BEYTULLAH’IN MANEVÎ İKLİMİ

04 Şubat 2019, bugün o kutsal mekânda ikinci günümüz. Umreciler, Umrelerini yapmış olmanın mutluluğu içinde. Yine Beytullah’ta tavaf ve namazla, dua ve Beyt-i Muazzamayı temaşa ile oranın gereği olan küllî ibadetle meşbu ve meşguller.

Uzun süredir göremediğimiz dostları görüyoruz. Âlemi İslam’dan gelen Umrecilerle tanışıyoruz. Herkesin ümidinin Türkiye olduğuna bir daha şahit oluyoruz. Türkiye’nin gerek İsrail ve gerekse ABD karşısında dimdik ayakta durduğuna ve mazlumlara, özellikle Suriyeli mültecilere ve Kudüs’e sahip çıkmasını takdirle karşılıyorlar ve özellikle dua ediyorlar. İnşallah bunların bu samimi dualarının arşa kadar gidip orada ma’kes bulacağını ümit ve temenni ediyoruz.

Öğle ve İkindi namazlarını Mescidi Haram’da kılıyoruz. Cezayirli Ahmet ve Mısırlı Halit’le tanışıyoruz. Her ikisi de Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ettiklerini, Türkiye’nin, Âlemi İslamın birlik ve beraberliğini temin edecek yegâne ülke olduğunu, diğer bir ifade ile “İttihad-ı İslamı” gerçekleştirecek kabiliyette olduğunu ifade ediyorlar ve buna samimiyetle inanıyor ve dua ediyorlar.

Bu intibalardan anladım ki, Hac ve Umre Müslümanlar için gerçekten; tanışma, görüşme ve birbirleriyle kucaklaşma, daha doğrusu birlik ve beraberliğe vesile olması bakımından “ Büyük Bir İslam Kongresi” unvanına layıktır.

Yalnız burada bir olumsuzluğu hatırlatmadan geçemeyeceğim. Ben bu kutsal topraklara en son 2014’te gitmiştim. Yani 5 yıldır bu Kâbe’nin genişletme faaliyetleri hala devam ediyor. Bu zihniyet bu faaliyeti devam ettirecek gibi gözüküyor. Bu yönetimin Müslümanlara gösterdiği alaka da hava alanlarında kendini açıkça gösteriyor!