Önceki yazımda YOZGAT SAAT KULESİ VE ÇAPANOĞLU BÜYÜK CAMİİ HAMİDİYE SAATLİ ÇEŞMESİni konu etmiş duyarsızlıklarından dolayı ilgililere ve Yozgat halkına da sitemlerimi iletmiştim.
Türk Tarih Kurumu ve Türkiye Bilimler Akademisi şeref üyesi olan ve son olarak da 2019 Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri kapsamında sosyal bilimler alanında ödüle layık görülüp ödülünü bizzat Cumhurbaşkanımızın elinden alan hemşerimiz değerli bilim insanı Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak Hocam da bu yazımla ilgili olarak bana aşağıdaki emaili göndermek lütfunda bulundu.
Yaşar Ocak Hocam, beğendiği yazılarıma yoğun temposu içinde zaman ayırıp yorumlar göndererek beni motive eder, yüreklendirir. Ama bu emaili diğerlerinden çok farklıydı. Çünkü sitemlerimde ne kadar haklı olduğum Yozgatlı bir bilim insanı tarafından tasvip görmüştü. Değerli Hocamın mektubunu virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşıyorum.
Sayın Çapanoğlu,
Yozgat'ın elde kalan üç beş tarihî eserinin korunması için yazılarınızla nice zamandır çırpınıp duruyorsunuz. Kırk yıl önce vefasız ve beni ciddiye almadıkları için görevlerini yerine getirmeyen bazı hemşehri katılımcı "akademisyenlerimiz" sayesinde- talihsiz Yozgat Tarihi projeme başladığımdan beri zaman zaman ben de çırpınıp durdum.
Merhum Yılmaz Göksoy da çok çırpındı. Mekânı cennet olsun.
Aziz Çapanoğlu,
Yozgat'ın tarihinin katili önce güzelim konaklarını apartman "sâbısı"(*) olmak maksadıyla bizzat kendisi kundaklayıp yakan yıkan tarih ve çevre bilincinden yoksun, rant peşinde koşan, o konakların yerine ucube beton yığınlarını diken sözüm ona "şehirli" takımından Yozgatlının bizzat kendisidir.
İkinci sıradaki katiller, aslında kendi siyasi ikballeri uğruna, görünürde Yozgat'ı sözüm ona "imar etmek için" tarihi çarşı ve binalarını yıkan bizzat bazı belediye başkanlarıdır.
Üçüncü sıradaki katiller, köyünden çıkıp Almanya'da çalışıp para biriktirerek bazı konakları satın alan, yıktırıp "apartman sâbısı" olan köylü vatandaşlarımızdır.
Ama tarihî çevrenin asıl katilleri birkaçı müstesna, sözüm ona Yozgatlı, ne oldum delisi, seçilene kadar millete yağ çeken, seçildikten sonra Olimpos'a çıkıp kendini "tanrı" zanneden kibirli, tarih bilinci yoksunu, "okumuş cahil", kültürsüz bazı milletvekillerimizdir.
Yozgat'ta doğdum, büyüdüm, yaşadım,74 yaşındayım ve bunları bizzat gördüm, yaşadım, iyi bilirim. İçimi acıttınız. O güzelim Büyük Cami ve mahalle camilerinin hazinelerindeki, kitabelerinde Yozgat'ın tarihini ve kültürünü haykıran, muhteşem mezar taşları ya asit yağmuru ya da ihmaller yüzünden heba olup gitti.
Ya sökülüp atıldı, ya da kırılıp tahrip edildi. Bir kısmını merhum Şeyhzade Ahmet Bey kaldırtıp korumak maksadıyla evinin bahçesine taşıtmış. Harf inkılabı üzerine, yukarıdan bir emir gelmediği halde, inkılaba şirin görünmek isteyen o zamanki belediye başkanları tarafından eski binaların -bu arada Şadırvan'ın o sözünü ettiğiniz kitabesi dâhil olmak üzere- lise binasının, askerlik şubesinin ve daha nicelerinin kitabeleri -yurt çapında olduğu gibi- ya kazındı, ya da müdahale üzerine betonla sıvanıp ancak kurtarılabildi.
