Yazıma bir sitemle başlasam bilmem hoşgörürmüsünüz? Ne tarihimize nede tarihi eserlerimize gerektiği kadar önem veremiyor sahip çıkamıyor ve koruyamıyoruz maalesef. Korumak bir yana ayakta kalanları da bilmeden tahrip ediyoruz. Harf devrimi yapılıp Latin harflerine geçilince bazı işgüzar valilerimiz çeşmeler dâhil bazı tarihi eserlerin üzerindeki o eserin nüfus cüzdanı olan ve Arap harfleri ile yazılmış mermer kitabeleri kırdırmışlar. Bu yüzden birçoğunun geçmişi hakkında bilgimiz yok. Kim yaptırmış ne zaman yapılmış, ne maksatla yapılmış bilemiyoruz. Benim en dikkatimi çeken de cami hocalarımızın hacı yeşili yağlı boya merakıdır. Hangi camide boyası eskiyen dökülen kararan bir yer olsa gelsin yeşil yağlı boya. Boyası eskiyen ahşap direkler, hanım mahfillerinin balkon tırabzanları hemen hacı yeşili yağlı boya olur. Yöre camilerine gittiğimde ilk gözüme çarpan demeyeceğim gözüme batan bu olur. Bunun tek istisnasını Yozgat Saray köyü Çapanoğlu Ahmet Paşa Camiinde gördüm. Yapının ahşap kısımlarını, ahşap süslemelerini orijinal hali ile ne güzel korumuşsunuz dediğimde caminin kıymet bilir bilgili hocası çoğunluğu yeşile boyanmıştı, ben bazı yerleri boya sökücüsü ile bazı yerleri zımpara ile bazı yerleri kazıyarak temizledim demez mi. İlk defa tanışmasak bu muhterem hocamın boynuna sarılırdım. Her ibadet yerinde böyle hocalarımız olsa. Gelelim Yozgat Çapanoğlu camiinin vaiz kürsüsüne. Ne olmuş vaiz kürsüsüne derseniz. Buyurun Gazi Üniversitesi Rektör yardımcısı ve Sanat Tarihi Bölüm Başkanı değerli hocam Prof. Hakkı Acun (Çapanoğlu) dan dinleyelim. Çapanoğlu Büyük Camiinin restorasyonundan sonra Caminin hocası ve Mustafa Çapanoğlu ile birlikte etrafı kontrol ederken minarenin duvarının dibinde yeşil boyalı kürsü gibi bir şey gözüme çarptı hoca efendiye bu nedir diye sordum. Hocam eski vaiz kürsüsü dedi. Neden buraya attınız diye sorunca zaten eskiydi, kırılmıştı işe yaramıyordu hocam, temizlik sırasında buraya atılmış dedi. Biraz inceleyince yeşil boyanın dökülen yerlerinin altında kök boya ile yapılmış kalem işi çok güzel süslemeler olduğunu gördüm. Bunu acilen koruma altına almam gerektiğine karar verdim ama nasıl. Hemen oradan iki adam çağırdım, bunları itina ile müzeye götürün müdür Hasan Beye teslim edin dedim. Müze müdürü Hasan Beye de telefon ettim. Sana çok kıymetli bir şey gönderiyorum lütfen iyi bir yerde emanete al, çok kısa bir süre sonra aldıracağım dedim. Kıymetli bir şey dediğim için Hasan Beyde titizlendi başına bir şey gelir korkusu ile birkaç kere hocam başına bir şey gelmeden bunları buradan al ne olur diye telefon etti. Yozgat müzesinde benim bağışladığım çok eser var. Ben profesyonel olarak koleksiyoncuyum. Elimdeki eserlerin çoğu Çorum Müzesine kayıtlıydı. Yozgatta da müze kurma hazırlığı vardı. Yılmaz Göksoy hocam Acun sen benim talebemsin elindeki eserlerden de haberim var, ailen Yozgatı kurmuş gel sende şu elindekileri Yozgat Müzesine bağışla da müzemizi açalım dedi. Bende elimdeki elliye yakın eseri müzeye devrettim. Devrettiklerimden hatırımda kalanlar sekiz adet kuran-ı kerim ve enam, üç adet kılıç, Roma, Bizans, Hitit dönemine ait beş altı adet testi, değişik dönemlerden otuza yakın madeni para, eski kamalar, kilim vs. epey bir şey. Devredince bana bir miktar para verdiler. 10 yıl sonra da müzeye yaptığım katkılardan dolayı teşekkür belgesi verdiler. Eserlerin yanına Hakkı Acun tarafından bağışlanmıştır yazısı konması için meğer benim para almamam gerekiyormuş. Benim teslim ettiğime dair belgelerim var ama neye yarar. Uzatmayalım, neticede Vakıflar Genel Müdürlüğündeki Genel Müdür muavini arkadaşıma ve müdire arkadaşım Suzan Bayraktar Hanımefendiye telefon ettim. Yozgat Çapanoğlu Camiinin tarihi kıymeti haiz eski vaiz kürsünün bende olduğunu, restoratörlerinin veya konservatörlerinin yardımı ile bunu eski haline getirmelerini ısrarla rica ettim. Yozgat bölgesi Sivas Vakıflar Müdürlüğüne bağlı olduğu için Suzan Hanım konuyu Sivas Bölge Müdürlüğüne intikal ettirdi. Sivas