Değerli okurlar, İnternette gazetelere göz atarken “Haber 7 canlı yayınında gerçekleştirilen Sahur Vakti programında “sanatçı” İsmail Türüt CHP'ye çok ağır hakaretlerde bulundu” haberini okuyunca çoktandır içime dert olan bir konuyu özetleyerek sizlerle paylaşmak istedim.
Televizyon kanallarını seyrederken, sunucuların sahnede gösteri yapan, şarkı ya da türkü söyleyen kişiyi sanatçı diye takdim etmesi. Ya da gazete ya da dergilerde boy boy fotoğrafları basılıp haber yapılan, eğlence gecelerinde allanıp, pullanıp boy ve bacak gösteren, kalça sallayan bir kısım bayanları ünlü birer sanatçı olarak takdim edilmesi. Ya da kendilerinden bahsederken “biz sanatçılar” demeleri sinirlerimi bozuyordu.
Sanat nedir, zanaat nedir? Sanatçı ya da sanatkâr kime denir, zanaatkâr kimdir? Bunları iyi bilmek ve birbirinden ayırmak gerekiyor. Her sakallıya dede denilmeyeceği gibi…
Sanat nedir?
Güzellik karşısında duyulan heyecan ve hayranlığı uyandırmak için insanın kullandığı yaratıcılıktır. Sanat, insandaki güzeli sevmek ve ondan estetik bir zevk almak duygusundan doğmuştur. Güzeli daha iyi gören, anlayan ve onu kendi görüş ve duygusuna göre ifade edebilen ender insanlara da sanatkâr veya sanatçı denir.
Sanatçı, sanat üreten insandır. Mozart ve Beethoven’in bestelerini seslendirmek için çeşitli sazları çalanlar ise yorumlayan kişilerdir. Onlar sanatçı değildir. Türk Sanat Müziğine ölümsüz besteler sunan Dede Efendi, Münir Nurettin Selçuk, Selahattin Pınar gibi niceleri besteleriyle üretim yaptıkları için sanatçı; o besteleri okuyan ve çalan kişiler ise sanatçı değildir. Şarkıcı ya da çalgıcıdır. Tambur çalan kişi tamburi, ut çulun kişi udi, kanun çalan kişi kanuni, piyano çalan kişi piyanist, şarkı söyleyen kişi şarkıcı, bir tiyatro eserini yazan kişi sanatçı, eseri sahneleyen ve oynayan kişiler ise oyuncudur.
Başlıca sanat alanları nelerdir sorusunun cevabı aşağıdaki gibi olacaktır;
Mimari (Yapı sanatı)
Resim.
Heykel (Yontu)
Sinema
Bu sanat kollarından birinde başarı gösteren kimseye sanatçı denir.
Günümüzde sanat deyince, «Güzel Sanatlar» anlaşılıyor. Güzel Sanatlar da başlıca dokuz kola ayrılıyor. Bunlar aşağıdaki gibidir:
1) Edebiyat
2) Müzik
3) Mimarlık
4) Heykel
5) Resim
6) Tiyatro
7) Sinema
8) Dans
9) Fotoğrafçılık
Zanaat ise bir şey yapmada gösterilen ustalıktır, beceridir. Bu işleri yapanlara da zanaatkâr denir. Yani demem o ki kısaca; bir müzik enstrümanını herkes gibi çalana “çalgıcı” ama sahsına münhasır üstün bir yetenekle çalana “saz sanatçısı” denir. Bir şiiri ya da kendi yazdığı sözleri notalara döküp beste yapana “sanatçı” onu terennüm edene de “şarkıcı” ya da “türkücü” denir.
Bir televizyon programında “siz sanatçılar diye söze başlayan sunucuya Sayın Seda Sayan“hayır ben şarkıcıyım ”demişti. NOKTA.
28.04.2020
OKUR YORUMLARI
Ayhan Alamur
30.04.2020 14:47:11
Yüreğine ve ellerine sağlıık Değerli dost...
Ali Rıza Kars
30.04.2020 09:34:25
Kişiye veya topluma ayna tutmak da bir betimlemedir. Kişinin ve/veya toplumun kendisini sandığının dışında olduğunu görmesini ve kendi ideasını yeniden oluşturmasını sağlayabildiği oranda; kişinin veya toplumun kendini yeniden betimlemesini de sağlayacağından içsel ve dışsal betimleme oluşacaktır…
A.Kadir ÇAPANOĞLU’nun bu yazısı; tüm içeriğinin yanında bir de ayna etkisi oluşturmaktadır… Bakmayı; bakıp kendini görmeyi becerebilenlere…
Tiyatro ve resim, heykel, baskı resim, seramik, fotoğraf gibi plastik sanat dallarında Yılın Sanatçısı Seçici Kurulunda; Bartın Belediye Başkanlığı Hasan Bayrı şiir yarışmasında, Hacıbektaş Belediye Başkanlığı şiir yarışmalarında, Güncel Sanat Dergisi Kaygusuz Abdal şiir yarışması gibi birçok alanda Seçici Kurul üyesi olarak görev yapan bir Yozgatlı olarak, bir Yozgatlının, sevgili A.Kadir ÇAPANOĞLU’nun bu yazısını okuduğumda, Yozgatlıca söylersem; “Goğsüm gabardı…”
Saygı sevgi ve selamlarımla.
