A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

TEVFİKZADE AHMET BEY

Değerli okurlar, Tevfikzade Ahmet Bey Yozgat'ın eski belediye başkanlarındandı. Başkanlığı döneminde Yozgat'ın merkezinde şehir meydanında bulunan ve çok zarif bir kare prizma taş yapı olan Yozgat Saat Kulesini yaptırmıştı (1908). Hep bu eseriyle öne çıkan Ahmet Bey aslında Çapanoğulları sülalesinden olmadığı halde oğlu Tevfik Beyin Çapanoğullarına damat olmasıyla hısım olmuştu.  23 Haziran da Yozgat’a giren Çerkez Ethem, ertesi günü ağa­beyi Çerkez Tevfik’in de içinde bulunduğu Divan-ı Harp kura­rak, Çapanoğullarından Mahmut ve Vasıf Beyleri, Ceritzâde Hüs­nü Efendi’yi, Mutasarrıf Necip Beyi, Hafız Şahap ve oğlu Rafet’i, Kadı Remzi Efendiyi ve Yozgat saat kulesini yaptıran Ahmet Bey de olmak üzere 12 kişiyi; “davala­rı sonradan görülmek kaydıyla” hemen idam ettirmişti. Aslında idam edilenlerin sayısı otuzdu ama kayıtları tutulmadığı için bazılarının kim olduğu bilinemedi.

Ceritzade Hüsnü Efendi de Tevfikzade Ahmet Efendi gibi eski belediye başkanlarındandı ve Çapanoğullarına akraba olmaktan başka bir suçu yoktu. Kebapçı Veysel denen bir ahlaksız daha önce husumetli olduğu kimseleri buda Çapanoğullarından diye ihbar ederek astırmış, Farkına varan Ethem bu dürzü bütün Yozgat'ı astıracak bunu da asın bitsin bu iş demiş ve o da asılmıştı.  Kebapçı Veysel'in Ahmet Efendinin belediye başkanlığı döneminden bir kuyruk acısı olabilir miydi?

Aşağıda torunları Sayın Vahide Nur Şenel ve ağabeyi Sayın Tunç Şenel ile yaptığım röportajı sizlerle paylaşıyorum.   

Vahide Nur Şenel (yüksek tahsilli 67 yaşında). Ağabeyi Tunç Şenel ( yüksek tahsilli 69 yaşında). Anneanneleri Neyyire Hanımdan naklen (Ses kayıt cihazı çözümü 09.08.2023) "Oğlum Ahmet Tevfik'i' yeni doğurmuştum ( Maliye Bakanlığı Müsteşarı daha sonra Gelirler Genel Müdürlüğü yaptı) lohusaydım yatıyordum. Çerkez Ethem'in adamları geldiler beni yataktan aşağı güm diye attılar. Döşeği kaldırıp altına baktılar saklanmış bir şey var mı? Sonra bütün evi aradılar yükte hafif pahada ağır ne varsa aldılar. Bir kavanoz içinde şekerler vardı onu bile ceplerine doldurup gittiler. Sonra öğrendik ki bütün evleri tek tek dolaşıp yağmalamışlar.

Babamın altı bin civarında koyunu vardı onu önlerine katıp Ankara'ya sürmüşler. Dedemiz Ahmet Bey'i de  (Yozgat saat kulesini yaptıran eski belediye başkanı Tevfikzade Ahmet Bey) çarşıda görüp hapsetmişler. Sonra gel bak sana ne göstereceğiz diyerek atının bağlı olduğu bir yere götürmüşler. Dedemin yıldırım isminde beyaz renkli çok güzel bir atı vardı. Dedem atı görünce heyecanlanmış. "Merak etme kimseye vermeyeceğiz" diyerek "gözünün önünde onu vurmuşlar. Dedem çok üzülmüş kahrolmuş. Sonra sana başka bir şey daha göstereceğiz diyerek saat kulesinin yanına getirip kulenin balkon demirlerine asmışlar hem de sorgulamadan. Bu yaşananlara şahit olanlar daha sonra gözyaşları içinde bize anlattılar.   Eşim Tevfik Bey (saat kulesini yaptıran Tevfikzade Ahmet Bey'in oğlu) Hâkimdi. Emekli olunca avukatlığa başlamıştı. Yazıhanesindeki masa ve sandalyeleri el işlemeli güzel bir takımdı onu bile alıp götürmüşler.