Tekrar ediyorum, yukarıdan emir gelmediği halde, sırf "hapsedilirim" korkusuyla halk tarafından yazma basma birçok eski kitap ya yakıldı, ya da kuyulara atıldı vs. Bu hikâye ise uzun ve hüzün vericidir.
Selam ve saygılar.
Yaşar Ocak Hocam doğma büyüme Yozgatlı olduğu için bu mevzuları elbette benden daha iyi bilir. Değerli Hocamın yukarda bahsettiği ve bizzat yaşadığı Yozgatın tarihini yazma olayını ben de birkaç ağızdan ve özellikle Cennetmekân Yılmaz Göksoy hocamdan teferruatıyla dinlemiştim. Yolum düştüğünde Cağaloğlundaki kültür Bakanlığı kitapevine uğrarım. Orada raflarda bütün illerin hatta ilçelerin tarihlerini anlatan kitaplar görür, Yozgatın neden yok diye üzülürüm. Gazetemizin sahibi Sayın Osman Hakan Kiracı da Bozok Üniversitesinin önceki rektörü Sayın Prof. Dr. Salih Karacabeyden Yozgatın tarihinin üniversitedeki akademisyenler tarafından hazırlanıp yayımını önermiş ama gerçekleştirilememişti. Şimdi de yeni rektörümüz benim de teşerrüf ettiğim Sayın Prof. Dr. Ahmet Karadağdan Üniversitenin değerli tarih hocalarından bu konuda bir çalışma yapması önerisinde bulunmuş.Umutla bekliyoruz.
Değerli okurlar, hemşerisi olmaktan gurur duyduğum saygıdeğer hocamı İnternette malum arama motoru Googleda sordum. Kitapları, aldığı ödüller vs. hakkında sayfalar dolusu bilgiler var. Ama öğrencileri o kadar övgü dolu yazılar yazmışlar ki onları yazıma eklemeyi çok isterdim. Ancak değerli hocamın buna izin vermeyeceğini bildiğimden üzülerek ekleyemedim.
Değerli Hocama sağlıklı uzun bir ömür diliyorum. / Abdulkadir ÇAPANOĞLU
(*) sâbısı: Yozgat ağzı ile sahibi.
04.01.2020
OKUR YORUMLARI
HÜSNÜ AYDOĞDU
07.01.2020 20:35:00
Sayın Çapanoğlu,
Son yazınızı okudum ancak sınav haftası nedeniyle bir yorum yazamadım. Aslında bu daha doğru oldu çünkü ben bu eserlere göre oldukça genç kalıyorum ve yalnızca yaz aylarında Yozgat merkezine uğradığımda görebiliyorum. Bence Ahmet Yaşar hoca güzel bir yanıt yollamış. Özellikle, Yozgat tarihinin cumhuriyetle değişen dönemine tanıklık etmiş ve tanıklık edenleri de yakından tanıyan birisidir. En anlamlı yorumları yine Yozgat'ın bu değerli insanları yapmış bulunuyor.
Bu tip yazılarınızın her zaman Yozgat'ı ve tarihi seven insanlarda karşılık bulacağına emin olun.
OSMAN KARACA
06.01.2020 00:07:00
O tarih ve kültür katliamı tüm hızıyla günümüzde de devam ediyor. Sözde restorasyon adı altında Yozgat lisesini "sarı boya" ile süslediler. Çapanoğlu Camindeki hatlar ve desenler aslına uygun olarak yapılmamıştır. Cami kubbesindeki kurşun levhalar sökülerek, yerine saç konulmuştur. Bir zamanlar sokakları bile kültür hazinesi olan, Arnavut kaldırımlar üzerine asfalt dökülerek su taşkınlarına sebep olmakta. Saat kulesinin çanı 2010 yılından beri bilerek ve isteyerek susturulmuştur. Neymiş Efendim; Vilayetimize dışarından gelenler "burada kilise mi var" diye soruyorlarmış.
