A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

SAMİ HAZİNSES

Bu gün, 23 Ağustos 2002 de kaybettiğimiz, Türk sinemasının unutulmaz komedi sanatçılarından Sami Hazinses’in ölüm yıldönümü. Kaybedeli 15 yıl olmuş. 1 Ocak 1925 tarihinde Diyarbakır’ın Dicle ilçesinin Kırkpınar köyünde doğmuştu. Sadece bir oyuncu değil, sıra dışı bir sinema emekçisiydi. Çok sayıda filmin müziğini yapmıştı. Ömrünü Sami Hazinses olarak yaşadı. Ölümünde, Samuel Agop Uluçyan olarak ayrıldı aramızdan.

Neden böyle olmuştu?

1995 yılında kendisiyle yapılan bir söyleşide Ermeni olduğunun bilinmemesini, ancak öldükten sonra açıklanmasını istiyordu. Sebebi sorulduğunda, "Eski sempati kalmıyor. Onun için istemiyorum” demişti. Hâlbuki Türk filmlerinin çok sevilen en sempatik oyuncularındandı, Vahi Öz (Vahe Öz), Kenan Pars (Kirkor Cezveciyan), Danyal (Danyel) Topatan, Komik-i Şehir Naşit Özcan ve eşi Emel ( Amelya) Hanım ve çocukları Adile Naşit ve Selim Naşit gibi...

İlkokulu bitirdikten sonra okumadı. Kentteki Ermenilerin çoğu gibi puşi’cilik yapmaya başladı. Puşi kelimesi, örtü anlamında olup Farsça'dan Türkçe'ye geçmiştir. Günümüzde anlam daralmasıyla başa bağlanan veya sarılan bez anlamında kullanılmaktadır. Diyarbakır'da üretilen ipek kumaşa Puşi, üreticilerine Puşiciler denilmiştir. Diyarbakır'da Puşicilik, 16. yüzyıldan beri Süryaniler ve Ermeniler tarafından icra edilen bir meslek olarak 20. yüzyılın sonlarına kadar varlığını sürdürmüştür.

Ufak tefek, ele avuca sığmaz, yanık sesli bir delikanlıydı Hazinses. Müzikteki yeteneği kısa sürede dikkatleri çekti. 20'li yaşlarında Celal Güzelses'in yönettiği Diyarbakır Musiki Cemiyetinde müziğe başladıysa da bir süre sonra Diyarbakır ona dar gelmeye başladı. 1950 yılında bir rivayete göre de imkânsız aşkı Gül'e kavuşma umudu kalmadığı için

Bir Gül için terk ettim
Ben Dîyarbekir’i
Yeter bu cilve, naz
Yeter ağlatma beni diyerek Diyarbakır’ı terk eder.

Başka bir rivayete göre de kız kardeşi Viktorya'nın sevdiğiyle evlenmesine izin vermeyen babasına kızdığı için İstanbul'un yolunu tutar. Diyarbakır'dan İstanbul'a gelen Hazinses, önce bir kumaş fabrikasında işe başlar. İmkânsız aşkı Gül'ü hiç unutmaz. 'Bir Dilbere Müptelâdır Gönlüm' şarkısını besteler. Şarkıyı ilk seslendiren ise, o dönem yıldızı yeni yeni parlamakta olan Zeki Müren'di. Hazinses’in daha sonra yazacağı bütün şarkılar da Gül için olacaktı...

40 yıl boyunca. Bir yandan küçük rollerle ekmeğini kazanırken bir yandan da film müzikleri yapıyor, şarkı sözleri yazıyor, besteler yapıyordu. Bestelediği eserlerin birçoğu kısa sürede popüler oluyordu. Bunlardan bugün en bilinenleri Sevim Tanürek'in seslendirdiği, 'Derdimi Kimlere Desem' ile Müslüm Gürses ve İbrahim Tatlıses'in de söylediği 'Yeter Ağlatma Beni'dir.

40 yıl boyunca hep yalnız yaşadı. Bu yalnızlık onda o kadar derin bir yara açmıştı ki. Ömrünün son yıllarında Okmeydanı SSK Hastanesi'nde 7 kişilik bir odada yatarken, sevenlerinin ricasıyla, daha rahat etsin diye özel odaya alınınca kıyameti koparmıştı.

"Ben eski odamda mutluydum. Ömür boyu yalnız yaşadım. Bari burada yalnız bırakmayın" diye tutturunca tekrar 7 kişilik hasta odasına yerleştirirler.

1990'lı yıllardan sonra Yeşilçam unutur onu. Ne bir rol teklif eden ne de film müziği isteyen vardır. Zor günler yaşamakta, kiralık bir evde, tek başına hayata tutunmaya çalışmaktadır.

Yaşı ilerledikçe birbiri ardına hastalıklar çalmaya başlar kapısını. Hafıza kaybı, yüksek tansiyon, prostat, şeker hastalığı...

Bir kaç eski dost dışında hastane günlerinde de kimse çalmaz kapısını. Taburcu olunca Göztepe Semiha Şakir Huzurevi'ne yerleştirirler. Artık tekerlekli sandalyeyle sürdürmektedir hayatını. Güçlükle konuşabilmekte, sorulara kısa yanıtlar vermektedir. Bir süre sonra tekrar rahatsızlanır ve Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne kaldırılır. “Bine yakın film de rol alan”, hiç evlenmeyen, sanatçı 77 yıllık hayat yolculuğunun sonuna gelmiştir. 23 Ağustos 2002'de hayata gözlerini yumar. Kaldığı huzurevinde bir cenaze töreni yapılır önce. Cenazede sadece ölüm için sırasını bekleyen huzurevi sakinleri saf tutar. Sonra Kadıköy Surp Takavor Kilisesi'nde yapılan törenin ardından Hasanpaşa Ermeni Mezarlığı'na defnedilir.

Ben bu yazımda çabuk unutulan bir sanat abidemizin buruk hayatından çok kısa bir özet sundum. Nüfus cüzdanında Samuel Agop Uluçyan ama bizim kalbimizdeki Sami Hazinses, toprağın bol olsun.

23.08.2017

OKUR YORUMLARI
Adınız ve Soyadınız
24.08.2017 20:33:00

Yazınızı ben de zevkle okudum,aklımı yeniledim.Esan kal

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