ZÜLKARNEYN’Mİ, BÜYÜKİSKENDER Mİ? KUR'ANDA TÜRKLER VE KİM BU YECÜC MECÜC?

Değerli okurlar, MÖ 331 yılının 1 Ekim günü  Makedonya kralı Büyük İskender, Pers İmparatoruDarius'u yenilgiye uğrattı. Bu yazımda size, Yunalılar ve Romalılar için bir kahraman, Araplar için peygamber, batılılar için bir efsane olan ve Yunan uygarlığını tek başına Hindistan sınırlarına kadar yayan, tarihte her zaman benzersiz bir yere sahip olmuş, tarihteki adıyla Büyük İskender ya da Kuranın Kehf suresindeki adıyla Zülkarneyn'den bahsedeceğim.

Yazımın başlığı neden böyle oldu.

Geçen gece bir aile toplantısında ilk defa misafirimiz olan Makedon konuklarla sohbet ederken Büyük İskender de mevzuumuz oldu. Tarih ile ilgili konulardan sohbet etmekten hoşlanırım. Daha doğru bir ifade ile sohbet tarih ile ilgili olursa o sohbetten çok keyif alırım. Ben de bildiğim kadarı ile biraz Zülkarney'den bahsettim. O kadar güzel anlattım ki kendime şaştım… Âcizane bu bilgilerimi sizlerle de paylaşayım istedim.

Değerli okurlar. Zülkarneyn ismine ilk defa Prof İlhan Arsel’in Arap Milliyetçiliği ve Türkler kitabında rastlamıştım ve çok ilgimi çekmişti. Hâlbuki 1962 yılında Lise 2. Sınıftayken Çanakkale şehir Kütüphanesinde bulduğum Balıkesirli Hasan Basri Çantay’ın tercüme ve tefsirini yanımda götürdüğüm kareli deftere notlar alarak incelemeye çalışmıştım.  O zamanlar dikkatimden kaçmış. Zaten Kuran da da uzun bir anlatım yok.

Birçok kaynakta Zülkarneyn hakkında kısa bilgi şöyle: "İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'ın Kehf Suresi'nde geçen bir kişidir".

 Kehf, mağara demektir. Sûre de temel konu olarak, inançları sebebiyle öldürülmekten kurtulmak için bir mağaraya sığınan gençlerin mucizevî hâlleri, ayrıca Hz. Mûsâ ile Zülkarneyn de konu edilmektedir.

 Peygamber olup olmadığı tartışmalıdır. Makedonyalı ünlü bir komutan olduğu, Allah'ın yardımıyla doğuya ve batıya büyük seferler yaptığı, Ye'cüc ve Me'cüc'ü( bu isimlere dikkat)  engellemek için bir set inşa ettiğinden söz edilir. Kehf suresi altıncı bölüm (âyet 83-101. )Hangi çağda yaşadığı belirtilmemiştir. Kur'an'da kimlik tanımı flu çizgilerle yapılmış efsanevî bir komutan veya kral olduğu anlaşılan Zülkarneyn’in demir işlemeyi bildiği göz önüne alındığında Demir Çağı'ndan sonra yaşadığı anlaşılıyor.

Sınırları doğu ve batıda olabilecek en geniş noktalara ulaşan bir devlet veya hükümranlığın başını temsil edişi, başarılarının büyüklüğünün kendisini Tanrı’nın desteklediği efsanesinin yerleşmesine yol açışı ve başında savaşlarda kullandığı çift boynuzlu kaska atfen Zülkarneyn (çift boynuzlu) ifadesi kullanılıyor oluşu, Zülkarneyn'in Büyük İskender ile uyumlu gözükmesine ve Kur'an yorumcularının çoğunun Zülkarneyn’in İskender olduğu sonucuna ulaşmasına sebep olmuştur.

