A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

SALTANAT MI, GAFLET Mİ, DALALET Mİ, HIYANET Mİ?

Değerli okurlar 1971- 1973 arası çalıştığım Türkiye İş Bankası Yeşildirek şubesine gidip dönerken İstanbul Erkek lisesinin önünden geçer ve bu muhteşem binaya hayran olur burada okuyan talebelere de gıpta ile bakardım. Sonra tarihe merakımdan buranın meşhur Düyûn-u Umumiye binası olduğunu öğrenmiş biraz biçim burulmuştu. Sonra elimizdeki ansiklopedilerden ki Düyûn-u Umumiye hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmış bu vesile ile Osmanlının son zamanları hakkında da bilgi sahibi olmuştum. Düyûn-u Umumiye 1881 yılında II. Abdülhamid'in zamanında kuruluyor sözcük anlamı "genel borçlar."

Batı emperyalizmi İstanbul'u ta Abdülhamid döneminde çoktan ele geçirmişti. İtibardan ve yaşadıkları safahattan vazgeçmeyen Sultan Abdülhamid on beş defa büyük miktarlarda borç almıştı.  Faizini bile ödeyemediği bu kadar borcun üzerine yeni borçlar eklemekten çekinmiyordu. Osmanlı çökerken halife efendimiz şu sarayları yaptırıyordu: 1856 da Dolmabahçe sarayı, 1863 de Çırağan sarayını, 1864 de Beylerbeyi sarayını ve 1880 de Yıldız sarayını yaptırdı. Dünya; Sanayiye, Eğitime, Bilime, Ağırlık verirken, Osmanlı çöküşü gizlemek için saray yapımına ağırlık vermişti.

Osmanlı Devleti ünlü ramazan kararnamesi (Nisan 1876) ile ve vergi gelirlerinin devredildiği muharrem kararnameleri (1879 ve 1881) İflasını resmen ilan etti. Osmanlı Devletinin hazinesi iflas edince 1881 yılında bütün varlıklarına el konuldu. İğneden ipliğe Yahudi İtalyan, Ermeni, Fransız tacirler İstanbul'a doluştu. Osmanlının hazinesine el koyan Avrupa, bugün" İstanbul Erkek Lisesi" olan binaya" Duyun-u Umumiye" yi yerleştirip borçları tahsil etmeye çalıştı. Yani hazine ecnebilerin yönetimine geçti.

Borçlar ödenmeyince Abdülhamid Avrupalı tefecilere önce Tekeli verdi. Sonra milli varlıklarımız demir yolları, iplik, fındık, pamuk kömür, tekstil demir çelik, tuğla kireç ne iş varsa Avrupalılara satıldı. Haliç ecnebi fabrikalarla doldu. Tarlabaşı semti Avrupa'dan gelen tüccarların görkemli evleriyle bezendi.  Zenginler İstiklal Caddesi, Kuledibi ve Sıraselvilere yerleşti. Bugün İstanbul'da gördüğümüz şahane binaların çoğu o dönemlere aittir.

Osmanlı tebaası Türkler, yüzlerce yıldır eskimiş ve ayakta zor duran ahşap evlerde otururlardı. Bu evler genelde Fatih ve Süleymaniye'nin ara sokaklarında bulunurdu Abdülhamid döneminde Yüzlerce kilise ve sinagog açıldı. İşte o tarihte Avrupa dan gelen zenginleri ağırlamak için 5 yıldızlı bir otel yaptılar, Pera Palas. Pera Palas Rumca "Yokuş Sarayı" demekti. Fransa'dan trene binip Sirkeci'de inen Avrupa jet sosyetesi tren garından bu otele ki yaklaşık 6 Km. dir, Türk hamalların taşıdığı özel tahtırevanlarla taşınırdı. Cumhuriyeti idaresi kurulduğunda Türklerin ayağında sadece çarıkları kalmıştı. Atatürk, sanayi ve tarım hamlesi başlattı. Bütün kurumların başına Türk kelimesini koydurdu. Yerli malı haftası o tarihte başladı, Türk Çocukları milli üretimi anlasın diye. Türklere ait banka bile yoktu. Adında Osmanlı olan banka bile ecnebilerindi. İş bankası bu yüzden kuruldu.

OKUR YORUMLARI
İDRİS
28.04.2024 10:34:39

Tarihini bilmeyen milletler, yok olmaya mahkumdur. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Ali
27.04.2024 19:27:59

Osmanlının çöküş efsanesi. Şimdi iktidarın felsefesi de aynı. 😡

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