Değerli okurlar bu yazımda yine pek bilinmeyen ama önemli bir şahsiyeti sizlere tanıtmaya çalışacağım.
Şeyh Ahmed Sunusi Efendi, Mustafa Kemal Paşanın padişahın sözünden çıkarak isyan ettiği ona karşı mücadele ettiği yönündeki zararlı propagandaları etkisiz hale getirmeye çalışmıştı. Her gittiği yerde Milli Hareketin bir cihad olduğu İslamiyetin kurtarıcısı olan ordumuzu desteklemenin herkese farz olduğunu ifade etmişti
Libyadaki Sünusiye tarikatı mensupları ve şeyhi Ahmed Sünusi Osmanlı Devletine samimi bir şekilde bağlı idi. 1911 yılında İtalya Trablusgarpı işgal etmeye başlayınca bölgeyi doğrudan savunamayacağını bilen Osmanlı Devleti çare olarak Sunusileri harekete geçirecekti. Onlara yardım olarak ise Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere bazı subaylar gönderildi.
Kimdi bu Şeyh Ahmet El Sünisi? 1873 yılında Libyanın Jagbub kentinde dünyaya geldi. Senüsilerin önderlerinden olan Muhammed Şerifin oğludur. Afrikada doğup gelişen ve büyük hizmetler ifa eden Sünûsi hareketinin büyüklerindendir. Trablusgarp işgali sırasında İtalyanlara karşı verdiği büyük mücadele ve kahramanlığı ile tarihe geçmiş din âlimi ve büyük liderlerdendir. Senusi tarikatının ve buradaki halkın başında büyük mücadele vermiş ve uzun süre düşmanın ülkeyi ele geçirmesine engel olmuştur. Osmanlı Devleti İtalya ile barış yapmak zorunda kalıp buradan çekildikten sonra da mücadelesini sürdürerek işgale direnmiş, Osmanlı Devleti de el altından desteğini mümkün mertebe sürdürmüştür.
Birinci Dünya Savaşının sonlarına doğru Sultan Reşat tarafından İstanbula davet edildi. Şeyh Ahmed bu davete uyup 1918 yılı başında İstanbula geldi. İstanbula gelişinde Haydarpaşada, aralarında Enver ve Cemal Paşaların da bulunduğu bir topluluk tarafından karşılandı. Yeni padişah Vahdettinin tahta çıkış merasimlerine katıldı. Bizzat padişaha kılıç kuşatıp duâda bulundu. Ülkesine dönemeyen Şeyh Ahmed Sünusi Sultan Vahdettinin isteğiyle Bursada ikamet ettirilmişti.
Bursada bulunduğu sırada Batı Anadoluda Yunan işgalleri başlamıştı. Bunun üzerine işgale karşı kurulan direniş cemiyetlerinin toplantılarına katıldı ve başlayan direnişe destek verdi. Bursadaki ikametinin beşinci ayında Mart 1920de Albay Bekir Sami Beye başvurarak Milli Mücadele hareketinin içinde hizmet etmek istediğini ifade edecekti. Bekir Sami Bey bu isteği Mustafa Kemal Paşaya telgrafla şöyle iletiyordu: Halen Bursada oturmakta olan Şeyh Sunusi hazretlerinin yaveri Binbaşı Salih Bey bana gelerek İslam ordusunun göstereceği faaliyetten fayda umuluyorsa, şeyh hazretlerinin her türlü hizmeti kabule hazır olduklarını bildirmiştir. Ankarada bulunan Mustafa Kemal Paşa bu talepten memnundu ve cevabi telgrafında şöyle diyecekti: Şeyh Sunusi hazretlerinin milli mücahedelere (Allah yoluna savaş) yardım hususunda gösterdikleri hissiyata şükran arz eyleriz. Hilafet makamının fiilen işgali faciası karşısında şeyh hazretlerinin duydukları infial hissinin İslam âlemine tebliği pek ziyade lazım ve faydalı olacaktır. Mustafa Kemal Paşa ardından Şeyhin Bursadan Ankaraya nakli için hazırlıklara başlandığı haberini veriyordu.
