Yabancıların Türkiye de satın alabilecekleri toprak alanı 2,5 hektardan 30 hektara yükseltiliyor. Bakanlar Kurulu bunu 60 hektara kadar çıkarabilecek. Bakanlar kuruluna gönderilen yasa imzaya açıldı.(Cumhuriyet 16.Ocak 2012) Yozgat Gazetesinin değerli okurları, bu konu ile ilgili yaptığım araştırmayı sizlerle paylaşmak istedim. Türkiye de yabancıların en fazla toprak satın aldığı yer Alanya. Alanya da 26.120 yabancı kişi toprak satın almış. Didim de 12.182 kişi. Fethiye de 8.404 kişi. Kuşadası’nda 4.829 yabancı kişi toprak satın almış. Ülkelere göre kişi sayısı da şöyle Almanya’dan 27.620 kişi, İngiltere’den 35.421 kişi, Yunanistan’dan 10.738 kişi, Avusturya’dan 4.157 kişi, İrlanda’dan 6.840 kişi ve Hollanda’dan 5.827 kişi Türkiye sınırları içinde toprak almış. Yabancıların Türkiye sınırları içinde toprak satın alma merakı Osmanlılar zamanında başlıyor.
Yahudilerin, Tevrat metinlerini kaynak alarak Gap bölgesindeki toprakları, vaat edilmiş kutsal topraklar olarak görmeleri, bu bölge de ısrarla toprak edinme istekleri ile başlıyor. Dünya ticaretini ellerinde bulunduran Yahudi ticaret adamları uluslararası fonlar oluşturarak para biriktiriyorlar. 20. yüzyılın başlarında Yahudi Theodore Herzl, Padişah sultan II. Abdülhamit’i ziyaret ederek biriken bu fonlar ile Filistin topraklarından bir bölümünü satın almak istiyor. Hatta Osmanlı devletinin tüm dış borçlarını da ödemeyi taahhüt ediyorsa da sultan II. Abdülhamit, devleti ekonomik olarak güçlendirecek ama siyasal anlamda çökertecek bu teklifi reddediyor. Yahudi Theodore Herzl’in teklifi sultan Abdülhamit tarafından reddedilince, bu sefer Yahudi örgütleri devreye giriyor. Uluslar arası fonda biriken bu paralar ile Filistin topraklarında toprak satın almaya başlıyorlar.
Kimlerden? Dikkat buyurun,bizzat Filistinlilerden. Satın aldıkları topraklarda 1914 yılından itibaren 100.000’e yakın kişiden oluşan Yahudi kolonileri kuruyorlar. Yahudilerin Filistin topraklarında koloniler kurması batılı ülkeleri de hareketlendiriyor.1916 yılında Sykes-Picot antlaşması ile Yahudi devletinin kurulmasının önü açılıyor. Bilhassa İngiltere’nin desteği ile Yahudiler Filistin topraklarında daha fazla mevzi kazanmaya başlıyorlar. Birinci dünya savaşı sonucu Osmanlı Devleti bölgedeki gücünü yitirince bölgenin kontrolü Avrupa devletlerinin ve özellikle İngiltere’nin eline geçiyor.15 Mayıs 1948 yılında İsrail devleti resmen kurulduktan sonra bölge de toprak alımları daha da hızlanıyor. İsrail devleti bölgedeki Türk toprakları üzerinde iş yapan yabancı ortaklı Türk firmalarında çalışan bir kısım elemanları vasıtası ile bölgedeki Musevi Türk vatandaşları üzerine toprak almaya başlıyor. Bunların içinde elbette Yahudi olmayan Avrupalı insanlar da var. Bunlar üzerinden de toprak alınıyor. Bölgede hatırı sayılan büyük toprak ağalarından bu iş için tavassutta bulunmaları da isteniyorsa da reddolunuyorlar. İstihbarat raporları 1998 yılından bu yana Gap bölgesinde Yahudi kökenli 60 Türk vatandaşının adam başı 5 bin ile 10 bin dönüm büyüklüğünde toplam 450 bin dönüm toprak satın aldıklarını işaret ediyor. Bu raporda dikkat çekilen husus toprak alan bu kişilerin maddi olanaklarının bu toprakları alacak kadar yeterli olmadığı.
Konu çok uzun, ben bir parantez açarak kısaca anlatmaya çalıştım. Raporlardaki anlatılanlara göre toprak alımları ağırlıklı olarak Fırat ve Dicle havzalarını kapsıyor.İsrail devleti,Tevrat’taki şu metni emir olarak telakki ediyor ve uygulamaya çalışıyor. “Uymanız için size bildirdiğim bu buyrukları eksiksiz yerine getirir, Tanrınız Rab’bi sever, yollarında yürür, o na bağlı kalırsanız, Rab bu ulusların tümünü önünüzden kovacak. Sizden daha büyük, daha güçlü ulusların topraklarını mülk edineceksiniz. Ayak basacağınız her yer sizin olacak. Sınırlarınız çölden Lübnan’a, Fırat Irmağından Akdeniz’e kadar uzanacak. Hiç kimse size karşı koyamayacak. Tanrınız Rab, size verdiği söz uyarınca, ayak basacağınız her yere dehşetinizi, korkunuzu saçacaktır.” Bu güne kadar satın alınan toprakların yüzölçümü yaklaşık 415 kilometrekare, yani İstanbul’un yarısından fazla bir miktar İsrailliler tarafından satın alınmış durumda. Yinede şimdilik tapuların üzerinde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ismi yazılı.
