CİRANE UMRESİ

Bugün Mekke’deki hayatımızın yedinci günüdür. Bize bu seyahati temin eden şirketin genel hizmetlerinden birisi de dört adet Umre yaptırmaktı (Programlarını o şekilde yapmışlardı). Birincisi ilk gidişte, ikincisi Arafat’ta, üçüncüsü Hudeybiye, dördüncüsü ise Cirane mevkiinde girilecek ihramla yapılacak Umredir. Mahiyetini daha önce anlattık ama tekrarında fayda vardır. Cirane’de ihrama giriyoruz, Harem’e gelip Tavaf ve Sa’y yaptıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkıyoruz, Allah kabul etsin. İşte Mikat mahallerinden biri de Ciranedir.

Cirane: Mekke’ye 29 km. uzaklıktaki küçük bir yerleşim yeridir. Allah Rasûlü (sav) burada Umre niyetiyle ihrama girmiştir. Buranın bir özelliği de şudur: Peygamberimiz (asm) Huneyn ganimetlerini dağıtmak üzere burada bir müddet kalmıştır. Ola ki, savaş sonunda Müslüman olanlar olursa onlara mallarını geri verecektir. Ama bu süre biraz uzayınca Müslümanlar arasında biraz huzursuzluk çıkmış ve bunun üzerine mevcut ganimetler dağıtılıp İhrama giren Allah Rasûlü’ nün emriyle oradan Mekke’ye dönülmüştür.

Bugün hava birazcık daha serin (25-30 derece) Umreciler çok daha rahat bir tavaf yapıyorlar. Çevredeki çekirgeleri, görevliler temizlemeye devam ediyorlar. Osmanlı revaklarını yerlerine koyma işlemi de devam ediyor, az bir bölüm kalmış, Suudi Yönetimi, inşallah Osmanlı’ya vefasını böylece göstermiş olacaklardır.

İnsanların sağlığını koruması çok çok önemlidir. Özellikle buraya Türkiye’den gelenlere şunu tavsiye ediyoruz: Gerek Mescidi Haram’ın içerisinde namaz kılarken, gerek otel odalarında ve gerekse ziyaret mahallerine gidip gelirken otobüslerde klimaların çarpmasına dikkat etsinler. Maalesef bizim grupta hasta olmayan kimse kalmadı.

ŞAKA

Namazdan otele dönerken biraz zemzem götüreyim dedim. Elimdeki şişeyi bidonun musluğuna sığdıramadım, bir görevli geldi ve küçük pet bardağı aldı, doldurup şişeye boşalttı. Bana güldü böyle yap dedi ve gitti. Ben gitti zannediyordum ama gitmemiş, arkada beklemiş ve benim doldurduğum şişenin birini alıp kaçtı. Ben hey, hey! Diye bağırınca gülerek geldi ve bana İngilizce şaka yaptığını söyledi ve ekledi. Türkiye’yi ve Erdoğan’ı sevdiğini söyledi. Kucaklaştık… İşte Türkiye ve Erdoğan sevgisinin bir tezahürü.