Ankaraya gelişinde büyük bir teveccühle karşılandı. Kendisine en üst seviyede ilgi ve alâka gösterildi. Büyük Millet Meclisi Reisi yaptığı konuşmada kendisi ve Senusiler için övgü dolu sözlere yer verdi. Şeyhin onuruna Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir yemek verildi. Şeyh burada yaptığı konuşmada şunları söylüyordu : İslamiyetin yok olmasının muhakkak görüleceği bir halin meydana çıkması üzerine Müslümanların ümitleri kesildiği bir sırada Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, arkadaşlarıyla beraber din uğruna savaşmaya başladılar. Ve siz de beraber savaştınız, cihat ettiniz. Bu hizmet bütün İslam âleminin devamına, İslam âleminin kurtuluşuna ait mukaddes bir vazifedir.
Mustafa Kemal Paşa da, cevabi konuşmasında Sünusilerden ve Şeyh Ahmet Sünusiden şu övgü dolu sözlerle bahsedecekti:
Sünusi teşkilatı diğer teşkilatlar gibi sadece bir tarikat değildir; bu tarikat insanlığı İslamiyetin saadet yolunda yürütmeye yönelik esaslı bir teşkilattır. Bu gece huzurlarıyla müşerref olduğumuz zat, İslam âleminde büyük bir esasa dayanan mukaddes bir teşkilatın başında bulunan yüce bir zattır. ( ) Benim ve arkadaşlarımın gözlerimizle gördüğümüz gibi Sunusiler Afrikada insaniyet ve medeniyet ve hayatta inzibat hususunda öncü olmuşlardır. Dolayısıyla bundan sonra kendilerinin İslam âlemine yapacakları hizmetler, şimdiye kadar olan hizmetlerini taçlandıracaktır. Ve bu sayede Türkiye devletinin, bütün İslam cihanının dayanak merkezi olan Türkiye devletinin de sağlamlaştırılmasına hizmet etmiş olacaklardır. Seyid Ahmet Şerif Sünusi Hazretlerinin gelecekteki hizmetlerine şimdiden gerek şahsım ve gerek TBMM namına teşekkür arz eylerim.
M. Kemal, İslâm birliğini sağlama gibi bir amaç ve gaye beslemediği halde, Müslümanların Kuva-yı Milliye hareketine sıcak bakmalarını sağlamak amacıyla âlimlerin nüfuzundan faydalandı. Bu amaçla, Senüsinin de Türkiyede bulunmasını fırsat bilerek 1 Şubat 1921 tarihinde, onun başkanlığında bir İslâm Kongresi topladı. Bu kongreden sonra İslâm dünyasının Kuva-yı Milliye hareketine olan ilgileri arttı.
Şeyh Sunusi şehir şehir dolaşarak M. Kemal ve Ankara Hükümeti lehine vaazlar verir. İstiklâl savaşının bütünüyle din adamlarının tesir ve yardımıyla millet hareketine dönüşmesi belgelerle sabit tartışılmaz bir vakıadır. Millet üstündeki manevî karizması bakımından din adamlarının içinde en fonksiyonel olanlardan biridir Libyalı Şeyh Sunusi.
O günlerde Gaziantepte ilkokula başlama yaşlarında olan tarihçi Prof. Cahit Tanyolun anlattıkları gerçekten ibretlik bir vaka. Tanyolu dinleyelim: O zaman ilkokulun ihtiyat sınıfındayım. Bir sabah okula geldiğim zaman çocukların bahçede toplanmış olduğunu gördüm. Din dersleri muallimi Hafız Halil Efendinin konuşacağını söylediler. Halk da okulun bahçesinde toplanmıştı. Az sonra Hafız Halil Efendi kürsüye çıktı. Titrek ve fakat heyecanlı bir sesle: Din kardeşlerim, sizi Şeyh Sunusi Hazretlerinin bir müjdesi için buraya topladım dedi ve şu olayı anlattı. Şeyh Sunusi Hazretleri bir gece Peygamberimizi rüyasında görmüş ve koşup elini öpmek istemiş. Peygamber kendisine sol elini uzatmış, buna şaşıran ve mahzun olan şeyh, Peygambere: Ya Resulullah niçin sağ elinizi vermediniz? diye sual edince şu cevabı almış: Sağ elimi Ankarada Mustafa Kemale uzattım.
