A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

YOZGAT’TA BİR YANGIN

Bir kış gecesinin geç vakitleri. Yozgat’ın mahallelerinden birisindeki bir evde sobadan sıçrayan bir kıvılcım çok sinsi bir yangın çıkarır. Sinsi yangın ev halkının haberi olmadan hızla büyür. Burada bir parantez açıp kısa ama önemli bir bilgi verelim. Evlerde bir kibrit veya mum alevi hatta sigara gibi küçük bir ateşle başlayan yangınlar ilk bir dakikada önemsiz gibi görünürse de sentetik perdeler, sünger oturma grupları ve onların sentetik kumaşları yüzünden üç dakika içinde bütün bir odayı sarmaktadır. Bu yüzden, süratle yapılacak ilk müdahale çok önemlidir. Cüzi bir bedelle satın alacağımız yangın tüpleri bizi büyük bir felaketten kurtaracaktır. Aman ihmal etmeyelim.

Neyse efendim, ev halkının farkında olamadığı yangını komşular fark eder ve hemen itfaiyeye haber verirler. İhbarı alan itfaiye amiri Sayın Mustafa Eraslan, ekibini alarak kısa sürede yangın mahalline ulaşır. Komşulardan yaptığı soruşturmada içerde üç kişi olduğunu öğrenen Eraslan ve arkadaşları hemen oksijen tüplerini takarak eve girerler. Bir yandan gecenin karanlığı bir yandan duman içindeki evde buldukları mutfak tüpünü ve iki kişiyi yarı baygın şekilde dışarıya temiz havaya çıkarırlar.

Arkadaşları su hortumlarını hazırlarken Eraslan üçüncü kişi için tekrar içeri girer onu da bulur ama aksilik buya tüpündeki oksijen biter. Son bir gayretle adamı pencere önüne sürükleyip camı açar, adamın ellerini pencere demirlerine tutturup “derin derin nefes al ben hemen geliyorum” diyerek yeni bir tüp almak için kapıya yönelir ama bir türlü kapıyı bulamaz üç kere başını duvara çarpar. Sonunda zorlukla bulduğu kapıdan kendini dışarı atıp hemen dolu bir tüp takarak tekrar içeri dalar. Pencere demirlerini tutturduğu üçüncü kişiyi de kolunu boynuna dolayıp yedeğine alarak dışarıya çıkarır.

İçerdeki üç kişiyi sağ salim kurtarmanın gönül ferahlığı ve komşu evlere zarar vermeden yangını söndürmenin telaşesi içinde eve su sıkmaya başlarlar. Yangını seyredenlerden bir delikanlının “evde biri var” bağırması ile başlarından aşağı kaynar su dökülmüş gibi olur. Zira yanan evin içi ateş, duman ve su buharı olduğundan içerde birisi varsa en azından dumandan ve buhardan dolayı sağ kalması mümkün değildir. Hâlbuki evin odalarına mutfağına, banyosuna hatta tuvaletine bile bakmışlardı. Evde bir kişi daha varsa nasıl olmuşta görememişlerdi.

Mustafa Eraslan heyecanla delikanlının seslendiği tarafa gidip içeriye kulak verir. Delikanlı doğru söylemektedir. İçerde, sanki yalvaran bir ses tonu ile birisi kuran okumaktadır. Gerisini düşünmeden oksijen tüpünü kaparak tekrar içeri dalar. Duman, buhar ve çıtırdayan alev sesleri arasında ve elbette can korkusu ile sesin geldiği yeri bulmaya çalışır. Saniyelerin aleyhine işlediğinin bilinci ile hızla etrafa göz atarken sesin hangi odadan geldiğini tespit edip oraya yönelir. Ne görsün? Dua sesi, televizyonlarda satışı yapılan namaz öğreten bir akıllı seccadeden geliyor. Az önce kurtardığı kişi temiz hava alsın diye açtığı pencerenin önüne bırakılan seccade, sıcaktan erirken kendiliğinden çalışmaya başlamış. Derin bir oh çeker ve hemen kendini dışarı atar. Gördüğü manzarayı, dışarda merakla bekleyen kalabalığa anlatarak onları da rahatlatır. Eraslan, görevi ve mesuliyeti icabı yaşadığı korku ve heyecanı yatıştırmaya çalışırken arkadaşları yangını kontrol altına alıp komşu evlere bir zarar vermeden söndürürler.

Yaşanmış bu hikâyemizi burada noktalıyoruz. Bu vesile ile malımızı ve canımızı yangınlardan ve tabi afetlerden korumaya çalışırken kendi hayatlarını kaybeden fedakâr İtfaiyecilerimizi minnetle anıp Allahtan rahmet diliyorum. Halen görev başında olanlara da, Allah kazalardan belalardan beklenmedik tehlikelerden korusun ailelerine bağışlasın dualarımızı gönderelim.

07.09.2015
OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