A.Kadir ÇAPANOĞLU

A'DAN Z'YE

YUNAN SAHİL GÜVENLİK BOTU VE BALIKESİRLİ ER MUSA

Değerli okurlar, 20 Eylül günü Muğla’nın Bodrum ilçesi Akyarlar açıklarında Yunan Sahil Güvenlik ekipleri, Türk karasularına girerek sınır ihlali gerçekleştiriyor. Haber ajansları, Yunan sahil muhafaza botunun, bir mülteci botunu sahile kadar takip ettiğini ve Akcabük Tatil Sitesi önlerine kadar kovaladığını, karaya yaklaşık 50 metre mesafeye kadar yanaştığını bildirmişlerdi.  

Haber ajansları 23 Eylül günü de Yunanistan sahil güvenlik botunun, bu kez Türk karasularının Datça ilçesi kıyılarına geldiğini, kıyıya yanaşan Yunan sahil güvenlik botundan inen bir kişinin karaya çıkarak göçmen kaçakçısına ait olduğu iddia edilen lastik botu alarak gittiğinin görüldüğü haberini geçtiler. Haber kısaca şöyle: 20 Eylül günü sabah saat 10.00 sıralarında Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Akyarlar Mahallesi’ndeki Akçabük koyunun içine kadar girerek Türk karasularını ihlal ederek göçmen kaçakçısına kovalama bahanesi ile karaya 50 metre kadar yaklaşan Yunanistan sahil güvenlik botu bu kez Türk karasularını Datça ilçesi kıyılarında ihlal etti. Yaşanan olayda, mülteci botunda bulunan bir kişinin karaya çıkmayı başardığı bildirildi.

Değerli okurlar, o saatlerde o civarda bizim sahil güvenlik güçlerimiz ya da o bölgede görevli jandarma gücümüz olmayabilir ama orada yaşayan halkımız, balıkçılarımız, işyeri sahiplerinin hiç birinde bir a v tüfeği dahi yok mudur ki karaya çıkmaya cesaret eden yunanlıya en azından bir taciz ateşi açsın. Ne oldu bize böyle. Trafikte yol verme kavgasında birbirimizi öldürürken, karaya çıkmaya cesaret eden Yunan askerine tepki gösterecek yürekli bir vatan evladı yok muydu. Yazıklar olsun.

Çok yıllar önce "Büyük şaka, Ruslar geliyor" isminde bir Amerikan filmi seyretmiştik. Meraklı ve biraz tahtası eksik bir Rus denizaltısı komutanı Amerika kıyılarını merak edip kıyıya fazla yaklaşınca karaya oturuyor ne olduğunu bilmeyen Amerikalılarda yüzlerce tekne ile önce onu kuşatıyor iş anlaşılınca da kara suları dışına kadar uğurluyorlardı.

Bu haberler bana Atatürk'ün zamanında yaşanan Balıkesirli Er Musa olayını anımsattı

Tarih: 14 Temmuz 1934.  Olay Aydın Kuşadası’nda günümüzde Dilek Yarımadası Kalamaki Milli Parkı içinde kalan, Yunanistan’ın Sisam Adası’na en yakın koy olarak bilinen Kanapiçe Koyu’nda yaşanıyor

Sınır hududunda Balıkesirli Er Musa ile dört arkadaşı pusu nöbetindeler. Saat 15.00 sıralarında, içinde üç yarı çıplak kişinin olduğu kayığın kıyıya yanaştığını gören askerler, “Dur” ihtarı yaptı, üç kişi kaçmaya çalışınca Musa tetiğe bastı. Olayda, bir kişi öldü, biri yaralı iki kişi ise Sisam Adası’na kaçmayı başardı. Gelenlerin, Sisam Adası’nda demirleyen İngiliz donanmasına ait HMS Devonshire Gemisi’nin üç subayı olduğu anlaşıldı. O sırada Selçuk'ta teftişte olan Kuşadası Kaymakamı Dilaver Argun olayı kendisine gelen telgraf ile öğrendi. Derhal Kuşadası’na döndü. Ankara’yı aradı. Başvekil İsmet Paşa’ya durumu anlattı. Olay üzerine 16 Temmuz öğleden sonra İngiliz savaş gemisi Devonshire Kanapiçe koyunun dört mil açığında demirledi. Dilaver Bey durumu Ankara’ya bildirdi.

Kaymakam Dilaver Bey, aynı anlarda Ankara''ya telgraf çekti:

"Tarrasuttayım.. Harp gemisinden bir motor sahilimize yaklaşıyor. Karaya çıkmalarına izin verelim mi?"