Yunanlılar ve tarihçiler Zülkerneyn’i Büyük İskender olarak bilirler. Asıl adıyla Makedonyalı III. Aleksandros. Milattan önce 356'da Pella'da doğdu ve 20 yaşında babası II. Filip yerine tahta geçti. İktidarının uzun yıllarını Güneybatı Asya ve Kuzeydoğu Afrika'da eşi benzeri görülmemiş bir seferle geçirdi ve 30 yaşına geldiğinde Yunanistan'dan Kuzeybatı Hindistan'a kadar uzanan antik dünyanın en büyük imparatorluklarından birini yarattı. Girdiği hiçbir muharebede yenilmeyen Büyük İskender, pek çok kişi tarafından tarihin en başarılı askeri komutanlarından birisi olarak kabul edilir. Kendi adını taşıyan 20 kadar şehir kurmuş. Bunlardan en önemlisi Mısır'da İskenderiye'dir. İskender'in Yunan kolonicileri yerleştirmesi sonucu doğuda Yunan kültürünün yayılması, etkisi MS 15. yy. ortalarında Bizans İmparatorluğu'nun geleneklerinde ve 1920'lerdeki Rum soykırımına ve nüfus mübadelesine kadar Orta ve Doğu Anadolu'da Yunanca konuşan toplulukların varlıklarında hala belirgin olan yeni bir Helenik medeniyete sebep verdi.

Tarih kitaplarında var olduğu bilinen İskenderiye kütüphanesinde beş yüz bin kitap vardı. Felsefe, geometri, aritmetik, astronomi, ahlak, müzik, tıp, politika, din bilimi türünden kitaplar.

Ve ne acıdır ki Halife Ömer, bir gün bu kitaplığı ziyaret eder. Ve “yakın” diye emir verir. “Buradaki kitapların tümünde ne varsa kur’anda da vardır, olmayansa zaten küfürdür” diyecektir.

Değerli okurlar, bundan sonraki paragrafları lütfen dikkatle okuyunuz. 1991'de Yugoslavya dağılınca Kuzey Makedonya,Yugoslavya'dan  ayrılarak bağımsızlığını ilan etti ve adı Kuzey Makedonya Cumhuriyeti oldu. Makedonya'nın bağımsızlığını kazanmasından itibaren Makedonya'nın Yunan topraklarından hak talep etmesine yol açacak bu isim benzerliğinden ötürü Makedonya'nın resmi adı Yunanistan'la yıllarca krize sebep oldu. Yunanistan ile Yugoslavya arasında isim krizi başladı.

Yunanistan Birleşmiş Milletler nezdinde ülkenin adının Mekadonya olmasına itiraz etti.

Bunun iki nedeni vardı. Birinci nedeni: Yunanistan, Makedonya'nın güneyinde yer alan ve aralarında Selanik'in de bulunduğu bölgeyi 'eski Yunan mirası' olarak nitelendiriyor ve böyle bilinmesini istiyordu.  Dolayısıyla bölünen Yugoslavya’nın resmi adının Makedonya olmaması gerektiğini savunuyordu. Hatta Büyük İskender'in kız kardeşinin ismi Selanik idi.

Spordan müziğe birçok resmi etkinlikte Yunanistan'ın hassasiyeti dikkate alınarak Makedonya için "FYROM" yani "Eski Yugoslavya Cumhuriyeti" kullanılmaya başlandı.

İkinci nedeni: Zülkarneyn ya da Büyük İskender ya da Asıl adıyla Makedonyalı III. Aleksandros’un Yunanistan topraklarındaki Makedonya'dan olduğu varsayılıyordu. Yugoslavya'dan ayrılan ve bağımsızlığını ilan eden yerin ismi de Makedonya olursa Yunanlılar Büyük İskender'i bu “Yeni Makedonya’ya” kaptıracaklardı. Bu yüzden karşı çıkıyorlardı.Sonunda ülkenin ismi Kuzey Makedonya Cumhuriyeti olarak kabul edildi.

Bu uzun girişten sonra şimdi, Kuran'da Türk'ler nasıl görülüyor ona bakalım.

Kuran'ın Kehf suresi 93-99. ayetlerinde ve enbiya suresi 96. ayette, bir kavim, Peygamber Zülkarneyn ya da tarihteki adıyla Büyük İskender'den yardım ister. Bu kavim Arap kavmidir Kuzeyde Hazar denizine yakın yerlerde oturan Türkler zaman zaman güneye inerek Araplarla savaşmakta onları yağmalamaktadır. Araplar kendilerini yağmalayan bu “Yecuc ve Mecuc'”e karşı Zülkarneyn’den yardım isterler. Yecüc Mecücden kastedilen Türklerdir. Zülkarneyn, iki dağın arasını erittiği demirin üzerine bakır dökerek bir duvar yapıp Yecuc ve Mecuc'ü oraya hapseder. Hatırlanırsa, Ergenekon destanında Türklerin bu dağı eriterek hapsedildikleri yerden çıkmalarının hikayesi anlatılır. 

