A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

YOZGAT’IN KAR KUYULARI - KARLIKLAR

Yaz geldi, dondurma satışları epey artmıştır ama bu fabrika dondurmalarına bir türlü içim ısınmadı. Rengarenk dondurmaların hemen hepsinde yapay aroma ve yapay renklendirici kullanılıyor.  Örneğin siz hiç mavi renkli meyve gördünüz mü? Ben görmedim.

Çocukluğumuzun Yozgat’ında da yaz gelince dondurma satılırdı. Ama bu gün yediğimiz sütlü (çoğunlukla kremalı), salepli, içinde değişik yapay aromalar olan dondurmalardan değil.

Ahşap yapılı, dört tekeri de ahşap olan dondurma arabalarının bir yanında içinde yeşilimtırak şeffaf büyük su bardaklarının olduğu bardaklık olurdu. Öbür yanında da çoğunlukla birinde vişne şurubu öbüründe limonata olan iki büyük şişe ve arabanın içinde de içi kar dolu etrafına kat kat ıslak tehlis bez sarılmış büyük bir kazan.

Cebimizde 10 kuruşumuz varsa ya da canımız dondurma çektiğinde büyüklerimizden para almışsak büyük bir iştahla bu dondurmacılara koşardık. Zaten toplasan iki ya da en fazla üç dondurmacı birbirlerinden çok uzakta. Ama birisi mutlaka Cumhuriyet meydanında veya Buğday Pazarının başında.

10 kuruşumuzu seve seve verip dondurma istediğimizde, dondurmacı su bardaklarından birisini alır, kazanın kapağını açar oradan aldığı dişlenmiş karı bardağa bastırarak doldurur sonra bize sorardı vişne mi, limonata mı? Ben hep vişne isterdim. O’da vişne şişesini alır bardaktaki karın üstüne gezdirirdi. Tam şişeyi kaldırırken amca çok koy diye cılız sesimizle yalvarırdık o’da bir iki amla daha ilave derdi. Benim vişneli dondurmaya zaafım da oradan geliyor galiba

Bizim dondurmamız buydu. Ham maddesi Yozgat ve Yozgatlılar için Allah’ın bir lütfu olan Çamlıktaki birkaç kar kuyusundan gelirdi.  1950 li yıllarda Yozgat’ta elektrik sadece gündüzleri vardı. Gece saat 23.00 de tavandaki ampul birkaç kere göz kırpar herkes son hazırlıkları yapıp yatmaya hazırlanır ve elektrik sabaha kadar gelmemek üzere giderdi.  Dolayısıyla Yozgat daha buzdolapları ile tanışmamıştı.

Çamlıkta takriben dört beş metre genişliğinde ve derinliğinde içine ahşap merdivenle inilen sahipli kuyular açılırdı.  Bu kuyular zirveye yakın güneş ışığını az alan ve ayakaltı olmayan yerlere yapılırdı. İçinin kenarları taşlarla örülüydü.  Bahar yaklaşırken dişlenen kar bu kuyulara aynen bardağa basar gibi kar basılırdı. Kuyu kar ile dolunca üzerine de bolca saman ya da kirç denilen çam yaprakları dökülüp güzelce yayılır yazın gelmesi beklenirdi.

Havalar ısınınca da bu kar kuyularının sahipleri karı bir kenarından testere ile kesmeye başlarlar çuval içine ya da torbalara basarlar hayvanlara yükleyerek şehire indirirlerdi. 

Dükkânlarında ya da isteyen kişilere örneğin lokantalara bu karları satarlardı. Arabalı dondurmacılar da onların müşterilerinden birisiydi.

1832 tarihinde Yozgat’a gelen Fransız arkeolog ve gezgini seyyah Charles Texier de Küçük Asya kitabında kar kuyularından bahsederek yazın civar dağlardan kar getirerek içeceklerini soğutuyorlardı diyor.

Okullar tatil olunca bizde Yozgat’a gelir ailelerimizle birlikte çamlıkta piknik yapardık. Ben hemen bu kar kuyularına gider kapaklarını açar nemli merdivenden düşmeden iner bir miktar kar çalardım. Kardeşim de yukarda gözcülük ederdi ama zaten sahipleri başında durmazlardı.  

Aldığım karlar elimi dondururken koşar anneanneme verirdim. Annemin her seferinde, yine mi kar kuyusuna indiniz azarlamasına rağmen.

Elektrik 24 saat evlerimize teşrif edince yavaş yavaş buzdolapları da evlere girmeye başladı. Karcılık mesleği de para kazandırmaz oldu. Sahipsiz kalan kar kuyuları da yıkıldı.

Yeri gelmişken bir konuyu da paylaşmak istiyorum. Lise Caddesinde bir pastane var. Tadım Pastanesi. Sahibi Sayın Hilmi Çavuşoğlu, dondurmayı kendi yapıyor ve hakikaten güzel yapıyor. Yozgat’a her geldiğimde bazen dostlarla bazen eşimle uğruyoruz. Hilmi Bey (aslında usta demek gerekir ki benim indimde usta kelimesi çok önemlidir)aslen Kütahyalı. Birkaç yıl önce de Yozgat esnafı onu “Ahi ”seçmiş idi.  Sadece yaz aylarında Yozgat’ta oluyor ve işyerini açıyor. Havalar soğumaya başlayınca da örneğin eylül, ekim gibi de kapatıp memleketine dönüyor, kazandığını memleketinde yiyor. Vallahi tebrik ediyorum. Yani demem o ki, işini seven işini iyi yapan esnaf her zaman kazanıyor. E, Yozgatlı hemşerilerim bundan bir ders çıkarıyor mu derseniz onun yorumunu da size bırakıyorum.

 

 

OKUR YORUMLARI
bülent cerit
21.07.2020 08:59:21

Ağabey kalemine sağlık, yine aldın götürdün bizi o yıllara. Hayal meyal hatırlayabildiğim yaz tatili çocukluk etkinliklerimizden birini hatırlattın. Ancak o günlerden bu günlere doğru geldiğimizde değişen çamlık (soğukluk), lise caddesi, tarihi okul binaları, meydan, çarşı, büyük ve boztepe sinemaları, hal binası ve daha nicelerini düşündürdün. Yozgat'a gittiğimde içim burkularak gezdiğim yerleri bu yazıda bir kez daha yaşadım.

Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