Bir şans daha

Ülke genelinde mahalli seçimler beklenildiği gibi, biraz erimekle beraber Adalet ve Kalkınma Partisi’nin başarısıyla sonuçlandı. Memleketimiz ve milletimiz için hayırlı uğurlu olsun. Bu noktada milletin umurunu deruhte eden sorumlulara da sorumluluğunun şuurunda olmasını temenni eder ve başarılar dilerim.

İnsanın elindeki nimetin kaybı halinde o nimetin kadri, kıymeti daha iyi anlaşılır.

Hayat da böyle bir nimet olduğu için insan, öldükten sonra; hem nimetin kaybı ve hem de hesabın dehşetiyle dünyaya dönmeyi ve hayatına yeniden çekidüzen vermeyi arzulayacaktır.

Ancak, heyhat! İnsan bir defa dünyaya gelmektedir.

Ancak şanslı insanlar, dünyada nimetin kaybıyla onu tekrar elde edebilme imkanına sahip olabilirler. Bu da onların imtihanlarını şiddetlendirir.

Bu durumda Ak Parti yöneticileri ve mahalli idarelerin idarecilerine bu millet bir şans daha vermiştir. Bu hizmet bir emanettir. İnşallah söz konusu grup bu emanete layık olurlar.

Burada pek çok söylenecek söz vardır, ama “Arife işaret kabilinden” birkaç cümleyle meramımı ifade etmek isterim.

1- Cenab-ı Hak, insana bir ağız ve iki kulak vermiştir ki, bir söylersen iki defa dinleyeceksin. Ben müteaddit defalar dünyayı idare eden süper bir gücün (ABD) meşverete ne kadar ehemmiyet verdiğine dair bir misal veririm. Bu münasebetle tekrar etmekte fayda vardır. Amerika Birleşik Devletlerinin son dönemde iki başarılı başkanı var. Biri : Clinton, diğeri ise Reagan. Bunların en büyük özelliği biri zurna çalıyor, diğeri de aktör idi. Ama; çok sağlam, bilgili, tecrübeli, dirayetli ve dürüst danışmanları vardı.

2- Atacağınız her bir imzanın altında ezilecek zayıfların, acizlerin, dul ve yetimlerin iniltilerini duyup ona göre karar vermelisiniz.

3- Güçlünün değil, daima haklının yanında olunuz. Zira, hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilmez.

4- Hatalardan ders alıp özür ve tövbe bir erdemliliktir. Bu istikamette umarım eski yanlışlıklar yapılmaz.

Zira hayat çok kısa, bunların hesabı burada sorulmazsa ahirette mutlaka sorulacaktır. Ölüm dediğimiz bir hakikat herkesi beklemektedir.

Bu vesileyle Metin Eroğlu’na da Cenab-ı Hak’tan rahmet ve mağfiret talep ediyorum.

YAZICIOĞLU VE BİR HATIRA

Yıl 1992, Uşak’ta Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyorum. “Hacı hacıyı Mekke’de, derviş dervişi tekkede..” misali, bir tatil günü öğle namazında Ulu Camii’de baktım aynı safta namaz kılıyoruz. İzmir’e giderken vakti geçirmeyelim demişler. Namazdan sonra avluda tanıştık. Yozgatlı olduğumu duyunca daha bir sıcak alaka gösterdi. Israrla yemek davetimizi kabul edemeyeceğini ve acele İzmir’e yetişmeleri gerektiğini söyleyip vedalaştık.

Tanıdığım kadarıyla hayatı boyunca “Sırat-ı Müstakim Ashabı” olarak yaşadı. Hayatının her safhası ile özellikle siyasi liderlere bir nümune-i imtisal oldu.

“Ali Ulvi Kurucu’nun, Mücahit” adlı şiiri sanki onu tarif ediyordu.

“Bir azm, eğer iman dolu bir kalbe girerse,

İnsan da, o imandaki son sırra ererse,

En azgın ölümler ona zincir vuramazlar…

Volkan gibi coşkun akıyor, durduramazlar.

En sarp uçurumlar gelip etrafını sarsa,

Ay batsa, güneş sönse, ufuklar da kararsa,

Kar, kış demez, irkilmez, üzülmez, acı duymaz…

Mevsim bütün ömrünce ılık gölgeli bir yaz.

Cennetteki alemleri dünyada görür de,

Mahvolsa eğilmez sıra dağlar gibi derde…”

Onun hayatı boyunca arzu ettiği sonsuzluğa doğru yüce Rabbinin engin şefkat ve merhametine uğurladığımız Muhsin Yazıcıoğlu’na sonsuz rahmet diliyoruz.

Onun gayesinin ulviyetinden, davasının ihtişamından ve imanının azametinden feyz ve ilham alan bütün sevenlerine başsağlığı diliyorum.

Hayatı boyunca bu milletin birlik ve beraberliği istikametinde sa’yü gayret eden, hayatının hatimesinde de buna fiilen vasıta olan, Alperen’lerin reisi ruhun şad olsun.