanoğlu'nun Anadolu'nun en güçlü ayanı olmasından kaynaklandığını söylemiştir. Bu söylem "Sonuçta Çapanoğlu'nun dediği olur" anlamında kullanılırmış.
Selamlar
BOZOKLU BOZKURT
24.02.2012 11:06:00Sayın Abdulkadir Çapanoğlu.Yazınızı okuyunca Türk dil kurumunun sitesine girip baktım ve sayın Osman Karaca'nın yazısında bahsettiği anlamları esefle müşahede ettim.Duyarlılığı için kendisini kutluyorum.Sizin ileri sürdüğünüz mazeretiniz ile ilgili yorum yapmak benim haddim değil.Çapanoğlu ailesinin terbiye ve asaletini kimse sorgulayamaz.Ben şahsım adına derimki bizler yozgatlı gençler,yani Çapanoğullarının torunları uyumuşuz veya uyutulmuşuz.Çapanoğlu deyimlerinin düzeltilmesi ve tarihimizdeki eski itibarı ile anılması için her türlü desteği vermeye hazırız.Saygı ve hürmetlerimle.
Celalettin Çapanoğlu
24.02.2012 07:54:00Değerli Kuzenim Abdulkadir Çapanoğlu, Türk Dil Kurumun bu ayıbını dile getirmeniz ve hemşehrilerimize açıklamanızı kutlarım. Değerli Kuzenim Abdulkadir; Çapanoğlular Aile Sitemizin açılış toplantısında bu hususu özellikle dile getirmeni rica edeceğim, umarım bada çok basın bunu yazar ve Türk Dil Kurumu da düzeltir. Kalemine sağlık... Ayrıca değerli Yazar Sayın Osman Karaca Beyin Yozgat Hakimiyet Gazetesinde 21 Şubat 2011 tarihindeki yasısı için de teşekkür ederim. Selamlar.... Celalettin Çapanoğlu
Sibel Manacioglu Oktay
23.02.2012 15:57:00Degerli yazar,
Tarihi bilgileriniz bizler icin cok degerli...Gercekten herkesin hergun kullandigi bu deyimlerin gercek manalarini ve de nereden kaynaklandigini sayenizde ogreniyoruz.
Sayin Osman Karaca'nin da bahsettigi hususla ilgili olarak TDK ya bir basvuru yapilmasi uygun olabilir.Ayrica Yozgat'in ve kurucularinin dogru taninip bilinmesinde de fayda vardir.
Tesekkurler.