23.03.2009 tarihinde yapılan bu sohbette, Abdülkadir Çapanoğlu soruyor, Edip Bilgin Çapanoğlu anlatıyor.
A.Ç-Değerli ağabeyciğim, hayattaki Çapanoğullarının büyüklerinden birisi olduğunuz için şüphesiz ki ebeveynlerinizin anlattıklarından ve sizinde yaşadıklarınızdan mutlaka hatırınızda kalan birçok bilgi ve anı vardır. Bu bilgileri bizimle paylaşmanızı istirham ediyoruz. Bize önce kendinizi ve aile içindeki yerinizi anlatır mısınız?
E.B.Ç- Beni de ailenin büyüklerinden saydığınız için teşekkür ederim.
Meşhur Çapanoğlu Edip Bey’in torunu Hadi Çapanoğlu’nun oğlu Edip Bilgin Çapanoğluyum. Göbek adım, büyük dedem Edip Beyden gelmektedir. Edip Bey’in eşi Leyla Hanımdır iki oğlu var. Birisi Hasan Bey diğeri ise Şekip Beydir. Hasan Bey’in de 2 oğlu var. Birisi Hadi Çapanoğlu, diğeri ise Azmi Çapanoğludur. Hasan Bey 1918 de Akdağmadeni’nin Peyik’ nahiyesin de nahiye müdürü iken İspanyol gribinden vefat etmiştir. Hadi Çapanoğlu’nun
3 kız ve 3 erkek olmak üzere 6 çocuğu olup ben iki numaralı çocuğuyum. Ağabeyim ve benim küçük kız kardeşim vefat ettiler. Rahmetli babaannem (Hasan beyin hanımı, Edip Bey’in gelini Şahinde Hanım, Ocak 1973 de vefat etti) kocası Hasan Bey vefat ettikten sonra babaannemi ağabeyi Bahri Tatlıoğlu ve diğer kardeşleri memleketleri Akdağmadeni’ne yanlarına götürüp evine yerleştirmişler ve yardımcı olmuşlardır. Babaannem Şahinde Çapanoğlu zaman, zaman geçmişte yaşadığı veya şahit olduğu hadiselerden anlatırdı. Ben hafızama iyice yerleşmiş olanlardan bazılarını anlatayım. Babaannem, Yozgat’ ta kayınpederi Edip Beyin konağında iken ağabeyi Bahri Tatlıoğlu geliyor ve bir haber getirdiğini söylüyor. Edip Bey Kimden diye sorunca; “Mustafa Kemal Paşadan” diyor. “Benimle haber gönderdi, Edip Bey’in faaliyetlerimize katılmasını, aramızda olmasını istiyorum, Milletvekilliğimi ister, valilik mi ister Ankara’ ya gelsin görüşelim’’ dedi diyor. Edip bey biraz düşündükten sonra “Şu sırada mali durumum müsait değil diyor. Bahri Bey ’’Ben size veririm, parayı düşünme’’ diyor. Edip bey bir süre daha düşünüyor ve “Hele biraz bekleyelim’’ diye cevap veriyorsa da, Bahri Bey, veda etmeden önce, Paşa ısrarla söyledi düşünün ama uzun sürmesin sonra geç olmasın mealinde bir şeyler söylüyor. Edip Bey bu sırada İstanbul’da Meşrutiyet meclisinde Bozok mebusudur (milletvekili) , sonra Yozgat’a dönmüştü. Edip bey acaba neden hele biraz bekleyelim demiştir. Edip bey ve kardeşi Celal Bey İttihat ve Terakki partisinin Yozgat’taki kurucularıdır. Gördükleri olumsuzluklardan dolayı partiyi şiddetle eleştirdikleri için ihraç edilmişlerdir. Hatta Edip Bey’e emekli maaşı bağlanmasına engel oldukları bile söylenir. Mustafa Kemalde eski bir İttihatçı olduğundan. Ankara’ya çağırılmalarını da İttihatçıların yeni bir oyunu olarak düşünmüş olabilirler mi? Bu arada Bahri beyle Atatürk’ün yakınlığından bahsetmek gerekir ki bahsettiğim haber gönderme işi daha iyi anlaşılsın. Bahri Bey de Meşrutiyet Meclisinde milletvekili ve Mustafa Kemal Paşa ile daha Milli Mücadele başlamadan önce tanışıyorlar ancak nerede ne zaman tanıştıklarını bilmiyorum. Ama Mustafa Kemal Samsun’a çıkmadan öncede İstanbul’ da sık sık buluştukları aile arasında söylenirdi. 1958 yılında İstanbul’a üniversiteye kayıt yaptırmaya gittiğimde amcam da gelmişti. Sirkeci’de bir otelde kalırken amcamla tesadüfen tanışan İstanbullu kuyumcu bir beyefendi de aynı şeyi söylemiş ve teyit etmişti. Bahri Bey İstanbul’dan sonra Ankara, Yozgat üzerinden Sivas’a gitmiş ve Sivas Kongresine de iştirak etmiş.
