Değerli okurlar, Amasya Lisesinden hem sınıf hem de sıra arkadaşım Üroloji Profesörü değerli kardeşim Erbil Ergenekon ile hafta da ya da on beş de bir telefonla görüşürüz. Geçmiş yıllarda kendisi arzu etmediği halde o zamanki sağlık bakanının ısrarı ile iki defa Şişli Etfal Hastanesinde başhekimlik yapmak zorunda kalan değerli kardeşim, Kuşadası'na yerleştiğimizden beri her konuşmamızın arasında "Yav! Ne iyi ettin de gittin" demeyi unutmaz. Son konuşmamızda şöyle anlattı;" Sıcaktan ve İstanbul'un aşırı neminden perişanız. Sen biliyorsun, ev ile muayenehane arası yürüyerek beş dakika ama muayenehaneye geldiğimde sırılsıklam ter içinde kalıyorum. Bir yere çıkamıyoruz. Trafik yoğunluğundan arabamı kullanamıyorum. Toplu ulaşım ile seyahat etmek ayrı bir sorun. Hafta sonu biraz serinleyelim hem de bir kontrol edelim düşüncesiyle Büyükada da ki eve gittik.
Kapıyı açtık ki, evin içi tam bir felaket. Evin her tarafı, tüm eşyaların üzeri fare pisliği ve idrarı. Görebildiğimiz her şey kemirilmiş, delik deşik olmuş, hepsinin üzeri pisletilmiş. Plastik deterjan kutuları bile kemirilmiş. Şaşkınlık içinde öylece kalakaldık, hiçbir yere hiçbir şeye dokunamadık.
Aklıma, daha tıp fakültesinde okurken öğrenip zihnime kaydettiğim Hantavirüsler geldi. Hiçbir şeye dokunmadan hemen bir temizlikçi firması bulduk. Bütün eşyaları attırdık. Evi baştan aşağı iyice temizlettik ilaçlattık, belirli yerlere fare zehirleri bıraktık.
Hantavirüsler, sıçan veya fare gibi kemirgenlerle ve bunların salgılarıyla temas durumunda bulaşabilir. Çünkü savrulan tozlar yoluyla da virüslerin bulaşması mümkündür. Bu bazen, örneğin tozlu bir kulübeyi veya tavan arasını temizlerken olur. Hastalık gribe benzer seyreder, ancak genellikle böbreklere de zarar verir. 2009 yılından bu yana yurdumuzun çeşitli bölgelerinde renal sendromlu hantavirüs kanamalı ateş olguları bildirilmektedir."
Kardeşim Erbil bunları anlatırken birkaç yıl önce okuduğum bir haberi hatırladım. Amerika'da bir doktor hanım anlatıyordu. . Evde aniden ölen yaşlı babasının hastanede ölüm sebebi araştırılıyor ve sıçan idrarının sebep olduğu tespit ediliyor. Bunun nasıl olabileceği araştırılırken en son kutu bira içtiği tespit ediliyor. Alüminyum kutu içeceklerin muhafaza edildiği depolarda farelerin olduğu ve bu kutuların üzerine idrarlarını yaptıkları ortaya çıkarılıyor.
Doktor hanım, alüminyum kutular içinde satılan meşrubat ve içkilerin tüketilmeden önce mutlaka sabunlu bir bez ile silinmesini öneriyordu. Çünkü diyor "bu kutular marketlerin, restoranların depolarında bekletilirken üzerlerinde gezen fareler idrarlarını yapıyorlar. Nerde olursa olsun eğer bu kutu içeceklerden alıyorsanız üzerini mutlaka sabunlu ya da alkollü bir bezle silin çünkü açmak için üzerindeki klipsi içeri doğru itiyorsunuz o da içindeki içeceğe değerek üzerindeki pisliği meşrubata bulaştırıyor."
Siz de bu kutu meşrubatları kullanmak zorunda kalırsanız lütfen yanınızdaki kolonyalı mendiller ile en azından üst kısmını iyice siliniz.
Değerli okurlar, 1980 li yıllarda Bakırköy Osmaniye'deki Aksu İplik Dokuma ve Boya Apre fabrikasında daireler arasındaki koridorlarda neredeyse kedi büyüklüğünde bakır renkli farelerde mazgallar da bizimle birlikte yürürlerdi. Osmaniye'de değişik konularda üretim yapan bu fabrikalar birer birer kapanıp Tekirdağ / Çerkezköy'e taşındılar. Bu farelere ne oldu bilmiyorum. Aşağıdaki haberlerle bağdaştırılabilir mi onu da sizin yorumunuza bırakıyorum.
Bu konu ile ilgili dünya gazetelerinde yaptığım araştırmada aşağıda ki haberleri buldum.
New York Belediye Başkanı Eric Adams'a göre şehirde grip benzeri hastalıkların (Hantavirüsler olabilir) artmasına sıçan idrarı neden oluyormuş. Leptospirozadı verilen hastalık tüm dünyada görülebilirmiş, ancak ılıman ve tropik iklimlerde daha yaygınmış. Açık havada hayvanlar ile temas ederek çalışmak zorunda olan mesleklerde hastalığın görülme riski daha fazlaymış. Leptospiroz, Leptospira adı verilen spiral şekilli bakterilerin sebep olduğu bir enfeksiyonmuş. Hastalık hiç belirti vermeyebilir; baş ağrıları, kas ağrıları ve ateş gibi hafif belirtiler verebilir ya da akciğerlerde kanama veya menenjit gibi ciddi belirtiler görülebilir deniyor.