Bu rüyayı anlatan Hafız Halil Efendinin elleri, çenesi ve dili titriyordu. Gözleri dolu doluydu, konuşması kalabalığı elektriklemişti. Birden gür ve imanlı bir sesle: Ey ahali, Mustafa Kemal muzaffer olacak, Peygamber Efendimizin sağ eli onun elindedir. Buna iman edin diye haykırdı ve kürsüden indi. Sonradan öğrendiğime göre bu rüyayı camide vaaz etmiş ve imanlı tefsirlerle tamamlamış. Bu basit rüya belki bugün için önemli bir olay değildir. Fakat o günün toplum psikolojisi bakımından paha biçilmez bir kıymetti
Şeyh Ahmed, 1922 yılı sonlarına doğru Şama gitti. Ancak, Fransızlar burada kendisini rahat bırakmadılar. Şamı terk etmek zorunda kaldıktan sonra Hicaza giderek ömrünün son demlerini ibadet ve duâ ile geçirdi. 10 Mart 1933 tarihinde kutsal topraklarda Hakkın rahmetine kavuştu. Azmi, kararlılığı, cesareti, her türlü tehlike ve zorluk karşısında soğukkanlılığını muhafaza etmesi ile tanındı. Kendisi ile görüşenler üzerinde hep müspet etki yaptı. Hiçbir zaman düşmanlarına boyun eğmediği gibi, kendisine teklif edilen makam ve mevkileri de reddetti.
Bu gerçek Müslüman ve milliyetçi mübarek insanlar beyaz atlara binip gittiler. Geriye rahmetli Yaşar Kemalin ünlü sözü kaldı.
Kaynaklar :
Celal Bayar, Ben de Yazdım
A.Necip Ünaydın, Milli mücadelede Şeyh Senusi'nin Sivas'taki İttihad-ı İslam Kongresi ve Ulucami'deki hutbesi
Celal Tevfik Karasapan, Libya- Trablusgarp, Bingazi ve Fizan
Taha Akyol,Ama Hangi Atatürk
Sinan Meydan
19.12.2019
Şeyh Ahmed Sunusi Efendi, Mustafa Kemal Paşanın padişahın sözünden çıkarak isyan ettiği ona karşı mücadele ettiği yönündeki zararlı propagandaları etkisiz hale getirmeye çalışmıştı. Her gittiği yerde Milli Hareketin bir cihad olduğu İslamiyetin kurtarıcısı olan ordumuzu desteklemenin herkese farz olduğunu ifade etmişti
Libyadaki Sünusiye tarikatı mensupları ve şeyhi Ahmed Sünusi Osmanlı Devletine samimi bir şekilde bağlı idi. 1911 yılında İtalya Trablusgarpı işgal etmeye başlayınca bölgeyi doğrudan savunamayacağını bilen Osmanlı Devleti çare olarak Sunusileri harekete geçirecekti. Onlara yardım olarak ise Enver Paşa ve Mustafa Kemal Paşa başta olmak üzere bazı subaylar gönderildi.
Kimdi bu Şeyh Ahmet El Sünisi? 1873 yılında Libyanın Jagbub kentinde dünyaya geldi. Senüsilerin önderlerinden olan Muhammed Şerifin oğludur. Afrikada doğup gelişen ve büyük hizmetler ifa eden Sünûsi hareketinin büyüklerindendir. Trablusgarp işgali sırasında İtalyanlara karşı verdiği büyük mücadele ve kahramanlığı ile tarihe geçmiş din âlimi ve büyük liderlerdendir. Senusi tarikatının ve buradaki halkın başında büyük mücadele vermiş ve uzun süre düşmanın ülkeyi ele geçirmesine engel olmuştur. Osmanlı Devleti İtalya ile barış yapmak zorunda kalıp buradan çekildikten sonra da mücadelesini sürdürerek işgale direnmiş, Osmanlı Devleti de el altından desteğini mümkün mertebe sürdürmüştür.
