ESAT’IN DEĞİRMENİNE SU TAŞIMAK

Askerliğimizi yaparken bir gece dersinde bize; yön tayini,istikametini ayarlama ve birliğinle birlikte hareket etme vb. konuları ihtiva eden askeri strateji dersleri vermişlerdi. O derslerden birisi de şu idi:

Savaş esnasında gece intikalinde şayet, herhangi bir sebeple birliğinden ayrı kaldığında ve düşman hattına düştüğünde, onların atış istikameti senin birliğinin veya dost kuvvetlerinin olduğu yerdir.

Yine konuyla ilgili tarihten bir anekdot: Osmanlı’nın son Sultanlarından ll.Abdulhamit Han, dış siyasetle ilgili olarak tereddüde düştüğünde ülkedeki Rus Sefirini çağırır ve hükümetlerinin görüşünü sorarmış, onun verdiği malumatı değerlendirir sonra da tam tersi istikamette bir icraatın Osmanlı’nın lehinde olacağına karar verirmiş.

Şimdi şu mukaddimeden sonra gelelim asıl maksadımıza.Demokrasi tarihinin “Ser Levhası”olacak kıymette bir söz vardır, o da şudur: Bir ülkenin yönetiminde “Muhalefet, muvazene-i adalet unsurudur.” Yani adaletin tesis ve tevzini(dağıtım), iktidarın icraatlarını kontrol etme ve her şeyden önemlisi milletin menfaatini gözetmede alternatif bir fikir ortaya koyma muhalefetin aslî görevidir.Demokratik toplumlarda iktidar kadar önemi olan bir muhalefetin olması zarureti vardır, yoksa o sisteme demokrasi denmez.

Fakat ne çareki(!) bizim ülkemizdeki muhalefet(parti veya medya); iktidarın her türlü icraatına (müsbet-menfi) karşı çıkma faaliyetini üstlenme misyonunun adıdır.

Her şeyde olduğu gibi yine iktidarın, edraftaki ateş çemberinden bu ülkeyi muhafaza çerçevesinde güney sınırımıza gerekli tedbirleri almasına karşı çıkılıyor. Masum halkına bu kadar katliam yapan çılgın bir insanın, komşusuna yapacağı ihaneti nazara alan her aklı başında bir devlet yönetiminin alacağı tedbirler sadedinde ve kuracağı savunma sistemini elbette bu iktidar yapacaktır ve yapmalıdır.

İktidarın bu icraatına karşı çıkmak; yönünü, istikametini ve tarafını kaybetmek demektir.Hiç olmazsa, hükümetin söz konusu icraatına karşı çıkanlara bir bakın (Suriye-İran-Rusya) ve ondan sonra kendi kendinize şu soruları sorun, veya sizin namınıza, vicdan ve insaf duygularınızı muhatap alarak biz soralım: Siz kimin yanındasınız? Kimin ekmeğine yağ sürüyorsunuz? Kimin değirmenine su taşıyorsunuz? O değirmende öğütülen masumların çığlıkları sizleri rahatsız etmiyor mu?