A.Ç.-Tarih bilgilerinde Çapanoğullarının o bölgede bulunan ve çetecilik yapan bazı asilerle de birlikte olduklarına dair yazılar var. Bu konuda bir bilginiz var mı?
E.B.Ç.- Evet, Çapanoğulları’ nın asi guruplarla haberleştikleri, hatta işbirliği yaptıklarını düşünenler için bunun yanlış olduğunu sadece kötü tesadüflerin yanlış anlaşılmalara sebep olduğunu, babaannem yaşadığı bir olayla anlatırdı. Yozgat’ta düzenlenen at yarışların izlemek için gelen bir gurup asi elebaşçısı da Yozgat’a gelmiş. Bunlar bir gün aniden yani önceden haber vermeden görüşmek için Çapanoğlu kardeşlerin evlerine geliyorlar. Bu ani ziyaretin Çapanoğlu kardeşler arasında hoşnutsuzluk, huzursuzluk ve sıkıntı yarattığını, hatta aralarında bu konuda biraz tartıştıklarını söylerdi. Gelen gurubun ziyaretinden hoşlanmadıkları halde neden misafir etmeye mecbur kaldıklarını konuşup tartıştıklarını, bazı kardeşlerin ise’’ kapıyı çalıp gelen misafiri nasıl buyur etmeyeceğiz, bizim örfümüze yakışır mı ‘’ dediklerini naklederdi. Yani bu asilerle Çapanoğlu beylerinin birlikte olmaları mümkün değil. Ama daha sonra yaşananlar çığırından çıkınca bölgede söz sahibi bazı beyler ve bazı namlı eşkıyalarda Çapanoğullarına katılmışlar.
A.Ç.-Çapanoğlu beylerinin bu kalkışmasında Kılıç Ali’nin de kusuru olduğu söyleniyor. Bu konuda bir bilginiz var mı?
E.B.Ç.- Evet bu doğrudur. Çok iyi hatırlıyorum babaannem ve amcam Azmi Çapanoğlu’nun Kılıç Ali hakkında hiç olumlu konuşmadıklarıdır. Emrindeki birlikle hiç bir zaman başarılı olamadığı çok hatalı ya da yanlış davranışlarla Yozgat ve Akdağmadeni’ne fayda yerine zarar verdiğinden hatta Yozgat hadiselerinin Kılıç Ali’nin yanlışları yüzünden meydana geldiğinden bahsederlerdi. Şöyle ki; O sırada Ankara Valisi Galip Beydir. Ortada hiçbir şey yokken Kılıç Ali Çapanoğullarını sevmeyen ve çekemeyen bazı Yozgat ileri gelenlerinin telkin ve teşviki ile Ankara valisine, birkaç defa ‘’Çapanoğullarının isyan edeceklerini tedbir alınması gerektiğini’’ yazar. Padişahlık zamanında, Çapanoğlu Edip Bey Amasya Valisi iken Vali Galip Bey Amasya’ya sürgüne gönderilmiş Edip Bey, Galip Beye hiçbir zaman sürgün muamelesi yapmamış ve dost olmuşlar. Galip Bey Edip beyi iyi tanıyor. Galip Bey, Kılıç Aliye cevaplarında Çapanoğullarının böyle bir harekete kalkışmayacaklarını yazıyor. Ancak Kılıç Ali’nin ısrarları sonucu konu İsmet İnönü’ye intikal edince Galip beyin etkisi kalmıyor. Bu nedenle Çerkez Ehem’in Yozgat’a gönderilmesinde Kılıç Ali’nin de rolü var. Ayrıca Babaannem, Kılıç Ali’nin süvarileri ile atlarının yiyecek ve konaklama gibi ihtiyaçları karşılandığı halde birde Çapanoğlu ailesinden para istenmesi ve evlerinin önüne adamlarını nöbetçi dikmesinin aile büyüklerini çok rencide ettiğini ve belaya bulaşmamak için bir süre Yozgat’ı terk edip Çiftliğe gittiklerini söylerdi. Kılıç Ali Yozgat’a niçin