Birinci Dünya Savaşının sonlarına doğru Sultan Reşat tarafından İstanbula davet edildi. Şeyh Ahmed bu davete uyup 1918 yılı başında İstanbula geldi. İstanbula gelişinde Haydarpaşada, aralarında Enver ve Cemal Paşaların da bulunduğu bir topluluk tarafından karşılandı. Yeni padişah Vahdettinin tahta çıkış merasimlerine katıldı. Bizzat padişaha kılıç kuşatıp duâda bulundu. Ülkesine dönemeyen Şeyh Ahmed Sünusi Sultan Vahdettinin isteğiyle Bursada ikamet ettirilmişti.
Bursada bulunduğu sırada Batı Anadoluda Yunan işgalleri başlamıştı. Bunun üzerine işgale karşı kurulan direniş cemiyetlerinin toplantılarına katıldı ve başlayan direnişe destek verdi. Bursadaki ikametinin beşinci ayında Mart 1920de Albay Bekir Sami Beye başvurarak Milli Mücadele hareketinin içinde hizmet etmek istediğini ifade edecekti. Bekir Sami Bey bu isteği Mustafa Kemal Paşaya telgrafla şöyle iletiyordu: Halen Bursada oturmakta olan Şeyh Sunusi hazretlerinin yaveri Binbaşı Salih Bey bana gelerek İslam ordusunun göstereceği faaliyetten fayda umuluyorsa, şeyh hazretlerinin her türlü hizmeti kabule hazır olduklarını bildirmiştir. Ankarada bulunan Mustafa Kemal Paşa bu talepten memnundu ve cevabi telgrafında şöyle diyecekti: Şeyh Sunusi hazretlerinin milli mücahedelere (Allah yoluna savaş) yardım hususunda gösterdikleri hissiyata şükran arz eyleriz. Hilafet makamının fiilen işgali faciası karşısında şeyh hazretlerinin duydukları infial hissinin İslam âlemine tebliği pek ziyade lazım ve faydalı olacaktır. Mustafa Kemal Paşa ardından Şeyhin Bursadan Ankaraya nakli için hazırlıklara başlandığı haberini veriyordu.
Ankaraya gelişinde büyük bir teveccühle karşılandı. Kendisine en üst seviyede ilgi ve alâka gösterildi. Büyük Millet Meclisi Reisi yaptığı konuşmada kendisi ve Senusiler için övgü dolu sözlere yer verdi. Şeyhin onuruna Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir yemek verildi. Şeyh burada yaptığı konuşmada şunları söylüyordu : İslamiyetin yok olmasının muhakkak görüleceği bir halin meydana çıkması üzerine Müslümanların ümitleri kesildiği bir sırada Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, arkadaşlarıyla beraber din uğruna savaşmaya başladılar. Ve siz de beraber savaştınız, cihat ettiniz. Bu hizmet bütün İslam âleminin devamına, İslam âleminin kurtuluşuna ait mukaddes bir vazifedir.
Mustafa Kemal Paşa da, cevabi konuşmasında Sünusilerden ve Şeyh Ahmet Sünusiden şu övgü dolu sözlerle bahsedecekti:
Sünusi teşkilatı diğer teşkilatlar gibi sadece bir tarikat değildir; bu tarikat insanlığı İslamiyetin saadet yolunda yürütmeye yönelik esaslı bir teşkilattır. Bu gece huzurlarıyla müşerref olduğumuz zat, İslam âleminde büyük bir esasa dayanan mukaddes bir teşkilatın başında bulunan yüce bir zattır. ( ) Benim ve arkadaşlarımın gözlerimizle gördüğümüz gibi Sunusiler Afrikada insaniyet ve medeniyet ve hayatta inzibat hususunda öncü olmuşlardır. Dolayısıyla bundan sonra kendilerinin İslam âlemine yapacakları hizmetler, şimdiye kadar olan hizmetlerini taçlandıracaktır. Ve bu sayede Türkiye devletinin, bütün İslam cihanının dayanak merkezi olan Türkiye devletinin de sağlamlaştırılmasına hizmet etmiş olacaklardır. Seyid Ahmet Şerif Sünusi Hazretlerinin gelecekteki hizmetlerine şimdiden gerek şahsım ve gerek TBMM namına teşekkür arz eylerim.