18.01.2012
OKUR YORUMLARI
Mehlika Filiz Ulusoy
20.01.2012 07:42:00
Abdülkadir Bey, içimizi acıtan çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Büyük Atatürk, "Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır" diyerek, bu konuyu ne güzel özetlemiştir. Orta Asya'dan koptuk, önce Horasan'a, sonra da Anadolu'ya geldik. Dünyanın her yerine konuk olarak gidilebilir ama bizim artık "vatan" olarak gidecek bir yerimiz yok. Bir yakınım bana "Siz şehirliler vatanı savunmak için hep biz köylüleri gönderirsiniz" diye takılmıştı. Ben de "Biz şehirliler sefertası gibi 10-15 katlı apartmanlarda otururuz. Oysa sizin çok geniş topraklarınız var. TOPRAK DEDİĞİN VATANDIR. Savunması o yüzden size düşüyor" dedim. Şaka bir yana, ülkemizin havası, suyu, ormanı, toprağı acımasızca ya da bilinçsizce heba ediliyor. Televizyonda Kıbrıslı genç bir avukat, Kıbrıslı Türklerin de yabancılara toprak sattığını anlatıyordu. Türk halkının bu konularda bilinçlendirilmesi çok büyük önem taşıyor.
BOZOKLU BOZKURT
19.01.2012 10:16:00
Sayın Abdülkadir Çapanoğlu,yazınızı ibretle okudum ve hiç şaşırmadım.Görünen o ki yerköy'ün nüfusu kadar yabancı kişiler,atalarımızın kanlariyle sulayarak bize emanet ettiği toprakların bir kısımını silahla değil parayla ele geçirmişler. Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi işindeki israil ısrarı hala sıcaklğını koruyor.Emperyalist ülkelerin ve onların kuyruğuna takılan yunanistanın ikiyüz yıldır bu topraklar üzerindeki siyasi emellerini asil Türk Gençleri biliyor.Gerektiği zaman damarlarındaki asil kan gereğini yerine getirecektir kimsenin şüphesi olmasın.Saygılarımla.
Tarih bilginiz son derece etkileyici ve doyurucu...Ileriki yazilarinizda da Yozgat'in ve Yozgat'li olmanin degerlerini de yine tarihteki yeriyle ifadelerseniz bunu kavrama sikintisinda olan yeni nesillere de belge olarak devredebiliriz.
Mehlika Filiz Ulusoy
20.01.2012 07:42:00Abdülkadir Bey, içimizi acıtan çok önemli bir konuya değinmişsiniz. Büyük Atatürk, "Mevzubahis vatansa gerisi teferruattır" diyerek, bu konuyu ne güzel özetlemiştir. Orta Asya'dan koptuk, önce Horasan'a, sonra da Anadolu'ya geldik. Dünyanın her yerine konuk olarak gidilebilir ama bizim artık "vatan" olarak gidecek bir yerimiz yok. Bir yakınım bana "Siz şehirliler vatanı savunmak için hep biz köylüleri gönderirsiniz" diye takılmıştı. Ben de "Biz şehirliler sefertası gibi 10-15 katlı apartmanlarda otururuz. Oysa sizin çok geniş topraklarınız var. TOPRAK DEDİĞİN VATANDIR. Savunması o yüzden size düşüyor" dedim. Şaka bir yana, ülkemizin havası, suyu, ormanı, toprağı acımasızca ya da bilinçsizce heba ediliyor. Televizyonda Kıbrıslı genç bir avukat, Kıbrıslı Türklerin de yabancılara toprak sattığını anlatıyordu. Türk halkının bu konularda bilinçlendirilmesi çok büyük önem taşıyor.
BOZOKLU BOZKURT
19.01.2012 10:16:00Sayın Abdülkadir Çapanoğlu,yazınızı ibretle okudum ve hiç şaşırmadım.Görünen o ki yerköy'ün nüfusu kadar yabancı kişiler,atalarımızın kanlariyle sulayarak bize emanet ettiği toprakların bir kısımını silahla değil parayla ele geçirmişler. Suriye sınırındaki mayınlı arazilerin temizlenmesi işindeki israil ısrarı hala sıcaklğını koruyor.Emperyalist ülkelerin ve onların kuyruğuna takılan yunanistanın ikiyüz yıldır bu topraklar üzerindeki siyasi emellerini asil Türk Gençleri biliyor.Gerektiği zaman damarlarındaki asil kan gereğini yerine getirecektir kimsenin şüphesi olmasın.Saygılarımla.
Sibel Manacioglu Oktay
19.01.2012 11:20:00Degerli yazar Abdulkadir Capanoglu bey,
Istanbul'da yasamamiza ragmen yazilarinizla bizleri adeta memleketimize,ata topragimiza goturuyorsunuz.
Tarih bilginiz son derece etkileyici ve doyurucu...Ileriki yazilarinizda da Yozgat'in ve Yozgat'li olmanin degerlerini de yine tarihteki yeriyle ifadelerseniz bunu kavrama sikintisinda olan yeni nesillere de belge olarak devredebiliriz.
Güçlü aktarımlarınızın devamını diliyoruz.