Bir kağnıya yüklenen üç beş parça eşyalarımızın yanına bizi de katıp Niğde Aksaray'a sürgüne gönderildik. Yolculuğumuz yirmi gün sürdü. Ağustosun sıcağında yollar güvenli değil, gündüz yolumuzun üzerindeki köylerde konakladık mümkün olduğunca geceleri yol almaya gayret ettik.  Aksaray''a varınca bir ev tuttuk.  Tevfik Bey orada da bir yazıhane açtı. Hem ev hem yazıhane. Ethemin hempalarının Yozgat'tan yağma ettikleri malları Ankara pazarlarında sattıklarını duyunca Ankara'ya gitti.  Hergele Meydanında pazarlanan kendi eşyalarını arkadaşlarından aldığı borç para ile satın alıp yazıhanesine koydu.  Yozgat'ta yaşananları Atatürk'e anlatmak için bir ay Ankara'da kaldı. Atatürk'ten randevu istemiş ama bir türlü haber gelmemiş hanlarda yatmaktan bitlenince dönüp geldi.

Yozgat hadisesinden dolayı devlet bizi o zamanın parasıyla yetmiş beş bin lira tazminata mahkûm etmiş. Aile bu parayı taksitler halinde ödedi. Olaylarla hiçbir ilgimiz olmamasına rağmen hiçbir şeye sahip olamadık çünkü para edecek her şeyimize devlet el koyuyordu. Aksaray'dan sonra Adana'ya gittik. Orada tifoya yakalandım sonra da sıtmaya yakalanınca Ankara'ya geldik. Numune Hastanesinde dört ay komada kalmışım. Gözümü açtım nerdeyim ben, hastanedeyim. Ben ne zamandır buradayım dedim. Dediler ki dört aydır yatıyorsun. Çok eziyet çektik, çok."

- Vahide Nur Şenel - Tunç Şenel: Anneannemiz Neyyire Hanımın kardeşi Mahsume halamız Topaçlı Hacı Efendi ile evliydi. O zamanlar İstanbul un Bağlarbaşı semti bomboş her taraf yemyeşil orman. Orada fıskiyeli mermer havuzlu bahçesinde meyve ağaçları olan çok güzel bir evde otururlardı.  Bizde yazları gider bir süre kalır meyvelerinden doyasıya yerdik.   Neyyire Hanım anneannemizin kardeşi büyük dayımız Kemal Bilgin Fransızca öğretmeniydi, çok kibar bir insandı. Yine büyük dayımız Mümtaz Bey Irakta sekiz sene subaylık yapmış.  Bir Kürt aşiret reisinin Emine ismindeki kızına âşık olmuş, onunla evlenip oraya yerleşmiş.

Görülüyor ki Çapanoğlu sülalesi ile bir şekilde bağı olan olmayan tüm Yozgatlılar buna Ermeni vatandaşlarımız da dâhil büyük bir kıyıma ve yağmaya uğramışlar. Evleri yağmalanmış sonra da yakılmış hayvanlarına el konmuş ve hain "Çerkez Ethem adaletiyle" sorgusuz sualsiz asılarak idam edilmişler. Rahmetli Prof. Hakkı Acun'un dediği gibi "Çapanoğullarının ve Yozgat'ın üzerinden bir silindir geçmiş."

OKUR YORUMLARI
Ali
14.08.2023 18:34:12

Çok acı

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