ARALIK AYINI DEĞERLENDİRİRKEN

I . Hz. Mevlana

Celaleddin-i Rumi

Vefatının 732. yıldönümünde, kendi tabiriyle; “Şeb-i Arus – Düğün Gecesi – Sevgiliye Kavuşma Anı” nı rahmetle anarken O Yüce Zatı şu ölümsüz sözleriyle hatırlamak isteriz.

“Cömertlikte, yardım etmede akar su gibi ol,

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol,

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol,

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol,

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol,

Hoş görülülükte deniz gibi ol,

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol…”

II – MEHMET AKİF ERSOY

27 Aralık 1936’da şu fani dünyaya veda eden; iman – ahlak – fazilet – istiklal ve hürriyet şairimizi rahmetle anarken içinde bulunduğumuz hal ve tavırlarımızdan dolayı bizi seneler öncesinden nasıl ikaz ettiğini de elbette hatırlamamız gerekiyor.

“Kim Müslümanların derdini kendine mal etmezse onlardan değildir.” Hadis-i Şerif’ini kendine mahsus manzum tefsirinde şu ikazlarda bulunur:

“Müslümanlık nerde ! Bizden geçmiş insanlık bile …

Alem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nafile !

Kaç hakiki Müslüman gördümse, hep makberdedir.

Müslümanlık bilmem amma, galiba göklerdedir !

Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan !

Hey sıkılmaz ağlamazsan, bari gülmekten utan !”

III – DEPREM

Gündemimizden hiç düşmeyen bir önemli konu daha var ki o da deprem …

26 Aralık 2004 yüz yılın 5. büyük felaketi diye adlandırılan Güney Asya depremi ve Tsunami felaketi.

Yine 27 Aralık 1939 Erzincan depremi (39 bin ölü).

Ve bugün bazı bilim adamlarının dilinden düşmeyen deprem olgusu. Bu vahim olayları unutmak istiyor ve önümüze bakmak istiyoruz. Allah korusun bu felaketleri dilimizde fazla dolaştırırsak dua yerine geçer diye de endişe ediyoruz. Ama bu gerçekle iç içe yaşamak kaderimizde varsa önüne geçemeyeceğimiz bir gerçektir. Fakat tedbir almak aklımızın ve müspet bilimin gereğidir. Japonlar 8-9 şiddetindeki depremle nasıl yaşıyorlar?

Ben burada yeri gelmişken bir hususu da hatırlatmak isterim. Semavi ve arzi felaketlere karşı maddi tedbirlerin yanında manevi tedbirlerimizi de ihmal etmeyelim. Çılgınlık ve taşkınlıklarla umumi musibetin celbine vasıta olmayalım.

İnsanlık,kirli elleriyle çevresini ve atmosferini kirletip nükleer denemeleriyle de bindiği vasıtayı rahatsız ettiği gibi davranışlarıyla da o nimetleri vereni kızdırırsa gazap ve kahrı celbeder.

Cenab-ı Hak milletimizi ve bütün insanlığı bu gibi musibetlerden muhafaza eylesin. İnsan olduğumuzun, kul olduğumuzun ve başıboş olmadığımızın idrakine ulaştırsın.

Yılbaşı geliyor. Bu bir nimettir. Aklı başında bir insan için eskiyi değerlendirmek ve yeni yılda yapacağı işleri planlama fırsatıdır. Yoksa bu nimetleri kendisine vereni unutup insanlığından pişmanlık duyma gibi bir davranış sergileme vesilesi olmamalıdır.

Bu vesileyle bütün okuyucularımın yeni yılını kutluyorum.

BAŞSAĞLIĞI

Değerli dostlarım; Yılmaz Göksoy ve İrfan Bölükbaşı’na taziyetlerimi sunar, merhumeye de Cenab-ı Hak’tan rahmetler niyaz ederim.

Tarih : 27.12.2005