gelmişti? O sırada Yıldızeli’nde devletin posta taşımacılığını yapan Nazım isimli bir şahıs postayı soyduğu gibi zannediyorum ayrıca, adam öldürme gibi olaylara da karıştığından kaçıyor ve dağa çıkıyor. Gittiği yerlerde işsiz bir takım cahil halkı da etrafına toplayarak soygunlar yapıyor devlete karşı isyan ediyor. Ankara Kılıç Ali’yi bu isyanı bastırması için Yıldızeli’ne gönderiyor. Ancak Kılıç Ali Akdağmadeni’nden öteye asilerin üzerine gitmeye cesaret edemediği gibi Akdağmadeni postanesinden Ankara’ya çektiği abartılı telgraflarında da,’’ Asilerin çok kuvvetli olduklarını, top ve makineli tüfekli büyük birliklerin gönderilmesi gerektiğini ‘’ bildiriyor. Bu telgraflardan haberdar olan halkın morali bozuluyor. Asilerin çok kuvvetli olduklarını zannına kapılan Akdağmadeni’ndeki bazı aileler ve bazı köylüler de can kaygısı ile ister istemez asileri desteklemek, istihbarat yönünde asilere yardım etmek zorunda kalıyorlar.
(Devam edecek)
A.Ç-Değerli ağabeyciğim, hayattaki Çapanoğullarının büyüklerinden birisi olduğunuz için şüphesiz ki ebeveynlerinizin anlattıklarından ve sizinde yaşadıklarınızdan mutlaka hatırınızda kalan birçok bilgi ve anı vardır. Bu bilgileri bizimle paylaşmanızı istirham ediyoruz. Bize önce kendinizi ve aile içindeki yerinizi anlatır mısınız?
E.B.Ç- Beni de ailenin büyüklerinden saydığınız için teşekkür ederim.
Meşhur Çapanoğlu Edip Bey’in torunu Hadi Çapanoğlu’nun oğlu Edip Bilgin Çapanoğluyum. Göbek adım, büyük dedem Edip Beyden gelmektedir. Edip Bey’in eşi Leyla Hanımdır iki oğlu var. Birisi Hasan Bey diğeri ise Şekip Beydir. Hasan Bey’in de 2 oğlu var. Birisi Hadi Çapanoğlu, diğeri ise Azmi Çapanoğludur. Hasan Bey 1918 de Akdağmadeni’nin Peyik’ nahiyesin de nahiye müdürü iken İspanyol gribinden vefat etmiştir. Hadi Çapanoğlu’nun
3 kız ve 3 erkek olmak üzere 6 çocuğu olup ben iki numaralı çocuğuyum. Ağabeyim ve benim küçük kız kardeşim vefat ettiler. Rahmetli babaannem (Hasan beyin hanımı, Edip Bey’in gelini Şahinde Hanım, Ocak 1973 de vefat etti) kocası Hasan Bey vefat ettikten sonra babaannemi ağabeyi Bahri Tatlıoğlu ve diğer kardeşleri memleketleri Akdağmadeni’ne yanlarına götürüp evine yerleştirmişler ve yardımcı olmuşlardır. Babaannem Şahinde Çapanoğlu zaman, zaman geçmişte yaşadığı veya şahit olduğu hadiselerden anlatırdı. Ben hafızama iyice yerleşmiş olanlardan bazılarını anlatayım. Babaannem, Yozgat’ ta kayınpederi Edip Beyin konağında iken ağabeyi Bahri Tatlıoğlu geliyor ve bir haber getirdiğini söylüyor. Edip Bey Kimden diye sorunca; “Mustafa Kemal Paşadan” diyor. “Benimle haber gönderdi, Edip Bey’in faaliyetlerimize katılmasını, aramızda olmasını istiyorum, Milletvekilliğimi ister, valilik mi ister Ankara’ ya gelsin görüşelim’’ dedi diyor. Edip bey biraz düşündükten sonra “Şu sırada mali durumum müsait değil diyor. Bahri Bey ’’Ben size veririm, parayı