Bölge Müdürlüğünden geldiler, bir tutanakla teslim alıp Ankaraya Vakıflar Genel Müdürlüğü restorasyon müdürlüğüne teslim ettiler. İşlerin çokluğundan bir sene kadar burada kaldı. Sonunda uzun, titiz uğraşılar sonucu 2012 yılının Kasım ayında Vakıflar Genel Müdürlüğü laboratuarlarında konservatörler Ceyda Cüceloğlu, Özlem Erdem ve Derya Şan Körük kardeşlerimizin maharetli ellerinde üzerindeki yeşil boya temizlendi altındaki kalem işi süslemeler orijinal hali ile eskisine uygun bir şekilde yapıldı. O kadar beğenildi ki vakıflar Genel Müdürlüğü müzesinde kalması için benden izin istediler. Bunun tarihi eser olmasının yanı sıra aile yadigârı da olduğunu da anlattım. Dolayısıyla en uygun yerin yine Çapanoğlu Camii olduğunu kendilerini gücendirmeden izah ettim. Sigortası yapılarak yine Sivas Vakıflar Bölge Müdürlüğünün elemanları vasıtasıyla Ankaradan alınıp Yozgattaki Çapanoğlu Büyük Camiine teslim edildi. Hakkı Hocamın dediğine göre bu vaiz kürsüsü ya camiyi yaptıran Mustafa Bey zamanından ya da dış camiyi yaptıran kardeşi Süleyman Bey zamanından kalma çünkü üzerindeki süslemeler cami içindeki diğer ahşap süslemeler ile aynı özellikleri taşıyor yani cami ile aynı yaşta(1779). Hakkı Hocam; Yozgat ve civarında gerek Çapanoğulları gerekse Çapanoğullarının maiyetindeki kişiler tarafından yaptırılan camilerde bunun benzeri vaiz kürsüleri var ama bu kadar süslü ve kalem işçiliği olanını görmedim diyor. Dikkati, emeği ve takibi için değerli hocama teşekkür ettiğimde Değil kürsünün tamamını bir parçasını bile bulsaydım bohçaya sarar saklardım. Atalarımızdan kalan baha biçilmez aile yadigârları diye cevap verdi.
Not; Köşemi takip eden değerli okurlarıma kolaylık olması düşüncesi ile bundan böyle yazılarımı Salı günleri değiştireceğimi arz ederim. Zaman ayırıp yorum göndermek zahmetinde ve lütfunda bulunarak takip edildiğimi hissettirip beni motive eden okuyucularıma teşekkür ederim.
01.07.2013
01.07.2013
OKUR YORUMLARI
Celalettin Çapanoğlu
26.08.2013 15:03:00
Değerli Kuzenim Abdulkadir,
Dedelerimiz Hacı Mustafa Bey ve Süleyman Bey tarafından inşa ettirilen Yozgattaki Çapanoğlu Camimizdeki Vaiz Kürsüsü hakkındaki aydınlatıcı yazın beni çok memnun ve mütehassıs etti. Yazılarını ve değerli kalemini tebrik ederim.
Ayrıca değerli akrabamız Prof. Dr. Hakkı Acun Hocamızın değeri bilinmediği için önce yeşil'e boyanıp sonra da bir köşeye atılmış olan tarihi vaiz kürsüsünü fark ederek orijinaline uygun olarak restorasyonunu sağlamasına da en içten teşekkürlerimi sunarım.
Selamlar
M. Celalettin Çapanoğlu
Leyla
05.07.2013 20:03:00
Cehaletin,bilgisizliğin,görgüsüzlüğün bu kadarına pes demekten başka bir şey diyemiyorum.
Mahmut ERDEM
05.07.2013 13:13:00
Nasıl demeliyim,ki birtoplumun kökü biryerlerde kazılı olmalı,ki onu kolay söküp atamasınlar.Kazdıkça buramburam nesil ve ecdad fışkırmalı. Ne demişler asil asmaz bal kokmaz,kokarise yağ kokar aslı katıktır. Diyen ne güzel demiş diline sağlık,dost seninde kalemine kuvet,selamlar.
Celalettin Çapanoğlu
26.08.2013 15:03:00Değerli Kuzenim Abdulkadir,
Dedelerimiz Hacı Mustafa Bey ve Süleyman Bey tarafından inşa ettirilen Yozgattaki Çapanoğlu Camimizdeki Vaiz Kürsüsü hakkındaki aydınlatıcı yazın beni çok memnun ve mütehassıs etti. Yazılarını ve değerli kalemini tebrik ederim.
Ayrıca değerli akrabamız Prof. Dr. Hakkı Acun Hocamızın değeri bilinmediği için önce yeşil'e boyanıp sonra da bir köşeye atılmış olan tarihi vaiz kürsüsünü fark ederek orijinaline uygun olarak restorasyonunu sağlamasına da en içten teşekkürlerimi sunarım.
Selamlar
M. Celalettin Çapanoğlu
Leyla
05.07.2013 20:03:00Cehaletin,bilgisizliğin,görgüsüzlüğün bu kadarına pes demekten başka bir şey diyemiyorum.
Mahmut ERDEM
05.07.2013 13:13:00Nasıl demeliyim,ki birtoplumun kökü biryerlerde kazılı olmalı,ki onu kolay söküp atamasınlar.Kazdıkça buramburam nesil ve ecdad fışkırmalı. Ne demişler asil asmaz bal kokmaz,kokarise yağ kokar aslı katıktır. Diyen ne güzel demiş diline sağlık,dost seninde kalemine kuvet,selamlar.