Ali DEMİRDAĞ

TAHLİL

yozgatgazetesi@yahoo.com

BEDİÜZZAMAN’I RAHMETLE ANARKEN

23. Mart.1960 tarihinde vefat eden Bediüzzaman, İslam Dünyasının; iman, ahlak ve fazîlet sahasında, özellikle “İttihad-ı İslam” davasında yetiştirmiş olduğu ender simalarından biridir.Vefatının üzerinden 55 yıl geçmiş olmasına rağmen, O’nun ortaya koyduğu fikirler, İslam Dünyasının ve topyekün insanlığın manevî hastalığına yazdığı reçeteler halâ güncelliğini korumaktadır.

Kur’an ve Sünnetten istihraç ile keşfedip tavsiye ettiği prensiplerle önce insanın mahiyetini ortaya koyar ve onun maddî- manevî arzularını nazara vererek yaratılış gayesine dikkat çeker. Bunun aksine, insanın sadece maddî bir varlık olduğunu ve nefsinin tatminini hedef ittihaz eden cereyanların bu eşşiz varlığı nerelere sürüklediğini de ibretle seyrettirir. Ve şöyle der: “Bugün dünya manevî bir buhran geçiriyor..” İnançsız, itikatsız ve ruhen tatmin olmayan bir gençlik bugün her yerde insanlığın başına bela olmuştur..

Materyalizmin pompaladığı; kaide ve kural tanımadan, dizginlerini nefsinin eline verdiği bu güruhtan müteşekkil batı toplumu, İslam Dünyasına rol-model olamaz. An’anesini terkedip yönünü batıya dönenleri şöyle ikaz eder: “İslam binasını küfrün çürük direkleri tutamaz, batının; kokmuş, çürümüş, tefessüh etmiş batıl felsefî düsturları insanlığın sebeb-i necatı olamaz.”

İslam Tarihini çok iyi tetkik eden Bediüzzaman, 1911-Yılında Şam’da Cami-i Emeviye’de muhteşem bir hutbe irad eder. Orada İslam Dünyasının içinde bulunduğu sıkıntıları ve çarelerini dile getirirken; “Uhuvvet-i İslamiye ve Muhabbet-i imaniyenin” muharrikiyle “İttihad-ı İslamı”, yani İslam Birliğini ısrarla tavsiye eder.

Bugün, kardeşlik projesi ve çözüm süreciyle ilgili O’ndan bir anekdotla yazıma son vereyim: “Ben Van’da iken, hamiyetli Kürd bir talebeme dedim ki: “Türkler İslamiyete çok hizmet etmişler. Sen onlara ne niyetle bakıyorsun?” dedi..Dedi: “Ben müslüman bir Türk’ü, fâsık bir kardeşime tercih ediyorum. Belki babamdan ziyade ona alakadarım. Çünki: Tam imana hizmet ediyorlar.” Bir zaman geçti (Allah rahmet etsin) o talebem, ben esarette iken, İstanbul’da bir mektebe girmiş, esaretten geldikten sonra gördüm. Bazı ırkçı muallimlerden aldığı aksül’amel ile, o da Kürdçülük damarı ile başka bir mesleğe girmiş. Bana dedi: “Ben şimdi gayet fâsık, hatta dinsiz de olsa bir kürdü salih bir Türk’e tercih ediyorum.” Sonra ben onu birkaç sohbette kurtardım. Tam kanaati geldi ki: Türkler, bu millet-i İslamiyenin kahraman bir ordusudur.

Bediüzzaman bu misali, Millet Meclisinde yaptığı bir konuşmada veriyor. Orada bir projesinden söz ediyor. Çeşitli kavimlerin bulunduğu merkezî bir yerde (Van’da), 3-lisanla (Türkçe-Arapça-Kürdçe) eğitim-öğretim yapılacak bir üniversite hedeflediğini ve böylece bizim en büyük düşmanımız olan “cehalete” karşı savaş açtığını belirtiyor. Oradaki Mebuslara soruyor: “Benim bu talebemin önceki hali mi, sonraki hali mi bu milletin bekası için daha hayırlıdır?”

Vefatının 55. Yılında kendisini rahmetle yâdediyoruz.

OKUR YORUMLARI
Yozgat'ta Günün Haberleri
YOZGAT'TA 5 GÜNLÜK HAVA DURUMU
hava durumu
YOZGAT İÇİN GÜNÜN NAMAZ VAKİTLERİ