düşünme’’ diyor. Edip bey bir süre daha düşünüyor ve “Hele biraz bekleyelim’’ diye cevap veriyorsa da, Bahri Bey, veda etmeden önce, Paşa ısrarla söyledi düşünün ama uzun sürmesin sonra geç olmasın mealinde bir şeyler söylüyor. Edip Bey bu sırada İstanbul’da Meşrutiyet meclisinde Bozok mebusudur (milletvekili) , sonra Yozgat’a dönmüştü. Edip bey acaba neden hele biraz bekleyelim demiştir. Edip bey ve kardeşi Celal Bey İttihat ve Terakki partisinin Yozgat’taki kurucularıdır. Gördükleri olumsuzluklardan dolayı partiyi şiddetle eleştirdikleri için ihraç edilmişlerdir. Hatta Edip Bey’e emekli maaşı bağlanmasına engel oldukları bile söylenir. Mustafa Kemalde eski bir İttihatçı olduğundan. Ankara’ya çağırılmalarını da İttihatçıların yeni bir oyunu olarak düşünmüş olabilirler mi? Bu arada Bahri beyle Atatürk’ün yakınlığından bahsetmek gerekir ki bahsettiğim haber gönderme işi daha iyi anlaşılsın. Bahri Bey de Meşrutiyet Meclisinde milletvekili ve Mustafa Kemal Paşa ile daha Milli Mücadele başlamadan önce tanışıyorlar ancak nerede ne zaman tanıştıklarını bilmiyorum. Ama Mustafa Kemal Samsun’a çıkmadan öncede İstanbul’ da sık sık buluştukları aile arasında söylenirdi. 1958 yılında İstanbul’a üniversiteye kayıt yaptırmaya gittiğimde amcam da gelmişti. Sirkeci’de bir otelde kalırken amcamla tesadüfen tanışan İstanbullu kuyumcu bir beyefendi de aynı şeyi söylemiş ve teyit etmişti. Bahri Bey İstanbul’dan sonra Ankara, Yozgat üzerinden Sivas’a gitmiş ve Sivas Kongresine de iştirak etmiş.
A.Ç.-Tarih bilgilerinde Çapanoğullarının o bölgede bulunan ve çetecilik yapan bazı asilerle de birlikte olduklarına dair yazılar var. Bu konuda bir bilginiz var mı?
E.B.Ç.- Evet, Çapanoğulları’ nın asi guruplarla haberleştikleri, hatta işbirliği yaptıklarını düşünenler için bunun yanlış olduğunu sadece kötü tesadüflerin yanlış anlaşılmalara sebep olduğunu, babaannem yaşadığı bir olayla anlatırdı. Yozgat’ta düzenlenen at yarışların izlemek için gelen bir gurup asi elebaşçısı da Yozgat’a gelmiş. Bunlar bir gün aniden yani önceden haber vermeden görüşmek için Çapanoğlu kardeşlerin evlerine geliyorlar. Bu ani ziyaretin Çapanoğlu kardeşler arasında hoşnutsuzluk, huzursuzluk ve sıkıntı yarattığını, hatta aralarında bu konuda biraz tartıştıklarını söylerdi. Gelen gurubun ziyaretinden hoşlanmadıkları halde neden misafir etmeye mecbur kaldıklarını konuşup tartıştıklarını, bazı kardeşlerin ise’’ kapıyı çalıp gelen misafiri nasıl buyur etmeyeceğiz, bizim örfümüze yakışır mı ‘’ dediklerini naklederdi. Yani bu asilerle Çapanoğlu beylerinin birlikte olmaları mümkün değil. Ama daha sonra yaşananlar çığırından çıkınca bölgede söz sahibi bazı beyler ve bazı namlı eşkıyalarda Çapanoğullarına katılmışlar.
A.Ç.-Çapanoğlu beylerinin bu kalkışmasında Kılıç Ali’nin de kusuru olduğu söyleniyor. Bu konuda bir bilginiz var mı?