Ankara''nın cevabı kısa oldu:

"Gelen motoru yalnız liman reisi karşılasın. Siz telgrafhanede bulunun. Sadece liman reisiyle görüşsünler..." yanıtına uyuldu. Ancak gelenler kaymakamı ayaklarına çağırıyordu. Bu talep İsmet Paşa’ya aktarıldı. Paşa’nın emri kesindi, “Ziyaret isteniyorsa gelenleri Kaymakam Bey kendi makamında kabul edecek.” Ve öyle de yapıldı. Dilaver Argun, olayda önemli rol üstlendi. Kuşadası’na bağlı Kanapiçe Koyu’nda yaşanan gerginlik gazetelere böyle haber oldu. Günlerce konuşuldu.

 Dilaver Bey’i ziyarete gelen İngiliz komutan cebinden bir kâğıt çıkarıp hükümetinden aldığı üç maddelik talimatı okumaya başladı. “Londra Hükümeti, Osmanlı Hükümeti’ne şu isteklerinin bildirilmesini talep etmektedir” cümlesini bitirmeden Dilaver Bey lafı ağzına tıkadı: “Ben Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilcisiyim. Osmanlı Hükümeti’nin değil.” Neye uğradığını şaşıran İngiliz subayı hemen toparlandı, özür dileyip şu üç talebi iletti: 1- Öldürülen subayın cesedini aramak üzere İngiliz motorları Türkiye sahillerine gelecek. 2- İngiliz bayrağına tarziye verilecek, ölen subayın ailesine tazminat ödenecek. 3- Balıkesirli er Musa, cezalandırılacak ve verilecek ceza kendilerine bildirilecek. Görüşmenin ve taleplerin tamamı Ankara’ya iletildi. Atatürk, “Gerekirse Musa için savaşı göze alacağız” dedi.

İngiliz subay aktardığı o bilgilerden sonra Dilaver Bey’i gemilerine davet etti. Davet, nazik bir dille kabul görmedi. İngiliz subay giderayak Dilaver Bey’e dönerek şöyle konuştu: "Denizcilerimiz gezmek için Türk kıyılarına çıkabilirler mi? Yanıt keskindi: "Hayır. İngiliz denizcilerin Kuşadası''nı ziyaretleri için Türk Hükümeti''nden bir talimat alınmış değildir.

Sorulara yanıtı Hariciye Vekili Rüştü Aras verdi. Cesedin aranmasına izin verilecekti. Aramalara Türk gemisi de katılacaktı. Ancak Er Musa ile ilgili hiçbir pazarlık yapılmayacaktı.

Er Musa ile ilgili hiçbir işlem yapılmayacağını öğrenen İngiltere’nin, 7 İngiliz savaş gemisi 18 Temmuz günü Kanapiçe Koyu’na doğru hareket etti. Gelişmeleri dakikası dakikasına izleyen Atatürk, emrini verdi: “Vazifesini yapan Türk eri Balıkesirli Musa, yerinden alınamayacak ve cezalandırılmayacak. Gerekirse Musa için Britanya İmparatorluğu ile savaş göze alınacak.“ İngilizler, Balıkesirli Musa’nın cezalandırılmasında ısrar ederse savaş kaçınılmazdı. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Ege’de seferberlik emri verdi. Türk ve İngiliz savaş gemileri teyakkuza geçti…

Ege’de bunlar yaşanırken, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler de İsmet Paşa ve İngiliz Dışişleri Bakanı Sir John Simon arasında yürütülüyordu. 19 Temmuz günü filo komutanından Dilaver Bey’e gelen  Sisam’da İngiliz Başkumandanı” yazılı telgrafla “Maktul zabitin cesedini aramak için İngiliz motorlarına müsaade verildiği mesajı ile anlaşıldı gerginlik yerini sükunete bıraktı.

İngiltere’nin, Mustafa Kemal’in bir asker için savaşa hazır olduğunu anlaması görüşmelere sağduyunun hâkim olmasını sağlamıştı. İngiliz subayın öldüğü yerde, İngiliz donanmasınca bir anma töreni yapıldı, bir Türk torpidosunda törene katılmasına karar verildi. 20 Temmuz günü İngiliz donanmasına bağlı Queen Elizabeth ve ölen subayın görevli olduğu Devonshire gemisi ile Türk Donanması’ndan Kocatepe Muhribi yerini aldı. Saat 09.30’da tören başladı. Kurşunsuz üç yaylım ateşi yapıldı. Üzerinde “Türk Donanması’nın samimi teessürü” yazan çelenk denize bırakıldı. Tören sonrası İngiliz gemileri Sisam’a, Kocetepe ise Kuşadası’na döndü.

 Bir asker için savaşı göze alan Atatürk, Dilaver Bey’e 50 lira ikramiye, bir hafta izin ve takdirname gönderdi. Mülkiye müfettişleri, İngiliz amiraline çekilmiş olan 9 liralık telgraf ücretini kamu zararı sayıp Dilaver Bey’i mahkemeye sevk etti. Kaymakam davada beraat etti.

Nerdeeeeen nereye!

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