İkiz torunlarım 4+4+4 diye tarif edilen ucube sistem gereği bu yıl daha 5,5 yaşında iken ilkokula başladılar. Kayıt sırasında psikolojinin pe’sinden haberi olmayan kerameti kendinden menkul öğretmenlerin biz kardeşleri ayrı sınıflara kayıt yapıyoruz doğrusu budur ısrarına şiddetle karşı çıkarak ikisinin aynı sınıfa kayıtlarını yaptırdım. Kardeşimle aramızda bir yaş fark vardı ben bir sınıf ondan önde idim ama lise birinci sınıfta bir yıl kaybedince birlikte aynı sınıfta okumaya başladık. İki kardeşin aynı sınıfta okuması hem bizim için hem de ailemiz için daha yararlı oldu. Yani biz bunu yaşayarak öğrenmiştik. Torunlarıma ve diğer çocuklara ev ödevi verilmiş. Kutulardan robot yapılacakmış. Annesi, babası ve biz oradan buradan karton kutu topladık. Robotun gövdesi için ayakkabı kutuları diğer aksamı içinde daha küçük kutular ile iki çocuğa iki robot yapıldı. Ne çocuklara ne eğitime ne de okula hiçbir faydası olmayan bu çalışmanın ne maksatla yapıldığını öğretmenlerine sorduk. Çocuklar evde aileleri ile birlikte daha çok vakit geçirsinler diye müfredatta var dediler. İşten yorgun gelen anne, babalar ancak çocuklarının dersleri ile ilgilenebiliyorlar. Bu saçmalığı protesto için yapmasan çocukların okulda arkadaşlarının içindeki durumlarını düşünüyorsun. Yapsan bu kadar emek bu kadar zahmet neye yarayacak. Düşündüm bunu müfredata koyan kişi veya kişiler ve öğretmenler acaba ömürlerinde bir robot’u yakından inceleyip izlemişler mi? Nelere robot dendiğini biliyorlar mı? Robot deyince akıllarına sadece insan benzeri robotlar mı geliyor. Mutfakta hanımların yardımcısı robottan tutunda fabrikalarda bilhassa otomotiv sanayindeki robotlardan, insan sağlığına zararlı işlerde kullanılan robotlardan silah sanayinde ve savaşlarda kullanılan robotlardan haberleri bilgileri var mı? Bilmediklerinden çok eminim. Kutu robotlar yapıldı, yapılmasına ama daha evde iken kazara yere düştüklerinde bir yerleri kopuyor yeniden yapıştırmaya çalışıyoruz. Şimdi bu çocuklar bu robotları sağ salim okula götüremeyecekler. Ya anneler ya babalar İstanbul gibi büyük bir metropol de on paralık bir iş için, işi gücü bırakıp ellerinde kendi imalatları bu robotları bir kazaya uğramadan özenle okula götürmeye, öğretmene teslim etmeye çalışacaklar. Bu kadar zaman ve emek sarf edilen sınıfta kaç öğrenci varsa o kadar “çok affedersiniz” moktan bir robot bir kaç saat sonra çöpe atılacak. Bizim zamanımızda da ilkokulda elişi dersimiz vardı. Bize bir parça kumaşa düğme dikmeyi, ilik açmayı, yama yapmayı, içine yumurta şeklinde taş koyarak çoraplarımızın deliklerini dikmeyi vs. gibi şeyler öğretmişlerdi. Ortaokulda da yine elişi dersimiz vardı. Orada da pazar filesi örmeyi, bıçak, makas, balta bilemeyi, ebru resim yapmayı, çakı ile kurşun kalemimizi kalemtıraş gibi düzgün açmayı, dergi ve kitaplarımızı cilt yapmayı vs. öğretmişlerdi. Yani hayatta lazım olacak beceriler kazanmıştık. Milli olmayan eğitim sistemimiz bakalım daha ne anlamsız işler ve dini hurafeler ile çocuklarımızı muasır medeniyet seviyesine ulaşmaktan geri koyacak. Ders alınacak bir alıntı ile bitireyim. Dönemin Başbakanı Turgut Özal zamanında gerçekleşmiş bir olay şöyle anlatılır; Japon eğitim uzmanları gelmiş ve ülkemizin eğitim sistemini incelemiş. Özal’ın bürokratlarının da hazır bulunduğu bir ortamda raporlarını sunmuş ve sonuç olarak şunu söylemişlerdi; “Sizin eğitim sisteminizde milli ruh yok!” Turgut Özal’ın “Nasıl?” sorusu üzerine şunu anlatmışlardı; “Biz Japonya’da okula başlayacak çocuklarımıza milli ruh şoklaması yaparız. Onları önce toplu halde hızlı trenlere bindirir, dev fabrikalarımızı, teknoloji merkezlerimizi gezdirir ülkemizin gücünü gösteririz. Sonra da bu yavrularımızı alır Hiroşima ve Nagazagi’ye götürür, orada atom bombası atılan ve yıllardır ot dahi bitmeyen alanları gösterir deriz ki; Eğer siz çalışmaz, bilinçlenmez ve az önce gördüğünüz teknolojiye sahip olmak için çalışmazsanız sonunuz böyle olur.” Bürokratlardan biri atılır, “Ama bizim Hiroşima’mız yok ki!” Japon uzmanın cevabı tokat gibidir “Sizin Çanakkale’niz on Hiroşima eder!”