M. Kemal, İslâm birliğini sağlama gibi bir amaç ve gaye beslemediği halde, Müslümanların Kuva-yı Milliye hareketine sıcak bakmalarını sağlamak amacıyla âlimlerin nüfuzundan faydalandı. Bu amaçla, Senüsinin de Türkiyede bulunmasını fırsat bilerek 1 Şubat 1921 tarihinde, onun başkanlığında bir İslâm Kongresi topladı. Bu kongreden sonra İslâm dünyasının Kuva-yı Milliye hareketine olan ilgileri arttı.
Şeyh Sunusi şehir şehir dolaşarak M. Kemal ve Ankara Hükümeti lehine vaazlar verir. İstiklâl savaşının bütünüyle din adamlarının tesir ve yardımıyla millet hareketine dönüşmesi belgelerle sabit tartışılmaz bir vakıadır. Millet üstündeki manevî karizması bakımından din adamlarının içinde en fonksiyonel olanlardan biridir Libyalı Şeyh Sunusi.
O günlerde Gaziantepte ilkokula başlama yaşlarında olan tarihçi Prof. Cahit Tanyolun anlattıkları gerçekten ibretlik bir vaka. Tanyolu dinleyelim: O zaman ilkokulun ihtiyat sınıfındayım. Bir sabah okula geldiğim zaman çocukların bahçede toplanmış olduğunu gördüm. Din dersleri muallimi Hafız Halil Efendinin konuşacağını söylediler. Halk da okulun bahçesinde toplanmıştı. Az sonra Hafız Halil Efendi kürsüye çıktı. Titrek ve fakat heyecanlı bir sesle: Din kardeşlerim, sizi Şeyh Sunusi Hazretlerinin bir müjdesi için buraya topladım dedi ve şu olayı anlattı. Şeyh Sunusi Hazretleri bir gece Peygamberimizi rüyasında görmüş ve koşup elini öpmek istemiş. Peygamber kendisine sol elini uzatmış, buna şaşıran ve mahzun olan şeyh, Peygambere: Ya Resulullah niçin sağ elinizi vermediniz? diye sual edince şu cevabı almış: Sağ elimi Ankarada Mustafa Kemale uzattım.
Bu rüyayı anlatan Hafız Halil Efendinin elleri, çenesi ve dili titriyordu. Gözleri dolu doluydu, konuşması kalabalığı elektriklemişti. Birden gür ve imanlı bir sesle: Ey ahali, Mustafa Kemal muzaffer olacak, Peygamber Efendimizin sağ eli onun elindedir. Buna iman edin diye haykırdı ve kürsüden indi. Sonradan öğrendiğime göre bu rüyayı camide vaaz etmiş ve imanlı tefsirlerle tamamlamış. Bu basit rüya belki bugün için önemli bir olay değildir. Fakat o günün toplum psikolojisi bakımından paha biçilmez bir kıymetti
Şeyh Ahmed, 1922 yılı sonlarına doğru Şama gitti. Ancak, Fransızlar burada kendisini rahat bırakmadılar. Şamı terk etmek zorunda kaldıktan sonra Hicaza giderek ömrünün son demlerini ibadet ve duâ ile geçirdi. 10 Mart 1933 tarihinde kutsal topraklarda Hakkın rahmetine kavuştu. Azmi, kararlılığı, cesareti, her türlü tehlike ve zorluk karşısında soğukkanlılığını muhafaza etmesi ile tanındı. Kendisi ile görüşenler üzerinde hep müspet etki yaptı. Hiçbir zaman düşmanlarına boyun eğmediği gibi, kendisine teklif edilen makam ve mevkileri de reddetti.
Bu gerçek Müslüman ve milliyetçi mübarek insanlar beyaz atlara binip gittiler. Geriye rahmetli Yaşar Kemalin ünlü sözü kaldı.
Kaynaklar :
Celal Bayar, Ben de Yazdım
A.Necip Ünaydın, Milli mücadelede Şeyh Senusi'nin Sivas'taki İttihad-ı İslam Kongresi ve Ulucami'deki hutbesi
Celal Tevfik Karasapan, Libya- Trablusgarp, Bingazi ve Fizan
Taha Akyol,Ama Hangi Atatürk
Sinan Meydan
19.12.2019
19.12.2019
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