HATADA ISRAR CEZADA DEVAMA SEBEPTİR

Yazıma bir hatıra ile başlamak istiyorum. 1990’lı yıllarda Uşak Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak görev yapmaktayım. Valilikten bir soruşturma dosyası geldi. Muhakkik olarak görevlendirildiğim bir konuyu güncel olaylarla ilgili bulduğum için okuyucularıma arz edip bu olayın da bir tahlilini yapayım istiyorum.

Konu şu: Bir okulda öğretmenlik yapan bir kişi Ramazan Bayramı öncesi (Arefe Günü) sınıfın huzurunda bir öğrenciye zorla orucunu bozdurmuş, velinin şikayeti üzerine de dosya açılıp konu bize intikal etmişti. Prosüdür belli; velinin ifadesi, öğrencinin ifadesi ve birkaç öğrenci ifadesinden sonra zanlı öğretmenin ifadesinin alınması..

Soru: Neden böyle bir eylem yaptınız? Cevap: Ben bir öğretmenim, öğrencileri yanlış davranışlardan korumak istiyorum. Bayram günü oruç tutulmayacağını göstermek istedim…Öğretmenin yaptığının hatalı ve ülkemizde Ramazan’ın da Bayramın da tarihlerinin belli olduğunu söyleyip onu kurtaracak ve özür dileyecek bir yöne sevk edip bu davranışın Âlemi İslamda bir fiteye vesile olduğunu belirtmeme rağmen hareketinin doğru olduğunda ısrar ediyordu.

Ben de böyle bir insanın öğretmenlik yapamayacağını, sınıfının değiştirilmesi gerektiğini, yani eğitim-öğretim sınıfından genel idare hizmetlerine geçirilmesi gerektiği teklifiyle, ilgili şahsın memur olarak görevlendirilmesini temin etmiş olduk.

Bugünkü, bu milletin başına bela olan bir güruhun tâ o günlerde de bir fitne ateşini körüklediğini hissetmiştim. Ramazana erken başlayıp Bayramı değiştiren bir yapının militanıyla 25- sene önce tanışmıştım. Ona da dediğim gibi, şimdiki bu terör güruhunun saf yandaşlarına veya farkında olmadan destekçilerine şunu teklif ediyorum:

Sayın Cumhurbaşkanımızın da teşhis ve tespitleriyle alt tabakadakilere, yani bunlarla münasebeti ibadet ve iyi niyet çerçevesinde yürütenlere demem o ki: Bu zalim, facir, fitne ve ihanet grubuna bilmeden yardım ettiğinizi, özellikle 15 Temmuzdan sonra bunların asıl niyetlerinin ortaya çıktığını gördüğünüzü itiraf eden.Gece-gündüz tevbe ve istiğfar edin, bu hain örgüte ait, elinizde varsa ; bilgi, belge ve dokümanları devletin ilgili kurumlarına aktarın. Bu vesile ile inşallah hatalarınız hafifler. Belki az bir ceza ile bu musibetten kurtulma şansınız olur.

Çünkü “Had’ler ve cezaların tatbiki insanları temizler.” Suçlu bir insan, suçunu itiraf etmezse vicdan azabı çeker. Hele 79’milyonluk bir milletin manevî hukukuna tecavüz eden, dahası bütün Âlemi İslamı alakadar eden bir cinayete teşebbüs edenleri ancak Cehennem temizler. Ben bu alt tabakaya yönelik teklifimde ısrar ediyorum. Ve onlardan da şunu bekliyorum. Lütfen hatanızda ısrar etmeyin. Ciddî bir tevbe ile, yani tevbe-i nasuh ile tevbe edin ki, vicdanen rahatlayın ve belki Cenabı Hak “Gafûrur-rahîm”dir. O’nun affı, size de bir kurtuluş kapısı açabilir…