Safwan (Rocky) Termanini
05.01.2020 09:07:00
Bravo Abdulkadir Makale çok iyiydi..Mashallah
Zafer Termanini
05.01.2020 09:06:00
Abdulkadir,
Thank you Very Much.
Dr. Zafer
HILMİ BÜLENT PAYASLIOĞLU
05.01.2020 09:03:00
Sevgil Abdulkadir Kardeşim,
Yazılarını zevkle okuyorum.
Tarihi dokuyu ortadan kaldırma savaşının cengaverlerini Sayın Yaşar Ocak çok güzel tarif etmiş. İşte bu tarihi okumayanların, okuyup da hiç birşey anlamayanların, ders çıkartamayanların ve de hiç bilmeyenlerin gözlerimizin önünde taammüden tarihi dokuyu öldürmeleridir. Diğer bir deyişle tarihi bilmeden evrildiğini sanan güruhun işidir bu.
1987-90 yıllarında Romada Ekonomi ve Ticaret Başmüşaviri görevindeyken İstanbul Ticaret Odasından bir teleks geldi. Aynen Roma metropolü içinde bulunan mezarlıkların şehir dışına taşındı mı; bunun için ne gibi idari ve yasal girişimlerde bulunuldu? diyorlardı. Amaç, yazının içinde adeta haykırıyordu. İstanbula soluk veren, bir tarihin yazılı olduğu Fatih, Karacaahmet, Feriköy gibi yüzlerce mezarlığı kaldırıp yerine abuk subuk mimari üslupla hazırlanmış binaları dikecekler.
Hemen birçok resmî ve özel kurumlar ve Roma Üniversitesi tarih kürsüsünden aldığım bilgileri derleyip İTO ya yanıtımı verdim. Roma tarihinde Böyle bir girişim olmamıştır. Ancak Napolyon Romayı işgal ettiğinde mezarlıklardaki ferforjeleri eritip silah yapmaya teşebbüs ettiğinde, tüm Roma Halkı Biz tarihimize ihanet etmeyiz diyorlar ve haftalarca mezarlılarda nöbet tutuyorlar. Bu arada zamanın meşhur bir şairi (ismini unuttum) Napolyona hakaret yağdıran bir şiri yazıp ona gönderiyor Napolyon da bu girişimden vazgeçiyor.
Bu şiiri de budum ve sekreterime Türkçeye tercüme ettiridim ve içeriğine bağlı kalarak Türkçe Şiir olarak İTOya gönderdim. Birdaha arayıp sormadılar.
İşte sana tarihe milletçe nasıl sahip çıkılır, tarihi doku nasıl korunurun hikayesi.
2020 de sağlık ve mutluluk dileklerimle...
H. Bülent PAYASLIOĞLU
HBP DANIŞMANLIK
HBP CONSULTING
kadir ahmet danıska
04.01.2020 23:29:00
sayın hocamız Ahmet Yaşar Ocakın bilim adamı bakışı ve yalınlığı ile çok net ,açık olarak ortaya koyduğu gerçekler anlamak isteyenlere.Senelerdir verdiği şavaşın yorgunluğu satır aralarında okunmakta.sayın hocamız ve siz sayın Çapanoğlu lüften savaşmaktan vazgeçmeyiniz bizlere ışık olunuz,sagılarımla
HÜSNÜ AYDOĞDU
07.01.2020 20:35:00Sayın Çapanoğlu,
Son yazınızı okudum ancak sınav haftası nedeniyle bir yorum yazamadım. Aslında bu daha doğru oldu çünkü ben bu eserlere göre oldukça genç kalıyorum ve yalnızca yaz aylarında Yozgat merkezine uğradığımda görebiliyorum. Bence Ahmet Yaşar hoca güzel bir yanıt yollamış. Özellikle, Yozgat tarihinin cumhuriyetle değişen dönemine tanıklık etmiş ve tanıklık edenleri de yakından tanıyan birisidir. En anlamlı yorumları yine Yozgat'ın bu değerli insanları yapmış bulunuyor.
Bu tip yazılarınızın her zaman Yozgat'ı ve tarihi seven insanlarda karşılık bulacağına emin olun.