29.04.2013
29.04.2013
OKUR YORUMLARI
Celalettin Çapanoğlu
03.05.2013 23:51:00
Değerli Kuzenim Abdulkadir,
Konuyu o kadar güzel dile getirmişsinki. Yazını Milli Eğitim Müdürlerinin ve ders müfredatini yapan zatların okumasını tavsiye ederim.
Çok lüzümsuz ev ödevleri verilmektedir. Ben buna geçen hafta komşumla yaptığım sohbette şahit oldum. Çocuk 13 yaşında ve haziran ayında yapılacak imtihan, onun tahsil yaşamını değiştirecek. İmtihana hazırlanması gereken bu aylarda , ev ödevi olarak 25-26 sahifeyi içine alan bir konunun internetten renki olarak indirilmesi ve ciltlenmesi bildirilmiş. Herkesin evinde renkli yazıcı olmadığını düşünürsek, bu çocuk veya aile renkli fotokopi yaptırmak mecburiyetinde kalacak, buda ayrı bir maddi külfet.. Evinde yazıcı varsa, kartuşların ne kadar pahalı olduğu malüm. Buna ilaveten ciltleme masrafları ve talebenin kaybedeceği zaman da cabası. İmtihana hazırlanma telaşı ve heyecanı içinde olan talebe bu işler için zaman ayıramayacağından yine anne baba yapacak.
Değerli Kuzenim, luzumsuz müfredatları ne kadar güzel dile getirmişsin…Anne ve babanın evde çocuklarla ilgilenmesi için elbette daha güzel meşguliyetler vardır. Ebeveyinlere ve çocuklara sevgiyi öğretecek, çocukların zeka seviyelerini artıracak ve en önemlisi okuldan ve işten yorgun gelen her iki tarafı dinlendirecek uygulamalar yapılmalı.
Böyle güzel konulara dile getirdiğin için seni kutlarım… Kalemine sağlık değerli Kuzenim.
Mehmet Celalettin Çapanoğlu
Kadir Ahmet Danıska
30.04.2013 18:25:00
Gerçekten ilkokul çağında çocuğu olanların yaşadığı bir sıkıntı.Yorgun argın eve gelince çocukların dersleri ile mi yoksa böyle gereksiz şeylerle mi ugraşacağız bilemiyoruz.Çocuklar yapamadığı için biz veliler yapıyoruz ve çocuklarla geçirilecek zamanımızı da çalıyor.
Evet, yetişen nesillerde milli ruh yok çünkü Milli değerlerine bağlı bir nesilistemiyorlar. İstedikleri sadece biat eden bir nesil ki bizler(en azından ben ve ailem)çocuklarımızı sorup sorgulayan, yenilikçi,özgüveni yüksek bireyler olarak yetiştirmeye çalışıyoruz.
Unutmamalıyız ki sahip olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.
Celalettin Çapanoğlu
03.05.2013 23:51:00Değerli Kuzenim Abdulkadir,
Konuyu o kadar güzel dile getirmişsinki. Yazını Milli Eğitim Müdürlerinin ve ders müfredatini yapan zatların okumasını tavsiye ederim.
Çok lüzümsuz ev ödevleri verilmektedir. Ben buna geçen hafta komşumla yaptığım sohbette şahit oldum. Çocuk 13 yaşında ve haziran ayında yapılacak imtihan, onun tahsil yaşamını değiştirecek. İmtihana hazırlanması gereken bu aylarda , ev ödevi olarak 25-26 sahifeyi içine alan bir konunun internetten renki olarak indirilmesi ve ciltlenmesi bildirilmiş. Herkesin evinde renkli yazıcı olmadığını düşünürsek, bu çocuk veya aile renkli fotokopi yaptırmak mecburiyetinde kalacak, buda ayrı bir maddi külfet.. Evinde yazıcı varsa, kartuşların ne kadar pahalı olduğu malüm. Buna ilaveten ciltleme masrafları ve talebenin kaybedeceği zaman da cabası. İmtihana hazırlanma telaşı ve heyecanı içinde olan talebe bu işler için zaman ayıramayacağından yine anne baba yapacak.
Değerli Kuzenim, luzumsuz müfredatları ne kadar güzel dile getirmişsin…Anne ve babanın evde çocuklarla ilgilenmesi için elbette daha güzel meşguliyetler vardır. Ebeveyinlere ve çocuklara sevgiyi öğretecek, çocukların zeka seviyelerini artıracak ve en önemlisi okuldan ve işten yorgun gelen her iki tarafı dinlendirecek uygulamalar yapılmalı.
Böyle güzel konulara dile getirdiğin için seni kutlarım… Kalemine sağlık değerli Kuzenim.
Mehmet Celalettin Çapanoğlu
Kadir Ahmet Danıska
30.04.2013 18:25:00Gerçekten ilkokul çağında çocuğu olanların yaşadığı bir sıkıntı.Yorgun argın eve gelince çocukların dersleri ile mi yoksa böyle gereksiz şeylerle mi ugraşacağız bilemiyoruz.Çocuklar yapamadığı için biz veliler yapıyoruz ve çocuklarla geçirilecek zamanımızı da çalıyor.
Evet, yetişen nesillerde milli ruh yok çünkü Milli değerlerine bağlı bir nesilistemiyorlar. İstedikleri sadece biat eden bir nesil ki bizler(en azından ben ve ailem)çocuklarımızı sorup sorgulayan, yenilikçi,özgüveni yüksek bireyler olarak yetiştirmeye çalışıyoruz.
Unutmamalıyız ki sahip olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.
Teşekkürler.