A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

PROF. AHMET CAFEROĞLU VE YOZGAT MENKIBELERİ

Değerli okurlar, bugün 24 Kasım, çocukluğumuzda değerini bilemediğimiz öğretmenlerimizin günü. İnternet ortamında bir araştırma yaparken Rahmetli Prof. Ahmet Caferoğlu’nun Yozgat Menkıbeleri isimli bir yayınına rastladım. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yeni Türk Filolojisi Kürsü Profesör olan Dr.   Ahmet Caferoğlu (17 Nisan 1899, Azerbaycan Gence doğumludur.  (Ö.6 Ocak 1975, İstanbul), Türk dilbilimci. Türkçenin temel yapıtları, etimolojisi, Türk lehçeleri ve Anadolu ağızları üzerine çalışmalar yapmıştır. Türkiye'deki ilk ağız araştırıcısı ve dil tarihçisi unvanına sahip bilim adamıdır.

Dedem Cennetmekan Muhlis Çapanoğlu’ndan oğlu babam Muammer Çapanoğlu’na ondan da bana intikal eden ve ailemizin diğer fertleri tarafından aile soy ağacı olarak bilinen, içi dışı ve hatta sayfa ayıracı (mikleb) bile altın varaklı süslemeli deri olan ve Arap harfleri ile yazılmış bir defter vardı. Bu defterin sayfaları aharlı kâğıt denilen ve nemli bez ile silinip yeniden kullanılacak özel bir kâğıt idi. İçinde hattatların daire şeklinde yazdıkları besleme istifleri gibi yazılar vardı ki bunlarda gerçekten bir hattat tarafından yazılmış kadar güzeldiler.

Çok sevdiği ve çok başarılı bir öğrencisi aracılığı ile müşerref olduğum değerli hocama bu defterin içinde ne yazdığını öğrenmek istediğimi arz etmiştim.  Biraz inceledikten sonra “bu önemli bir vesika bir süre bende kalabilir mi” diye sormuş ben de olumlu cevap vermiştim.

Bir süre sonra aracı olan arkadaşım kendi el yazısı ile hazırladığı defter içinin muhteviyatını bana iletmişti. Hocamız defter içindeki eski Türkçe yazıları okuyup Türkçeye çevirirken o da sırası ile ve özenle not almıştı. Bu kıymetli defter, tarihçilerin sikkesiz bir hükümdar diye bahsettikleri, Sultan III. Selim ve Sulan II. Mahmut’un “Ayn-ül ayan” (Ayanların gözdesi) diye şereflendikleri dedemiz Süleyman Bey’in, zamanın Hukuk ve din ulemaları, şairleri vb. tarafından yazılmış hukuki ve dini konuları ihtiva eden el yazması eserleri kendi el yazsısı ile kaydettiği Yozgat Demirli Medrese kütüphanesindeki 580 adet el yazması kitapların listesiydi.

Prof. Ahmet Caferoğlu Hocamıza her daim rahmet dilerken minnet duygularımı da ifade etmeyi borç bilirim.

Değerli hocamın Yozgat Menkıbeleri isimli yayınında birçok menkıbenin yanı sıra Hafız Nuri Menkıbesi diye bir menkıbe var. 

Menkıbe şu şekilde; “Eskiden Yozgat’ta Hafız Nuri adında bir adam varmış. Vaktini yalnızca kendini adadığı camide geçiren Hafız Nuri Efendi, bir gece yatsı namazından sonra, caminin bir köşesine çekilmiş ve Kur’an okumaya başlamış. İşte bu sırada caminin kapısından nurani yüzlü bir ihtiyar belirmiş. Bunun karşısında şaşıran Hafız Nuri, hemen yerinden kalkmış ve gelen ihtiyara doğru koşup ‘Hoş geldiniz ya Çapanoğlu Mustafa Efendi’ diyebilmiş. Nurani yüzlü ihtiyar elini kaldırmış ve “Ya Hafız, neden bana zalim dersin, benim zulüm yaptığımı nerden bilirsin?” demiş ve uçmuş gitmiş.”