OSMAN KARACA
06.01.2020 00:07:00O tarih ve kültür katliamı tüm hızıyla günümüzde de devam ediyor. Sözde restorasyon adı altında Yozgat lisesini "sarı boya" ile süslediler. Çapanoğlu Camindeki hatlar ve desenler aslına uygun olarak yapılmamıştır. Cami kubbesindeki kurşun levhalar sökülerek, yerine saç konulmuştur. Bir zamanlar sokakları bile kültür hazinesi olan, Arnavut kaldırımlar üzerine asfalt dökülerek su taşkınlarına sebep olmakta. Saat kulesinin çanı 2010 yılından beri bilerek ve isteyerek susturulmuştur. Neymiş Efendim; Vilayetimize dışarından gelenler "burada kilise mi var" diye soruyorlarmış.
Safwan (Rocky) Termanini
05.01.2020 09:07:00Bravo Abdulkadir Makale çok iyiydi..Mashallah
Zafer Termanini
05.01.2020 09:06:00Abdulkadir,
Thank you Very Much.
Dr. Zafer
HILMİ BÜLENT PAYASLIOĞLU
05.01.2020 09:03:00Sevgil Abdulkadir Kardeşim,
Yazılarını zevkle okuyorum.
Tarihi dokuyu ortadan kaldırma savaşının cengaverlerini Sayın Yaşar Ocak çok güzel tarif etmiş. İşte bu tarihi okumayanların, okuyup da hiç birşey anlamayanların, ders çıkartamayanların ve de hiç bilmeyenlerin gözlerimizin önünde taammüden tarihi dokuyu öldürmeleridir. Diğer bir deyişle tarihi bilmeden evrildiğini sanan güruhun işidir bu.
1987-90 yıllarında Romada Ekonomi ve Ticaret Başmüşaviri görevindeyken İstanbul Ticaret Odasından bir teleks geldi. Aynen Roma metropolü içinde bulunan mezarlıkların şehir dışına taşındı mı; bunun için ne gibi idari ve yasal girişimlerde bulunuldu? diyorlardı. Amaç, yazının içinde adeta haykırıyordu. İstanbula soluk veren, bir tarihin yazılı olduğu Fatih, Karacaahmet, Feriköy gibi yüzlerce mezarlığı kaldırıp yerine abuk subuk mimari üslupla hazırlanmış binaları dikecekler.
Hemen birçok resmî ve özel kurumlar ve Roma Üniversitesi tarih kürsüsünden aldığım bilgileri derleyip İTO ya yanıtımı verdim. Roma tarihinde Böyle bir girişim olmamıştır. Ancak Napolyon Romayı işgal ettiğinde mezarlıklardaki ferforjeleri eritip silah yapmaya teşebbüs ettiğinde, tüm Roma Halkı Biz tarihimize ihanet etmeyiz diyorlar ve haftalarca mezarlılarda nöbet tutuyorlar. Bu arada zamanın meşhur bir şairi (ismini unuttum) Napolyona hakaret yağdıran bir şiri yazıp ona gönderiyor Napolyon da bu girişimden vazgeçiyor.
Bu şiiri de budum ve sekreterime Türkçeye tercüme ettiridim ve içeriğine bağlı kalarak Türkçe Şiir olarak İTOya gönderdim. Birdaha arayıp sormadılar.
İşte sana tarihe milletçe nasıl sahip çıkılır, tarihi doku nasıl korunurun hikayesi.
2020 de sağlık ve mutluluk dileklerimle...
H. Bülent PAYASLIOĞLU
HBP DANIŞMANLIK
HBP CONSULTING
kadir ahmet danıska
04.01.2020 23:29:00sayın hocamız Ahmet Yaşar Ocakın bilim adamı bakışı ve yalınlığı ile çok net ,açık olarak ortaya koyduğu gerçekler anlamak isteyenlere.Senelerdir verdiği şavaşın yorgunluğu satır aralarında okunmakta.sayın hocamız ve siz sayın Çapanoğlu lüften savaşmaktan vazgeçmeyiniz bizlere ışık olunuz,sagılarımla