DİYANETLE NEDEN BU KADAR UĞRAŞIYORLAR?

“Ey İman edenler! İçki, kumar, putlar ve kısmet çekilen zarlar hep şeytanın işinden birer pisliktir; ondan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.” (Maide: 90)
Sene 1895, İngiliz Avam Kamarasında Müstemlekât Nazırı (Sömürgeler Bakanı) Gıladiston elindeki Kur’an-ı Kerimi göstererek şöyle diyor: “Bu Kur’an Müslümanların elinde bulundukça biz onlara hakim olamayız. Ne yapıp edip, ya bu Kur’anı ortadan kaldırmalıyız veya Müslümanları ondan soğutmalıyız..”
İşte Bediüzzaman’ın Risale-i Nur adlı eserlerini telif etmeye başlamasının da vesilesi bu olaydır.
Müslümanların; kanı, canı ve ruhu hükmünde bulunan bu İlahî ve Kutsal kitabın ve O’nun hakikatlerinin ortadan kaldırılması bu şeytanî planın esasıdır.
Söz konusu kefere takımı, Müslümanları nereden ve nasıl vuracağını çok iyi bilmektedir. Zira Abbasiler zamanından beri bin yıldır bayraktarlığını yaptığı bu millet, Kur’ana sadakatiyle bu makamı ihraz etmiş ve Kur’anın senasına da mazhar olmuştur.
Müslümün Anadolu’nun tarihine baktığımızda da bu gerçekle karşılaşmaktayız. Haçlı Seferlerinin, Birinci Dünya Savaşına sokulmamızın, Mondros Mütarekesi, Sevr Muahedesi ve Lozan bütün bu hain planın adım adım uygulanmasıdır. Yani bu milleti dininden ve tarihinden koparmaktır. Ama nafile!
Artık bu millet uyandı. Medarı iftiharı olan; dinine, Kur’anına ve tarihine sahip çıkıyor. Ve onların korunakları mahiyetindeki, yani zırhı hükmündeki kurumlarını da sahipleniyor. “Neden bu kadar camii yapılıyor, niye bu kadar Kur’an Kursları var, niye bu kadar insan Hac ve Umreye gidiyor..?” Diye, bu ülkede bazı marjinal gruplar çıldırsalar da, Cenabı Hak nurunu tamamlayacaktır.
Özellikle her yıl, yılbaşlarında; içki, kumar ve şans oyunları bağımlısı olan bir grup istiyor ki, Diyanet bu konularda biraz esnek davransın veya sükut etsin! Bu zümreye karşı Kur’anın cevabıyla yazıma son veriyorum:
“Nefsinin arzusunu kendisine mâbud edinip onun her emrine uyan kimseyi gördün mü?…” (Furkan:43)

03.01.2018