E.B.Ç.- Evet bu doğrudur. Çok iyi hatırlıyorum babaannem ve amcam Azmi Çapanoğlu’nun Kılıç Ali hakkında hiç olumlu konuşmadıklarıdır. Emrindeki birlikle hiç bir zaman başarılı olamadığı çok hatalı ya da yanlış davranışlarla Yozgat ve Akdağmadeni’ne fayda yerine zarar verdiğinden hatta Yozgat hadiselerinin Kılıç Ali’nin yanlışları yüzünden meydana geldiğinden bahsederlerdi. Şöyle ki; O sırada Ankara Valisi Galip Beydir. Ortada hiçbir şey yokken Kılıç Ali Çapanoğullarını sevmeyen ve çekemeyen bazı Yozgat ileri gelenlerinin telkin ve teşviki ile Ankara valisine, birkaç defa ‘’Çapanoğullarının isyan edeceklerini tedbir alınması gerektiğini’’ yazar. Padişahlık zamanında, Çapanoğlu Edip Bey Amasya Valisi iken Vali Galip Bey Amasya’ya sürgüne gönderilmiş Edip Bey, Galip Beye hiçbir zaman sürgün muamelesi yapmamış ve dost olmuşlar. Galip Bey Edip beyi iyi tanıyor. Galip Bey, Kılıç Aliye cevaplarında Çapanoğullarının böyle bir harekete kalkışmayacaklarını yazıyor. Ancak Kılıç Ali’nin ısrarları sonucu konu İsmet İnönü’ye intikal edince Galip beyin etkisi kalmıyor. Bu nedenle Çerkez Ehem’in Yozgat’a gönderilmesinde Kılıç Ali’nin de rolü var. Ayrıca Babaannem, Kılıç Ali’nin süvarileri ile atlarının yiyecek ve konaklama gibi ihtiyaçları karşılandığı halde birde Çapanoğlu ailesinden para istenmesi ve evlerinin önüne adamlarını nöbetçi dikmesinin aile büyüklerini çok rencide ettiğini ve belaya bulaşmamak için bir süre Yozgat’ı terk edip Çiftliğe gittiklerini söylerdi. Kılıç Ali Yozgat’a niçin gelmişti? O sırada Yıldızeli’nde devletin posta taşımacılığını yapan Nazım isimli bir şahıs postayı soyduğu gibi zannediyorum ayrıca, adam öldürme gibi olaylara da karıştığından kaçıyor ve dağa çıkıyor. Gittiği yerlerde işsiz bir takım cahil halkı da etrafına toplayarak soygunlar yapıyor devlete karşı isyan ediyor. Ankara Kılıç Ali’yi bu isyanı bastırması için Yıldızeli’ne gönderiyor. Ancak Kılıç Ali Akdağmadeni’nden öteye asilerin üzerine gitmeye cesaret edemediği gibi Akdağmadeni postanesinden Ankara’ya çektiği abartılı telgraflarında da,’’ Asilerin çok kuvvetli olduklarını, top ve makineli tüfekli büyük birliklerin gönderilmesi gerektiğini ‘’ bildiriyor. Bu telgraflardan haberdar olan halkın morali bozuluyor. Asilerin çok kuvvetli olduklarını zannına kapılan Akdağmadeni’ndeki bazı aileler ve bazı köylüler de can kaygısı ile ister istemez asileri desteklemek, istihbarat yönünde asilere yardım etmek zorunda kalıyorlar.
(Devam edecek)
24.07.2012
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ
cehirliklalesi
25.07.2012 12:51:00Sayın Abdulkadir beyefendi usat romanını ancak bitirebildim.Yıllar önce Feridun Fazıl Tülbentçinin yazdığı Kanuni Sultan Süleyman romanını okurken bazı yerlerinde gözyaşlarımı tutamamış ağlamıştım.Çapanoğlu Halit beyin yakalanışı ve götürülüşü sahnesini okurkende aynı hislere kapıldım.Cebeloğlu'nun defterine yazdığı son cümleler ile Aynacıoğlu Mehmet'in Jandarma kumandanı vasfi beye son sözleri de beni çok etkiledi.Gördümki Çapanoğlu beylerine ve onlara katılanlara çok yazık olmuş.Şimdi nerede böyle yiğit insanlar, kaldımı bilmiyorum.Romanı bize tanıttığınız için size,Sayın Siyami Yozgat beyefendi'ye de yıllar süren sabırlı çalışması için çok teşekkür ederim.Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Sağlıkla kalınız efendim.