İNADINA MEŞRÛİYET

Temel ile Dursun, genellikle iyi geçinmelerine rağmen zaman zaman kavgalarına da şahit oluruz. İşte böyle bir gün Dursun Temeli kızdırır. Temel de eline geçirdiği bir bıçakla Dursun’u kovalamaya başlar. Dursun korkusundan bir ağaca çıkar. Temel; “ula Dursun seni yakalayıp aha bu bıçakla derini yüzüp, davul yapacağım” der. Bu tehdit üzerine Dursun da hemen kendi bıçağını, üzerindeki gömleğini çıkarır ve bir taraftan derisini çizerken, Temel’e döner ve şöyle der: “Ula Temel, ben de sana bu deriden davul yaptırmayacağım. İşte inadın en güzel örneği(!)

Cenabı Hak insanlara inat hissiyatını, hak ve hakikatte sebat ve devam için halketmiştir. Yoksa, hatada ve yanlışta ısrarın insanî bir davranış olduğunu hiç kimse iddia edemez. Bu çeşit davranışta bulunanlar, yani Donkişot gibi yel değirmenlerine savaş açıp veya rüzgara karşı tükürenler cezalarını peşînen öderler.

Geçen hafta “kürsü şehvetine” dair iki misal arzetmiştim ama, daha da fecaatini bu hafta yaşadık. Yine adamın biri bir televizyonda, birkaç konuşmacıyla birlikte güya o topluluğu medeniyete davet ediyor. Papyonunu göstererek; “işte medeniyetin ölçüsü ve işareti bu. Ben inadına bunu takacağım ve sizler de inadına mini etek giyeceksiniz,”diyordu. Orada bulunan ve kahir ekseriyeti bayan olan seyircilerin çılgınca alkışlarından heyecana gelen bir diğer konuşmacı kürsüye gelip o da başlıyor konuşmaya. Bu şehvetten nasibini almak isteyen bu namaz avcısı, hani yatılı bir okulun terasında namaz kılan birkaç öğrenciyi yakalayıp görüntüleyerek, kamuoyuna başarılı (!) bir Tv. Proğramı sunmuştuya.. işte o şahıs, başlıyor: “Ben de diyorum ki inadına birlikte oturacaksınız!” Bir hayalî düşmana karşı o da ateş etmeye devam ediyordu. Kim, kimi, kimden ayırıyorsa, o da belli değil.

Bunların emsali çok ama, bereket versin bu halkın ekseriyeti bunları ciddiye almıyor ve almayacaktır da. Çünkü fıtrat, fıtrî olan şeye meyleder. Tesettür de kadınlar için fıtrî bir davranıştır. Onu kaldırmak fıtratı değiştirmektir. Yalnız burada şu hususa dikkat çekmek istiyorum. Kılık-kıyafet konusunda ifrat ve tefrite kaçmadan, örf’ü nâsın kabul ettiği kıyafeti kastediyorum.

Geçen hafta bu ülkede lodos dehşeti yaşadık. Özellikle batı illerimizde felaket düzeyine ulaştı. Buna karşı ne yapacaksınız? Atmosfere duvar çekemezsiniz, binalarınızı tahkim edip sobalarınızda ateş bırakmayacaksınız vs. Yani fıtrat kanunlarına karşı gelmeden onların yönünü meşrûiyet çizgisine çevirmek durumundasınız. İşte, insanlığın fıtrî olan davranışlarını gelişigüzel sınırlarsanız, Donkişotluktan başka bir şey yapmamış olursunuz. Bir zamanlar, bir üniversitenin ikna (bence taciz) odalarında kız öğrencilerin başlarını açtırmaya çalışan birisi, şimdi başörtülü milletvekilleriyle Meclisi paylaşmak mecburiyetinde kalmıştır. Gelin bu inat damarınızı hak ve hakikat istikametinde sebat etmek üzere kullanınız…