Leptospiroz, enfekte hayvanların idrarına veya idrarla kirletilmiş su, toprak ve yiyeceklere temas yoluyla bulaşabilen potansiyel olarak ölümcül bir bakteriyel enfeksiyon. Bu hastalığa yakalanabilen hayvanlar arasında köpek, sığır, domuz ve atlar bulunuyor. Hastalığın insanlara bulaşması halinde ateş, baş ağrısı, titreme, kas ağrıları, kusma, ishal, öksürük, konjonktival sufüzyon, sarılık ve döküntü gibi semptomlar görülebiliyormuş.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'ne göre, hastalık tedavi edilmezse böbrek hasarı, menenjit, karaciğer yetmezliği, solunum sıkıntısı ve hatta ölüme bile neden olabiliyor
New York'un Sıçan Çarı Adams, " Sokaklarımızda çok fazla plastik torba var. Halk bağlantıyı kurmalı. Plastik torbalar kemirgenler demek. Plastik torbaları sokaklarımızdan kaldırırsak, sıçanları azaltmaya yönelik sorunda büyük bir adım atmış oluruz" demiş. Belediye Başkan Yardımcısı Meera Joshi de apartman görevlileri gibi çöp toplama işinde çalışan herkesin hastalığa yakalanmaktan korunmak için mutlaka eldiven giymeleri gerektiğini belirtmiş.
Birleşik Krallık da sıçan istilasıyla karşı karşıyaymış: "Kedi büyüklüğündeki" kemirgenler tuvaletlerden geliyormuş Bir haşere kontrol uzmanına göre, tecrit sırasında kemirgenler "daha büyük ve daha cesur" hale gelmişler. Haşere uzmanı, "kedi büyüklüğünde" devasa sıçanların Birleşik Krallıktaki evleri işgal ettiğini ve hatta bazılarının tuvaletten girdiğini öne sürüyor.
Delbridge islands (Norveç) , bir işyerinde bir müşteri klozetde yüzen bir sıçan bulunca beyninden vurulmuşa dönmüş. Norwich Evening News'e konuşan haşere kontrol uzmanı, "Tuvalete girdiğinde bir ses duymuş. Aşağıya bakmış ve sıçan klozetin içindeymiş. Ve bu durum giderek daha da sık yaşanıyor" dedi. Eskiden etrafımızda dolanırlardı fakat şimdi eskiden kalkışamayacakları bir erişim elde ediyorlar diyor. Yine Dellbridge, "taşan çöp kutularının" bu sorunu daha da kötüleştirdiğini ve şirketinin kemirgenlerle mücadele için fazladan personel almak zorunda kaldığını sözlerine ekliyor ve "Kullan-at kültürü nedeniyle çöplerimiz üst üste yığılıp duruyor ve onları besliyor, sıçanlar insanların evlerine ve iş yerlerine giriyor. Ace Pest Control, Britanyalıları klozet kapaklarını kapalı tutmaya ve kemirgenlerin mülklerine girmesini önlemek için pencere ve garaj kapılarında delik olmadığından emin olmaya çağırdı.
Britanya'da 2018 Kasım'ında Bournemouth'ta bir mülkte yakalanan bir sıçanın boyu, burnundan kuyruğuna kadar yaklaşık 53 cm. ölçülmüş. Neredeyse kucaklarda taşınan süs köpekleri kadar.
Yazımızı yaşadığımız komik bir olayla bitirelim: Ataköy de yöneticiliğini yaptığım apartmanda bir komşumuz "apartman da fare var" ihbarında bulunmuştu. Yoktu ve bundan emindik. Çünkü bodrum dahil hiçbir yerde fare pisliği yoktu ve ayrıca hiçbir komşudan da böyle bir şikayet gelmemişti. Ama komşumuz ısrar ediyordu. Bir akşamüzeri iş dönüşü gülerek yönetim ofisimize geldi. "Abdulkadir Bey biliyorsun biz Boluluyuz. Sonbaharda Bolu'dan kışlık erzakımızı çuvalla, torba ile getirip balkona yerleştiriyoruz. Meğer fareler bunu biliyor ve Selahattin Bey'in balkonunda zahire var diye birbirlerine haber veriyorlarmış" dedi. Hepimiz güldük. Balkona nasıl çıkıyorlarmış diye sordum. "Onu da buldum" dedi. Yağmur borusundan çıkıp balkon giderinden geliyorlarmış" demişti. Kulakların çınlasın sevgili dost Selahattin bey'ciğim.
Uzunca bir süre kullanmayacağınız gayrimenkullerinizi kapatırken, klozetlerinizin üzerini ve tüm giderlerinizin (balkonlar dahil) üzerlerini ölçülerinde kestireceğiniz camla kapatıp üzerlerine ağırlık koyunuz. Giderler için cam kestirmeye gerek yok çünkü hurdaya atılan parçalar için camcılar ücret istemiyor. Benden tavsiye.