Not: Benim Yenimahalle Gazetesindeki köşe yazım da sanat üzerine; SANAT BAHSİNDE SEKTERLİK.
Ayla Çokbudak
29.04.2020 10:52:18
Sayın Çapanoğlu,
Reankarnesyon konusundaki yazılarınızı ilgiyle okudum. Bu son göderdiğiniz yazı ise son derece ilgimi çekti. “Sanatcı“ kavramına hiç sizin açınızdan bakmamıştım. Konuyu sizin gibi değerlendiren bir başka yazı da okumadım. Yazıyı bir daha okudum ve “Bu gerçeği niye şimdiye kadar hiç kimse böyle ortaya koyamadı?“ diye de çok şaşırdım. Farkları çok güzel ifade etmişsiniz. Yazınızı arşivledim, derneğimizi açabildiğimiz gün okuyacağım.
Teşekkürler, selamlar vesaygılar
Funda Çapan Özdemir
29.04.2020 07:40:27
Nasılsınız? Umarız iyisinizdir. Annemin de sizlere selamları var.
Makalenizi okuduk. Sanat ve sanatkar hakkında çok önemli meselelere dikkat çekmişsiniz. Bilhassa bizdeki Anadolu Selçuklu ve Osmanlı bakıyyesi olan sanatlarımız, Orta Asya coğrafyasında teşekkül eden sanatlar... Bu hususta çok köklü bir hazineye sahibiz.
Bu hazinenin gelecek nesillere aktarılması hususuna, bilhassa gençlere "köklü bir sanat görüşü" kazandırılması bakımından hocalara ailelere önemli vazifeler düşüyor.
Gençlerin kıyafet seçiminde estetik bir bakış açısına sahip olması, ev seçiminde, mobilya seçiminde, dinledikleri müzik gibi alanlarda zevk sahibi olmaları mühimdir. Eğitim programlarıyla onlara bu estetik bakış açısını kazandırmalıyız. Aksi takdirde onlara yazık etmiş oluruz.
Yıldız Kenter, bir gün genç misafirlerine kahvenizi nasıl içersiniz, diye sorduğunda onlardan fark etmez, cevabını alınca derinden üzülür. Hayatta seçimler, zevkler mühimdir, der. Gençlerin bu bakımdan tekdüze olmasına/ yetiştirilmesine esef eder.
Allah'a emanet olunuz. Sizlere hanımefendiye selamlar, hürmetler ederiz.
Alim Gürerk Em. Kur. Alb.
29.04.2020 07:36:24
Sayın Çapanoğlu,
''Sanatçı Kime Denir'' yazınızı ilgi ve beğeni ile okudum.
Önce hemen söyleyeyim. Ben de sizin gibi düşünüyorum.
Eğer sözünü ettiğiniz türkücü de bir sanatçı ise, Fazıl Say'ı nereye koyacağız?
Bu bir şarkıcı ya da türkücüyü asla aşağılamak değildir. Ama onların işi icra etmektir.
Sanatçı öyle mi?
Yaratır, olmayan bir şeyi yapar.
Bazen bir mucit, bazen bir kaşiftir.
Bunun için mutlaka bir Van Gogh, bir Mimar Sinan olmak da gerekmez.
Düşünürken aklıma rahmetli Zeki Müren geldi.
O'da bir icracıydı ama, önce gerçek bir sanatçıydı.
Aslında, özel yaşamında farklı tercihleri olan insanları asla mazur görmeyen halkımız, onu yıllarca bağrına basmıştır.
Şiir yazardı, desen çizerdi, hala kulaklarımızda kalan 300'den fazla ölümsüz beste bıraktı.
“Şimdi Uzaklardasın”, “Manolyam”, “Bir Demet Yasemen”, gibi eserleri her evde sevilerek dinlendi.
Kısacası yerden göğe kadar haklısınız vesselam,
Saygılarımla,
Ayhan Alamur
30.04.2020 14:47:11Yüreğine ve ellerine sağlıık Değerli dost...