Menkıbe böyle. Çapanoğlu Mustafa Efendi kim derseniz. Elbette Mustafa Paşa’dır. Mustafa Paşa neden böyle demiş? 1768 de “Mutasarrıf” olan Çapanoğlu Mustafa Bey, pederi Ahmet Paşa hayatta iken de “Bozok Sancağı mütesellimi” idi. Mustafa Bey 1768-

1774 Osmanlı-Rus savaşında Babıali’ye sadakatten ayrılmadı. Bu durum Babıali’nin Çapanoğulları ailesine karşı teveccühüne yol açtı ve 1769-1770 yıllarında “Sivas mütesellimliğine” Mustafa Bey’in kardeşi Selim Bey getirildi. 1771’de ise bu “mütesellimlik” bölgede asayişi sağlaması şartıyla Mustafa Bey’e verildi. 1772 yılında da “Bozok sancağı mutasarrıfı” ve “Yeni İl has voyvodası” yapıldı. Rusya ve Avusturya ile yapılan savaşlarda (1768-1774) “askeri idareye muktedir ve cesur olmasından” dolayı Padişah III.Mustafa, methiyeler düzdüğü şu fermanla kendisini “Başbuğ” olarak orduya davet etti. “Bozok Voyvodası Çapanoğlu Mustafa Bey ziyade mecdühuya (şan ve şeref sahibi kişiye) hükümki; sen ki muamileysin (önde gelen bir kişisin) sen zatinde yarar ve nâm-dâr ve imâl-i askerde ve şecaat ve bahadırlığa dair umurda mukdim (gayretkar) ve kâr-küzar (becerikli)olduğunu sem’ihumayunumareside ve Moskof keferesinin üzerine tertip olunan sefer-i hümayunum da senin gibi bahadır kimesnelerin şânları terfi olunarak asker başbuğluklarında istihdam olunmak lazım ve lâbudolmağla sen dahi bazı suvari askerler üzerine başbuğ nasb olunman içün bir kadem akdem salt ve sebükvarorduy-ı humayunuma gelmen fermanım olmağlın… (Evail-i Safer sene 1149 Mühimme defteri 142 s.98).

……………………….

Mustafa Bey, Yozgat’a şehrin her yanından görülebilen bir cami (Çapanoğlu Büyük Camii 1779), türbe ve şadırvan yaptırmış, vakfına da 15 yaşında ve Kapucubaşı rütbesindeki oğlu Ali Rıza Bey’i mütevelli yapmıştır (28 Aralık 1780). Mustafa Paşa’da babası Ahmet Paşa gibi sert mizaçlı bir insandı.

Bâbıâli, Canikli Hacı Ali Paşa ve oğlu Battal Hüseyin Bey’in cezalandırılması görevini Mustafa Bey’e verdi. Çapanoğlu Mustafa Bey’in kuvvetleri karşısında duramayan Canikli Hacı Ali Paşa ve oğlu Battal Hüseyin Bey Kırım’a kaçtılar. Bunun üzerine Sultan III. Selim Çapanzade Mustafa Bey’e bölgede asayişi sağlama görevi verdi.

Ancak Sivas Valisi İzzet Mehmed Paşa’nın, Canik ve çevresinde Çapanoğulları lehine bozulan dengeyi tekrar istikrarlı bir duruma sokmak için 20 Şubat 1781’de ikinci defa sadarete getirilmesinden sonra aynı yılın Eylül ayında Canikliler affedilir. Böylece Caniklilerle, Çapanoğulları yeniden komşu oldular. İki aile arasında gizliden de olsa geçimsizlik ve düşmanlık tekrar başladı. Ancak bu defa Canikli Hacı Ali Paşa daha temkinli davrandı. Önce rakibinin kölelerinden bazılarını elde etti. Mutafa Paşa sarayda yapılan bir hırsızlık olayına çok kızmış ve bu hırsızı bulun diye kesin emir vermişti.  Şehir dışında yaptırdığı metrislerde (siperlerde) sık sık askerlerine bizzat atış talimleri yaptırırdı. Bu talimlerden birisinde hırsızlık yapan ve hırsızlığının ortaya çıkmasından korkan bir kölenin “hepimizi öldürtecek” yalanı ile kandırdığı hainler tarafından yaylım ateşine tutularak öldürüldü (1782 Nisan). Mustafa Paşa’nın kabri de Yozgat Çapanoğlu Büyük Camii türbesi içindedir.

 Hafız Nuri menkıbesinde ki zalim ve zulüm yakınması sanırım bu olayın halk arasında kulaktan kulağa aktarılan hikayelerin sonucudur.

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