Kur'anda yecüc mecüc’den ve  Kehf Suresi 93.-99. Ve Enbiya Suresi 96. Ve 97. ayetlerde bu seddin yapımından şöyle bahsedilir:

93- Nihayet iki dağ arasına ulaştığında (Zülkarneyn), onların önünde, hemen hiç söz anlamayan bir millet buldu

94- "Ey Zülkarneyn!" dediler, "Ye’cüc ve Me’cüc bu ülkede bozgunculuk yapıyorlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi vermeyi teklif ediyoruz, ne dersin?"

95- O da şöyle cevap verdi: "Rabbimin bana verdiği imkânlar, sizin vereceğinizden daha hayırlıdır. Siz bana beden gücüyle yardımcı olun da sizinle onlar arasında sağlam bir sed yapayım."

96- "Demir kütleleri getirin bana!"

Zülkarneyn iki dağın arasını demir kütleleriyle doldurtup dağlarla aynı seviyeye getirince: "Körükleyin!" dedi. Tam onu bir ateş haline getirince, "Bana erimiş bakır getirin de üzerine dökeyim." dedi.

97- Artık o Ye’cüc ve Me’cüc’ün ne seddi aşmaya ne de onda delik açmaya güçleri yetmedi.

98- Zülkarneyn: "Bu, Rabbimden bir rahmettir, bir lütuftur, dedi. Rabbimin tayin ettiği vakit gelince, bunu yerle bir eder. Rabbimin vâdi mutlaka gerçekleşir."

99- O gün, yani kıyamet günü onlar deniz dalgaları gibi birbirine çarparak çalkalanırlar. Sûr’a da üfürülür, insanların hepsini bir araya toplarız.

Enbiya Suresi 96.-97. ayetlerde seddin yıkılması şöyle anlatılır:

96- Nihayet Ye’cuü ve Me'cuc’ün (Türkler) sedleri açılıp her tepeden dünyaya akın etmeye başlarlar.

97- Ve doğru vaat vaktinin yaklaştığı sıra, işte o zaman, kâfirlerin gözleri birden donakalır, "Eyvah, bizlere! Biz bundan tam bir gaflet içinde idik, daha doğrusu kendimize zulmettik!" diyecekler.

Değerli okurlar, Dünya'nın en anormal dağı olan Kırgızistan dağlarının Özbekistan sınırında, dağlardan birinin Özbekistan sınırındaki yamacının dümdüz olduğu, önünün ise bakır kütleleriyle dolu olduğu görülüyor, düzlüğün bitiminde sınır gibi çizgi var, burası, Zülkarneyn'in Kuran'da belirtilen meşhur Yecüc Mecüc seddi.  Göktürkler'in Ergenekon Destanı'nda da anlatılıyor. Ergenekon kelimesi, Türkçe'de dik dağ kemeri demektir.

Taberi'nin tefsirine göre bu davranışıyla ''Allah, Araplara merhamet etmiştir ve Yecuc ile Mecuc gailesinden onları kurtarmıştır.

Prof. İlhan Arsel'in de belirttiği gibi; '' Kuran'dan sonra en muteber kaynak sayılan sahihi Buhari bir yana, Taberi, Bağdadi, Belhi, Beyzavi, Marzavi, Nesefi, Nuveyri, İbn ül Esir gibi ve saymakla bitmez nice ünlü yazar ve bilginler yanında Asım Efendi ya da Ahteri Mustafa Efendi gibi Türk bilim adamları dahi Yecuc ve Mecuc'ün aslında Türkler olup Araplara ve insanlığa felaket getirici ve hayvana yakıklaşık yaratıklar olduğunu savunmuşlardır.''

İslam Peygamberi Muhammed'e göre de Türklerle Arapların savaşı bir ''kıyamet alameti'' sayılacak denli önemlidir.

Ne yazıktır ki Türkler, Hıristiyan dinine karşı 1400 yıldır kendilerini böylesine düşman gören, fırsat bulduğunda sırtından hançerleyen kendilerine ye’cüc Me’cüc diyen Araplardan aldıkları Müslümanlığın bayraktarlığını yapmıştır.

Değerli okurlar, Kur’anda Zülkarneyn, tarihte Büyük İskender ya da Makedonyalı III. Aleksandros ve Kur’an’ın Kehf suresinde peygamber olarak vasıflandırılan bu çok önemli kişi hakkında dağarcığımdaki bilgileri sizinle de paylaştım. Konu hakkında hiç bilgisi olmayanlar elbette şaşıracaklardır ama insan okudukça neler öğreniyor değil mi?