Ali Rıza Kars
30.04.2020 09:34:25Kişiye veya topluma ayna tutmak da bir betimlemedir. Kişinin ve/veya toplumun kendisini sandığının dışında olduğunu görmesini ve kendi ideasını yeniden oluşturmasını sağlayabildiği oranda; kişinin veya toplumun kendini yeniden betimlemesini de sağlayacağından içsel ve dışsal betimleme oluşacaktır… A.Kadir ÇAPANOĞLU’nun bu yazısı; tüm içeriğinin yanında bir de ayna etkisi oluşturmaktadır… Bakmayı; bakıp kendini görmeyi becerebilenlere… Tiyatro ve resim, heykel, baskı resim, seramik, fotoğraf gibi plastik sanat dallarında Yılın Sanatçısı Seçici Kurulunda; Bartın Belediye Başkanlığı Hasan Bayrı şiir yarışmasında, Hacıbektaş Belediye Başkanlığı şiir yarışmalarında, Güncel Sanat Dergisi Kaygusuz Abdal şiir yarışması gibi birçok alanda Seçici Kurul üyesi olarak görev yapan bir Yozgatlı olarak, bir Yozgatlının, sevgili A.Kadir ÇAPANOĞLU’nun bu yazısını okuduğumda, Yozgatlıca söylersem; “Goğsüm gabardı…” Saygı sevgi ve selamlarımla. Not: Benim Yenimahalle Gazetesindeki köşe yazım da sanat üzerine; SANAT BAHSİNDE SEKTERLİK.
Ayla Çokbudak
29.04.2020 10:52:18Sayın Çapanoğlu, Reankarnesyon konusundaki yazılarınızı ilgiyle okudum. Bu son göderdiğiniz yazı ise son derece ilgimi çekti. “Sanatcı“ kavramına hiç sizin açınızdan bakmamıştım. Konuyu sizin gibi değerlendiren bir başka yazı da okumadım. Yazıyı bir daha okudum ve “Bu gerçeği niye şimdiye kadar hiç kimse böyle ortaya koyamadı?“ diye de çok şaşırdım. Farkları çok güzel ifade etmişsiniz. Yazınızı arşivledim, derneğimizi açabildiğimiz gün okuyacağım. Teşekkürler, selamlar vesaygılar
Funda Çapan Özdemir
29.04.2020 07:40:27Nasılsınız? Umarız iyisinizdir. Annemin de sizlere selamları var. Makalenizi okuduk. Sanat ve sanatkar hakkında çok önemli meselelere dikkat çekmişsiniz. Bilhassa bizdeki Anadolu Selçuklu ve Osmanlı bakıyyesi olan sanatlarımız, Orta Asya coğrafyasında teşekkül eden sanatlar... Bu hususta çok köklü bir hazineye sahibiz. Bu hazinenin gelecek nesillere aktarılması hususuna, bilhassa gençlere "köklü bir sanat görüşü" kazandırılması bakımından hocalara ailelere önemli vazifeler düşüyor. Gençlerin kıyafet seçiminde estetik bir bakış açısına sahip olması, ev seçiminde, mobilya seçiminde, dinledikleri müzik gibi alanlarda zevk sahibi olmaları mühimdir. Eğitim programlarıyla onlara bu estetik bakış açısını kazandırmalıyız. Aksi takdirde onlara yazık etmiş oluruz. Yıldız Kenter, bir gün genç misafirlerine kahvenizi nasıl içersiniz, diye sorduğunda onlardan fark etmez, cevabını alınca derinden üzülür. Hayatta seçimler, zevkler mühimdir, der. Gençlerin bu bakımdan tekdüze olmasına/ yetiştirilmesine esef eder. Allah'a emanet olunuz. Sizlere hanımefendiye selamlar, hürmetler ederiz.
Alim Gürerk Em. Kur. Alb.
29.04.2020 07:36:24Sayın Çapanoğlu, ''Sanatçı Kime Denir'' yazınızı ilgi ve beğeni ile okudum. Önce hemen söyleyeyim. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Eğer sözünü ettiğiniz türkücü de bir sanatçı ise, Fazıl Say'ı nereye koyacağız? Bu bir şarkıcı ya da türkücüyü asla aşağılamak değildir. Ama onların işi icra etmektir. Sanatçı öyle mi? Yaratır, olmayan bir şeyi yapar. Bazen bir mucit, bazen bir kaşiftir. Bunun için mutlaka bir Van Gogh, bir Mimar Sinan olmak da gerekmez. Düşünürken aklıma rahmetli Zeki Müren geldi. O'da bir icracıydı ama, önce gerçek bir sanatçıydı. Aslında, özel yaşamında farklı tercihleri olan insanları asla mazur görmeyen halkımız, onu yıllarca bağrına basmıştır. Şiir yazardı, desen çizerdi, hala kulaklarımızda kalan 300'den fazla ölümsüz beste bıraktı. “Şimdi Uzaklardasın”, “Manolyam”, “Bir Demet Yasemen”, gibi eserleri her evde sevilerek dinlendi. Kısacası yerden göğe kadar haklısınız vesselam, Saygılarımla,