A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

ÜSKÜDAR VAPURU FACİASI

Değerli okurlar, bu yazımda 1958 yılında 1 Mart Cumartesi günü saat 12.23 de İzmit Körfezinde yaşanan en büyük sivil deniz kazasının hikayesini anlatacağım.

63 yıl önce yaşanan ve yolcularının çoğu lise ve sanat okulu öğrencisi olan bu faciaya kaza demek mümkün değil ama kayıtlarda öyle geçiyor. Bu faciaya sebep olan ÜSKÜDAR vapuru, 1901 yılında Almanya da imal ediliyor. 1926 yılında Denizcilik Bankası satın alıyor ve 1927 yılında sefere koyuyor. Yani facianın yaşandığı yıl gemi 57 yaşında buharlı bir gemi. Örneğin bu gemilerden birisi olan SUVAT vapuru çürüğe ayrılmış ama bu vapur hâlâ körfezde yolcu taşımaya devam ettiriliyor. Vapur 57 numara ile tecrübeli Kaptan Mehmet Aşçı’nın yönetiminde.

İktidar da Demokrat Parti var. Başbakan Adnan Menderes ve Denizcilik Bankasının yönetim kurulunda hiç denizci yok. Yönetim kurulu yüksek maaşlı komple Demokrat Parti yandaşları ile doldurulmuş. Mesela üyelerden birisi Demokrat Partinin kurucularından ve 1950 ile 1960 arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinin de Başkanı olan Refik Koraltan’ın oğlu Orhan Koraltan.

Vapur, Gölcük’te, Karamürsel’de ve sahil şeridinin diğer yerleşim birimlerinde oturan ve cumartesi olduğu için öğleye kadar ders gören lise ve sanat okulu öğrencilerini ve halkı İzmit’e taşıyor. O yıllarda Karamürsel’den İzmit’e doğru dürüst bir karayolu iletişimi yok.  Karadan gitmek hem çok uzun sürüyor hem de deniz ulaşımı daha ucuz. 140 yolcu kapasiteli vapur aldığı öğrenciler ve halktan bazı vatandaşlarla 500 yolculu olarak hareket saatinden 7 dakika önce İzmit’ten hareket ediyor. Çünkü deniz gittikçe kabarıyor sahile vuran büyük dalgalar iskelede bağlı olan vapur için bile batma riski oluşturuyor.

Sahilden birkaç kilometre uzakta BAŞİSKELE açıklarında lodos fırtınasına yakalanıyorlar. Yükselen dalgalar vapurun içine dolmaya başlıyor. Geminin en üstünde bulunan uyduruk kaptan köşkü fırtınanın şiddeti ile yerinden kopuyor ve kaptanla birlikte yanındaki yardımcısı Mustafa Deniz, denize uçuyorlar. Aslında tek katlı olan vapura sonradan üst kat ve onun da üstüne kaptan köşkü ilave edilerek havaleleli bir hale getirilmiş.  Ve vapur, dümensiz ve kaptansız başıboş bir şekilde dalgalara teslim oluyor sol yana yatarak sonunda batıyor.

Kazayı haber alan ve yardıma koşan deniz kuvvetleri gemileri ve denizaltılar ilk bir saat içinde 40 kişiyi kurtarıyor ve 120 kişinin cesedine ulaşıyorlar.

İzmit’te çıkan “BİZİM ŞEHİR” adlı bir gazete 16 Temmuz 1957 tarihli nüshasında, yani olaydan 7 ay önce “bir kaza geliyorum” diye uyarıyordu. “Maazallah bir kaza vukuunda mesulü biletçi mi, kaptan mı yoksa Denizcilik Bankası mı olacaktır” diye manşetten soruyordu.

Eski millî eğitim bakanı, Köy Enstitüleri'nin kurucusu. Hasan Âli Yücel, 8 Mart 1958 günü yani olaydan 7 gün sonra Cumhuriyet gazetesinde şöyle yazıyordu: “Bizim için ölüm değil, hayat bir tesadüftür. Biz tesadüfen ölmüyoruz, tesadüfen yaşıyoruz.”

Zamanın yandaş basını bu faciayı da takdiri ilahi diyerek yine Allaha bağlamışlardı. Hatta cami hoparlörlerinden “Bu olay takdiri ilahidir, anneler, babalar isyan etmeyiniz şeklinde nasihat anonsları yapmışlardı.  Ama bütün bu yayınlara rağmen ölen çocukların aileleri suçluların bulunup cezalandırılmalarını istiyordu.  İçişleri Bakanı Namık Gedik “Suçlular bulunacak ve ağır cezaya çarptırılacak diyordu. Milli eğitim bakanı Celal Yardımcı ’da “Facia kurbanlarının anısına şehitler abidesi yapılacak” diyordu ama ne abide yapıldı ne de kimse ceza aldı. Demokrat parti iktidarı olayı araştırıp suçluları orta çıkarması gerekirken onları koruyordu. 400 insanın öldüğü soruşturma takipsizlikle sonuçlanmıştı.

Kurtulanlar arasında kız öğrenciler çoğunluktaydı. Çünkü erkek öğrenciler can yeleklerini kız öğrencilere giydirmişlerdi. Siz ne yapacaksınız diye soran kızlara “Biz can yeleksiz de yüzeriz” diye cevap vermişlerdi.

Haberi alan ülkelerin radyoları bu deniz kazasını en önemli haber olarak duyurdular. İran Kralı, Irak kralı, Avusturya Cumhurbaşkanı, İtalya Cumhurbaşkanı, Lübnan ve ABD başkanı, Afganistan kralı, Fransa Cumhurbaşkanı, Belçika Kralı, Yugoslavya Başbakanı, Ürdün Meliki, Habeşistan İmparatoru ve Papalık Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’a taziye telgrafları gönderdiler. Doğudan batıya, güneyden, kuzeye bütün devletlerin taziye mesajları gönderdiği bu elim facia ne yazık zamanla unutulup gitti. Devletin ihmaline kurban giden pırıl pırıl gençleri rahmetle anarken o günden bugüne ne değişti sorusunun cevabını da değerli okuyucularımın yorumuna bırakıyorum.

 

 

 

 

 

 

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